9 Eylül 2011 Cuma

Gerilla Kandil’de Daha Güçlü

CİHAN ÖZGÜR


16 Temmuz’da İran ordu güçleri Serdeşt kırsalında bulunan Deşta Wezne ve Piranşehir kırsalında bulunan Berdenaze alanlarından Güney Kürdistan’a yönelik saldırı başlattı. İran’ın bu saldırıları günlerce devam etti. Saldırılara Kürdistan gerillası büyük bir direnişle karşı koydu. İran ordusu saldırılarını aralıksız olarak sürdürdüğü on beş gün boyunca hiçbir ilerleme kat edemedi. Gerillalar sadece sınır bölgesinde direnmekle kalmadılar, Doğu Kürdistan’ın ve İran’ın bir çok alanlarında da harekete geçtiler. Bu yazıda İran devletinin bu saldırılarla neyi hedeflediği ve gelinen aşamada ne tür sonuçlar elde ettiğinden ziyade yaşanan gerilla direnişinin ne tür gelişmelere yol açtığını, saldırıların geliştiği alanlarda bir gazeteci olarak dikkatimi çeken yönleri ele alacağım.

Direnişin karakteri

Bu direnişte yaşamını yitiren gerillaların Kürdistan’ın dört parçasından oluşu direnişin karakterini belirlemek açısından önemli bir veri. Kürdistanlı gençler, Kuzey’lisi, Güney’lisi Doğu’lusu ve Güneybatı’lısı adeta seferberlik ruhuyla, ülke topraklarını savunmak için aynı mevzilerde, aynı cephelerde yer aldılar. Bu yönüyle gelişen direnişin karakterini belirleyen en önemli yönün ulusal boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Yani Kürt gençleri Kürdistan’ın dört tarafından HPG’ye olduğu gibi HRK’ye de katılıyor, Doğu Kürdistan halkının özgürlük mücadelesi için de mücadele yürütüyor. 

Öte yandan genci yaşlısı, kadını ve erkeğiyle Kürdistan gerillası aynı duygularla, aynı amaçlarla adeta bir seferberlik ruhuyla hareket ederken, bakışlarda aynı keskinlik, yüzlerde aynı kararlılığı okuyoruz. Kerbela çöllerini aratmayan elli dereceyi bulan sıcaklarda, bir ağaç gölgesi olmadan eller tetikte, gözler hedefte saatlerce hareketsiz bir şekilde bekleyip duruyorlar. Gerillanın bu zorlu koşullarda bile sergilediği direniş gerillanın kararlılığını ve inadını yansıtan etkileyici kareler oluyor. Gayri ihtiyari bu motivasyonla, kararlılıkla hangi güç bunları buradan atabilir ki? diyorum. Bu manzara karşısında İran ordusunun yaptığının tam bir delilik olduğuna ikna oluyorum. 

Gerillanın direniş karakteri ve sergilediği kararlı duruş belki de en fazla Güney Kürdistan halkını etkiliyor. Kanımca bu direnişin en dikkat çeken yönlerinden birisi bu oluyor. Bu saldırıların aralıksız bir şekilde geiliştiği Güney Kürdistan köylerini dolaştık. Havan isabet eden evler, yangından simsiyaha boyanmış güzelim yaylalar, yaylalarda bir tutam ot bulmak için vadi vadi dolaşan sürüler, büyük bir zarar görmüş Kürdistan doğası…bütün bu saldırılara, tehditlere rağmen evlerini terk etmeyen Güney Kürdistanlılar…

Bu manzara kürdistan gerillasının direniş ruhunu bu topraklarda, Kürt halkında her daim var olan direnişçilikten aldığını gösteriyor bize. Evet, Kürdistan’da, Kandil’de direnen yalnızca gerilla değil. Kandil, toprağı, doğası, üzerinde yaşayan insanlarıyla da büyük bir direniş içerisinde.

Direnen yalnızca gerilla değildi 

Sergilenen direniş aslında bir anlamda Kürdistan’ın direnişi oluyor. Gerilla direniyor, halk direniyor, doğa direniyor.
Gerillanın geliştirdiği direnişin Güney Kürdistan halkı açısından ne ifade ettiğini soruyoruz sınır bölgesinde yaşayan Kürt köylülere ve yaylacılara. Çok net ve yoruma yer bırakmayacak cevaplar alıyoruz. „Gerillalar, bizi ve vatanımızı koruyorlar“ diyorlar.

Köy evlerinde bir seferberlik almış başını gidiyor. Cepheye askeri mühimmat taşıyan sivillerle karşılaşıyoruz. Evlerde gerilla için ekmek yapan köylü kadınlarla, ve “gerilla izin versin silahımı alıp cepheye, savaşmaya gideceğim” diyen gençlerle konuşuyoruz.

Gerillaya karşı büyük bir hayranlık besliyorlar. “Onlar, olmasaydı buralarda yaşayamazdık, Farslar gelip köylerimizi, evlerimizi yakacaktı, buna gerilla izin vermedi” biçiminde sahipleniyorlar gerillayı. Ve ekliyor yaşını soruduğumuzda belki de bin yaşındayım diyen Ayşe nine: “İran için mi köyümü bırakıp gideceğim?“ diyor ve „gerilla burada olduğu sürece ben de buradayım“ diye ekliyor. 

Kandil halkı, Güney Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin sessizliğine de karşı büyük bir öfke besliyor. Bu saldırı Kürtlerin hepsine yapılmış, „onun için herkes bu savaşa karşı durmalı“ diyorlar. Bir asırdır savaşsız gün görmeyen Kürtler dağda ovada olmaları fark etmiyor, hepsi de en değme politikacıdan daha politiktirler.

Gerilla direnişi halka büyük bir cesaret verdi

PJAKlılar “kahraman olan, direnen sadece gerilla değil, kandil halkı da bu işgal girişimine karşı kahramanca bir direniş sergiledi, diyorlar. Kandil halkı ile gerilla arasında koparılması güç bir bağ oluşturmuş yaşanan on beş günlük savaş. Gerillalar, halkın tutumunu, bütün baskı ve tehditlere rağmen halkın yaşadığı yerleri bırakmamasını “onurlu ve kahramanca bir tutum” olarak adlandırıyorlar.

Halk ise gerilla için “Kürdistan’ın işgal edilmesi girişimine karşı tek direnen güç gerilla oldu, onun için bizler gerillanın yanındayız“ diyorlar. Burada gerilla ile karşılaşıldığında en çok sarf ettikleri cümle „her türlü hizmete hazırız“ sözü oluyor.

Bu savaşta kimin ne kaybettiği ayrı bir konu ancak bu direnişin gerillaya çok yönlü kazandırdığını söylemek mümkün. Hem moral, motivasyon olarak hem de siyasal sonuçları itibariyle gerilla büyük bir prestij sağladı. Halk ile gerilla arasında var olan manevi bağ daha da güçlendi. Burada yaşayan halk, gerillayı kendi çocukları olarak görüyor. Gerillanın direnişi halka da büyük bir cesaret vermiş durumda.

Kandil köylerinde gerillanın direnişinin yarattığı etkileri on beş gün boyunca yakında gözlemleme fırsatımız oldu. Bu on beş günlük izlenimin sonunda şunu söylemek mümkün: Gerilla Kandil’de şimdi daha da güçlü.

Hiç yorum yok: