13 Mayıs 2012 Pazar

‘Öfkeliler’ 80 Şehirde Sistemi Protesto Ettiler

İspanya'da düzeni protesto eden "Öfkeliler"(İndignados) adlı halk hareketinin başlamasının yıldönümü kapsamında 50 ülkede gösteriler düzenlendi. İspanya kentlerinde yapılan gösterilere onbinlerce kişi kapatıldı.

Gösteriler kapsamında İspanya'da 80'den fazla kentte yürüyüş düzenlendi, onbinlerce kişi meydanlarda toplanarak sistemi protesto etti.

Başkent Madrid'in dört bir ucundan yürüyüşe geçerek Sol(Güneş) Meydanı'nda buluşan binlerce kişi "Buna demokrasi diyorlar, değil", "Birleşen halklar asla mağlup olmayacak", "Evimiz yok, bundan dolayı meydanlara dönüyoruz", "Halk uyan, bayram bitti", "Bunlar bizi temsil etmiyor" sloganı attılar.

İspanyol polisi, geçen yıl olduğu gibi göstericilerin olası bir kamp yapmasını önlemek için Sol Meydanı'nda geniş güvenlik önlemi aldı. "Öfkeliler" protestolarını aynı şekilde 15 Mayıs Salı gününe kadar sürdürecek.

ANF NEWS AGENCY

Nazilerin Kürdistan’ı İşgal Planı


Bir Alman ajanı olan Gottfried Johannes Müller 1942 yılının baharında İstanbul’dan Almanya’ya geri döndüğünde Alman ordusunun en önemli sorunlarından biri çok geniş bir coğrafyaya yayılan güçlerin yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasıydı. Müttefiklerin yakıt depolarına karşı sürekli düzenlediği hava saldırıları ve sabotajlar, yakıt sıkıntısını gün geçtikçe daha da büyütüyordu.

Sovyet cephesine gönderilecek kuvvetlerin eğitiminden sorumlu olan Müller’in yakın arkadaşlarıyla yaptığı tartışmalarda sürekli olarak yakıt sıkıntısı gündeme geliyordu. Sonunda Müller Alman Genelkurmayına bir rapor yazmaya karar verdi. Bu raporda Kerkük ve Musul’daki petrol kaynaklarına dikkat çeken Müller, Güney Kürdistan’daki Kürt aşiretlerinin İngilizlere karşı ayaklanabileceğini ve Nazi Almanya’sının bölgeyi işgal edebileceği fikrini öne sürdü.

Müller kısa bir süre sonra General Wilhelm Keitel tarafından Berlin’e davet edildi. (Keitel savaş sonrasında Nürnberg mahkemelerinde yargılanıp idam edilmişti) Müller’in sunduğu plan basitti. Bir istihbarat ekibi ile Güney Kürdistan’a gidilecek, orada aşiretler ayaklandırılarak ve ayaklanmanın ardından iki hafta içinde Alman ordusu havadan Güney Kürdistan’a indirme yapacaktı. Keitel bir hafta sonra gönderdiği yanıtta Müller’e derhal operasyon için hazırlanmasını ve gelişmeleri Hitler’in karargahına rapor etmesini emretti.

Müller operasyon için hazırlığa giriştiğinde ilk iş olarak istihbarat arşivlerinde Kürdistan ile bilgi aradı. Ancak çok az şey bulabildi. Alman Genelkurmayı da söz verdiği personel desteğini veremiyordu. Bu yüzden Müller kendi ekibini kendi kurmaya karar verdi. Dört kişi buldu. Ancak hiçbiri Kürt değildi. Müller kendisiyle beraber Güney Kürdistan’a gidebilecek ve operasyonun her aşamasında bulunabilecek bir Kürt’ün bulunması için tüm Avrupa’yı birbirine kattı ancak kimseyi bulamadı.

Sonunda İstanbul’da birlikte çalıştığı dostları ona Remzi diye bir Kürt’ü önerdi. Remzi bir Kürt aşiret ağasının oğlu olduğunu söylüyordu.

Remzi, Güney Kürdistan’daki operasyon için Bodental’da eğitim gören Müller ve arkadaşlarının yanına geldiğinde karşısındakilerin neyi amaçladığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Müller ona Kürdistan’ın Nazi Almanyası tarafından özgürleştirileceğini, İngilizlerden kurtulacaklarını ve bunun karşılığında da Kürtlerin Almanlara petrol yataklarını açması gerektiğini söyledi. Remzi kısa bir konuşmanın ardından ikna oldu ve operasyona katılmayı kabul etti.

Remzi’nin aşiret ağası olan babası Hewler’de yaşıyordu ancak aşireti Süleymaniye’nin doğusundaki dağlık bölgede yerleşikti. Remzi, Müller’e aşiret ağalarıyla iyi ilişkiler kurabileceğini ve onları isyan etme konusunda ikna edebileceğini söyledi.

Operasyonun adı da bu aşamada konuldu: “Mamut Operasyonu”

Remzi ve Müller üç ay sonra 10 kişiden oluşan operasyon ekibiyle Berlin’deydi. Ekipten 4 kişi bu aşamada görevden affını istedi ve Müller onları hemen oracıkta bıraktı. Hedefleri fazla yerleşimin olmadığı Urumiye gölünün batısındaki dağlık bölgeydi. Yani günümüzdeki Xakurke–Xinere bölgesi.

Müller ve Remzi Berlin’de bir süre Adolf Hitler’den gelecek onayı bekledi. Onay gelir gelmez ekip Kırım’daki bir askeri üsse nakledildi. Buradan havalanan uçak rotasını Türkiye üzerinden İran’a çevirdi.

Ancak tam da bu noktada ciddi bir aksaklık yaşandı. 7 bin metreden paraşütle atlayış yapacak ekip için yeterli oksijen maskesi yoktu. Bu yüzden uçak önce düşük irtifaya geçti. Fakat bu kez de pilot tam olarak nerede olduklarını bilmiyordu. Ulaştıkları nokta üzerinde sürekli daireler çizerek uçuyorlardı. Sonunda pilot doğru noktada olduklarını söyledi ve ekip atladı.

Ancak Xakurke-Xinere hattındaki insansız bölgeye ulaşmak isteyen Remzi ve Müller kendilerini bir köyün yakınlarında buldu. Bu her ikisi için de büyük bir hayal kırıklığıydı. Müller ve yanındakiler hemen Kürt kıyafetlerini giydi ve paraşütlerini toplayıp sakladı. Musul ve Hewler arasında bir noktada olduklarını anlamaları fazla uzun sürmedi.

Köyler arasından geçip Hewler’e ulaştıklarında onları kötü bir sürpriz bekliyordu. Remzi’nin babası Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlere karşı savaştığı için evi sıkı bir şekilde gözetleniyordu. Burada ancak kendilerini dağlara ulaştırabilecek bir rehber bulabildiler. Ayrıca tüm Irak’ta onların ülkeye girdiklerinin bilindiğini ve başlarına ödül konduğunu da öğrendiler. Sonunda Remzi’nin ilişkileri sayesinde dağlık bölgeye ulaştılar. Ama burada bir grup kaçakçıya rastlayan Müller kim olduklarını açık etti. Kaçakçılar iki gün sonra onlara malzeme getireceklerini söyleyip yanlarından ayrıldı.

Remzi de bu sırada Hewler’e gitmişti. Müller ve yanındaki iki Alman subayı ertesi gün peşmergeler tarafından yakalandı. Remzi ise babası ve büyük kardeşi tutuklandığı için gidip teslim olmuştu.

Nazi Almanyasının Güney Kürdistan’ı işgal planı böylece daha yürürlüğe konmadan bitti. Müller ve yanındakiler İngilizler tarafından Bağdat’ta uzun süre sorgulandı. Sorgu sırasında yoğun bir şekilde işkence gördüler. Müller’in yanındaki Alman subayları ve Remzi sorgularda akli dengelerini kaybetti. Müller savaşın sona ermesinden iki sene sonra ülkesine dönebildi.

Remzi 1960'lı yılların sonlarında köyünde öldü. Müller savaştan sonra değişik işlerden çalıştı, ardından 1957’de evsizlere yardım için Salem Kardeşliği adlı bir sivil toplum örgütünü kurdu. 2009 yılında Höchheim’da 95 yaşında öldü.

Müller Mamut Operasyonu hakkında “Yakıcı Doğu’da–Ortadoğu’da tehlikeli görev 1943” adlı bir kitap kaleme aldı. Türkçe’ye de çevrilen kitap operasyonla ilgili birçok ayrıntıyı içeriyor.

ANF NEWS AGENCY

HDK: Atılan Tohum Tuttu

HDK 1. Genel Kurulu'na sunulan örgütlenme raporunda, HDK'nin ilçe örgütlenmelerin zayıf, komisyon oluşumlarının ise sınırlı olduğu değerlendirmesi yapıldı, "Ancak tüm olumsuzluklara rağmen atılan tohum tuttu" denildi.

Halkların Demokratik Kongresi'nin 1. Genel Kurulu, komisyonların sunduğu raporlar üzerine yapılan tartışmalar ve önerilerle devam ediyor.

Örgütleme Komisyonu'nun sunduğu raporda, genel olarak ilçe örgütlenmelerinin zayıf, komisyon oluşumlarının ise sınırlı olduğu belirtildi. Kadın ve gençlik meclislerinin ise meclislerini oluşturmuş illerin yarısında kurulabildiğine dikkat çekilerek, "Kadınları ve gençleri örgütleyemeyen bir Kongre, gelişmesini sağlayamaz. Bu eksikliğin hızla giderilmesi gerekiyor" denildi.

Örgütlenme komisyonunun raporunda şu tespitler yer aldı:

"HDK fikriyatına inançta belli bir gelişim sağlanmış; faaliyetleri ortak tasarlama ve sonuçlarını birlikte değerlendirme konusunda belli bir yol kat edilmiş, ancak bunlar henüz yeterli güce ulaşamamıştır.

Meclislerde yerel gündemlerin ve sorunların ele alınması sınırlı. Ancak görülüyor ki, bunu belli seviyelerde yapabilen yereller, yerel dinamiklerle bağ kurmada ve yaygınlaşmada daha başarılı adımlar atıyor.

Oluşturulan yürütmeler ilçe, mahalle ve diğer alan çalışmalarının örgütlenmesinde yetersiz kalırken, önemli bir kısmı ise adeta eylem komitesine dönüşmüş. Bu durumun değişmesi gerekiyor.

Birlikte uyum içinde çalışma konusunda gelişmeler sağlanmış olmasına rağmen, hala örgütlü kurumların HDK’yi yeterince içselleştirememiş olduğu görülüyor."
Raporda, HDK'nin inşasının savaş ve çatışma sürecinin yükseldiği, demokratik mücadelenin etkisinin zayıfladığı koşullarda gerçekleştiği belirtilerek, "Ancak gelinen aşamaya baktığımızda, nesnel politik ortamdaki bütün olumsuzluklara rağmen HDK çalışmasında atılan tohum tutmuştur. Ama henüz özlenen seviyenin hayli gerisindeyiz. Kendini tanımlama ve inşa aşaması devam ediyor" denildi.

ANF NEWS AGENCY

HDK: Halkların Kimlik Hakları Güvence Altına Alınmalı


HDK, bütün halkların kendi dilini ve kültürü serbestçe geliştirme ile emekçilerin grev, toplu sözleşme ve insanca yaşanacak bir ücret haklarının yeni anayasada yer alması gerektiğini belirtti.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 1. Genel Kurulu'nda ikinci gün çalışmaları komisyon raporlarının sunulmasıyla başladı. Anayasa Komisyonu adına konuşan Yıldız İmrek, HDK'nin demokratik anayasa için çalışacağını ilan etmesi gerektiğini belirtti, "Ayrıca yol temizliği olarak adlandıracağımız, TMY'nin kaldırılması, düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, tutuklu vekillerin, gazetecilerin, siyasetçilerin serbest bırakılması gerekiyor" dedi.

İmrek, komisyonun belirlediği talepleri şöyle sıraladı:

"Bütün halkların kendi dilini ve kültürünü serbestçe geliştirmesi sağlanmalı.

Anadilde eğitim hakkı sağlanmalı.

Demokratik özerklik benimsenmeli.

Düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü güvenceye alınmalı.

Devlet laik olmalı, inanç ve inançsızlıklara eşit olmalı.

Tüm çalışanlar için sendika ve grev hakkı anayasal güvenceye bağlanmalı.

Kadınlara her alanda eşit temsil hakkı tanınmalı.

Her türlü ayrımcılık yasaklanmalı.

Devletin nefret cinayetlerini önlenmesi konusundaki yükümlülükleri açıkça belirlenmeli.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalı.

Özel yetkili mahkemeler, askeri mahkemeler, her türlü olağanüstü yargı organları kaldırılmalı.

Bilim, sanat ve kültür özgür olmalı.

Zorunlu din dersi kaldırılmalı.

MGK, Atatürk Dil ve Kültür Vakfı, DDT, YÖK, RTÜK kaldırılmalı.

Seçim barajlarına ve siyasi yasaklara son verilmeli.

Barış hakkı tanınmalı.

Vicdani ret hak olarak tanınmalı.

Direnme hakkı tanınmalı.

Suya parasız erişim hakkı sağlanmalı.

Kültürel ve doğal zenginlikler korunmalı."


'ANAYASA SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMELİ'

İmrek'in sunumunun ardından söz alan Gençay Gürsoy, "AKP Kürt sorununu ucuza kapatmaya çalışarak, anayasa sürecini tamamlayabilir. Referandum sürecinde olduğu gibi, anayasa değişikliğinde 'Hiç yoktan iyidir' yaklaşımına düşülmemesi gerekiyor" diye konuştu.

Subutay Açık, 10 aydır İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrite dikkat çekerek, "Yeni anayasada da Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkı yer bulmalı. Kürtlerin siyasi statü hakkı da tanınmalıdır" dedi.

Sabahat Tuncel, "Özerkliğin bütün Türkiye için olması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece 'Kürtlere statü' ifadesinin HDK'nin yapısına uygun bir yapı değil. Kürtlerin dışında kalan Lazlar, Çerkesler, diğer halklar ne olacak?" diye konuştu.

Tartışmaların sonunda anayasa komisyonunun raporu oy çokluğuyla kabul edildi.

'CANLI YAŞAMI MERKEZLİ POLİTİKA'

Katılımcıların önerileri doğrultusunda Ekoloji Komisyonu'nun sunduğu rapor da kabul edildi. Raporda, "Ekoloji mücadelesi sömürü düzeni kapitalizme, neo-liberal politikalara karşı duruşumuzdur. Sürdürülebilir kalkınma denilen yıkım politikalarına net bir biçimde karşı durarak, canlı yaşamı merkezli politikayı yaygınlaştırmayı ve halkların karar alma süreçlerine katılımı esas alır" denildi.

Rapora ilişkin konuşan delegeler, HDK'nin ekoloji mücadelesi içinde aktif bir biçimde yer alması ve bütünlüklü bir politika oluşturması gerektiğini belirtti.

ANF NEWS AGENCY

HDK Parti Kurma Kararı Aldı

Anadolu ve Mezopotamya'nın bütün halklarını ve ezilenleri temsil etme, ortak mücadele zemini oluşturma özleminin bir ürünü olan Halkların Demokratik Kongresi, 1.Genel Kurulu ile geçtiğimiz kritik tarihi sürece damgasını vurma potansiyeli taşıyor. Bu yüzdendir ki AKP-Fetullah Faşizminin ve Medyasının da dizlerini titretiyor ve saldırı hedefinde duruyor. AKP-Fetullah faşist koalisyonunun asıl ana-gizli gündemi olması, HDK'nın devrimci-dönüştürücü tek ana muhalefet olmasından ve ezilen, sömürülen, baskı altında tutulan, hakları inkar edilen, kadın, genç bütün toplumsal kesimleri bağrında taşımasından ileri geliyor. Ve şimdi Parti kurma kararı ile bu birlik hem daha da genişleyecek ve yeni kitlelerle beslenecek hem de alternatif toplumsal sistem projeleriyle diktatörlüğe giden yolda devletleşen AKP- Fetullah Faşizmine karşı mücadele ve direnişin de adresi olacak. Bizlere de düşen HDK'li kimliğimizle, halkların içinden akıp gelen yeni bir siyaset tarzı, dili ve mantığını oluşturmak için kendimizi dönüştürmek ve sınırsızca kitlelere açılmaktır... Denizlerin, Mahirlerin, Kaypakkayaların ve Mazlumların bizden beklediği tarihsel görev budur.


HDK'nin Ortadoğu ile ilgili aldığı karar şöyle: "Ortadoğu ile ilgili karar: Halkların Demokratik Kongresi, kapitalist merkezlerdeki toplumsal mücadele örgütleri ve hareketleri ile daha yakından ve doğrudan ilişkilere girmeli, kapitalizme karşı gelişen mücadeleler ile dayanışma içinde olmalı, uluslararası dayanışmanın güncel örneklerini geliştirmelidir.

HDK için bölge halklarına dayatılan, "mevcut durumun devamı" kabul edilemez. Ancak "emperyalist müdahale" karşısında tutum alarak somut adımlar atmak gerekiyor. HDK'nin, emperyalist güçlerin işgal politikalarına ve Türkiye devletinin yayılmacı politikalarına yönelik olarak, savaş karşıtı ortak bir tutum ve mücadele örgütlemesi, bölgedeki tüm savaş karşıtı güçlerle bu mücadeleyi dayanışma içinde genişleterek örmesi gerekiyor. Filistin'de siyonizmin ceberrutluğuna karşı 2500 tutsağın sürdürdüğü açlık grevini farklı etkinliklerle destekler."

Kürt sorununu çözümü için somut talepler etrafında siyasi kampanyalar örgütleme kararı alan HDK, "HDK, çatışmanın sona erdirilmesi ve demokratik çözüm mekanizmalarının devreye sokularak dolaysız ve dolaylı müzakerelerin başlatılması talepleri doğrultusundaki faaliyetlerini sürdürür" kararını aldı.

HDK, parti ile ilgili olarak şu kararı aldı: "Halkların Demokratik Kongresi, bir mücadele ortaklığı ve AKP karşısında ana muhalefet olma iddiasını gerçek kılmalı, bu iddiayı inşa etmek için somut adımlar atmalıdır. HDK, Türkiye’deki düzene yönelik bütün itirazları gerçek bir muhalefet zemininde birleştirmek, toplumsal muhalefetin sesi ve kürsüsü olmak, bunu bir iktidar alternatifi olarak güçlendirmek, özgür, demokratik ve eşitlikçi bir Türkiye’nin mümkün olduğunu gösterebilmek durumundadır.

HDK, işçi ve emekçi hareketinin, Kürt özgürlük hareketinin, baskı altındaki azınlıkların, kadın kurtuluş hareketinin, insan hakları savunucularının, özgürlükçü bir laikliği savunan inanç sahiplerinin, doğa ve çevre hakları için mücadele eden ekoloji hareketinin, Alevi toplumunun muhalefetinin, küçük üretici köylülerin ve tarım emekçilerinin, kent yoksulları hareketlerinin, engellilerin yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ardından da genel seçimlerde birlikte davranmasının zeminini olgunlaştırmalıdır.

HDK, bu amaçla yerel seçimler öncesinde, Kongre niteliğini ortadan kaldırmayacak, aksine daha da güçlendirecek bir çalışma sürdürürken, Kongre bünyesinde yerel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçimlere müdahale edecek bir partinin kurulması, Kongre dışında kalan güçleri de mücadele ortaklığına ve seçim ittifakına çekilmesi adımlarını atmalıdır. Partinin kurulması süreci bir takvime bağlanmalıdır.

PARTİ NASIL OLACAK?

HDK'nin kuracağı parti, kongre içinde bir yapı olacak. Kongre'nin bütün ilkelerini ve politik yaklaşımlarını benimseyecek. Yerel seçimlere, genel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimine katılma sürecinde etkin olacak. Kongre bileşenlerinin seçimlere birlikte ve ortak adaylarla girebilmelerinin ve faaliyet sürdürebilmelerinin; ayrıca Kongre dışında yer alan siyasal partiler ve oluşumlar dahil her türden örgütlenmenin de bir seçim ittifakına katılabilmesinin bir aracı olacak.
HDK Gençlik Meclisi'nin yürüttüğü "tutuklu öğrencilere özgürlük" kampanyasının HDK'nin örgütlü tüm alanlarda gündeme alınması ve 3 Haziran mitinginin örgütlenmesinde HDK'nin de yer alması kararı alındı.
Genel Kurul'da TMY'ye karşı mücadele eden Milyonlar Adalet İstiyor İnisiyatifi'nin eylemlerini destekleme kararı da alınırken, Demokratik Özerklik ile ilgili il ve ilçelerde halkı bilgilendiren toplantılar yapılması kararlaştırıldı

ANF NEWS AGENCY