Kürdistan
Ulusal Kongresi (KNK) 13. Genel Kurulu’nun açılışına Federal Kürdistan
Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin gönderdiği mesaj damgasını vurdu.
Kürdistan’ın dört parçası için ortak bir stratejinin belirlenmesi
gerektiğini söyleyen Barzani “Türkiye’deki barış sürecinin başarıya
ulaşması için Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı“ dedi. YNK
Politbüro üyesi Mele Bextiyar ise “Kürtler ortak stratejiyle mücadele
etmeli” dedi.
Belçika’nın
başkenti Brüksel’de başlayan Kongreya Netewî ya Kurdistan (Kürdistan
Ulusal Kongresi-KNK)’nin 13. Genel Kurulu sürüyor. Kürdistan’ın dört
parçasından parti ve örgütü temsilen iki yüze yakın delege ve misafirin
katıldığı kurula çok sayıda mesaj gönderildi.
Kurulda ilk olarak
Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin gönderdiği mesaj
okundu. Kürdistan’ın dört parçası için önemli çağrılar içeren mesaj,
Barzani’nin temsilcisi Hêmin Hewramî tarafından okundu.
“Parti
temsilcileri ve Kürdistan’ın dört parçasında mücadele edenler, KNK
yöneticileri ve değerli katılımcıları selamlıyorum” sözleriyle başlayan
Barzani’nin mesajı şöyle:
“21. YÜZYILDA KÜRTLERİN UMUTLARI GERÇEKLEŞECEK”
“KNK’nin 13.
kuruluş yıldönümünü kutluyor, halkımızın davası için başarı dileklerinde
bulunuyorum. Kürdistan’ın dört parçasında halkımızın verdiği zorlu
mücadelenin ardından bizler yeni bir dönemdeyiz. Kürt halkının meşru ve
haklı mücadelesi bölge ile dünya çapında yeni bir aşama girdi, aydınlık
bir gelecek için umudumuz büyük.
Halkımızın
düşmanları zayıflamış durumda ve Kürdü inkar sürecini geride bıraktık.
Karanlıklar dolu 20. yüzyılın tersine 21. yüzyıl Kürtlerin umutlarının
gerçekleşeceği bir yüzyıl olacak. Bu kritik aşamada halkımızın haklı
mücadelesini zafere ulaştırmak için birlik ve ortak çalışmaya
ihtiyacımız var. Bunun için batıdaki siyasi, kültürel ve toplumsal
çalışmaları yürüten merkezlerle çalışmalıyız, özellikle de Avrupa’da
Kürtlerin haklarını savunacak dostlar kazanmalıyız.
Bölgemiz hızlı bir
gelişim içinde, bazen bu gelişmeler geleceği belirliyor. Kürdistan’ın
etrafında istikrarsızlık, fundamentalizm ve çelişkilerin derinleşmesi
korkusu var. Hepimiz bu korkuya karşı hazırlıklı olmalıyız. Doğrudur;
her zamankinden daha fazla Kürtler için şanslar sözkonusu, fakat aynı
zamanda halkımıza yönelik saldırıların sürme tehlikesi de var. Bunun
için her zamankinden daha fazla ulusal, ortak ve demokratik bir
stratejiye ihtiyacımız bulunuyor.“
‘ŞİDDETEN ARINMIŞ BİR STRATEJİMİZ OLMALI’
Bu stratejinin
Kürdistan’ın dört parçasındaki şartlara uygun şekilde şiddetten arınmış,
barışçıl, siyasi, sivil ve diplomatik çalışmalar temelinde
oluşturulmasını isteyen Barzani sözlerini şöyle sürdürdü: “En önemlisi
bölge halkına barış, demokrasi ve birlikte yaşama mesajı vermeliyiz.
Aynı zamanda halkımızın meşru haklarından da vazgeçmemeliyiz ve Güney
Kürdistan’da ulusal ve Kürdistan’ı kapsayacak bir kongre kurmalıyız.
Bütün Kürdistani güçlerden oluşacak bu kongre beklenmedik gelişmeler
karşısında mücadele etmeli.“
HEWLÊR ANLAŞMASI KORUNMALI’
Türk hükümeti ve
PKK arasındaki sürece de dikkat çekmek istediğini söyleyen Barzani “Bu
başlayan sürecin derinleşmesi için çalışmalıyız. Her iki tarafa da barış
sürecinin tamamlanması için bu süreci uzun soluklu sürdürme çağrısı
yapıyorum. Çünkü barış, diyalog ve şiddetsiz bir mücadele Kürtlerin
umutlarını gerçekleştirecek tek yoldur. Bu sürecin başarıya uluşması
için Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı ve Türkiye’deki
anayasada değişiklikler yapılmalı” dedi.
Suriye’deki krizin
patlak vermesiyle Batı Kürdistan’daki güçleri bir araya getirmeye
çalıştıklarını belirten Barzani, Hewlêr anlaşmasının “ulusal bir
kazanım” olduğunu bildirdi. Barzani, Batı Kürdistan’daki güçlere de şu
çağrıyı yaptı: “Herkesten Hewlêr anlaşmasına göre hareket etmesini ve
kardeşçe birbirlerine yardım etmeli. Birbirlerine karşı şiddet ve baskı
yöntemlerini kullanmamalı. Kürtlerin birbirine karşı silah kullanmasını
tam da Kürt düşmanlarının isteğidir.”
Bütün güçleriyle
Doğu Kürdistan’daki barış girişimlerini de desteklediklerini söyleyen
Barzani, Kürdistan’ın bu parçası için şu mesajı verdi: “Bu parçada da
Kürt davasının ilerlemesini umut ediyorum. Bu yüzden Doğu’daki güçlerin
birliği ve tek sesliliği çok önemli.”
Kürt halkının
barış isteyen bir halkın olduğunu belirten Barzani son olarak şu çağrı
yaptı: “Bölgenin barış ve huzura kavuşması için bütün devletler Kürt
inkarından vazgeçmeli. Silahlanma rekabetine ve şiddete son verilmeli.
Bu temelde kongreye başarı dileklerimi sunuyorum. Umut ediyorum kongre
Kürt halkının haklı davası için verilen mücadelede uzun süreli bir
strateji belirlemeli.”
YNK ADINA MELE BEXTİYAR ADINA KONUŞTU
Barzani’nin
mesajından sonra Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Politbüro üyesi
Mele Bextiyar söz aldı. Kürdistan’daki özgürlük duygusunun buğday
taneleri gibi olgunlaştığını söyleyen Bextiyar “Kürtler tarihi bir süreç
yaşıyor, bu dönemde birliğimiz her zamankinden daha önemli. Kürtler
ortak stratejiyle mücadele etmeli. Kürt hareketleri eskisi gibi parçalı
değil ve Kürtlerin düşmanları da eskisi gibi güçlü değil” dedi.
PKK’nin yürüttüğü
mücadelenin önemine dikkat çeken Mele Bextiyar özetle şöyle konuştu:
“Öcalan 14 yıldır zindanda ağır koşullarda mücadelesini yürütüyor ve
umarım en yakın zamanda özgürlüğüne kavuşmalı. Kongrenizde yapacağınız
tartışma ve değerlendirmelerin ardından umarım yeni bir program
belirlersiniz.“
ANF
Brüksel’e 20 km
mesafede, Denderleeuw kasabasında, bir kanal kenarında, geniş bir alan
üzerine kurulu, iki bitişik binada, Kürtlerin gözü ve kulağı olarak
değerlendirilen televizyonlar yayın yapıyor. Kürtlerin görsel medya
serüveni 1995 yılında Med TV’nin kurulmasıyla başladı. Med TV, aynı
zamanda ilk Kürt televizyonuydu.
Bu geleneği sürdüren Stêrk Tv, Nûçe Tv ve Ronahi Tv'nin prodüksiyon
stüdyoları, Denderleeuw’deki binalarda bulunuyor. Bu binalardan birinin
ikinci katında Stêrk Tv stüdyoları, bir kafeterya ve bir yemekhane yer
alıyor. Ziyaretçiler, ilk binanın girişindeki resepsiyon salonunda
güvenlik kontrolü yapıldıktan sonra, ziyaretçi kartı alarak içeri
girebiliyor.
Görsel medya çalışanları her sabah olduğu gibi kahvaltıları
yaparken, dikkat çekici sohbetlere de vesile oluyor. Haber sunucusu
Ejder Şêxo ile Cahit Mervan’ın Sêla Sor programına katılmak için gelmiş
Kürt siyasetçi Serhat Bucak’ın oturduğu bir kahvaltı masasına, daha
sonra Reşad Sorgul da katılıyor. Sorgul’un, Stêrk Tv'de saat 06.30’da
başlayan programı için saat 04.30’dam beridir stüdyoda olduğunu
öğreniyoruz. Masaya son olarak Stêrk Tv'de yayınlanan “Ol” (Din)
programı konuğu Şêx Murşidê Xeznewî oturuyor. Kahvaltı Kürt dili ve
edebiyatı üzerine yapılan tartışmalarla geçiyor.
Yemekhaneden kafeteryaya giden koridorun iki duvarında, Kürt Sanatçı
Rotinda'nın Kürdistan dağlarında çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergi
var. Kafeteryada, Kürtlerin ekranlardan hem de yazıları ile tanıdığı
Baki Gül, Cahit Mervan, Mahmut Önder ve Ferda Çetin çaylarını içiyor.
Lokal küçük bir Kürdistan'ı andırıyor. Kürtçenin bütün lehçelerinde, her
masada farklı bir sohbet var. Ellerde çay. Lokalde sürekli kanalların
yayın akışını gösteren üç televizyon duvara asılı. Büyük bir bar
tezgahının üstünde, kaynar su, boş bardak, poşet çaylar, kahve ve şeker
sıralanmış halde duruyor. Kafeterya self-servisle çalışıyor, isteyen çay
veya kahvesini kontuarın arkasından alabiliyor.
Çıkış kapısının hemen yanında Nûçe Tv Kürtçe haber çalışanı Selman
Aslan oturuyor. Selman’ın çalışma masası, ana binanın ikinci katında
bulunuyor. Henüz erken olmasından dolayı, ilk başta binada çoğunlukla
sabah programları yapan çalışanlar var. Herkesin elinde çay var ve her
karşılaşmada, çalışanlar “Rojbaş, hûn bi xêr hatin” diyerek selam
veriyor, çay teklifinde bulunuyorlar.
Bürolardan hemen önce, sol köşede, camekân içinde tozlanmış bir
tekerlekli sandalye, eski bir bilgisayar, bir yazıcı ve onlarca kitap
dikkat çekiyor. Duvara asılan portrenin altına 'Burhan Karadeniz' ismi
yazıyor. Anma Köşesi, 1992 yılında Yeni Ülke ve Özgür Gündem muhabiri
iken Hizbi-kontra tarafından vurularak tekerlekli sandalyeye mahkum
edilen ve 2003 yılında sürgünde yaşamını yitiren Burhan Karadeniz’e
adanmış.
Az ilerde küçük bir bahçeyi andıran Kürt yazar Ferda Çetin'in bürosu
ise özelikle ilgi çekiyor. İçinde onlarca çiçek ve küçük ağaç var.
27 yaşındaki Selman Aslan, Nûçe Tv haber editörü Amed Dicle'nin hemen
karşısında oturuyor. Selman işe, editörün belirlediği haber
başlıklarını, başta abone oldukları ajanslar olmak üzere haber
kaynaklarında aramak ile başlıyor. Genç haberci. “Kürt halkı büyük
emeklerle, bedellerle eylem yapıyor, bu eylemleri dünya ve Kürdistan
kamuoyuna en doğru ve en hızlı şekilde yansıtmak için uğraşıyoruz” diyor
Selman Aslan.
Genç haberci “Kürt halkının özgür Kürt basınına çok güvendiğini”
söylüyor. “Bazen bir haber için onlarca video geliyor, Kürdistan’ın her
yanından görüntüler geliyor, eğer Nûçe Tv halkın görüşlerini,
taleplerini doğru yansıtmasa, bu kadar görüntü gelmezdi” diye ekliyor.
Salman bir yandan haberini hazırlıyor, diğer yandan da hiç bir detayı
atlatmadan redaksiyonu nasıl yaptığını anlatıyor. Görüntü dosyasından
bazı görüntülerin isimlerini yazılı haberlerin altına taşıdıktan sonra
görüntüleri izlemeye başlıyor. Hangi videodan hangi sahneler alınacak
kaydediyor. Yazılı haberi görsel habere dönüşmesi birçok prosedürün
yerine getirilmesine bağlı. Salman haberi düzenledikten sonra, ses
dublajını yapmak için seslendirme stüdyosuna geçiyor. Haber oradan da
montaj servisine gidiyor.
Barış Güllü, altı yıldır montaj servisinde çalışıyor. Barış, “Yazılı
haberi görselliğe kavuşturuyoruz” dedikten sonra “biz haber için son
durağız” diye ekliyor. Genç montajcı ses ve görüntülerin uyuşmasının çok
önemli olduğunu söylüyor.
Barış “küçük bir hata bile büyük sonuçlara yol açabiliyor, dikkatli
olmamıza rağmen, yine de hatalar oluyor maalesef” diye kabul ediyor.
Montaj servisini, teknik sorunlardan ziyade görüntülerin içeriği
zorluyor. Barış “Roboski katliamı görüntüleri üzerinde saatlerce montaj
yapmak duygusal anlamda bizi çok zorladı, ama aynı zamanda son Amed
Newroz'u gibi bazı görüntüler ise bize büyük bir coşkuya neden
olabiliyor” diyor. Montaj bittikten sonra haber, canlı yayın rejisörüne
gidiyor.
Yemekhane öğle yemeği servisini saat 12:30 başlatıyor. Yemekhaneye
asılı bulunan televizyonda haber sunucusu Aslan, Kürtçe diliyle ‘Nûçe
Aktuel'i sunuyor. Masalar yavaş yavaş dolarken, Kürt televizyonları
Ronahi Tv, Newroz Tv ve MMC'nin sinyal saldırısına maruz kaldığını
bilgisi dolaşıyor. Rojahi TV bir haftada ikinci kezdir sinyal
saldırısına maruz kalıyor. Görsel medya çalışanları Kürt kanallarının
yaptığı haberler bazılarını ciddi şekilde rahatsız ettiğini düşünüyor.
Sadece üç Kürt kanalı değil, Nilsat uydusu üzerinde aynı frekansta yayın
yapan 25'e yakın kanalın görüntüleri kararmış. Üç saatlik kesintiden
sonra üç kanalın yayını durduğu yerden devam ediyor.
Ronahi Tv'den Nûçe Tv'nin canlı yayın stüdyosuna gidebilmek için bina
değiştirmek gerekiyor. Dışarıda, açık havada Stêrk Tv haber
sunucularından Mahmud Önder sigarasını içiyor. Mahmut Önder ilk Kürt
kanalı Med Tv'nin ilk aylarından bugüne kadar, Kürt görsel medyası
içinde yer almış deneyimli bir haberci. Önder, “Dengê Gel” (Halkın sesi)
programını sunuyor.
Canlı yayın stüdyosunun kapısı üzerinde “Agahi, weşana zindî” (
Bilgi, canlı yayın) yazıyor. Kapı aralığından Baki Gül'ün canlı yayında
olduğunu görmek mümkün. Baki Gül, Türkçe “Nûçe Aktuel” programını
sunuyor. Nûçe Tv Reji çalışanlarını çalışma başında izlemek için canlı
yayının bitmesini beklemek şart.
Koridorda Kürt görsel basının önemli bir yüzü, Cahit Mervan'ın
yüksek sesi yankılanıyor. Cahit Mervan 'Sêla Sor' programının
hazırlığını yapıyor. Bu seferki konukları Kürt yazar Serhat Bucak, yazar
Selda Aksoy ve telekonferans ile programa bağlanacak Van belediye
başkanı Bekir Kaya. Yanlarında başka bir programın konuğu olan yazar
Metin Ayçiçek de var. Üçüne Ferda Çetin de katılınca beraber bir hatıra
fotoğrafı çekiyorlar.
Cahit Mervan “Kürt görsel medyasının Kürdistan'da nasıl bir etkisi
oldu?” sorusunun cevabını, biraz düşündükten sonra, kısa ve öz bir
şekilde sıralıyor:
-Kürdistanı dünyaya taşıdı, dünyayı Kürdistan’a taşıdı.
-Dört parça Kürdistanı yakınlaştırdı.
-Kürdistan'da siyasi ve sosyal değişimlere yol açtı.
Saat 17:00'ye beş kala Necibe Qeredaxi Nûçe Tv'deki Soranice ana
haberlerini sunmak için canlı yayın stüdyosuna enerjik bir şekilde
giriyor ve ses cihazlarını takıyor. Reji odasında Çekdar Kurdi, yayına
girmek için son hazırlıklarını yapıyor. Çekdar, “çar, sê, du, yek,
fermû” dedikten sonra Necibe Qeredaxi sunumuna başlıyor. Reji odasında
onlarca ekran ve birçok saat sayacı var. İlk kez odaya girenlerin bir
şey anlaması mümkün olmayacak kadar karmaşık. Ancak Çekdar’ın yanında
oturan genç Rojin, ne yaptığını bilen bir edayla bilgisayar ekranlarını
kontrol ediyor.
Her üç kanalın büro ve canlı yayın stüdyolarının en çok
hareketlendiği aralığın saat 17:00 ile 19:00 arası olduğunu gözlemlemek
çok zor değil. Stêrk Tv Türkçe haber sunucusu Selim Günenç sunumunu
bitirdikten sonra kafeteryaya günün son çayını almaya geliyor. Daha
sonra Nûçe tv Türkçe haber sunucusu Hacer Katurman da geliyor.
Anahaber bültenleri bitikten sonra koşuşturmalar azalıyor. Bürolar
teker teker boşalmaya başlıyor. Yalnız Nûçe Tv editörü Amed Dicle pek
gidecek gibi gözükmüyor. Saat 20'yi geçmesine rağmen Amed Dicle
bilgisayar ekranına pür dikkat konsantre olmuş. Bürosu üstünde Amed
surlarını ve şehrini temsil eden birçok motif var. Amed Dicle, 22:00
haberlerini hazırlıyor. Kıbrıs’tan gelen konuğuyla Nûçe Tv'nin son
canlı yayınını gerçekleştiriyor.
Med Tv'nin başlattığı Kürt görsel medya geleneğini ayakta tutmak
için, onlarca kişi her gün büyük emek sarf ediyor. En küçük görsel haber
bile birçok servis tarafından üstünde çalışılması gerekiyor.
KÜRT TELEVİZYONCULUĞU
Uydu üzerinden yayın yapan ilk Kürt kanalı Med Tv,1995 yılında yayına
başlaması ile beraber, Kürdistan medya tarihinde yeni bir dönem
başlattı. Med Tv Kürtçe'nin bütün lehçelerinin yanısıra, Asurice, Türkçe
ve Arabça da yayın yaparak Kürdistan ve dünyadaki Kürtleri
yakınlaştırdı, Kürdistan arasındaki sınırları anlamsızlaştırdı. Kürt
kanalı daha test aşamasındayken Türk devletinin diplomatik baskılarına
maruz kaldı ve daha sonrasında frekans karartıcı sinyaller ile
engellenmeye çalışıldı.
İngiltere, Türkiye'nin resmi talebi üzerine, 1999 yılında Med Tv'nin
lisansını iptal etti. Ancak Med Tv'nin geleneği 1999 yılında Medya Tv
ile devam etti. Medya Tv'de 2004 yılında Fransa devleti tarafından
kapatılarak Med Tv'nin akıbetini paylaşınca bu sefer Roj Tv,
Kürdistan'daki savaşı ve direnişi dünya kamuoyuna duyurma görevini
üstlendi. Roj Tv de uluslararası baskının ardından, Danimarka mahkemesi
tarafından mahkum edildi. Bugün, Med TV ile başlayan görsel medya
geleneği, Stêrk Tv, Nûçe Tv, Newroz Tv ve Ronahi Tv ile devam ediyor.