İran’daki muhafazakârların yayın organı ve genellikle İran
İslam cumhuriyetinin siyasal çizgisini yansıtan KÊYHAN gazetesinde
yayınlanan bir haberde...
İran’daki muhafazakârların yayın organı ve genellikle İran
İslam cumhuriyetinin siyasal çizgisini yansıtan KÊYHAN gazetesinde
yayınlanan bir haberde; AKP hükümetinin meclisten geçirdiği ve PKK’ye
karşı olduğu söylenen sınır ötesi operasyon tezkeresinin gerçekte
Suriye’ye karşı çıkartıldığı ifade edildi.
Gazetenin konu ile ilgili
haber analiz yazısında şu hususlara yer verildi. Suriye’deki muhalif adı
verilen ABD ve AKP tarafından devşirilen işbirlikçilerin Türkiye’de ki
gizli askeri üslerde eğitildiği, yine bu işbirlikçi muhaliflere Türkiye
üzerinden silah ve askeri mühimmat gönderildiği belirtiliyor.
AKP
hükümetinin ABD ile yaptığı gizli anlaşmada PKK konusunda ABD, AKP
hükümetine destek vereceği bunun karşılığında da Türkiye, Suriye’ye
savaş tehdidini kullanarak baskı uygulayacağı açıklanıyor. Bu planın ilk
aşamasında Türk devletinin BM kararı olmadan Suriye’ye yaptırım kararı
alması oldu.
Tayip Erdoğan, Obama ile yaptığı görüşmede, PKK
sorunundan dolayı Suriye’ye bir savaşı göze alamayacağını dile
getirmişti. Bunun üzerine ABD, PKK konusunda ‘sıcak istihbarat’ adı
altında Medya Savunma Alanları üzerinde dolaştırılan Predatör keşif
uçaklarıyla istihbarat vermeye başladı. Suriye harekâtı başlamadan önce
PKK sorunun bitirilmesi için harekete geçildi.
ABD’nin Türk
devletine verdiği ‘sıcak istihbarat’ kapsamında Medya Savunma Alanları
içinde yer alan köylerin-köylülere ait tuvalet ve banyoları,
hayvanlarına ait ahırları; cephanelik, iletişim merkezi, malzeme deposu,
kontrol noktaları olarak Türk uçaklarınca hedef gösterilerek
vurduruldu. Türk ordusuna ait bir savaş uçağının bomba yüklü olarak
kalkışı 1 milyon doları bulmaktadır. Hedeflere atılan bir füze 150 bin
dolar, 1 tonluk bir kazan bombası ise 250-300 bin doları bulmaktadır.
Köylülerin en fazla 300 dolara yaptırdıkları banyo ve tuvaletler, “PKK
kampları” istihbaratı ile 300 bin dolarlık kazan bombaları ile vuruldu.
Bir
taraftan Türk savaş uçakları, ABD’nin verdiği ‘sıcak istihbarat’ ile
Medya Savunma Alanlarını vururken diğer taraftan da Türk devleti, Suriye
sınırına sıfır noktada bulunan alanlarda dokuz gün süren bir tatbikat
başlattı. Bu tatbikatın Suriye’ye yönelik ABD destekli bir saldırının
ön hazırlıkları olduğu, tatbikat gerekçesiyle Suriye sınırında olan
Antep, Mardin ve Urfa Hatay, İskenderun’a tren ve askeri tırlarla ağır
silahlar kaydırıldığı kamuoyundan gizlenmeye çalışıldı.
ABD’ye ait
bir casus uydu da Suriye üzerine kaydırıldı. Suriye devletine ait askeri
tesis, savaş uçakları ve ağır silahların fotoğraflarını çekerek AKP
hükümetine vermeye başladı. Bu hazırlıklar yanında ABD’ye ait
Adana’daki İncirlik üssünde de yoğun askeri hazırlık yapılmaya başlandı.
Son dönemlerde üsse yeni savaş uçakları aktarılırken, kargo uçaklarının
iniş kalkışlarında da yoğun bir hareketlilik yaşanıyor. Türk devleti de
Diyarbakır, Batman ve Malatya bulunan savaş uçaklarının sayısını
arttırdı.
Suriye’de, Türk devletinin sınırda başlattığı askeri
tatbikata tepki göstererek sınır kapılarını kapatarak, sınırlara ağır
silah ve asker takviyesi yaptı. Suriyeli üst düzey yetkililerin Arap
basınına yaptıkları açıklamalarla Türk devletinin sınırda yaptığı askeri
tatbikattan duydukları rahatsızlıklarını dile getirdiler. Basına
verilen demeçlerde AKP hükümetinin bir süre önceye kadar kendileri ile
milyarlarca dolarlık anlaşma gerçekleştirdiğini, kendilerine birçok
konuda söz verdiklerini söylediler. AKP hükümeti ve başbakanının daha
önce ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmaları yaptığı Mısır, Ürdün ve
Libya’da olayların çıktığı bazılarında rejimlerin değiştirildiğine
dikkat çektiler. AKP hükümetinin İslam kimliği adı altında ABD’nin Truva
atı olarak İslam ülkelerinin içine sokulmak istendiğini dile
getirdiler. Bir yetkili, Suriye için en tehlikeli düşmanın AKP olduğunu,
bir taraftan kendileri ile milyonlarca dolarlık anlaşmalar imzalarken
bir taraftan da ABD’nin desteği ile arkadan kuyularını kazdığı ifade
etmişti. Aynı yetkili, Suriye üzerinde Fransa ile Türk devleti arasında
gizli bir çatışmanın yaşandığını, Türk devletinin Suriye’nin işgal
edilmesi durumunda pastadan daha fazla pay alabilmek için Fransa’yı
kendine rakip gördüğünü sözlerine eklemişti.
Suriye’ye yönelik
uygulanan planın bir benzeri İran’a karşı uygulandı. AKP hükümeti, İran
devleti ile bir taraftan stratejik anlaşmalar imzalarken bir taraftan da
karşılıksız sözlerle İran’ı PJAK’ın üstüne sürdü. ABD’nin İran’a karşı
olduğunu söylediği füze kalkanının Malatya’ya kurulmasına öncülük etti.
İran’a yönelik yürütülen gizli harekât bununla da sınırlı kalmadı. AKP,
İran devletini PJAK ile savaştırırken; bir yandan da İran’ın Tebriz,
Urmiye, Erdebil, Şiraz, Ahwaz’da, GAP-Güney Azerbaycan Partisi (Merkezi
Ankara’da) ve Cümbüji Azeri-Azeri Birliği (Merkezi Bakü’de) ile
ayaklanma başlattılar. Azerilerin yaşamış olduğu bu bölgelerde AKP ve
işbirlikçileri tarafından başlatılan ayaklanmalarda Urmiye’de 3,
Tebriz’de 6, Erdebil’de 5 Şiraz’da 3 kişi öldürülürken, 100’den fazla
yaralı ve 1000’den fazla ise gözaltı yaşanmıştı.
Suriye’ye yönelik
askeri harekât hazırlıkları AKP yandaşı Türk basını tarafından
gizlendi. PKK’ye yönelik sınır ötesi operasyon, AKP hükümeti ve onun
başbakanının Kürtlere yönelik başlattığı ırkçı-faşist saldırıların
allana-pullana verildiği gündemlerle kamuoyu oyalandı.
Obama ile
Tayip Erdoğan arasında yapılan gizli anlaşmada Suriye’nin işgal edilmesi
ardından Türk devletinin payına nelerin düşeceği de belirlendi. Buna
göre, AKP hükümeti Güneybatı Kürdistan’ın Cizire bölgesindeki zengin
petrol alanlarından pay verilecek. Ayrıca AKP’nin girişimleri sonucu AKP
tarzı ABD işbirlikçisi bir hükümetin Suriye’de iktidara getirilmesi
planlandı. Güneybatı Kürdistan’ın denetiminde AKP’nin daha etkin duruma
getirilmesi, bu şekilde Güneybatı Kürdistan’da da AKP işbirlikçisi Kürt
partileri ile Güneybatı Kürdistan’da etkin duruma gelerek PKK’nin
oradaki etkisini kırarak, Kürtler arası ulusal birlik ittifakının önüne
geçilmesi amaçlanıyor.
PKK’nin tasfiyesi konusunda oluşturulan
konsept kapsamında, PKK’nin denetiminde Medya Savunma Alanları içinde
yer alan köylerin boşaltılması için de planlar yapılıyor. Medya Savunma
Alanlarına yakın Ranya, Sengeser, Amediye ve Xanêxîn’e konteyner tipi
prefabrik evlerin yapılması için harekete geçildi. Konteyner tipi
evlerin yapım masraflarını Türk devleti karşılayacak. 1,5 ay içinde
tamamlanması istenen bin adet konteyner yapımı için ihale açıldı. Tahmin
edileceği üzere, konteyner evlerin ihaleleri MÜSİAD bağlantılı AKP
işbirlikçisi; Eras İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi,
Gestaş İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş, İHE İnşaat Sanayi ve Ticaret
Limited Şirketi, Ekşioğulları İnşaat Endüstri Ticaret Anonim Şirketi,
Siyah Kalem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, İçtaş
İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine verildi.
KDP ve YNK’yi
PKK’ye karşı kışkırtamayan AKP hükümeti Irak merkezi hükümetten medet
ummaya başladı. Irak başbakanı Nuri Maliki’ye gönderilen özel bir heyet
aracılığıyla gizli bazı anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmaya göre “PKK ve
PJAK sorununun en iyi çözüm yolu, sınırlara Irak askerini göndermek
olduğu sonucuna varıldı. Maliki’nin AKP heyeti ile yaptığı görüşmede
Türk heyeti Maliki’ye; “merkezi hükümet ile Hewler arasında var olan
sorunları bir biçimde Kuzey Irak’taki PKK varlığı ile ilişkilendirin.
Biz de Irak içi dengelerde size destek verelim” biçiminde bir mesaj
iletildi. Bu mesaj üzerine Maliki basın önüne geçerek Irak askerinin
Güney Kürdistan sınırlarına yerleştirilebileceğini söyledi.
Bu
gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Irak ordusu Xaneqin, Diyala ve
çevresindeki resmi dairelerde Kürdistan bayrağını zorla indirdi. AKP’nin
isteği doğrultusunda Irak ordusunun tankı, topu ve büyük bir askeri
güçle Güney Kürdistan’ın Hewler, Süleymaniye ve Duhok’a girerek gelip
dağlarda operasyon yapması her şeyden önce Güney Kürdistan’ın yeniden
işgal edilmesi olacaktır. Böyle bir durumun- bedel vermiş Güney
Kürdistan halkı tarafından kesinlikle kabul edilmeyeceği, hiçbir Kürt
partisinin AKP’nin paralı askeri olmayacağı açıktır.
AKP hükümeti,
ABD’nin paralı uşaklığını yaparken başkalarını da kendi uşağı yapmaya
çalışmaktadır. Fakat bu politika bir türlü sonuç vermemektedir. Bu
bağlamda “sıfır sorun politikası” çökmüş durumdadır. Suriye, İran ve
Güney Kürdistan politikalarında ABD’nin istemlerini karşılayamaz duruma
gelmiş, bölge güçleri arasında sıkışıp kalmıştır.
Yasin Kılıçkaya