AKP’lilerin ‘’yakında farklı sesler çıkacak’’ söyleminden kast ettikleri nedir?
Tüm dinamiklerin PKK karşısında aktifleştirilmesinin tek seçenekte, aynı merkezde ittifaklaştırılması olarak algılamamak lazım… Çoğu zaman devlet için önemli olan bunların PKK karşısındaki biraradalığı değil, toplamıdır.
Yerel seçimlerin seçim yöntemiyle genel seçimlerin seçim yöntemi birbirinden farklı olduğu için AKP baraj farkıyla muhtemelen seçimlere bağımsız girecek BDP’nin Kürt adaylarının meclise girebilme olasılıklarını kemirecektir. Her ilde ayrı politika izleme ihtimali yüksektir. Yani Hizbullaha, pasifist Kürde bir iki yerde bağımsız destek verip milletvekili çıkartabilir. Çünkü seçimlerin bir boyutu kimin kaç milletvekili çıkardığı iken diğer boyutu eşkıya hançerlerinin siyasallaşmasıdır. Farklı seslerden kasıt hem bu eğilim ve çetelere meşruluk arama hem de onları niteliksel bir durumla canlı tutma durumudur.
AKP bunu yapmak durumunda çünkü Kürtlerin özgürlük istemleri giderek Kürdistan’da kurumsallaşmakta ve kendini gündemleştirmektedir. Bir taraftan bunun önünün alınmama durumu var, diğer tarafta PKK karşısında kullanılmış güçlerin istemekte olduğu bir pay var. Mesela eski generaller ‘’biz zor koşularda PKK’nin en güçlü durumuyla savaştık pay istiyoruz’’ diyorlar. Bunun karşısında bir kısmı siyasi partilere teşvik edildi bir kısmı düşünce kuruluşlarında AKP’ye akıl vermektedir.
Hizbullah liderleri ve örgütü de on yıl bile cezaevlerinde dayanıp fedakârlık yapamadılar önce koşulları düzeltilip internet vb. iletişim araçları sağlandı, daha sonra direk salıverildiler. Hizbullah’ta ‘’90’i yıllarda bizden olmasaydı devlet PKK’yle savaşmayacak duruma gelmişti, bizimle birlikte savaşır duruma geldi’’ diyor. Güneyli güçlerde kapalı kapılar ardında hata bazen açık ‘’bu hareketle silahlı mücadeleyi yine biz verdik’’ demektedirler.
Orta Doğuda ve Kürdistan’da bu pazarda en ucuz elbette Güneyli Güçler yer almaktadırlar. Irak genel seçimlerinde Baaslılara Türkmenleri kanalize eden Türkiye’nin yaklaşımına karşın oluşturulan hükümet kabinesinde Kürtlerin tavrı yine ‘’Türkmenlere şu bakanlıkları vereceksiniz’’ olmuştur. Yetmiyormuş gibi Güneyli Kürt liderler neredeyse AKP’nin Kuzey Kürdistan’daki seçim propagandasını AKP’den önce başlattılar.
AKP’liler neden devletin tüm desteğini, Fethullahçısını, liberalini, ‘demokratını’ ve hatta faşistini kendisinde birleştirip Kürdistan’a çıkarma yapmasına rağmen halen daha ‘’farklı sesler’’ diye bir umut arayışına giriyor. Özgürlük hareketine karşı AKP’nin kendisi ‘farklı sesler platformu’ değil midir?
Kimdir bu AKP destekli farklı sesler?
-En başta AKP platformunun kendisidir.
Kimdir bu farklı sesler?
-Devletin diyanet kurumuyla Kürdistan’a gönderilecek sayıları onbinleri bulan özel imamlar ordusudur. Zaten devletin Alevisi, Êzidisiyle Müslüman olmayan Kürdün dinini yasaklarken Müslüman olanında Sünniliği bile devletin baskısına maruz kalmış, Şafilik yerine Hanefiliğe zorlamıştır. Bu durum teşhirini bulmamıştır.
Kimdir bu farklı sesler?
-Yıllarca cellâtlık yapmış Hizbul-Kontra çeteleridir.
Ahmet Altan’ın başbakan karşıtlığı öyle basit bir durum değildir. Hizbullah tetikçileri bırakıldığında Türk basını olayın hukuksal skandalından çok Hizbullah’ın güçlü olduğunun, güya ‘Kürdistani’ bir hareket olduğunu ön plana çıkarmıştır. Hatta hukuksal değerlendirme yapmak için Türk televizyonlarına çıkan avukatlar ‘’ bölgede yerli olmayan Fethullahçılar ve AKP’dir’’ yorumunu yaptığında kulağa hoş gelse de bununla Hizbullah’ın bu güçlere karşı değil öldürdüğü binlerce yurtsevere rağmen Kürdistan’da siyasileştirilmesidir.
Barzani ve Talabani’ye yakın bir kaç grupçuğun oluşturduğu TEV-KURD’ UN 2009 yerel seçimleri öncesinde ‘kazanımcılık, yapıcılık’ adıyla Hizbullahçıların kurumlarını ziyaret etmesi bu sürecin çok öncesinden başladığının kanıtıdır. Bu yapıların bir kısmı PKK’den onlarca yıl önce kurulmuş olmalarına rağmen Kürdistan’ın bir tek köyüne yapıcı yaklaşıp çalışma yürütmemişken Hizbullah’a ‘yapıcı’ davranmaları pek de akıldan mantıktan uzaktır. Muhtemelen bunlar tekrardan yakınlaşırlar( bu Barzani ve Talabani’den habersiz değildir) ve bu sefer bir kısım cahşı da katabilirler.
Kimdir bu farklı sesler?
Dersime gidip ‘’Ben Tunceliliyim’’ diyen, Dersimi Tuncelileştirdikçe Türkleştiren, Kürd Dil talebini şerefine dokundurtacak kadar Türkleşen ama Kürde peşkeş çekilen CHP’nin Kürt modeli Kılıçdaroğlu ve CHP’sidir.
Evet, kısacası kendinden en uzak olanın kendisine en yakın gösterildiği tüm kesimler, AKP’nin gülümseyen deyimiyle ‘’farklı seslerdir.’’
Televizyonlarda Kürtler adına siyasal cahşlık yapanlardan tutalım, CHP’nin yeniden yapılanmasına, Hizbullah’ın siyaset sevdasına kadar tüm yapıların PKK karşısında hareket edebilecek şekilde güncelleştirildikleri açıktır.
Bütün bunların birbirleriyle ister aynı platformda isterse de 3-4 platformda bulunsun aynı doğrultuyu paylaştıkları ve plan merkezlerinin aynı olduğunu okuyabiliriz. Seçimlerden sonra en iyi ihtimalde devlet bir çözüm modeliyle Kürdistan’dan tamamen çekilse bile PKK ile savaşırken; geçmişte Kürdün önüne koyduğu tüm barikatları tekrardan canlandıracağı açıktır. Hatta bu güçlerin canlandırılma istemi uluslar arası güçlerin doğrudan bir istemi olma durumu da ihtimaller arasındadır.
Yapılması gereken özgürlük savaşı sırasında savaş suçu işlemiş bu yapıların bırakalım meşrulaşmasını nefes bile aldırmamaktır. Hatta milletvekili çıkartıp çıkartmayacakları tartışmasına dolanmamak devletin dayattığı bu hareketliliği daha derinlikli algılama ihtiyacı her zamankinden daha fazla kendisini dayatmaktadır.
Evet seçime doğru giderken güncel durumu iyi okuyup taktik belirlemek gerekir; ama nasıl bir sürece start verildiğini algılamak seçimlerin de ötesinde bir ufkun en acil gerekliliğidir.
Ozan Erdem