Yeşil Türkçü-İslamcı Fetullah Gülen, bir taraftan Said-i Kurdi
öğretisini Türkleştirirken, diğer taraftan da Kürdistan’da kurduğu okul
ve yurtlarda, dershanelerde...
“Savaş ve iktidar bloklarının en çok başvurdukları toplumsal
politikalarından biri asimilasyondur. En genel deyimiyle kültürel eritme
anlamına gelen asimilasyon politikalarındaki temel amaç, tahakküme tabi
tuttuklarının tüm karşı direnç yeteneklerini ellerinden almak için,
başta zihniyetin temel kullanım aracı olan yerel dili uygulama dışı
tutup, hâkim dilin yoğun işlenişini ifade eder. Resmi dil yoluyla yerel
dil ve kültür kadükleşip dolaşımda rol oynamayacak kadar daraltılır.
Hâkim dil-kültür yükselmenin, okumanın, siyaset ve ekonominin ifade dili
olarak kullanana kazanım sağlar. Baskı altına alınan dil ve kültür ise
kullanana zarar kaydettirir.
Ulus-devlet, tüm tekellerin ortak
paydası olarak, toplumsal maddi kültürün gaspı, fethetme ve
sömürgeleştirilmesi üzerine kurulmakla yetinmez; manevi kültürün
asimilasyonunda da belirleyici rol oynar. Ulusal kültür adı altında
çoğunlukla hâkim bir etnisite veya dini cemaatin kültür normlarını
resmileştirip, geriye kalan tüm kültürel varlıklara karşı savaş açar.
“Ulusal bütünlüğe zararlıdır” deyip, binlerce yıldan beri varlığını
koruyan ne kadar din, etnisite, kavim ve ulus dil ve kültürü varsa, ya
zorla ya da maddi teşviklerle hepsinin sonunu hazırlar. Tarihin hiçbir
döneminde olmadığı kadar dil, din, mezhep, etnik kabile ve aşiretlerle
kavim ve uluslar bu politikanın, daha doğrusu soykırımın kurbanı
olmuşlardır. Maddi soykırımlar (fiziki imha) manevi soykırımların
yanında devede kulak bile değildir. Binlerce yıldan beri süzülüp gelen
dil ve kültür değerleri grupları ile birlikte ‘ulusal birlik’ çılgınlığı
altında kutsal bir eylemmiş gibi kurban edilirler.”
Türk
devletinin Cumhuriyet tarihi boyunca Kürdistan’da Kürtlere karşı
yürüttüğü asimilasyon politikaları; Şark ıslahat planı ve Mecburi iskân
kanunu ile başlamış daha sonra Köy Enstitüleri ve Yatılı bölge okulları
olarak bilinen-YİBO’lar ile devam etmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12
Eylül askeri darbeleri de, devlet politikası haline getirilen
Kürdistan’ın asimilasyonunda pekiştirici unsurları olarak düşünülmüştür.
Cumhuriyet tarihi boyunca sürdürülen Kürdistan’ı Türkleştirme planı,
AKP dönemi kadar sinsi ve tehlikeli olmamıştır. Selçuklu’dan-Osmanlı’ya,
Osmanlı’dan Cumhuriyetin ilanından sonraki 700 yıllık süre içinde
uygulanan inkâr politikalarından aldığı deneyimlerle-bu süreçleri
güncelleyerek, Yeşil Türkçü-İslamcı bir çizgiyi günümüze uyarlamaya
çalışılmaktadır.
Yeşil Gladio iş başına getiriliyor
Yeşil
Türkçü-İslamcı Fetullah Gülen, bir taraftan Said-i Kurdi öğretisini
Türkleştirirken, diğer taraftan da Kürdistan’da kurduğu okul ve
yurtlarda, dershanelerde, okuma salonlarında, Işık evleri adlı
hücrelerle Kürt çocuklarını soykırımdan geçirerek Türkleştirme misyonunu
üstlenmiş durumdadır.
Fetullahçı-AKP’nin Kürdistan’ı ve
Kürtleri biçimlendirme planı çerçevesinde en çok yatırım yapılan,
Kürdistan’da mantar gibi çoğalan YİBO’lar birer 'devşirme' okulları
haline dönüştürülmüştür. Bunlar yanında Toplumsal Kalkınma Projesi
(TOKAP), Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM), Müfredat, Laboratuvar
Okulları (MLO) gibi. 'Ulusal Eğitime Destek', Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği, Eğitim Gönüllüleri Derneği (Atatürkçü Dernekler), SODES-Sosyal
Destek Programı-kurumu, EHİDER’e-Eğitim ve Halkla İlişkiler Derneği,
Gönül Köprüsü Derneği, Fezalar- Işık- Nilüfer eğitim kurumları,
dershaneler; Sema, Şifa, Nursima isimli sağlık merkezleri gibi oluşumlar
üzerinden geniş bir alanda Kürdistan’da Türkleştirme faaliyetleri
yürütülmektedir. Bütün bu alanlarda Osmanlı devletinin devşirme sistemi
ile Türk misyonerliğinin İslam maskesi adı altında yeni döneme
uyarlanmış şekliyle eğitim verilmektedir.
‘Çağdaşlaştırma’ diğer
anlamıyla Türkleştirme amacında olan Kürdistan’daki eğitim kurumları
yanında bir de, “Türkçülük” ideolojisini din motifleriyle Kürdistan’a
yaymaya çalışan- Kürdistan coğrafyasının her tarafında faaliyet yürüten
Fetullah Gülen’e bağlı-misyonerlik faaliyetlerini yürüten İmam hatip
liseleri, Kuran kursları, Yurtlar İrşat ekipleri ve Cami imamları
bulunmaktadır.
Din kisvesi altında Kürdistan’ı Türkleştirme
görevini alan Fetullah Gülen,1957 yılında Erzurum’da daha 16 yaşında
iken Türk Gladio'su elemanı üsteğmen Esat Keşafoğlu tarafından
örgütlendirilerek Gladio elemanı sıfatıyla Nur Cemaati’ne
sızdırılmıştır. O’nun vasıtasıyla Nur Cemaati, Türk ırkçılığının
hizmetine sokulmuştur.
Gülen, aynı dönemlerde ABD’nin
direktifleri doğrultusunda, özü faşizm ve yapısal ırkçılık olan bu
öğretiyi yaymak amacıyla “Komünizm İle Mücadele Dernekleri’ne” kuruculuk
yaptı. 1967 yılında kurulan ve Gladio’nun bir kolu olan Yeniden Milli
Mücadele Hareketi’nin kurucuları arasında yer aldı. YMMH içinde şimdiki
AKP’liler ve tasfiye ettiği Ergenekoncular bulunuyordu. Veli Küçük, A.
Kadir Aksu, Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Mufit Gürtuna, Aykut Edebali, ,
Hüseyin Gülerce ve Ahmet Taşgetiren vb. isimler YMMH’nin kurucuları
arasında yer alıyordu.
Türk devletinin bütün hücrelerine yavaş,
sessiz ve sürekli bir akışla sızan Fetullahçı kadrolar, devletin en
tabanından örgütlenerek önemli mevkileri ele geçirdiler. Ele
geçirilemeyen kurumlardaki bürokratları, kendi kontrollerine almak için
her türlü şantaj ve komplolar devreye sokuldu. Telefon dinleme, gizli
belgelerin ifşa edilmesi, kadının devreye sokulduğu fotoğraf ve
görüntülerle etkisiz kılma ve istifa ettirme yöntemleri ile kurumlar ele
geçirildi.
CIA ve Gladio’nun desteği ile devleti ele geçiren-Türk
ırkçılığının misyoneri durumuna getirilen Fetullah Gülen ve
ırkçı-faşist partisi AKP tarafından, Kürdistan’a topyekûn bir imha
konsepti başlatılmıştır. Fetullah Gülen’in stratejisini hazırladığı ve
AKP’ye uygulattığı siyasi, askeri, kültürel, ahlaki ve maneviyat
yönlerini kapsayan tasfiye konsepti bütün şiddetiyle hayata geçirildi.
Kürdistan’da
Türkleştirme temelinde yürütülen asimilasyon politikaları Kürdistan’da
kurulan İmam hatip liseleri, kuran kursları, okuma evleri adı altında
kurulan merkezler; köy ve şehirlere gönderilen imamlar üzerinden
gelişti. 1924 yılından beri sürdürülen Kürtlerin asimilasyonu 1980
askeri darbesi sonrasında geliştirilen dine dayalı asimilasyonla devam
ettirildi.
Kürdistan’a gönderilecek bütün kadrolar isim isim
Fetullah Gülen tarafından belirlenip atamaları yapıldı. Vali ve
kaymakamlardan, savcı ve hâkimlere, polis müdürlerinden diyanet işleri
başkanlarına kadar bütün kadroların nereye-hangi şehre gönderileceği
Fetullah Gülen tarafından gerçekleştirildi. Vali-kaymakam, Emniyet
müdürleri, savcı-hâkim kararnamelerindeki düzenlemeler Gülen tarafından
yapılıp hükümete iletildi. Türkçülüğü din yoluyla anlatacak, din yoluyla
asimilasyon politikasını yürütecek en önemli kadrolar ise imamlar
oluşturuyordu. Türk ırkçılığına bağlı kalıp bu temelde faaliyet
yürüteceklerine dair yemin ettirilen Fetullahçı imamlar Kürdistan’ın en
ücra köşelerine sızdırılmaya başlandı.
Fetullah Gülen’in Kürdistan’da
yürüttüğü din yoluyla Türkleştirme faaliyetleri, Gülen’in diğer bir
yüzü olan kontrgerilla örgütü JİTEM tarafından ödüllendirildi. 1995
yılında JİTEM’e bağlı “Mehmetçik Vakfı” Kürt çocuklarını Türkleştirmede
en önemli misyonu oynayan Gülen’i “Teşekkür Beraatı” ile
ödüllendirmişti.
Gülen’in Türkleştirme faaliyetleri
sadece din ve eğitim yoluyla gerçekleşmedi. Kürt gençlerinin gerillaya
katılımlarını engellemek amacıyla başta aileler olmak üzere Kürt
gençlerinin yozlaştırılması, kız çocuklarına tecavüz ve gençlerin
uyuşturucuya sevk edilmesi, fuhuş gibi toplum ahlakını ve kültürünü
hedef alan faaliyetleri yönlendirdi. Türkiye şehirlerindeki fuhuş,
eroin ve hırsızlık çeteleri, çocuk ve organ kaçakçılığı gibi çeteler
Kürdistan’da görevlendirilerek, faaliyetleri devlet tarafından
desteklenerek korumaya alınmıştır. Halkta korku yaratacak her türlü çete
faaliyeti Kürdistan’a taşırılmıştır.
Yeşil Türk Gladio’sunun şefi
Fetullah Gülen’in Kürdistan’a gönderdiği valilerine, kaymakamlarına,
polis müdürlerine, özel yetkili savcılarına, eğitimci ve sağlıkçılarına
Kürdistan’daki faaliyetlerine yönelik işbirlikçi-yandaş basını
üzerinden verdiği talimatlarda şunları söylemektedir: “Yargı, polis ve
mülki idare Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya hâkim olmalıdırlar. Kürtlük
adına siyaset yapanlar özel savcılarımız tarafından kovuşturularak
içeriye alınmalı aynı zamanda kuvvetle sindirme düşünülmelidir. PKK’nın
üstlendikleri alanlar kuşatılmalı, 5 bin-10 bin kişide olsa kökleri
kurutularak evlerine ateş düşürülmelidir. Bunun için askerimizi temas
ettirmeden gelişmiş teknik silahlar, hatta gerekirse kimyasal silahlar
kullanılmalıdır. Birlik arayışlarına nifak sokulmalı, ittifak
stratejileri ile kuşatılarak yok edilmelidir. Diğer taraftan bölgede
dini duygularla toplumun ruhuna işleme kanalları oluşturulmalıdır.
Bölgeye binlerce vaiz gönderilmeli bu vaizler ölümüne orada kalmalıdır.
Yine binlerce eğitimci ve sağlıkçı bölgeye gönderilmelidir. Eğitimciler
ve sağlıkçılar köy köy, mahalle mahalle, ev ev dolaşıp toplumun
damarlarına girerek devletin egemenliğini tahsis etmelidirler.”
Legal
alanda faaliyet yürüten ırkçı-faşist partisi AKP’ye Kürdistan’da
uygulaması için gönderdiği gizli eylem planında ise, 'Okul öncesi
eğitimin yaygınlaştırılması hızlandırılarak, çocukların düzgün Türkçe
öğrenmeleri ve erken yaşta eğitim sistemine dâhil edilmelerinin
sağlanmasını' istemektedir. Fetullah Gülen’e ait olan bu ırkçı
düşünceler, 4-5 yaşındaki Kürt çocuklarının anadillerine hâkim olamadan,
dillerinin dejenere edilerek unutturulması ve onların küçük yaşta
Türkleştirilmesiyle ilgilidir.
AKP’nin gizli eylem planı olarak
bilinen ama gerçekte Fetullah Gülen’in AKP’ye gönderdiği Kürdistan’da
uygulanan eylem talimatında, 'Kürt çocuklarının Türk kültürü ve dili ile
‘bütünleştirilmesi-kaynaştırılması’ için hazırladığı 62 maddelik
‘TEDBİRLER’ başlıklı eylem planında şunlar yer almaktadır.
Tedbir No: 1
Milli
Eğitim Bakanlığınca, bölgede görev yapan/ yapacak öğretmenler
eğitilecek, ayrıca ders programları milli birliği sağlayacak ve
pekiştirecek şekilde geliştirilecektir.
Tedbir No: 24
Okul
öncesi eğitimin yaygınlaştırılması hızlandırılacak, çocukların düzgün
Türkçe öğrenmeleri ve erken yaşta eğitim sistemine dâhil edilmeleri
sağlanacaktır. Bölge çocuklarına her eğitim düzeyinde burs / parasız
barınma / yatılı okuma imkânları sağlanacak, özellikle kız çocukları bu
konuda desteklenecektir.
Tedbir No: 25
Bölgedeki Yatılı
İlköğretim Bölge Okulları ve Pansiyonlu İlköğretim Okulları'nın etkin ve
amaca uygun hale getirilebilmesi maksadıyla; Bu okulların kapasiteleri
dolmadan taşımalı eğitime yönelinmeyecektir. Kız öğrencilere yönelik
Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ile bu okullarda görevli bayan öğretmen
sayısı artırılacak; bu okullar kız öğrenciler için çekici hale
getirilecektir.
Tedbir No: 26
Bölgede okuma-yazma bilmeyen ve
özellikle Türkçe bilmeyen kadınlar ile çocuklar için, Milli Eğitim
Müdürlüğünce mahallindeki okulların fiziki imkânlarından yararlanılarak
Türkçe okuma yazma kursları düzenlenecek ve bu çalışma Milli Eğitim
Müdürlüğü-Yerel Televizyonların işbirliği ile uzaktan eğitim imkânları
kullanılarak, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının desteği ile
gerçekleştirilecektir. Bu çalışma eğitim-öğretim seferberliği şeklinde
uygulanacaktır. Türkçe öğretmen ihtiyacının karşılanması için gerekli
planlama yapılacaktır.
Tedbir No: 30
Kürtçenin eğitim dili
olarak kullanılması konusunun 'Bağımsız Kürdistan ve Kürt Ulusu yaratma'
gayretlerinin bir parçası olduğu hususunun, bölücü terör örgütü ve
yandaşı kuruluşlar ile bağlantısı ortaya konulacak; ulaşılan sonuçlar
yurt içi ve dışındaki çalışmalarda bir mesnet olarak kullanılacaktır.
Bölücü terör örgütünün siyasal alanda çok önem verdiği ve üzerinde
çalıştığı bu konunun, binlerce yıldır birlikte yaşamış milletimizi
birbirine kenetleyen dil bağını koparma maksatlı olduğu, Türkiye'de
Türkçeden başka resmi dil ve eğitim dilinin kabul edilmeyeceği
uluslararası her platformda ifade edilecektir. Türk vatandaşlarının
günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve
lehçelerin öğrenimi yapılırken, bunlardan herhangi birinin
eğitim-öğretim dili olmasına izin verilmeyecektir.
Tedbir No: 36
Ana
çocuk sağlığı, aile planlaması / üreme sağlığı hizmetlerinin
etkinleştirilmesi, ulaşabilirliğinin artırılması, bu hizmetlerin
ücretsiz olarak sağlanmasının temini yanında, hizmetin benimsetilmesi
amacıyla Halk Eğitimi faaliyetleri yaygınlaştırılacaktır. Özellikle
bayan kadın doğum uzmanlarının bölgede görev almaları sağlanacaktır.
Nüfus ve aile planlamasının önemini anlatan öykü ve masal kitapları,
çizgi filmleri vb. özel bir ihtisas komisyonu marifeti ile hazırlanacak
ve hedef kitleye ulaşması sağlanacaktır... Nüfus ve aile planlaması
konusunda çalışmalar yapacak Sivil Toplum Kuruluşları teşvik edilecek ve
bu kuruluşlara her türlü destek verilecektir.'
Tedbir No: 42
Başarılı
çocuklara Batı illerindeki kamu ve özel yatılı okullarda kontenjan
ayrılacak. Bölgelerarası yarışmalar/şenlikler düzenlenecek. Tatil
dönemlerinde Batı illerine ortak geziler düzenlenecek, ortak tarih
bilincini geliştirmek amacıyla Çanakkale ve İstiklal Savaşı’nın
yaşandığı bölgeler tercih edilecek. Kardeş okul kampanyaları
düzenlenecek. Bakanlık, kurum ve kuruluşların kamplarında kontenjanlar
ayrılacak. YİBO ve Yurtlarda okutulan bölgedeki çocukların polis
kolejlerini tercih etmeleri için teşvikte bulunulacak. Başarılı ve
çevresinde etkili olanlar sınavsız bir şekilde polis kolejlerine
alınacak.
Tedbir No: 47
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine
bin 362 adet cami yapılacak. Din hizmetlerinin en ücra köşelere
ulaştırılması amacıyla, Türkiye genelinde “il özel irşat ekipleri”
kurulacak. Bu ekiplerin en önemli görevi ise “bölücülükle mücadele”
olacak. İrşat ekipleri, ülkenin birlik ve beraberliğini korumak amacıyla
bölücü ve yıkıcı faaliyetlere karşı görev yapacak. Bu kapsamda
vatandaşlarla camide ve cami dışında bir araya gelecek olan ekipler,
“irşat faaliyetlerinde” bulunarak teröre karşı da uyarıda bulunacak.
Bölgede imam hatip liselerinin ve Kuran kurslarının sayılarını
arttırılacak. Kürt açılımında ‘din kardeşliği’ birleştirici öğe olarak
öne çıkarılacak. Müslüman kimliği ortak kimlik olarak öne çıkartılacak.
Tedbir No: 54
Türkiye’nin
batı illerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan evlilikler teşvik
edilecek. Bölgeden yapılan evliliklerle ‘bütünleştirme-kaynaştırma’
sağlanacak.
Fetullah’ın devşirme yurtları
Kürdistan’da
Fetullah Gülen’in okul ve yurtları, dershane ve eğitim evlerinin
dağılımı-faaliyetleri-örgütlenme biçimi; bir merkeze bağlı olarak 6
bölgeden oluşmaktadır. Cemaat Kürdistan’daki örgütlenmesini; Erzincan,
Bingöl, Batman, Van, Urfa ve Amed olarak bölgelere ayırmış bu bölgeleri
de İstanbul’a(merkez) bağlamıştır.
Maraş, Malatya, Urfa(ve
ilçeleri), yurtları Adıyaman’a; Erzurum, Ağrı, Iğdır, Kars(ve ilçeleri),
yurtları Erzincan’a; Muş, Bitlis, Elazığ(ve ilçeleri), yurtları
Bingöl’e; Şırnak, Siirt(ve ilçeleri) yurtları Batman’a; Hakkâri(ve
ilçeleri) yurtları Van’a bağlanmıştır. Urfa ve Amed (ilçeleri) yurtları
ise tek başlarına birer bölgedir.
Kürdistan’da açılan-TOKİ
tarafından yapılan Fetullah Gülen cemaatine ait yurtlar, dikkat çekmemek
için önce ev olarak sonra dernek olarak açılıyor. Dernek açıldıktan
sonra yurt binalarına “talebe derneği” ya da “talebe yurdu” isimleriyle
tabela asılıyor. Bina açılıp yurt işlemeye ve öğrenciler alınmaya
başladığında resmi olarak yurt adı veriliyor. Halk arasında da “Kuran
kursu” olarak tanıtılıyor. Tabelalarına ise “…Yurt” yazıyorlar.
Fetullah’ın mülki amirleri olan kaymakamlar ve valilerin bilgisi
dâhilinde açılan bu devşirme yurtları için gereken her türlü yasal
kolaylık yapılıyor. Yurt biçiminde açılan derneklerin ruhsatları
işbirlikçi-yandaş mülkü amirler tarafından hemen veriliyor.
Fetullah’ın
devşirme yurtlarına her öğrenci kaydedilmiyor. Genelde evleri köyde
olan Ortaokul ve lise öğrencilerini derneğe getiriyorlar. Aileleriyle
bağlantıları zayıf olduğu için bunlar daha çok tercih ediliyor. Eğer bir
öğrencinin yurtsever ve BDP’li olduğu bilinirse yurt ile ilişkisi hemen
kesiliyor. Genelde kolay kandırılabilecekler devşirme yurtlarına
alınıyor. Yurtlara kayıt yaptıran her öğrenci aynı zamanda AKP’nin
gençlik kollarına zorunlu üye olmak zorundadır.
Ekonomik sorunlardan
dolayı zor durumda olan öğrencilerle ilişki kurduklarında ilk önce
Cemaate ait misafirhanelere götürüyorlar. Burada öğrencileri etkilemeye
çalışıyorlar; “biz burada dini-İslam’ı, zor durumda olanlara
yardımlaşmayı savunuyoruz” diyorlar. Batı illerinde üniversite kazanan
öğrencileri tespit ederek gittikleri üniversitedeki Cemaat üyelerini
haberdar ederek giden öğrenci ile irtibat kurmaları sağlanıyor.
Dini
ibadetler, kurallar-yasaklar ve ekonomik masraflar konusunda ilk başta
kimseye bir mecburiyet veya zorunluluk getirilmiyor. Yurda gelen
öğrenciler üzerinde başlangıçta olumsuz bir etki yaratmaması için fazla
baskı yapmıyorlar. Öğrenciler alıştıktan sonraki süreçte birçok konuda
dayatmalar başlıyor. Önce Kuran'a el bastırarak yemin etme zorunluluğu
getiriliyor. Kurana el basan öğrencilere, “mesih” olarak tanıttıkları
Fetullah Gülen’e bağlı kalacaklarına, nerede olurlarsa olsunlar AKP’nin
çıkarlarını koruyacaklarına dair yemin ettiriyorlar. Ardından yurtlarda
öğrencilerin kendi aralarında Kürtçe konuşmalarını yasaklıyorlar. Kürtçe
konuşmayı PKK ile ilişkilendiriyorlar. Kürtçe konuşan öğrencileri
“PKK’lı mısın” şeklinde teşhir ediyorlar. Yurtlarda bulunan
kütüphanelerde Said-i Kurdi’nin risalelerinden Kürtçe olanı öğrencilere
verilmiyor. Kürtçe olan risale içinde Kürt-Kürdistan kelimelerinin
geçmesinden dolayı bu risale öğrencilere verilmiyor. Okuma girişiminde
olanlar uyarılıyor. Bunun yerine Fetullah Gülen tarafından değiştirilen
risaleler veriliyor.
Öğrencilerin düşüncelerini değiştirmek için bütün
propaganda araçları kullanılıyor. Mitinglere ve eylemlere katılmaları
yasaklanıyor. Katılanlar yurt içindeki temizlik, yemek, bulaşık gibi
işlerle veya aile ziyaretlerinin engellenmesi, dışarı çıkmama gibi
cezalara çarptırıyorlar. Miting ve eylemler için “günahtır, dinen uygun
değildir” deniliyor. Devşirme yurtlarında yapılan yoğun Türkçü
propagandalarla öğrenciler yurtsever düşüncelerden uzaklaştırılmaya
çalışılıyor. Kürt gençlerini BDP ye ve özellikle PKK’ye karşı
örgütlüyorlar. Fetullah’ın devşirme işini yürüten hocaların yanında
öğrenciler PKK’den bahsettiklerinde şiddet gösteriyorlar. “Günah
işliyorsunuz, çarpılacaksınız” diyorlar. Yurtlara gelen öğrencilerin
beyinlerini dini propagandalar ile yıkıyorlar. Kuran'daki bazı ayetleri
yorumlayarak etkilemeye çalışıyorlar.
Yurda alınan öğrenciler için
ön şart olarak; Cemaatin aile, akraba ve yakın çevre içerisinde
tanıtılması, Cemaatin propagandasının sürekli yapılması isteniyor. Bu
çevrelerin Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine abone edilmesi şart
koşuluyor. Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine yapılan abone miktarına
göre yurt öğrencileri ödüllendiriliyor.
Devşirme yurtlarında belli
bir süre kalan öğrenciler, başlarında birer hoca olmak üzere, üçerli
gruplar halinde-kermes adı altında köyleri ve esnafları dolaşarak yurt
için erzak toplamaya zorlanıyor. Köylere gönderilen yurt öğrencilerinden
kapı kapı dolaştırılarak peynir, yağ, vb. erzak toplamaları isteniyor.
Toplanan erzaka göre öğrenciler para ve tatil gibi şeylerle
ödüllendiriliyor. Yurtlara en fazla yardım asker ve polislerden geliyor.
Yurtların bulunduğu yerlerdeki polisler kurbanlarını yurtlara
bağışlarken askerlerde köylere deri toplamak için giden yurt hocalarını
ve öğrencilerini askeri arabalarla götürüyor.
Fetullah’ın Yeşil Türkçü-İslamcı misyoner hocaları
Yeşil
Türkçülük ideolojisi ile misyonerleştirilen yurtlardaki kuran kursu
hocalarının çoğunluğu Kürtlerden oluşuyor. Kürt çocuklarına yönelik
asimilasyon politikası bu devşirilmiş hocalar tarafından yapılıyor.
Fetullahçı hocalar; “Türk bayrağı altında yaşıyorsak Türkçe
konuşmalıyız. Bu bayrağa hizmet etmeliyiz Türkçeden başka dil yoktur ve
dinimizce de yasaktır, bizim devletimizin dili Türkçedir. Başka bir
dilde ısrar etmek dinimizde yasaktır. Birliğimizi bozmaya yönelik nifak
girişimleridir” diyorlar. Yine bu devşirme hocalar vaaz adı altında
öğrencilere AKP propagandası yapıyorlar. AKP’nin sunduğu imkân ve
özgürlükler yoluyla bu günlere gelindiğini ve bir arada olunduğunu
belirtiyorlar. Akşam yemeklerinden sonraki çay sohbetlerinde de bir saat
boyunca PKK’nin anti-propagandası yapılıyor. “PKK için boş davadır”
deniliyor. PKK’nin terör örgütü olduğu, çocuk öldürdüğü, halkı sömürüp
zorla para aldığı, uyuşturucu sattığı ve PKK’ye katılan kadınların
fahişeleştirildiği söyleniyor. PKK karşıtı aynı söylemleri yurt ve kuran
kursu hocaları, dolaştıkları esnaf çevresinde de yapıyorlar.
Fetullah’ın
Yeşil-Türkçülük ideolojisinin misyonerleri olan Kürt hocalar, çevre
edinmek, yurtlara-kurslara yeni öğrenciler almak için esnafları
dolaşarak Cüz öğretiyorlar. Çeşitli bahanelerle yapılan esnaf
ziyaretlerinden sonra Cuma günleri namazdan sonra çay içme ve sohbet
davetleriyle yurtlara-kuran kurslarına esnaflar çağrılıyor. Ayrıca
esnafları yurtlara getirmek için iş tekliflerinde bulunurken asıl
hedefleri ise ulaştıkları bu çevrelere çocuklarını yurtlara göndermeleri
için teşvik ediyorlar. Öğrencilerin evlerine giderek parasız ders
veriyorlar. Yurtlarda ise öğrencilerin dersleri ile yakından
ilgileniyorlar. Her öğrencinin başarılı olması için yoğun çaba
gösteriyorlar.
Fetullah Gülen’in isteği üzerine AKP hükümeti
tarafından vali ve kaymakamlara gönderilen gizli bir genelge ile yurt ve
kuran kurslarında belirlenen hocaların isimlerine düzenlenen
“para-yardım” toplamak için izin belgesi veriliyor. Valilik tarafından
izin belgesi verilen misyoner hocalar; “fakir öğrencileri okutuyoruz”
diyerek köy köy, ilçe ilçe, il il, dükkân dükkân dolaşarak para ve
kurban derileri topluyorlar. Oysa yurtlarda kalanların çoğunluğu fakir
öğrencilerden oluşuyor olmasına rağmen onlardan da aidat alıyorlar.
Aidat veremeyenler yurtlardaki temizlik gibi angarya işlerde
çalıştırılıyor.
Yurtlardaki misyoner hocaların bölgelerindeki Vali
ve Kaymakamlarla ilişkileri güçlüdür. Yurt ve kuran kursları Vali ve
Kaymakam ve emniyet müdürleri tarafından sürekli ziyaret ediliyor. Maddi
yardımlar yapılıyor. İkişerli-üçerli gruplar halinde Fetullahçı
hocaların para-yardım toplamak amacıyla esnaf, köy, ilçe ziyaretlerinde
vali, kaymakam, emniyet müdürü ve karakol komutanları tarafından özel
olarak tahsis edilen devlete ait resmi arabalarla gidiyorlar.
Fetullah’ın
hizmetinde olan misyoner hocalar aynı zamanda bulundukları alandaki AKP
teşkilatları ile de sıkı ilişki halindedirler. AKP teşkilatları ne
görev verirse ona göre hareket ediliyor. Kürdistan’daki bütün
faaliyetlerini bu esas üzerinden yürütüyorlar. Örgütleme yaptıkları
bütün çevrelerde AKP propagandası yapıyorlar. Samanyolu TV’nin
izlenmesini ve Zaman gazetesinin okunması da teşvik ediyorlar.
Gülen cemaatine ait yurtlarda ajanlık eğitimleri veriliyor
Kürdistan’ın
her tarafında açılan yurtlar-kuran kursları gerçekte birer
devşirme-asimilasyon işlevselliğine sahiptir. Yeşil-Türkçülük ideoloji
ile yapılan asimilasyon politikalarında din önemli bir maskeleme aracına
dönüştürülmektedir. Fetullah’ın devşirme yurtlarında ajanlık
eğitimleri de verilmektedir. Emniyet genel müdürlüğü istihbarat şube
müdürlüğünden istihbaratçı polisler, yurt yurt dolaşarak öğrencilere
ajanlık eğitimleri veriyorlar. İstihbaratçı polisler, öğrencilerden,
bulundukları köy, mahalle, kasaba ve ilçelerde BDP’li olanların-BDP
adına faaliyet yürütenlerin, gösteri yapanların, polise taş atanlara
ilişkin bilgi notu hazırlamalarını istiyor. Ayrıca yurtlarda kalan her
öğrenci 3 ayda bir, ajanlık eğitimi veren istihbaratçı polise; aile
bireyleri, akraba çevresi, mahalledeki komşuları, evlerine gelip giden
misafirler hakkında bilgilendirme raporları yazmaya zorluyor. Polise
verilen bilgiler içinde teyit edilmiş-en iyi bilgiyi getirenler emniyet
müdürü tarafından ödüllendiriliyor. Bunlar yanında polis-öğrenci
işbirliğini geliştirmek amacıyla yurtlarda bulunan öğrenciler belli
zamanlarda çevik kuvvete ait otobüslerle piknik alanlarına götürülüyor.
Polis ve aileleriyle yurt öğrencileri bir araya getirilmeye
çalışılıyor. Polis ve askerlerin Fetullah Gülen yurtları ile olan
yakın ilişkileri sonucunda ve yurt hocaların yönlendirmesi ile yurtlarda
kalan öğrenciler Polis kolejlerine ve Harp akademilerine
yönlendirilerek geleceğin polis müdürleri ve generallerini yetiştirmeyi
hedefliyorlar.
İlkokuldan başlayarak üniversiteye kadar Fetullah’ın
verdiği burslarla okutulup devşirilen-Türkleştirilen Kürt çocukları,
mastır yaptırmak amacıyla İngiltere’deki Bournemouth, Nottingham,
Middlesex, Exeter; Amerika’daki Harward üniversitelerine gönderiliyor.
Aynı zamanda buralarda ABD ve İngiltere’nin Fetullah Gülen’e tahsis
ettiği çiftliklerde, Gladio’nun ‘yeşil imamı’ tarafından 3-4 yıl
eğitilen-bu devşirilmiş kadrolar, ele geçirilen devletin yasal ve
yasadışı hücrelerine yerleştiriliyor.
Kürt öğrenciler eğitim adı
altında asimilasyoncu yurt ve okullarda ‘Yeşil Türkçü-Yeşil İslamcı’
ideoloji temelinde eğitildikten sonra Kürt çocuklarını ailelerinden,
köklerinden, kültürlerinden kopartarak karanlık işlerini yaptırdıkları
kadrolar haline getiriyorlar. Fetullah Gülen’in oluşturduğu ‘Yeşil
Gladio’nun’ karanlık işlerini yaptıracağı geleceğin kadroları ağırlıkta
Kürt öğrencilerden oluşturuluyor. Kürdistan’daki yurtlarda sadece Kürt
öğrenciler asimilasyona tabi tutulmamaktadır. Batıdan
getirilen-Türkleştirilen Çerkez, Laz öğrencileri de aynı yurtlarda bir
araya getirilmektedir. Bu şekilde yeşil Türkçü-İslamcı ideolojisi için
karma bir yapı oluşturularak her üç etnik yapı asimilasyona tabi
tutulmakta; ‘yeşil Ergenekon’ için yararlı kadrolara dönüştürülmektedir.
Fetullah Gülen’in, “keklik keklikle yakalanır…” öğretisi temelinde
Kürt çocuklarını ‘Yeşil Türkçü-İslamcı’ ideoloji temelinde asimile
etmeye çalışan Kürt hocalar olurken; Türkçülük esasları ile
yetişip-şekillenen Kürt öğrencileri de, kendilerinden sonraki Kürt
çocuklarını yetiştikleri ideoloji temelinde yetiştirmek için hocalarının
izinden gitmektedirler. Son dönemlerde Kürdistan’a gönderilen İmamlar,
öğretmenler, polisler, savcı ve hâkimler, sağlıkçılar, kaymakam ve
valilerin Kürt oluşları dikkat çekicidir.
Türkçü-İslamcı düşünce
ve davranışlarla asimilasyona tabi tutulan öğrenciler, festivaller ve
yaz kampları adı altında yılın belli dönemlerinde kamplara alınmaktadır.
Yurt ve kamp süreçlerindeki öğrenciler yetenek ve ilgi alanlarına göre
sınıflandırılmakta, bu yeteneklerini geliştirmeleri ve devlete
bağlılıklarını pekiştirilmesi amacıyla gösterdikleri başarı oranında
yükseltilen fonlara bağlanıyorlar.
Bütün bu asimilasyon faaliyetlerin
sevk ve idaresi ‘Yeşil Ergenekoncu’ Fetullah Gülen tarafından
yürütülmektedir. Yurtlarda kalan öğrencilerin durumlarını Fetullah Gülen
bizzat kendisi yakından takip ediyor. Yurtlarda Fetullah Gülen,
görüntülü telefon üzerinden öğrenciler ile tek tek konuşuyor. Ayrıca
yurtlarda Samanyolu TV dışında başka bir televizyon kanalının izlenmesi
yasaktır. Sadece haftanın belli zamanlarında Mehtap TV’de Fetullah
Gülen’in kendisinin katıldığı “Kırık Testi” isimli program, bütün
yurtlarda topluca seyrettirilmektedir. İzlemek istemeyenler, üç defa
mazeretsiz toplu eğitime gelmeyenler yurtlardan atılmakla karşı karşıya
gelmektedir. Bunlar yanında Fetullah Gülen’in ‘Herkül’ isimli internet
sitesinde yayınlanan mesajları yurtlarda ‘etüt’ adı verilen gece
eğitimlerinde ders olarak işlenmektedir.
Fetullahın devşirme yurtlarında Kürt kızları pazarlanıyor
ABD
tarafından Türkiye’deki ‘Yeşil Glaldio’nun başına getirilen Fetullah
Gülen’in Kürdistan’ı Türkleştirme politikasında en büyük ideoloğu;
Yahudi devşirmesi Avram Galanti olmuştur. Galanti, 1924’lerde İttihat
Terakki tarafından uygulanan Kürdistan ve Anadolu halklarının inkâr ve
asimilasyonuna önemli katkılar sunmuş, Türkiye’deki “tek”çi anlayışın
teorisyeni olmuştur.
Fetullah Gülen’in kendisine örnek aldığı Yahudi
devşirmesi Galanti, Türkleşmenin bir tek yolunun okullarda yapılacak
tek dilde eğitim ile Türk ulusunun birlik olabileceğini savunmaktadır.
Galanti, “Bir topluluğun temsilinin (asimilasyonunun) ilk şartının o
topluluğa kendi dilimizi öğretmek olduğu bir mütearifedir (bilinen
şeydir). Bir dilin de ilk evvel bu mantık ve müessir yayın ve vasıtası
okuyup yazmaktır. İnsanlık, büyük kitlelerin okuyup yazmasının henüz
okuldan başka bir vasıtasını bulamamıştır. Bizim de bu vasıtaya
müracaatımız zaruridir. Bölgedeki insanlara kendi dilimizde okuyup
yazmayı öğretmek zorundayız. Bu şekilde leyli iptidailer (yatılı
okullar) suretiyle tercihan ve müstacelen bölgeler Kürtlüğe karışmaktan
bir an evvel kurtarılmalıdır” düşüncelerini savunmaktadır. Ayrıca
Galanti’nin İttihat Terakkinin hazırladığı Şark Islahat raporuna da
önemli destekler sunduğu da bilinmektedir.
Şark Islahat Raporun
en can alıcı bölümünde ise ''bir dili en iyi ve kolay öğreten anadır''
denilmektedir. Bunun için “bu mıntıkalarda kızların tahsiline bilhassa
itina etmek temsili (asimilasyonu) bir kat daha kolaylaştıracaktır.
Bölgedeki kızların Türklüğe tenessül etmeleri için belli merkezlerde
Türk Ocakları ve kız mektepleri tesis edilmesi, kızların mekteplere
rağbetlerinin suver-i adide ile temini lazımdır.”
- Kız okullarına önem verilerek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanmalıdır
-Kürt
çocuklarının özellikle de kız çocuklarının ailelerinden uzaklaştırılıp
asimile edilmesi ve Türkleştirilmesi için vaz geçilmez bir uygulama
olacaktır.
-Şark illerinden kız alıp vermelerin yaygınlaştırılmalıdır. Bu şekilde aile ve çevresinin Türkleştirilmesi sağlanmalıdır.
-Planlanan
bölge okulları, köy okulları ve meslek okullarının faaliyete
geçirilmesi... Kız ve erkek misyoner yetiştirilmesi ve bunun için hususi
müessese kurulması... Bölge halkından kabiliyetli ve küçükten asimile
edilen gençlere yüksek tahsil imkânları sağlanması.
Yeşil Gladio şefi
Fetullah Gülen, Galanti’nin inkâr ve soykırım fikirlerini günümüze
formüle ederek Kürdistan’da-Kürt çocuklarının-Kürt kızlarının
asimilasyonunu öncelikli görmüştür. Gülen, ‘kırık testi’ programında bu
konuda şunları söylemektedir: “Anadil anadan öğrenilir. O bakımdan
geleceğin annelerini, bugünkü çocukları Türklüğe asimile etmek çok daha
önemlidir.” Fetullah Gülen’in kurmaylarına, taşeron partisi AKP’ye
verdiği soykırım fetvaları sonrasında, Kürdistan’da kız çocukları
evlerinden, ailelerinden, koparılarak-renkli kampanyalarla YİBO’lara,
Işık-Nilüfer okullarına, kız meslek liselerine, pansiyon ve yurtlara
dolduruldu. Bu okul, yurt ve pansiyonlarda kız çocuklarının Türk dili ve
kültürü ile yetiştirilmesi artık bir devlet politikası olarak
yürütülmeye başlandı.
Fetullah Gülen YİBO’lara, devşirme
yurtlarına Kürt kızlarını doldurmak için devletin bütün imkân ve
olanaklarını seferber etmekte, ulaşamadıklarına ise farklı projeler
geliştirmektedir. Galanti’nin İttihat Terakkiye önerdiği gibi Kürt
kızları ile cemaat çevresinin evliliklerini teşvik etmektedir. Gülen
cemaatine bağlı kadınlar köy köy, mahalle mahalle dolaşarak genç kızları
tespit ederek cemaat üyesi erkeklere ayarlamakla görevlidirler.
Bunların başında polisler gelmektedir. Pilot bölge olarak seçilen
Hakkâri, Şırnak, Van-Muradiye’de, Çaldıran talebe yurdunda Ağrı’da,
Doğubayazıt’taki yurtlara polisler yoğun ilgi göstermektedir.
Fetullah’ın yurtları Kürt kızlarını polislere pazarlama merkezlerine
dönüştürülmüştür. Yurtlara gönderilen yeni yetme genç polislerin, fiziki
yapıları düzgün, genç kızlarla ilişki kurarak evlilik adı altında bu
kızları; İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Kayseri, Rize gibi şehirlere
götürmektedirler.
Bu temelde AKP’nin Rize belediye başkanının Kürt
kızlarını ikinci eş yaparak Kürt sorununun çözüleceği düşüncesi öylesine
söylenmiş bir söz değildir. Fetullah Gülen’in bu konuda Herkül
sitesinde yayınlanan görüş ve önerilerinden etkilenilerek söylenen
sözlerdir.Kürt kadını hedef alan sözler sadece Fetullahın kadrolarından olan Rize belediye başkanı tarafından dile getirilmemiştir.
Siirt
valisinin “dağa çıkacaklarına fuhuş yapsınlar” sözleri de Fetullah’ın
Kürdistan’da yürüttüğü başka bir faaliyeti deşifre ediyordu. Mardin,
Siirt, Van-Erciş ve en son Dersim-Ovacık'ta yaşanan cinsel istismar
olaylarında Fetullahçı kadroların isimleri geçmeye başladı. En son
Siirt’teki N.Ç. olayında da Fetullahçı kadrolar açığa çıkmıştı. AKP’nin
2002’de iktidara gelişi ardından Kürdistan’daki orta ve liselerde
uyuşturucu (hap, esrar), porno dergi ve CD’ler elden ele dolaşmaya
başladı. Kürdistan’daki bütün internet kafelerde birçok internet
sitesine giriş yasak iken, porno sitelerine erişim engeli getirilmedi.
Fetullah yandaşı TV’lerdeki erotik içerikli dizilerle Kürt gençleri
pornografi teşvik edilmeye başlandı. Bütün bu çabalar sonucunda
Kürdistan’da fuhuş olaylarında tırmanış yaşandı.
Cinsel istismar,
fuhuş olayları Gülen’in Kürdistan’daki karanlık yüzünü oluştururken
dinin öne çıkartıldığı eğitim kurumları ve yurtlarla ‘beyaz soykırım’
uygulanarak Kürt kızları başka şekilde bitiriliyordu.
Yurtlarda
özellikle fiziği düzgün, gelişmeye açık, güzel kızlar seçiliyor. Fakir
kesimden gelen bu kızlar kendilerine sunulan sınırsız maddi imkânlarla
kandırılmaya çalışılıyor. ‘Gülen bataklığına’ battıkça daha çok
batıyorlar. Gülen’in talimatı ile bunlara burslar verilerek özel-paralı
kolej ve üniversitelerde okutuluyor. Özel burs ve eğitimlerden geçirilen
kızlar mastır adı altında başta Amerika ve İngiltere olmak üzere Avrupa
ülkelerine gönderiliyor.
Cemaatin örgütleme ağı dışında kalan Kürt
kızları ise başka yöntemlerle avlanıyor. İl-ilçe milli eğitim
müdürlükleri, üniversiteyi kazanan Kürt kızlarının isimleri ve
gittikleri şehirleri bölgedeki Fetullah’ın kadrolarına vermekte, bu
kadrolarda öğrencinin kazandığı şehirdeki kadroları bilgilendirmektedir.
Üniversite adayı Kürt kızı ile ilişkilenen Fetullahçılar ücretsiz
kalacak yer, karşılıksız burs, ücretsiz sosyal-sağlık imkânlarından
yararlanma talepleriyle etkilemeye çalışıyorlar. Aynı zamanda aile ile
de bağlantıya geçerek-ailenin rızası alarak faaliyetlerini sağlama
alıyorlar. Yine okullarda başarılı olan cemaat üyesi genç-yakışıklı
erkeklerle kızları ağlarına düşürüyorlar. Amaçlarına ulaşan cemaat
kadrolarıyla ağlarına düşürdükleri kızlar evlendirilerek başlatılan
soykırım süreci sinsi yöntemlerle devam ettiriliyor.
Bu öğrenciler
çoğunlukla İstanbul’da toplanıyor ve ‘yeşil Gladio’nun örgütlenme ağı
içindeki bütün sosyal imkânlardan yararlandırılıyor. Sınırsız bir
şekilde ücretsiz bütün taşıma araçlarına biniyorlar. Uçakla yapılan iç
ve dış seyahatlerde sahip oldukları pasaport ve kimliklerle VIP’ten
geçiş hakkına sahip oluyorlar. Yine ücretsiz olarak sağlık
kuruluşlarından yararlanıyorlar. Kendilerine hediye edilen cep
telefonları ile hiçbir ücret ödemeden telefon ve internet kullanıyorlar.
Yurtlardaki fiziği güzel Kürt kızlarının devşirme süreci Fetullah
Gülen’den gönderildiği söylenen eşarp vb. hediyelerle pekiştirilmeye
çalışılıyor. Yapılan propagandalarla gelen hediyelerin sanki bir ilahtan
geldiği izlenimi yaratılmak isteniyor.
Kürdistan’daki Kürt
kızlarını hedef alan bütün devşirme operasyonları, ‘yeşil Gladio’ şefi
Gülen ve etrafındaki şebeke tarafından yürütülürken Kürt kızlarının
bütün masrafları başbakanlığa ait gizli ödenekten karşılanıyor.
PKK
ve Kürt halkının inkârı-yok edilmesi ve asimilasyonu üzerine kendi
iktidarını inşa eden İttihat Terakki zihniyetinin devamı niteliğindeki
‘Yeşil Ergenekon’ diğer adı ile ‘Yeşil Gladio’ ve onun şefi Fetullah
Gülen’in tek amacı; tek dilli, tek kültürlü, tek kimlikli ve tek inançlı
bir ‘milli Türk devleti’, yani Türklerden oluşan ulus-devletin devamını
ve sürekliliğini sağlamaktır. Bu temelde Gülen’in cemaat kadrolarına
Mehtap TV’den verdiği; “düşmanını(Kürtleri) alt etmek için her türlü
yöntem farzdır” fetvaları Kürdistan’da yürütülen kirli savaşın bundan
sonra çok daha sinsi ve tehlikeli yürütüleceği sonucu çıkmaktadır.
Yasin Kılıçkaya