Batı Kürdistan’ın Qamişlo ve Amude kentleri arasında Suriye ordusuna ait
askeri bir kontrol noktası Kürtler tarafından ele geçirildi. Kürtler
son dört günde 3 kentte de tam hakimiyeti sağladı.
Alınan
bilgilere göre bugün öğle saatlerinde sivil savunma komiteleri,
Qamişlo’nun çıkışında Amude yolu üzerinde bulunan askeri bir kontrol
noktasının denetimini ele geçirdi. Suriye rejim güçleri, kuşatmaya
alınan noktayı herhangi bir direniş göstermeden terk etmeyi kabul etti.
DERİK’İN KONTROLÜ TAMEMEN KÜRTLERE GEÇTİ
Birkaç
saat öncesinde ise Kürtler, Derik kentinde Baas rejimine ait siyasi ve
askeri tüm kurumların denetimini ele geçirdi. Rejim güçleri direniş
göstermeden teslim oldu, herhangi bir şiddet olayı yaşanmadı. Devlet
güçleri kentten çıkarıldı.
9 Kasım günü de Mardin ile sınırı
olan Dirbesiye ile Kürt, Arap ve Asurilerin yaşadığı Tiltemur
kentlerinin denetimleri de halk tarafından ele geçirildi. Saatlerce
kuşatma altında kalan Baas rejimi güçleri, kenti terk etmeyi kabul
etmiş, kimsenin burnu kanamamıştı.
İKİ KENT VE İKİ İLÇE KALDI
Kürtlerin
kontrolü tamamen ele geçirdiği kentlerin sayısı 6'ya yükseldi: Kobani,
Afrin, Amude, Dirbesiyê, Tiltemur ve Derik. Kürtlerin günlük yaşamı
organize ettiği ancak rejim güçlerinin halen varlık gösterdiği iki kent
ve iki ilçe bulunuyor. Bunlar Qamişlo ve Haseki ile ilçeler Girkê Lêgê
ve Tirbesipi.
Suriye’de uzun bir mücadele geçmişi olan ve ağır
bedeller ödeyen Kürtler, üçüncü yolu temsil ettiklerini belirterek, ne
Batı destekli silahlı gruplar ne de Esad rejimi yanında yer almadı.
Ayaklanmaların başlamasıyla birlikte Batı Kürdistan’da Kürtler
“Demokratik Özerklik” projesi çerçevesinde yoğun bir örgütlenme içine
girdi. 40 yıldır sürdürülen Araplaştırma politikasına karşı, köy ve kent
isimlerini Kürtçeleştiren Kürtler, anadilde eğitim okulları açtı, halk
konseyleri ve savunma komitelerini kurdu, Kürtler arası birlik yönünde
önemli mesafe kaydederek ortak bir Yüksek Kürt Konseyi oluşturdu ve YPG
adı altında Kürt askeri gücünü inşa etti.
Kürtler 19-22 Temmuz
tarihleri arasında Kobani, Afrin ve kısmen Derik’in denetimini ele
geçirmişti. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve kazanımlarından rahatsız
olan başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri ile ittifakları, bu
gelişmeleri engellemek ve bastırmak için tehditler, saldırılar ve kontra
faaliyetlere yöneldi. Son haftalarda özellikle Türkiye bağlantılı
grupların Kürtlere yönelik saldırıları arttı.
SEREKANİYE’DE KATLİAM
Batı,
Türkiye ve Körfez ülkelerinin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu’nun
(ÖSO) girdiği Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentinde ise katliam yaşandı.
Rejim güçleri bugün Serekaniyê (Raselayn) kentini bombaladı. ÖSO
denetimindeki alanlara yapılan saldırıda onlarca ölü ve yaralı olduğu
bildiriliyor. Degermen (Mehate) mahallesine yapılan hava saldırısında
ölenler arasında en az 6 Kürt sivilin olduğu öğrenildi. 27 Kürdün de
yaralandığı bilgisi alındı.
Hayatını kaybedenlerden isimleri
öğrenilen Kürtler şöyle: Eli Mela ve Dinya Mela Derwêş ile Evdil Ezîz
Xilo ve Leyla Xilo isimli iki çocuk. Yaşamını yitirenlerden 3’ü
Serêkaniyê’de defnedilirken, diğer üçü Urfa’daki bir hastaneye
götürüldü. Yaralılardan üçünün ise Ela Casim, Taha Cemşîd ve Îsa Mela
Derwêş olduğu öğrenildi.
Onlarca ev ve işyerinin yerlebir olduğu saldırıda bazı ölü ve yaralıların Türkiye tarafına geçirildiği bildirildi.
Sosyal
paylaşım ağlarında yayınlanan görüntülerde kurbanlardan en az ikisinin
çocuk olduğu görülüyor. Görüntülerde bombardımanın ardından parçalanmış
insan cesetleri ve yaralıların bir pikaba dolduruluyor.
Yüzlerce
ÖSO militanı 9 Kasım Perşembe günü Türkiye üzerinden Batı Kürdistan’ın
Serêkaniyê kentine geçmişti. Günlerdir bu alanda çatışmalar yaşanıyor.
Binlerce kişi, çatışmalar nedeniyle kenti terk ederek çevre bölgelere ve
Urfa'ya sığındı.
ANF
KCK Siyasi Komitesi, cezaevlerinde 62. gününe giren açlık grevlerine
ilişkin yaptığı açıklamada AKP hükümetini direnişçilerin taleplerine
saygılı yaklaşmaya çağırırken, Kürt halkına da “her gün ve her saat
ayakta olarak, serhıldan ruhuyla onurlu mücadelelerini direniş tarihine
yakışır biçimde yükseltmeye” çağırdı.
Yazılı bir açıklama yapan
KCK Siyasi Komitesi, “Cezaevlerindeki açlık grevi direnişi bugün
itibariyle 62. gününe girmiş bulunmaktadır. Bu direnişin amacı ve
kamuoyuna mal olan tutsakların talepleri bilinmektedir. Demokrasi ve
özgürlükten yana olan hiçbir insanın kabul etmeyeceği talepler değildir.
Tutsakların ölüm sınırına gelen direnişini ve taleplerini görmezden ve
duymazdan gelen, sadece siyasi iktidar olmaktadır” diye belirtti.
Açıklamada
devamla şu ifadeler yer aldı: “Açlık grevi gibi insanların kendi
bedeninden başka hiçbir kimseye zarar vermediği bir eylem biçimine dahi
zulüm ve şiddetle yaklaşmak, her şeyden önce insan onuruyla ve
insanlıkla bağdaşmayan bir tutumdur. Hükümet adına konuşanların
aşağılayıcı ve onur kırıcı bir üslup ve zihniyetle hareket etmesi, var
olan sorunu çözmek şurada kalsın, sorunun daha da ağırlaşması ve
çözümsüz bir hal almasına hizmet etmektedir.
Direnişçilerin
şahsında, halkın onuruyla oynamanın nelere yol açabileceğine akıl
etmeyen bu baskıcı ve ırkçı zihniyetin, oldukça sorumsuz ve tehlikeli
bir sürecin gelişmesine hizmet ettiği açıktır. Kürt halkı, ulusal onur
ve özgürlük için direnlere her zaman yüksek düzeyde bağlılığını
göstermiş ve saygı duymuştur. AKP hükümetinin, halkımızın iradesini
kırmaya dönük zorbalığı hiçbir biçimde amacına ulaşamayacaktır.
Kürdistan halkı, onuru ve özgürlüğü için hiçbir şeyini esirgemeden ölüm
de dâhil sonuna kadar direnmesini bilecektir.
Devam etmekte olan
direnişin tutsakların talepleri doğrultusunda makul bir çözüme ulaşması
için duyarlılık gösteren herkesin çabası oldukça değerli ve anlamlıdır.
Hakkın ve haklının yanında olan tüm dostların, devrimcilerin,
demokratların, aydınların, sanatçıların, inanç sahibi olan herkesin
direnişten yana çabalarını artırıp, seslerini daha çok yükselterek
süreçteki olumlu rolünü oynaması sorumlulukları gereğidir.
Kürdistan
halkını, şahadet eşiğinde olan en değerli evlatlarının onurla ve
şerefle sürdürdükleri direnişe hayatın her alanında her gün ve her saat
ayakta olarak, serhıldan ruhuyla onurlu mücadelelerini direniş tarihine
yakışır biçimde yükseltmeye çağırıyoruz.
AKP hükümetinin,
direnişçilerin taleplerine saygıyla yaklaşıp, çözüm için üzerine düşeni
yapması en sorumlu ve doğru tutum olacaktır. Aksi durumda doğabilecek
her türlü olumsuzluklardan siyasi iktidarın sorumlu olacağı açıktır.”
ANF
Batı Kürdistan halkı üç gün önce iki şehrin denetimini ele geçirdikten
sonra bugün de Derik kentinin kontrolünü tümden ele geçirdi.
Alınan
bilgilere göre bugün sabah erken saatlerde Kürtler, Derik kentinde Baas
rejimine ait siyasi ve askeri tüm kurumların denetimini ele geçirdi.
Rejim güçleri direniş göstermeden teslim oldu, herhangi bir şiddet olayı
yaşanmadı.
9 Kasım günü de Mardin ile sınırı olan Dirbesiye ile
Kürt, Arap ve Asurilerin yaşadığı Tiltemur kentlerinin denetimleri de
halk tarafından ele geçirildi. Saatlerce kuşatma altında kalan Baas
rejimi güçleri, kenti terk etmeyi kabul etmiş, kimsenin burnu
kanamamıştı.
SEREKANİYE’DE KATLİAM
Bu arada Suriye
rejimi güçleri bugün Serekaniyê (Raselayn) kentini bombaladı. Özgür
Suriye Ordusu’nun (ÖSO) denetimindeki alanlara yapılan saldırıda onlarca
ölü ve yaralı olduğu bildiriliyor. Degermen (Mahete) mahallesine
yapılan saldırıda ölü ve yaralıların Türkiye tarafına geçirildiği
öğrenildi. Dunya mele Derwe isimli bir sivilin ölenler arasında olduğu
öğrenilirken, yaralılar arasında ise İsa Mele Derweş’in ismi öğrenildi.
Saldırıda onlarca ev ve işyeri yerlebir oldu.
Yüzlerce ÖSO
militanı 9 Kasım Perşembe günü Türkiye üzerinden Batı Kürdistan’ın
Serêkaniyê kentine geçmişti. Günlerdir bu alanda çatışmalar yaşanıyor.
Suriye’de
uzun bir mücadele geçmişi olan ve ağır bedeller ödeyen Kürtler, üçüncü
yolu temsil ettiklerini belirterek, ne Batı destekli silahlı gruplar ne
de Esad rejimi yanında yer almadı. Ayaklanmaların başlamasıyla birlikte
Batı Kürdistan’da Kürtler “demokratik özerklik” projesi çerçevesinde
yoğun bir örgütlenme içine girdi. 40 yıldır sürdürülen Araplaştırma
politikasına karşı, köy ve kent isimlerini Kürtçeleştiren Kürtler,
anadilde eğitim okulları açtı, halk konseyleri ve savunma komitelerini
kurdu, Kürtler arası birlik yönünde önemli mesafe kaydederek ortak bir
Yüksek Kürt Konseyi oluşturdu ve YPG adı altında Kürt askeri gücünü inşa
etti.
Kürtler 19-22 Temmuz tarihleri arasında Kobani, Afrin ve
Derik’in denetimini ele geçirmişti. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve
kazanımlarından rahatsız olan başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri
ile ittifakları, bu gelişmeleri engellemek ve bastırmak için tehditler,
saldırılar ve kontra faaliyetlere yöneldi. Son haftalarda özellikle
Türkiye bağlantılı grupların Kürtlere yönelik saldırıları arttı.
ANF