12 Kasım 2012 Pazartesi

Batı Kürdistan'da Kürtler Derik Kentini ve Suriye Askeri Kontrol Noktasını Ele Geçirdi


Batı Kürdistan’ın Qamişlo ve Amude kentleri arasında Suriye ordusuna ait askeri bir kontrol noktası Kürtler tarafından ele geçirildi. Kürtler son dört günde 3 kentte de tam hakimiyeti sağladı.
Alınan bilgilere göre bugün öğle saatlerinde sivil savunma komiteleri, Qamişlo’nun çıkışında Amude yolu üzerinde bulunan askeri bir kontrol noktasının denetimini ele geçirdi. Suriye rejim güçleri, kuşatmaya alınan noktayı herhangi bir direniş göstermeden terk etmeyi kabul etti.

DERİK’İN KONTROLÜ TAMEMEN KÜRTLERE GEÇTİ

Birkaç saat öncesinde ise Kürtler, Derik kentinde Baas rejimine ait siyasi ve askeri tüm kurumların denetimini ele geçirdi. Rejim güçleri direniş göstermeden teslim oldu, herhangi bir şiddet olayı yaşanmadı. Devlet güçleri kentten çıkarıldı.

9 Kasım günü de Mardin ile sınırı olan Dirbesiye ile Kürt, Arap ve Asurilerin yaşadığı Tiltemur kentlerinin denetimleri de halk tarafından ele geçirildi. Saatlerce kuşatma altında kalan Baas rejimi güçleri, kenti terk etmeyi kabul etmiş, kimsenin burnu kanamamıştı.
İKİ KENT VE İKİ İLÇE KALDI

Kürtlerin kontrolü tamamen ele geçirdiği kentlerin sayısı 6'ya yükseldi: Kobani, Afrin, Amude, Dirbesiyê, Tiltemur ve Derik. Kürtlerin günlük yaşamı organize ettiği ancak rejim güçlerinin halen varlık gösterdiği iki kent ve iki ilçe bulunuyor. Bunlar Qamişlo ve Haseki ile ilçeler Girkê Lêgê ve Tirbesipi.

Suriye’de uzun bir mücadele geçmişi olan ve ağır bedeller ödeyen Kürtler, üçüncü yolu temsil ettiklerini belirterek, ne Batı destekli silahlı gruplar ne de Esad rejimi yanında yer almadı. Ayaklanmaların başlamasıyla birlikte Batı Kürdistan’da Kürtler Demokratik Özerklik” projesi çerçevesinde yoğun bir örgütlenme içine girdi. 40 yıldır sürdürülen Araplaştırma politikasına karşı, köy ve kent isimlerini Kürtçeleştiren Kürtler, anadilde eğitim okulları açtı, halk konseyleri ve savunma komitelerini kurdu, Kürtler arası birlik yönünde önemli mesafe kaydederek ortak bir Yüksek Kürt Konseyi oluşturdu ve YPG adı altında Kürt askeri gücünü inşa etti.

Kürtler 19-22 Temmuz tarihleri arasında Kobani, Afrin ve kısmen Derik’in denetimini ele geçirmişti. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve kazanımlarından rahatsız olan başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri ile ittifakları, bu gelişmeleri engellemek ve bastırmak için tehditler, saldırılar ve kontra faaliyetlere yöneldi. Son haftalarda özellikle Türkiye bağlantılı grupların Kürtlere yönelik saldırıları arttı.

SEREKANİYE’DE KATLİAM

Batı, Türkiye ve Körfez ülkelerinin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) girdiği Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentinde ise katliam yaşandı. Rejim güçleri bugün Serekaniyê (Raselayn) kentini bombaladı. ÖSO denetimindeki alanlara yapılan saldırıda onlarca ölü ve yaralı olduğu bildiriliyor. Degermen (Mehate) mahallesine yapılan hava saldırısında ölenler arasında en az 6 Kürt sivilin olduğu öğrenildi. 27 Kürdün de yaralandığı bilgisi alındı.

Hayatını kaybedenlerden isimleri öğrenilen Kürtler şöyle: Eli Mela ve Dinya Mela Derwêş ile Evdil Ezîz Xilo ve Leyla Xilo isimli iki çocuk. Yaşamını yitirenlerden 3’ü Serêkaniyê’de defnedilirken, diğer üçü Urfa’daki bir hastaneye götürüldü. Yaralılardan üçünün ise Ela Casim, Taha Cemşîd ve Îsa Mela Derwêş olduğu öğrenildi.

Onlarca ev ve işyerinin yerlebir olduğu saldırıda bazı ölü ve yaralıların Türkiye tarafına geçirildiği bildirildi.

Sosyal paylaşım ağlarında yayınlanan görüntülerde kurbanlardan en az ikisinin çocuk olduğu görülüyor. Görüntülerde bombardımanın ardından parçalanmış insan cesetleri ve yaralıların bir pikaba dolduruluyor.

Yüzlerce ÖSO militanı 9 Kasım Perşembe günü Türkiye üzerinden Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentine geçmişti. Günlerdir bu alanda çatışmalar yaşanıyor. Binlerce kişi, çatışmalar nedeniyle kenti terk ederek çevre bölgelere ve Urfa'ya sığındı. 


ANF

KCK Siyasi Komitesi: Halkımız Her Saat Ayakta Olmalı

KCK Siyasi Komitesi, cezaevlerinde 62. gününe giren açlık grevlerine ilişkin yaptığı açıklamada AKP hükümetini direnişçilerin taleplerine saygılı yaklaşmaya çağırırken, Kürt halkına da “her gün ve her saat ayakta olarak, serhıldan ruhuyla onurlu mücadelelerini direniş tarihine yakışır biçimde yükseltmeye” çağırdı.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Siyasi Komitesi, “Cezaevlerindeki açlık grevi direnişi bugün itibariyle 62. gününe girmiş bulunmaktadır. Bu direnişin amacı ve kamuoyuna mal olan tutsakların talepleri bilinmektedir. Demokrasi ve özgürlükten yana olan hiçbir insanın kabul etmeyeceği talepler değildir. Tutsakların ölüm sınırına gelen direnişini ve taleplerini görmezden ve duymazdan gelen, sadece siyasi iktidar olmaktadır” diye belirtti.

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı: “Açlık grevi gibi insanların kendi bedeninden başka hiçbir kimseye zarar vermediği bir eylem biçimine dahi zulüm ve şiddetle yaklaşmak, her şeyden önce insan onuruyla ve insanlıkla bağdaşmayan bir tutumdur. Hükümet adına konuşanların aşağılayıcı ve onur kırıcı bir üslup ve zihniyetle hareket etmesi, var olan sorunu çözmek şurada kalsın, sorunun daha da ağırlaşması ve çözümsüz bir hal almasına hizmet etmektedir.

Direnişçilerin şahsında, halkın onuruyla oynamanın nelere yol açabileceğine akıl etmeyen bu baskıcı ve ırkçı zihniyetin, oldukça sorumsuz ve tehlikeli bir sürecin gelişmesine hizmet ettiği açıktır. Kürt halkı, ulusal onur ve özgürlük için direnlere her zaman yüksek düzeyde bağlılığını göstermiş ve saygı duymuştur. AKP hükümetinin, halkımızın iradesini kırmaya dönük zorbalığı hiçbir biçimde amacına ulaşamayacaktır. Kürdistan halkı, onuru ve özgürlüğü için hiçbir şeyini esirgemeden ölüm de dâhil sonuna kadar direnmesini bilecektir.

Devam etmekte olan direnişin tutsakların talepleri doğrultusunda makul bir çözüme ulaşması için duyarlılık gösteren herkesin çabası oldukça değerli ve anlamlıdır. Hakkın ve haklının yanında olan tüm dostların, devrimcilerin, demokratların, aydınların, sanatçıların, inanç sahibi olan herkesin direnişten yana çabalarını artırıp, seslerini daha çok yükselterek süreçteki olumlu rolünü oynaması sorumlulukları gereğidir.

Kürdistan halkını, şahadet eşiğinde olan en değerli evlatlarının onurla ve şerefle sürdürdükleri direnişe hayatın her alanında her gün ve her saat ayakta olarak, serhıldan ruhuyla onurlu mücadelelerini direniş tarihine yakışır biçimde yükseltmeye çağırıyoruz.

AKP hükümetinin, direnişçilerin taleplerine saygıyla yaklaşıp, çözüm için üzerine düşeni yapması en sorumlu ve doğru tutum olacaktır. Aksi durumda doğabilecek her türlü olumsuzluklardan siyasi iktidarın sorumlu olacağı açıktır.”


ANF

Batı Kürdistan'da Halk Derik Kentinin Kontrolünü de Ele Geçirdi

Batı Kürdistan halkı üç gün önce iki şehrin denetimini ele geçirdikten sonra bugün de Derik kentinin kontrolünü tümden ele geçirdi.
Alınan bilgilere göre bugün sabah erken saatlerde Kürtler, Derik kentinde Baas rejimine ait siyasi ve askeri tüm kurumların denetimini ele geçirdi. Rejim güçleri direniş göstermeden teslim oldu, herhangi bir şiddet olayı yaşanmadı.

9 Kasım günü de Mardin ile sınırı olan Dirbesiye ile Kürt, Arap ve Asurilerin yaşadığı Tiltemur kentlerinin denetimleri de halk tarafından ele geçirildi. Saatlerce kuşatma altında kalan Baas rejimi güçleri, kenti terk etmeyi kabul etmiş, kimsenin burnu kanamamıştı.

SEREKANİYE’DE KATLİAM

Bu arada Suriye rejimi güçleri bugün Serekaniyê (Raselayn) kentini bombaladı. Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) denetimindeki alanlara yapılan saldırıda onlarca ölü ve yaralı olduğu bildiriliyor. Degermen (Mahete) mahallesine yapılan saldırıda ölü ve yaralıların Türkiye tarafına geçirildiği öğrenildi. Dunya mele Derwe isimli bir sivilin ölenler arasında olduğu öğrenilirken, yaralılar arasında ise İsa Mele Derweş’in ismi öğrenildi. Saldırıda onlarca ev ve işyeri yerlebir oldu.

Yüzlerce ÖSO militanı 9 Kasım Perşembe günü Türkiye üzerinden Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentine geçmişti. Günlerdir bu alanda çatışmalar yaşanıyor.

Suriye’de uzun bir mücadele geçmişi olan ve ağır bedeller ödeyen Kürtler, üçüncü yolu temsil ettiklerini belirterek, ne Batı destekli silahlı gruplar ne de Esad rejimi yanında yer almadı. Ayaklanmaların başlamasıyla birlikte Batı Kürdistan’da Kürtler “demokratik özerklik” projesi çerçevesinde yoğun bir örgütlenme içine girdi. 40 yıldır sürdürülen Araplaştırma politikasına karşı, köy ve kent isimlerini Kürtçeleştiren Kürtler, anadilde eğitim okulları açtı, halk konseyleri ve savunma komitelerini kurdu, Kürtler arası birlik yönünde önemli mesafe kaydederek ortak bir Yüksek Kürt Konseyi oluşturdu ve YPG adı altında Kürt askeri gücünü inşa etti.
Kürtler 19-22 Temmuz tarihleri arasında Kobani, Afrin ve Derik’in denetimini ele geçirmişti. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve kazanımlarından rahatsız olan başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri ile ittifakları, bu gelişmeleri engellemek ve bastırmak için tehditler, saldırılar ve kontra faaliyetlere yöneldi. Son haftalarda özellikle Türkiye bağlantılı grupların Kürtlere yönelik saldırıları arttı. 


ANF