28 Şubat 2012 Salı

Demirtaş: Hrant'ı Katleden Örgüt Taksim'de

Ankara - BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Hocalı katliamı anmasının ırkçılık gösterisine dönüştüğünü belirterek, “Taksim meydanında ırkçılık yapan kim. Sıfatı bakan ama ırkçılığın manifestosunu yapıyor. Aynı bakan Hrant Dink'i katleden örgütü ortaya çıkarmakla sorumlu olan bakandır. Niye ortaya çıkmadığı görünüyor. Mahkemeye buyurun Taksim'e gelin Hrant'ı katleden örgüt ordadır” dedi. Bugün yaşananları 28 Şubat dönemine benzeten Demirtaş, AKP’nin 28 Şubat’ın çocuğu olduğunu kaydetti.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, Adana'nın Kozan İlçesi'nde yaşamını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, aranan işçilere de sağ salim ulaşmasını temenni etti. Demirtaş, yaşanan facianın ilk olmadığını bildiklerinin belirterek, "Afşin'de göçük oldu. Tuzla'da yüzlerce iş cinayeti yaşandı. Bunlarla ilgili ne etkili bir denetim ne soruşturma yapıldı. Ne yapıldı. İşçilerin hakkını savunan sendika yöneticilerine davalar açıldı. Onlar yargılanıyorlar. Türkiye'de iş cinayetleri kader değildir. Ağır ihmalin ve sömürü sisteminin sonucudur" dedi. Postmodern darbe 28 Şubat'ın yıldönümü olduğunu belirten Demirtaş, "Bizler 28 Şubat darbe sürecinden kendi penceremizden doğru sonuçlar çıkarmadığımız müddetçe kurtulamayız. Türkiye toplumu asıl çıkarlarla yüzleşmezse darbeler toplumu olmaya devam edecektir. Darbeler önündeki yılları dizayn için yapılır. 28 Şubat'ta sadece milli görüşe ve rahmetli Erbakan'a yapılmış darbe değildir. Toplumun tümünü dizayn etme, muhalefeti sindirme darbesidir" diye kaydetti.

AKP 28 ŞUBAT’IN ÇOCUĞU


Demirtaş, 28 Şubat darbesini sinmiş bir toplum yaratmayı amaçladığını belirterek, "Bir Başbakanı indirme gibi bir basit nedeni yoktur. 28 Şubat asıl nedeninde incelendiğinde bunu yapanlar başarılı olmuştur. 28 Şubat 10 yıl bile sürmedi diyenlere şaşıp kayıyorum. Meselenin doğru anlaşılması lazım. O dönemin iktidarı ve o koltukta oturan rahmetli Erbakan, beğenin veya beğenmeyin bir mücadele sürdürmüştür. Ve koltuğundan alındı. Peki onun yerine gelenler koalisyonu saymazsak. 2002'de iktidara gelenler darbeyle yüzleşmek için ne yaptı. O çizgiyi inkar eden sizsiniz. 'Biz milli görüş gömleğini çıkardık' diyen sizdiniz. Darbenin amacı buydu zaten. Siz de bu tasfiyeye hizmet ettiniz. 28 Şubatın çocuğu olarak 2002'de iktidara geldiniz" dedi.

Demirtaş, 28 Şubat'ın diğer ayağının neo-liberal politikalara Türkiye'ye getirmek olduğunu belirterek, AKP'nin bu amacı gerçekleştirdiğini vurguladı. AKP'nin 28 Şubat sürecinin ürünü ve destekçisi olarak iktidara geldiğini belirten Demirtaş, "AKP, 28 Şubatçılardan hesap sordu demek yanılgıdır. 28 Şubat'ı sorgulamayan toplum yaratmak isteği vardıysa bu güne de bakmak gerekir. 28 Şubat'ta DGM'ler eliyle aydınlar, yazarlar tutuklandı. Medyaya sipariş manşetler veriliyordu. Gazeteler 'İçimizdeki alçakları tanıyalım' diye manşet atıyordu. Gazeteciler Genelkurmay'a çağrılarak brifing alıyorlardı. Seçilmişlere yönelik tutuklamalar oluyordu. Milli görüşün belediye başkanları tutuklanıyordu" dedi.

DARBEYLE YÜZLEŞİYORMUŞ, YEMEZLER!

Demirtaş, saydıklarını büyük bir kısmının bugün de yaşandığına dikkat çekerek, "AKP bu yöntemleri kullanmıyor mu? Gazetecilere brifing vermiyor mu? Hakimlere nasıl karar verileceklerini söylemiyorlar mı? Belediye başkanlarının tutuklanmasına siyasi destek sunmuyorlar mı? Kendi gazeteleriyle 'Katiller bunlar' manşeti attırmıyor mu? Sokaklarda tank değil de panzer yürütmüyor mu? Neyle mücadele ettik dedilerse onu bize karşı kullanıyorlar. Bundan dolayı 28 Şubat süreci başarılı olmadı demek doğru değildir" şeklinde konuştu. Demirtaş, bugün 28 Şubat belgeseli yapanların ilerde AKP'nin 28 Şubat'ı nasıl kolladığının belgeselini çekeceklerini belirterek, "Uğruna mücadele ettiğini bütün değerleri bir kenara bırakacaksın. 'Gömleği çıkardım askeri parke giydim' diyeceksin. Sonra da darbeyle yüzleşeceksin. Yemezler bunları. Ortada darbe varsa sizin zihniyetinizdir. O dönem DGM vardı şimdi Özel Yetkili Mahkemeler var. Kendi bakanları itiraf ediyor. Biz DGM'leri sadece özel yetkili mahkeme yaptık. Hiçbir şeyi değiştirmedik diyorlar utanmadan" ifadesini kullandı.

OHAL’İN SADECE İSMİ KALKTI

AKP'li bakanların "Bu mahkemelere ihtiyaç var" dediklerini hatırlatan Demirtaş, "Aynı mahkeme kendi başkanını içeri attı. O dönem adı DGM idi. Bu bakana göre bu mahkemeler çete ve organize suçlar ile terör örgütlerini yargılıyor. Aynı mahkeme senin genel başkanını yargıladı. Buna ne diyeceksin? Bunlar bu kadar tutarsız ve ilkesizdir. OHAL'i kaldırdık diyorlar sadece ismi kalktı. Emasya kaldırıldı onun yerine AKP genelgesi ile valiler Emasya'ya vali oldular" dedi. AKP'nin özel mahkemelere sığınarak, muhalifleri kaldırmaya çalıştığını belirten Demirtaş, "Bu mahkemeler Dersim'de ve Zilan'da katliam yapanlara da lazımdı. Evren ve Çiller nasıl özel mahkemeleri kullandıysa bunlarda onu yapmaya çalışıyorlar. İçeri atılan binlerce arkadaşımızın yargılanması yasa dışıdır. Çünkü bu mahkemelerin meşruiyeti yoktur Özel yetkili mahkemeler kaldırılmadığı sürece bizi kimse şeffaflaşmaya inandıramaz" dedi.

AKP KENAN EVREN’İN MGK’SINA HESAP VERİYOR

AKP hükümetinin uygulamaya çalıştığı 4+4+4 sistemine değinen Demirtaş, "Geçen hafta AKP'nin 4x4'lerini konuşuyorduk. Namaza 4x4'ler ile gidiyorlardı. Şimdi ise 4+4+4'ü konuşuyoruz. Bu kadar önemli bir konu teklif olarak sunuldu. Hükümet tasarı olarak sunup meseleyi üstlenmiyor bile. Toplumu aptal yerine koyuyorlar. Tartıştırıp, tepkilere bakacaklar hükümet ona göre sahiplenecek. Bakan bunun savunmasını nerede yapıyor? Sendikalarda değil MGK'da bilgi veriyor. Milli Eğitim Bakanı, MGK'ya ikna etmeye gidiyor. Ama ikna olup geliyor. Kenan Evren'in facia kurumu MGK'ya gidip hesap veriyor AKP. MGK'dan karar çıkıyor. Parlamentoya düşende MGK'nın onayladığı bu kararı yasalaştırmak. Parlamentonun iradesine saygıları bu kadar işte" dedi.

AMAÇ DİNDAR GENÇLİK DEĞİL, UYSAL GEÇLİK

Demirtaş, teklifin içeriğine iyi bakılması gerektiğini belirterek, "Bu konuyu imam hatip eksenli ele alırsanız sığ bir tartışma olur. AKP'ye anahtar teslimi İslam devleti verin kabul etmez. Çünkü böyle bir amacı yoktur. Konuyu böyle tartıştırır ve asıl amacını hayata geçirir. Mesele 'dindar gençlik' meselesi değil uysal gençlik meselesidir. Gerçek anlamda dindar gençlik sorgulayandır. Gerici değildir. Allahtan başkasına kulluk etmez. Ezilenin yanında yer alır. Bunlar biat eden bir gençlik istiyor. Daha eğitimli modern köleler yetiştirmemiz lazım diyorlar. Piyasanın ara eleman ihtiyacını karşılamak istiyorlar. Toplum sorgulayan toplum olsun, çocuklar iyi eğitim alsın, hoşgörü gelişsin, toplumsal bilinç oluşsun gibi bir anlayış yok ki" diye kaydetti. Demirtaş, AKP'nin eğitim politikasını torna masası gibi gördüğünü belirterek, eğitimden arz ve talep meselesini anladığını söyledi.

EĞİTİMLİ UCUZ İŞ GÜCÜ YARATIYORLAR

Demirtaş, MGK kararlarını hatırlatarak, "MGK'da bölge illerinin eğitim sorununu konuşuyorsun. Öğretmen açığına MGK karar veriyor. Ne alaka. Eğitim politikalarını bu ülkede hep MGK belirlemiştir. Bu nedenle 4+4+4 mü? 4x4 mü? Orda karar veriliyor. Tartışmayı imam hatip meselesine çekip ana meseleyi kapatmak istiyorlar. Bunun alternatifi herkesin eşit eğitim yapmasıdır. Bütün olanakların topluma eşit olarak sunulmasıdır. Düzenleme konunun uzmanı sendikalar ve meslek örgütleri ile bir araya gelinerek yapılabilir. Bunlar olmayacak iş değil. Ama bu yapılırken piyasa koşulu esas alınmaz. Almanya'da İngiltere'de meslek lisesi şu kadar diyorlar. Sanırsın bizde meslek lisesini bitiren hemen iş buluyormuş gibi. Yok böyle bir şey. Eğitimli ucuz iş gücü yaratıyorlar" dedi. Türkiye'de İslam'ın kendisinin tehlike olmadığını ancak AKP'nin İslam'ı köhnemiş sistemin tekeline sokmaya çalıştığını belirterek, "Bütün halk bu konularda dikkatli olmalı. Tartışmaların yanlış yöne yönlendirmesine karşı uyanık olmalıdır. AKP'nin ustalık dönemi budur. Eğitim modeli bile bu kadar ustaca bir tartışma ile yürütülüyor. Toplumsal mühendislik ustalığı yapıyorlar" ifadesini kullandı.

CEMAAT EVLERİ


Demirtaş, AKP'nin Eğitim Destek Evleri'ne yaklaşımını eleştirerek, "Cemaat ve ona bağlı evler her yerde valilik ve hükümet desteği ile çoğaldı. Ama belediyelerimizin yoksul öğrencilere destek için açtığı Eğitim Destek Evleri kapatılıyor. 2 binden fazla öğrenci sınava 1,5 ay kala eğitimden yoksun kaldı. Daha önce valilik ile protokolü uyduruyorlardı. Onu da yaptılar belediyelerimiz buna rağmen kapatıldı. Batman'da 60 depremzede de burada eğitim alıyordu. Ama orası da kapatıldı. İşte 28 Şubat'ta da bunları yapıyorlardı. Cemaatin bütün yerlerini kapatıyorlardı" dedi.

UCM ROBOSKİ BAŞVURUMUZU USUL AÇISINDAN KABUL ETTİ

Demirtaş, 1996'da Güçlükonak'ta 11 köylünün minibüste yakıldığını faillerin ortaya çıkarılmadığını belirterek, "Şimdi yıl 2012 Roboski ortadadır. Başbakan bu gün çıkmış 65 gün sonra ''ortaya çıkaracağız'' diyor. Basit bir soru soruyoruz. Vurun emrini verdin mi vermedin mi? Evet ya da hayır buna bile cevap vermiyorsun. 4 saatlik görüntüleri halen açıklamıyorsun. Siz kendi yetkinizde olan idari soruşturmayı sonuçlandırmıyorsun. Sonra da çıkıp 'Roboski'yi unutmadık' diyeceksin. Bu işte katliam sorumlularının psikolojisidir. UCM'ye yaptığımız başvuru usul açısında kabul edildi. Bu konuda savcılığın yazdığı yazı da geldi" dedi. Roboski için yapılacak olan ışık söndürme eylemini desteklediklerini belirten Demirtaş, Roboski katliamına ilişkin bütün gelişmeleri yakından izleyeceklerini söyleyerek, "Sen iktidarın döneminde bunu saklamaya çalışabilirsin ama bu sonuna kadar gitmeyecek" dedi.

HRANT’I KATLEDEN ÖRGÜT TAKSİM MEYDANINDA

Taksim'de yaşanan Hocalı protestosuna değinen Demirtaş, "O bakanın bu katliamın sorumlularını ortaya çıkarması mümkün müdür? Gösteri ırkçı bir gösteriye dönüştü. Bunun organizasyonunun bizzat bakanlık yapıyor. Taksim meydanında ırkçılık yapan kim. Sıfatı bakan ama ırkçılığın manifestosunu yapıyor. Aynı bakan Hrant Dink'i katleden örgütü ortaya çıkarmakla sorumlu olan bakandır. Niye ortaya çıkmadığı görünüyor. Mahkemeye buyurun Taksim'e gelin Hrant'ı katleden örgüt ordadır. Böyle bir bakanın sorumlu olması vahimdir. İşte AKP budur. Bakan daha AKP'yi nasıl anlatsın. Bakın ne diyor İçişleri Bakanı, 'Bu kan yerde kalmayacak. Türkün başkasından dostu yoktur' bunu söyleyenin sıfatı İçişleri bakanıdır. Sıfata bak. Bunun onda birini ben söylesem hemen tutuklanırdım. Bu bakan bizi ırkçılıkla suçluyoruz. Kendisi de demokrat oluyor! Hem de sıfatı da bakan. Hayırlı olsun AKP'ye durmak yok yola devam" dedi.

IRKÇILIK KUSAN BAKAN, KCK OPERASYONLARI YÜRÜTÜYOR

"Irkçılık kusan bakan KCK operasyonlarını yürüten bakan" diyen Demirtaş, "Katliamları hep birlikte lanetleyelim. Hocalı'yı da, Dersim'i de. Ama böyle ırkçılık yaparak değil. Hocalı'da o katliamı yapanlar, Taksim'de o ırkçılığı yapanların Ermeni olanlarıdır. Irkçılık, ırkçılıktır. İnsanoğlunun tutulduğu yüzyılın hastalığıdır" şeklinde konuştu. Dargeçit'te çıkan kafataslarını hatırlatan Demirtaş, "Madem katliam arıyorsun Dargeçit, Diyarbakır JİTEM kazısı bunlara bak. Daha bunun onlarcası var. Silopi kimsesizler mezarlığı var. Orda duruyor. İşte hepsini lanetleyelim. İşte Hakikatleri Araştırma Komisyonu bu nedenle önemlidir. Dersim'e ilişkin yaptığımız panel bundan önemliydi. Orada çıkan sonuç Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması ve devlet adına gerçek bir özrün dilenmesidir" şeklinde konuştu. Demirtaş, katliamların araştırılması için 16 defa TBMM'ye önerge verdiklerini ancak bunların AKP tarafından reddedildiğini belirterek, "İçerde bunu yapmayan bakanın ırkçılık yapması kendini küçültmektir" dedi.

CEZAEVİ KOŞULLARI İNSAN ONURUNA AYKIRI


Bir ülkede cezaevlerinin o ülkede demokrasinin aynası olduğuna vurgu yapan Demirtaş, şunları kaydetti: "Devlet orada vatandaşlarına nasıl davranıyorsa demokrasi standardı öyledir. Türkiye'nin hiçbir cezaevinde insan onuruna layık koşullar yok. Pozantı cezaevindeki cinsel istismar gündemde. Bu cezaevinin kapatılması konusunda defalarca rapor hazırlanmıştır. Bu işin peşini bırakmayacağız. Diğer cezaevleri de farklı değildir. Kapasiteler yüzde 300 artmış durumdadır. AKP iktidara geldiğinde cezaevindeki insan sayısı 60 bin civarında bu gün 127 bin oldu. Buna 'Suçun takibini daha iyi yapıyoruz' diyorlar. Alakası yoktur."

Cezaevlerinde yaşananların sistematik işkence olduğunu belirten Demirtaş, "Bunu çözmenin çaresi yeni cezaevi değildir. Adalet sistemi ve ekonomik sorunu çözmektir. Oralarda çalışan görevliler de gönüllü mahkumlardır" dedi.

AÇLIK GREVİNDEKİLERİN SAĞLIK DURUMU TEHLİKEDE

3 Milletvekilinin açlık grevinde olduğunu hatırlatan Demirtaş, "15. Gündeler. Sağlıkları da artık tehlike altında. Bütün cezaevlerinden 400'den fazla insan açlık grevinde. Bu içerdeki koşullardan dolayı değil dışarıdaki şartlardan dolayı yapıyorlar. İmralı'daki tecrit ve askeri ile siyasi operasyonlardan dolayı yapıyorlar. Yurttaşları onlarla kenetlenmeye çağırıyoruz" dedi. Demirtaş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde sokakların mor renge boyanacağını ve kadınların mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.

ANF NEWS AGENCY

HAK-PAR’da Burkay İsyanı

Amed - Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HAK-PAR) 8 Parti Meclisi üyesinin, Kemal Burkay’ın PKK’ye yönelik ağır suçlamaları ve parti üzerindeki vesayetine tepki göstererek istifa kararı aldıkları bildirildi.

Aknews’e göre aralarında Sait Aydoğmuş, Mehmet Vural ve Vahit Abay’ın bulunduğu HAK-PAR’ın 8 Parti Meclisi üyesi istifa kararı aldılar. İstifa edenlerden dördünün Genel Başkan Yardımcısı olduğu bildirildi.

PSK’nin eski lideri Burkay’ı parti üzerindeki vesayeti ve PKK’ye yönelik ağır suçlamalarından dolayı istifa kararı alan PM üyelerinin, önümüzdeki günlerde bir basın açıklaması yapması bekleniyor.

HAK-PAR BURKAY’IN VESAYETİ ALTINA GİRDİ

Aknews’e göre adını vermek istemeyen bir PM üyesi şöyle dedi: “HAK-PAR zaten PSK grubunun vesayeti altındaydı. Yıllardır bu vesayetten kurtulmak için mücadele ediyoruz. Kemal Burkay yurtdışından döndükten sonra parti şimdi doğrudan Kemal Burkay’ın vesayetin altına girdi. Üye olmamasına rağmen bile parti onun vesayetindeydi. Şimdi üye oldu ve büyük ihtimalle genel başkan olacak.”

Burkay’ın vesayet yöntemini eski Başbakan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit ile eski Başbakan Necmettin Erbakan’a benzeten PM üyesi şöyle devam etti:

RAHŞAN ECEVİT BENZETMESİ

“Bir Kürt partisini suçlama ve Kemal Burkay tarzı bizi rahatsız ediyor. Hak-Par esasta demokratik, çok sesli, çok renkli bir partidir. Eğer vesayet altından çıkmazsa, parti güçlenmeyecek. Burkay’ın bir yönetim tarzı var. Çok otoriterdir. Sert bir yöneticidir. Başkan olmasa bile vesayeti olacak. Rahşan Ecevit sadece DSP üyesiydi ama vesayeti vardı. Necmettin Erbakan da öyleydi. Şimdi Burkay’ın vesayeti de aynıdır. Biz bu şekilde partide siyaset yapamayız. Biz bu kararımızı önümüzdeki günlerde açıklayacağız.”
PSK'nin kurucu kadrolarından Yılmaz Çamlıbel de bir süre önce örgütten istifa ettiğini duyurmuştu.

ANF NEWS AGENCY

RedHack Belgeleri: Muhbir Ağı Medyayı İhbar Ediyor

Haber Mekezi - Kendilerine KızılHack adını veren sanal aktivistler, Emniyet sistemine sızarak elde ettikleri bilgi ve belgeleri yayınlamaya devam ediyor. Şu ana kadar yayınlananlar Emniyet’in AKP döneminde genişleyen muhbir ağına işaret ediyor.

Emniyet sistemine sızan Kızıl Hackerler yeni muhbir maillerini yayınladı. Rejimin, muhalefeti bastırmak için toplumu muhbirleştirme politikasını da açıkça gözler önüne seren maillerde, AKP’yi, Fethullah Gülen Cemaati’ni ve Başbakan’ı eleştirenler ihbar ediliyor. Yayınlanan yeni maillerde Roj ve diğer birçok medyanın da ihbar edildiği görülüyor.


25.11.2011 tarihinde Korcan Baysan Baysan adı altında Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne “baysalkorcan_limited@hotmail.com” adresi üzerinden gönderilen bir mailde Roj TV konusunda şu ihbar yapılıyor:

“2 saat oncesi kadar Oslo havalimaninda Belcika Roj tv gene yayin yonetmeni AMED DICLE yakalandigi soyleniyor ve yaninda yuklu miktarda para..Bunu osloda tesaduf bir arkadasim twitter ustunden soyledi ve bende oslo buyukelciligini arayip durumu bildirdim siradan bir TC vatandas olarak gorevimi yaptim.Cunku bu insanlar Belcika yasayan Turk toplumu icin tehlikeli olup gereginin yapilmasini arz ederim.”

Baysan, ihbar mailinde telefon numarasını da vermeyi ihmal etmiyor. Aynı şahıs, aynı tarihli bir başka mailinde ihbarını gerekçelendirirken Taraf’ın polis kökenli yazarı Emre Uslu’yu kaynak gösteriyor:

“Aksam suralari ben Belcika Roj tv genel yayin yonetmeni kod adi Amed dicle(VEDAT TAYFUR'un) Oslo'ya havalimana girerken ustunde yuklu miktarda yakalandigini soylemistim ve aynisini Sn Gazeteci EMRE USLU'da teyit etmistir twitter'de..ve kendisi http://twitter.com/#!/EmreUslu resmi hasabindan da teyit etmistir.lutfen gec olmadan gereginin yapilmasini arz ediyoruz. Ayrica oslo kultur bakanliginin serbest kalmasi icin araci olundugu da soyleniyor..”

Mailler arasında sık sık “Aziz Küçük” adına gönderilen ihbar mailleri dikkat çekiyor. kkaziz@ymail.com adresi üzerinden 03.11.2011 tarihinde gönderilen bir mailde HaberTürk, CNNTürk, NTV ve NTV de ihbar ediliyor:

“suç: adil yargılamayı etkileme ,halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme terör örgütü pkk ve kck yı desteklecek yayınların yapılması yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunmak devletin dirlik ve düzenini bozmak sanıklar:habertürk tv ve gazetesi,cnntürk,ntv ,TNT ,trthaber bu tv kanalları sürekli yayınlarında terör örgütlerini destekleyecek şekilde yayınlar yapmaktadır örneğin kck tutklamalarında tutuklanan prof dr büşra ersanlıyı destekler şekilde yayın yapılması adil yargılamayı etkileme suçudur teröristin pofesörü öğretmeni doktoru olmaz terör faaliyetinde bulunanlar ünvanları ne olursa olsun yargılanmalıdır zaten bu kanallar sanki pkk nın avrupadaki kanalı Roj tv den hiçbir farkı yok habertürk deki Ece üner kürt asıllıdır pkk sempazitanıdır,Didem aslan yılmaz alevi kökenlidir aşırı sol örgütler sempazitanıdır. cnntürk den Nevşin Mengü Feminist ve sol örgütler sempazitanı bu kanallar kuvvetli ihtimalle terör örgütlerinin medya ayağı TNT de petek dinçöz sürekli programında halkı kin ve düşmanlığa tahrik,özel hayatın dokunulmazlığını ve gizliliğini adil yargılamayı etkileyecek yayınlar yapmakta zaten Türkiyeyi alevi sünni,Türk kürt olarak bölmeyi başaramadılar yetmezmiş gibi kadın erkek olarak Türkiyeyi bölmeye çalışıyorlarbu kanalların yayınları Türkiyenin birliği ve bütünlüğü için bir tehditdir.”
Aziz Küçük, 05.11.2011 tarihli mailinde de gazeteci Şirin Payzin ve Cüneyt Özdemir ‘i ihbar ediyor:

“Cnntürk tv deki şirin payzın ,cüneyt özdemirin ve feminist örgütlerin cinsel suçları istismar ederek mahkemeleri ve toplumu tahriğe yönelik yorum yapmaları temel insan haklarından başta adil yargılamayı etkileme,özel hayatın dokunulmazlığını ve gizliliğini ihlal etme ve ülkeye şeriatı ve işkenceyi getirme çalışmaları örgütlü insan hakları ihlalleri suçudur TNT tv deki petek dinçözde bunu çok sık yapıyor NÇ davasını tv kanalları istismar edemezler bu TNT, HABERTÜRK, NTV, CNNTÜRK, TRTHABER , hürriyet, sözcü gazetesi, habertürk gazetesi halkı kin ve düşmanlığa tahrik tme, devletin dirlik ve düzenini bozmak ve temel insan haklarını ihlal etme suçlarını sürekli her fırsatda işliyor.bunuda sol örgütler ve feminist örgütler bilerek yapıyor AKP hükümetinin başta işkence ve kötü muamele olmak üzere insan haklarına aykırı yasalar çıkarmasına zemin hazırlamak darbeye zemin hazırlamak AK partinin kapatılmasına zemin hazırlamak çünkü laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmakdan değil insan haklarına aykırı eylemlerin odağı olmakdanda bir parti kapatılabiliyor ve sanıklar insanlığa karşı suç işlemekden yargılana biliyor.Başbakanımız bunların oyununa kesinlikle gelmemeli.”

ANF NEWS AGENCY

Suriye Ulusal Konseyi Bölündü

Beyrut - İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi’nden (SNC) ayrılan, aralarında Konseyin başkan yardımcılarından Heysem Malih’in de bulunduğu 20 kişilik “Suriye Ulusal Çalışma Grubu” adlı yeni bir örgüt kurdu.

Russia Today’in haberine göre, ABD, Katar, Fransa ve Türkiye tarafından kurulan Suriye Ulusal Konseyi (SNC) adlı oluşumdan ayrılan 20 kadar üye, Suriye rejimini devirmek için sürdürülen faaliyetleri güçlendirmek için “Suriye Ulusal Çalışma Grubu” adlı yeni bir örgüt kurdu.

Suriye Ulusal Konseyi, son olarak Tunus’ta ‘Suriye’nin Dostları’ adı altında gerçekleştirilen toplantıda, Suriye muhalefetinin temsilcisi olarak tanınmasına karar verilmişti. Ancak toplantının esas hedefi olan SNC’yi Suriye’nint ek temsilcisi olarak tanınması gerçekleşmemişti. Bunun nedeni konseyin tüm muhalifleri çatısı altında toplama yanısıra esas olarak Suriye’de alanda bulunan muhalefetle bağlarını kuramamasıdır.

Toplantı sırasında, konsey çalışmalarının gidişatına tepki gösteren konsey başkan yardımcısı Heysem Malih toplantıyı terketmişti. New York Times gazetesine göre 81 yaşındaki Malih, toplantıyı terk ettiği sırada, “Böyle çalışılmaz ki. Hepsi aptal, ben ne yapayım” diyerek tepkisini ortaya koydu.

Toplantıdan hemen sonra yaklaşık 20 kişilik bir grupla SNC’den ayrıldığı anlaşılan Heysem Malih’in kuruluşu açıklanan Suriye Ulusal Çalışma Grubuna liderlik yaptığı bildirildi.

Grup yayınladığı bildiride, Suriye Ulusal Konseyi’ni kuruluşunun üzerinden aylar geçmesine rağmen hala yürütme bürolarını dahi kuramamakla suçladı ve “artık bizim açımızdan gitmekte olduğumuz bu yolun yanlışlığı anlaşılmış oldu. Bu yüzden Özgür Suriye Ordusu’nun desteklenmesi de dahil olmak üzere mümkün olan her yolla Suriye rejiminin devrilmesini sağlamak yönündeki faaliyetleri güçlendirmek için Suriye Ulusal Çalışma Grubu’nu kurmaya karar verdik” dedi.

SNC SURİYE’DEKİ MUHALEFET İLE BAĞ KURAMIYOR

İstanbul'da 2011'in ağustosunda kurulan Suriye Ulusal Konseyi Şam yönetimi karşıtı muhalif örgütlenmeler arasında öne çıkan başlıca grup. Ancak konseyin toplam 275 üyesinden büyük çoğunluğu Müslüman Kardeşler örgütünden oluşuyor. Bunun yanında konseyin liberal ve ulusalcı üyeleri dahil çoğunluğu uzun yıllardır sürgünde yaşayanlardan oluşuyor.

Konsey içinde uzun süre devam eden iç güvensizlik ve dış müdahaleye ilişkin görüş ayrılığı Arap ve batılı ülkelerinin müdahaleleriyle giderilmesine karşın, Suriye içindeki muhalefet ile bağ kurmayı başaramıyor. Suriye içindeki muhalifler SNC üyelerin batı kentlerinin lüks otellerinde toplantılar yapmaktan öteye gitmediği görüşünde. Çoğunluğu Suriye ordusundan firar edenlerden oluşan Suriye Özgür Ordusu geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada SNC üyelerini ihanetçiler olarak tanımlamıştı.
Kuruluşu ilan edilen Suriye Ulusal Çalışma Grubu’nun özellikle Özgür Suriye Ordusu’na arka çıkarak desteklenmesini istemesi, uzun zaman silahlı mücadele ve dış müdahaleye karşı çıkan SNC’yi zorlayacak gibi gözüküyor.

ANF NEWS AGENCY