Havaların ısınmasıyla artan TSK operasyonları beraberinde hem askeri alanda hem de siyasi alanda sıcak gelişmeleri de getiriyor.
Türkiye’de
en ufak bir sorunda komploların aranması alışkanlık halini aldı. Bu da
90 yıllık rejimin hep gayrimeşru örgütlenmeleri ve hareketlenmelerinin
doğal sonucu olarak ortaya çıktı.
Geçen
günlerde yapılan Dağlıca baskınlarından sonra da işin içinde hemen
farklı sebepler aranmaya çalışıldı. Özellikle Taraf gazetesi yazarı ve
emniyet adamı Emre Uslu ve onun benzeri birçok analizci yaptıkları
gereksiz açıklamalarla olayı karanlık boyutlara çekmeye çalıştılar.
Avni
Özgürel’in Kandil ziyaretinde ortaya çıkan kimi nüanslar, Türk
kamuoyunda çokça tartışıldı. Özellikle KCK Yürütme Konsey Başkanı
Karayılan’ın yaptığı değerlendirmeler çarpıcıydı.
Bu
röportajda dikkat çeken yön; geçen yıl yaşanan Silvan saldırısının
provokasyon olarak nitelenmesidir. Bu durum söylendiği gibi değildir.
Bir defa olay, kaçırılan asker ve kaymakam’ın kurtarılmasına yönelik bir
operasyon sonucu meydana geldi. Hatta hatırlanırsa o dönem bu operasyon
günlerce Türk medyasında işlendi. Asker operasyona, açık deyimle
öldürmeye çıkarsa karşısındaki silahlı grup doğal olarak kendini
savunur. Silvan olayı da böyle bir hadiseydi.
Şayet
devletin Kürt haklarını verme ve bu soruna bir su serpme gibi bir derdi
olsaydı Silvan gibi basit bir olay buna engel teşkil etmezdi. Silvan’da
verilen asker kayıplarının kat be kat misli geçen onca sürede verildi.
Müzakereler
çözülme noktasına geldi de mi Silvan olayı bozdu müzakereleri? Çok
komik gerekçeler bunlar. Bu söylemleri ciddi adamların ağzından duyunca
daha fazla üzülüyorum.
Daha
önce de yine buna benzer “Kürt açılımı” dedikleri süreci Habur
karşılamalarının provoke ettiğini açıkladılar. Utanmadan bunları
kamuoyunun önünde de söylüyorlar.
Kimse
de çıkıp bu kadar basit gerekçelerle nasıl barışı ortadan kaldırırsınız
demiyor. Kürtlerde de yılların verdiği ezilmişlik psikolojisiyle her
getirilen suçlamayı kabul edilmişlik var.
İşin
özü şu dur aslında; devlet yeni hamlelerle Kürtleri kandırıp dağıtma
hesabı yapıyor. Ancak denediği yöntemlerin işlemediğini görünce bir
bahane bularak süreci kapatıyor.
KCK’den
insanlar dalga dalga içeri alınırken bazı BDP örgütleri basın
açıklamaları yaparak “operasyonlar durdurulsun siyasi müzakerelere devam
edilsin” dediklerinde bu kadar olur derdim hep. Devleti masaya ricayla
çağırmak gibi durumdur bu. Devlet zaten sorunu çözmek isteseydi masayı
terk etmezdi.
Bugün
de birileri sanki bir şeyler olacaktı da Dağlıca baskını meydana geldi,
gibi uyduruk bahanelerin arkasına gizlenmeye çalışıyor.
Komplo
saçmalıkları ne zaman son bulup operasyonların devamı halinde asker ve
gerilla ölümlerinin gerçekleşeceğini kabul etmeleri durumunda bu sorun
çözülür.
mekselinaleheng@gmail.com