8 Şubat 2011 Salı

İşte Bitlis'teki Ortaya Çıkmamış Toplu Mezarların Yerleri

 

İlk olarak Bitlis’in Mutki ilçesinde ardından Kürdistan’ın birçok yerinde ortaya çıkmaya devam eden Toplu Mezarlarla ilgili devlet yetkilileri sessizliğini korumaya devam ededursun, yeni bilgiler gelmeye devam ediyor. Dönemin DEP Bitlis İl Başkanı İshak Tepe, Bitlis merkez, Mutki ve Tatvan çevresinde henüz ortaya çıkmamış çok sayıda toplu mezarın bulunduğu yeri tarif etti. ANF’ye bilgi veren Tepe, bütün bunların dönemin Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma'nın bilgisi dâhilinde olduğun belirtti.

JİTEM tarafından kaçılıp öldürülen Özgür Gündem Muhabiri Ferhat Tepe’nin babası olan İshak Tepe, o tarihlerde Korgeneral Tağmaz’ın parti il başkanları ile yaptığı toplantılara da katılan isimlerden biri. Nitekim Tepe’nin oğlu Ferhat Tepe, kendisinin de katıldığı bir toplantıda Tağmaz ile tartıştıktan 17 gün sonra kaçırılmış ve ardından da Hazar Gölü kenarında cesedi bulunmuştu.

İshak Tepe gerek oğlu Ferhat Tepe ve gerekse de o tarihlerde bölgede yaşanan birçok cinayet ve toplu mezarlara ilişkin hukuki girişimlerde bulunmuş olsa da herhangi bir sonuç alamadı. Fakat Toplu Mezarların tekrardan gündeme gelmesiyle birlikte ‘en azından bu kez bir sonuç çıkabilir belki’ diye umut ediyor.

ÖZGÜR GÜNDEM’İN ARŞİVLERİNE BAKSINLAR

Tağma’nın Bitlis’teki Kontrgerilla örgütlenmesinin başında olduğunu ve birçok kişinin bizzat kendisi tarafından öldürüldüğünü ifade eden Tepe, elinde iddialarını kanıtlayacak delillerin olduğunu söyledi. Döneminde de bu yönlü iddialarını dile getirdiğini ama Yargının bu olayların üstüne gitmediğini dile getiren Tepe, AİHM ve TBMM, Adalet Bakanlığı ve birçok ilgili kuruluşa dilekçeler verdiğini hatırlattı. Yazdığı ‘Bizim Ferhat’ isimli kitapta da birçok delilin olduğunu kaydeden Tepe, Özgür Gündem arşivlerine bakıldığı taktirde bölgedeki toplu mezarlar ve cinayetlerle ilgili çok sayıda veriye ulaşılabilineceğini söyledi.

TAĞMA’IN İFADESİNİ KİMSE ALAMADI

O dönemlerde bölgede yaşananlar ile ilgili AİHM’e yaptıkları başvuru sonrası bir heyetin gelerek incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Tepe, gerek gelen heyet ve gerekse de Ankara’daki Mahkeme’nin Korkmaz Tağma’nın ifadesini alamadığını, çünkü Tağma’ın mahkemeye bile gitmediğini söyledi. Tağmaz’ın Cem Ersever ve Veli Küçük gibi isimlerle birlikte Bölge’de en yetkili kişiler olduğunu söyleyen Tepe, Tağma’ın köy muhtarları, daire amirleri, siyasi parti yöneticileri, imamlar ve esnaflarla toplantılar yaptığını ve Valiyi bile takmadığını ifade etti.

TAĞMA İMAMI AĞACA ASIP ÖLDÜRDÜ

Hizan ilçesinde bir cami içinde infaz edilen İbrahim Hoca ve Şefik Hoca’nın ölümünden de Tağma’ın sorumlu olduğunu kaydeden Tepe, “Hata Şefik hocayı ağaca asmış ve yüzünün bir tarafını traş edip tükürmüş. Ardında da öldürmüş. Yine Kerem Gencer ismindeki imam ameliyatlı şekilde yatağından alındı ve ertesi gün cenazesi köprü altında bulundu. Bundan da o sorumludur. Ferhat ile ilgili davayı izleyen ve DEP ilçe başkanlığı yapan Şevket Epözdemir de Ferhat’tan 3 ay sonra infaz edildi. Gözlüğü ordu evi önünde bulundu” dedi.

TOPLU MEZARLARIN YERİNİ TARİF ETTİ

Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Alukan köyünden 13 kişinin infaz edildiğini ve cinayeti işleyenlerin bir helikopterle bölgeden uzaklaştığını köyüler tarafından görüldüğünü belirten Tepe şunları anlattı: “Bütün bu cinayetler Tağma’nın emirleri ve eliyle yapıldı. Kemer’de her biri 20 kişiden oluşan iki grup gerilla toplu halde gömüldü. Yine o dönemde Mutki Jandarma bölgesine çok yakın 2-3 toplu mezar var. Bir kısmı şimdi kazılıyor. Bunların bir kısmı sivil insanlardı. Yine Bitlis’te Duxa bölgesinde şehit edilen 17 gerilla var. Bunlar jandarma alay komutanlığı önünde teşhir edildi. Hem de halk zorla temaşaya götürüldü. Daha sonra belediye çalışanlarından biri beni aradı ve cenazelerin çöplüğü gömüldüğünü söyledi. Yine Mutki’nin Meydan nahiyesinde, Meydan Karakolu’na yakın bulunan Kaniya Reşan bölgesinde bir toplu mezar var. Bu mezarda kaç kişinin olduğunu tam olarak bilmiyorum. Bu cinayetleri işlerken, toplu mezarları yaparken tabi görgü tanığı bırakmadılar. Görenleri de infaz ediyorlardı. O yüzden sayıları tutturmak imkansız. Belki korucular doğruyu biliyordur ama onlar da korkudan söylemezler.”

ÇİYAYÊ KEMER’DE İKİ TOPLU MEZAR VAR

Kemar Dağı, Duxan deresi yakınında bulunan dağda, Çiyayı Kemer denilen yerde iki sefer 20’nin üzerinde kişinin gömüldüğü toplu mezarlar olduğunu ifade eden Tepe, bu mezarların henüz ortaya çıkarılmadığını söyledi.

Oğlu Ferhat Tepe’yi öldüren kişinin de Tağma olduğunu söyleyen Tepe, “Tağma il başkanlarını toplamıştı yine. Toplantıda tartıştık bundan iki hafta sonra oğlum kaçırıldı ve onun kaçırıldığı gün gelen telefondaki ses onun sesiydi ve laflar onun laflarıydı. Konuşmaları ben o zaman banda aldım. O görüşmeler hala bende kayıtlı duruyor” dedi.

‘O KATİL ŞİMDİ ZAMAN GAZETESİNDE’


Tağma’nın işlediği bütün cinayetlerin devlet onayı ile yapıldığını kaydeden Tepe, “Şimdi Tağma Zaman Gazetesi’nde yazı yazıyor. Şimdi Zaman Gazetesinin dini nasıl kullandığı ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Ergenekon kapsamında tutuklananlar arasında Kürdistan’daki suçlardan sorumlu olanlar da olduğunu ancak tutuklu bulunma gerekçelerinin işledikleri cinayetler değil hükümete karşı darbe girişimi olduğuna dikkat çeken Tepe, bu cinayetlerin üzerine gidilmesi durumunda bir çok suçlunun ortaya çıkacağını dile getirdi.

Tağma’dan davacı olduğunu söyleyen Tepe şöyle dedi: ‘’Bitlis’te nerede bir işbirlikçi var, nerede bir zihin özürlü varsa Tağma’nın etrafında toplanmıştı. Özellikle itirafçıları tetikçi yapmıştı. Şimdi diyor ki ben yapmadım. Herhalde bir tugay komutanı bunları yapmaz, emir veriyor tetikçileri yapılıyor. Ferhat kayboldu. Tatvan Bitlis arasında 4 tane kontrol noktası vardı. Muş, Norşin sınırında kontrol noktası ve karakol vardı. Peki Ferhat Bitlis’ten Elazığ’a kadar o kadar yol kontrolüne yakalanmadan nasıl götürüldü. Bu cinayetler o kadar kolay işleniyordu ki. Tağma’nın emriyle geçiriliyordu o kontrol noktalarından. Ferhat’ı kaçıran devletin çeteleriydi. Cem Ersever’in itirafları kitabında gazetecilerin planlı cinayetlerle öldürüldüğü belirtiliyor. Ferhat’ın öldürülmesi orda itiraf ediliyor. Tağma ise bana bu kitabı oku diyordu.

TAĞMA’DAN DAVACIYIM

Şimdi bakıyorum Başbakan Tayyip Erdoğan diyor ki ‘Türkiye bir hukuk devletidir, biz mağdurdan yanayız’ diyor. O zaman ben mağdurum sayın başbakan ben, Korkmaz Tağma’dan davacıyım.

O gün Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı olan herkesin Tağma’nın düşüncesine sahip oldukları ortadaydı. Acık ve net bir şekilde insanlar diri diri yakılıyordu, köyler boşaltıldı. Bunları kim yaptı? Bu katliamları yapan Bitlis’te Korkmaz Tağma’ydı, peki Tağma’yı kim destekledi. Tağma kafasına göre yapmadı ki bunları. 17 bin faili meçhul cinayet işlendi. Devlet onay vermeden herkes kafasına göre adam öldürebilir mi? Ferhat Tepe’yi kaçıran devletin elindeki bir itirafçıydı. İtirafçı ona diyor ‘Gel seni habere götüreyim’ diyerek teslim ediyor. Biz Ferhat’ın kaçırıldığı arabanın polise ait olduğunu tespit ettik.

Ferhat’ın cenazesi gelmeden önce eşimle birlikte Bitlis Valisi’ne gittik. İl genel meclisi üyesiyken vali ile beraber çalışmıştık. Valiye dedim ki bu işi çözerse Korkmaz Tağma çözer. Beni onunla görüştürün dedim. Vali görüşmeyi ayarladıktan sonra görüşmeye gittim ama Tağma’nın izinli olduğunu söyledi. İki albay ile görüştük. Eşim kan dökülmesin, analar ağlamasın, benim oğlumun öldürülmesi sorunları çözmez dedi. Biz döndükten sonra telefon çaldı ve arayan kişi eşimin orada söylediklerini noktası noktasına tekrarladı. Telefondaki kişinin yine Tağma olduğundan eminim.

ÖLDÜRÜLENLER ÇUKURLARA GÖMÜLDÜ

Korkmaz Tağma döneminde öldürülen herkes çukurlara gömüldü. O dönem kimse ailesine teslim edilmezdi. Köylerde insanlar öldürülüyordu ve rastgele çukurlara gömülüyordu. Özellikle Refah Partili belediye bence en dinsiz parti, onlar da kendilerine teslim edilen cenazeleri böyle gömüyordu. Tağma, insanların asla normal şekilde toprağa verilmesine izin vermezdi. ‘’

FERHAT’IN MAKİNASI TEK TESELLİLERİ


Aradan geçen onca zaman Tepe ailesinin acısından bir şey götürmese de, Ferhat’ın fotoğraf makinesi, kalemi, çakmağı, cüzdanı ve resimleri onların tek tesellisi. Press Filmi’nin Yönetmeni Sedat Yılmaz’ın Antalya Altın Portakal’dan aldığı Jüri Özel Ödülü’nü kendilerine armağan etmesi de bir parça mutlulukları…