Avrupa derken herhalde ilk aklımıza gelecek olan tanımlama, bu
dünyada insan haklarına ve insan onuruna en ileri düzeyde sahiplik eden
ve kollayan toprak parçası gelir. Hele birde Avrupa hukuk normları
dediğimizde ise kesinlikle insan haklarını ve adaleti en ileri düzeyde
temsil eden ve savunan hukuk gelir.
Ancak her nedense Avrupa
insan hakları yaklaşımı ve de hukuk yaklaşımı söz konusu Kürtler oldu mu
buz gibi kesiliyor. Avrupa’nın soğuk olduğunu bize söyleyenler
olmuştur. Avrupa ikliminin bu soğukluğunun insan ilişkilerine de
yansıdığı şöyle ya da böyle tahmin etmemiz zor değildir.
Coğrafyanın,
iklimsel şartların insan karakterine etki yaptığını da bir yerlerde
okumuştuk. Ancak bir kıta parçasının bu kadar akan kana duyarsız
kalacağını, insan yaşamına karşı bu kadar lakaytsız kalacağını ve de en
önemlisi de bu kadar nam salmış olan bir hukuk sistemini sahip olan aynı
bu Avrupa’nın kendi değerlerine bu kadar sırt çevireceğine inanmak
gerçekten güç geliyor insana.
Kürdistan’da bugün Kürt halkına
karşı neredeyse tüm sömürgeci devletler korkunç baskılar uyguluyorlar.
Kimi yerde bu baskılar idamlara kadar gidiyor. Kimi yerde kültürel
soykırımı aşan bir düzeyde Kürt kültürü ve insanı katlediliyor. Ancak
buna rağmen Avrupa devletlerinde tık ses çıkmıyor. Ses çıkmasını da
bırakalım gerçekten bu namı diyar Avrupa devletleri; Kürtleri
baskılayan, yok sayan, işkence eden devletlere en ileri düzeyde yardım
ediyorlar. Para veriyorlar. Kürtleri katletmek için silah veriyorlar. Ve
de uluslararası arenada Kürtlerin önünü almak için Kürtleri terörist
ilan ediyorlar.
Hâlbuki Avrupa’nın Kürtlere karşı bir diyet borcu
olması gerekir. Kürtleri dört parçada yaşamaya zorlayan Avrupa’nın
kapitalist modernist yaklaşımlarıydı. Kürtleri parçalanmaya peşkeş
çekenler yine Avrupalardır. Kürtleri Sevr ile kandırıp onları Lozan’da
yok sayanlar Avrupalardır. Kürtlere diren deyip arkasında Türklere silah
satarak Kürtlerin katledilmesine yol açanlar yine Avrupa devletleridir.
Başka bir kavramlaştırmayla “tavşana kaç tazıya tut” diyenler yine
Avrupa devletleridir.
Dediğimiz gibi Kürtler eğer bugün halen bu
kadar acı çekiyorlarsa bunun baş sorumluları Avrupa devletleridir.
Özelde İngiltere ve Fransa Kürtlere en çok zarar veren devletlerin
başında gelirler. Madem Kürtlere tarihte bu kadar zarar vermişsin,
Kürtleri statüsüz yaşamaya mahkûm etmişsin adeta özgürlüklerini elinden
çalmışsın o zaman bu köle zincirlerinde kurtarmakta en başta Avrupa
devletlerine düşer. Çünkü köle zincirlerini Kürtlerin boynuna geçiren
sensin. Yani Avrupa devletleridir.
Evet, Avrupa devletleri
Kürtlere karşı büyük suçlar işlemiştir. Ancak buna rağmen Kürtler
Avrupa’nın dünyaya empoze ettiği insan haklarına ve hukuk normları için
her zaman Avrupa’ya ve Avrupa devletlerine saygılı yaklaşmıştır. Bunun
için Avrupa’da Avrupa yasalarına saygılı yaklaşmışlardır. Ve yine
Kürtler bunun için Avrupa’ya Kürt sorununun çözümünde rol almasını
istemiştir.
Ne var ki Avrupa bırakalım Kürt sorununu çözmekte rol
almasını, ya da Kürtlere yardım etmesini bilakis tersine Avrupa her
zaman sömürgeci devletlere Kürtleri daha fazla katletmeleri için yardım
etmiştir. Saddam’a kimyasal silahları verenler Avrupalılardır. Türkleri
en ileri öldürme teknolojileriyle donatanlar yine Avrupalılar olmuştur.
Biz
Kürtler giderek artık siz Avrupalılardan umudumuzu kesiyoruz. Kürtlere
destek sunmak istemediğinizi artık anlamış bulunuyoruz. Ancak bari
sömürgeci devletlere yardım etmeyin. Ortada kalın. Tarafsız kalın. İki
de bir bizi terörist ilan etmekten vazgeçin. Genelde tüm sömürgeci
devletlere özelde de faşist TC devletine artık her türden destek
sunmaktan vazgeçin. Suç ortağı olmaktan vazgeçin. Zaten tarihte Kürtlere
karşı işlediğiniz onca suç vardır. Suçunuzu hafifletmek için tarafsız
kalın. Israrla ama ısrarla Kürt siyasetine Türk devletine teslim olması
için dayatmalarda bulunmayın. Artık birazda olsun buz gibi çıkar
ilişkilerinizden vazgeçin. Biraz da olsun hümanist olun. Kendi geçmiş
tarihinize sahip çıkın. Kendi geçmiş tarihinize biraz da olsa saygılı
yaklaşın.
Ve gerçekten artık Kürtlere karşı izlediğiniz
ikiyüzlülüğü de aşan politikalarınızı bırakarak biraz da olsa kendi
hukuk normlarınıza saygılı yaklaşarak Kürtlere geçmişte ve bugün
verdiklerinizin zararların telafisine başlayın. Aksi taktirde insanlık
vicdanında Avrupa’nın bu buz gibi soğuk çıkar ilişkileri ve de
ikiyüzlülükleri her zaman kara bir leke olarak halkların özelde de
Kürtlerin hafızalarında yaşayacaktır.
Kasım Engin
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi