Berlin - Van depreminden kısa bir süre yola çıkan Alman Afet Müdahale Ekibi (DTRG) Berlin havaalanında Ankara’dan gelen talimatla son dakikada engellendiği ortaya çıktı. ANF’ye konuşan ekibin başkanı Andreas Teichert “Check in işlemlerimizi de yapmıştık. Hatta Türk elçiliği bizi havaalanına uğurladı. Engellenmeseydik, 10 saat içinde Van’a giden ilk ekip olacaktık” dedi.
Pazar günü saat 13.41’de Van’daki şiddetli deprem haberinin ajanslara düşmesinden yaklaşık bir sonra Almanya’nın önde gelen uluslararası sivil kurtarma organizasyonlarından biri olan Alman Afet Müdahale Ekibi (DTRG) yola çıkmak için hummalı bir çalışma başlattı. Van’a ilk etapta gidecek ekipte 10 görevli yer alıyordu.
Oksijen tüpleri ve daha birçok teknik malzemeyi sırtlarına alan ekip, Van’a gitme taleplerini Berlin Türk Büyükelçiliği’ne bildirmiş ve olumlu yanıt almıştı. Ardından Türk Hava Yolları’nın İstanbul uçağı için yerler ayırtılmış, uçuş biletleri okeylenmişti. Ekip ise yardım çantaları ile birlikte saat 19.30’da Berlin Tegel havaalanında uçmayı bekliyordu.
Ancak ‘check in’ işlemlerini de yapan ekibi kötü bir sürpriz bekliyordu. Türk Hava Yolları yetkilisi son anda aldıkları bir talimatla uçuşa izin vermeyeceklerini ekibe bildirmiş, Alman yardım görevlileri şoktaydı. Engellemenin ardından ANF’ye bilgi veren ekibin başkanı Andreas Teichert, “Havaalanında neye uğradığımızı şaşırdık ve karara anlam veremedik” dedi.
“FELAKETTEN 10 SAAT SONRA VAN’DAYDIK”
Ekip izin verilmeleri takdirde gece saat 01.00 sularında İstanbul’da olacaklarını ardından da aktarma uçağı ile Van’a hareket edecekti. Teichert’in anlatımına göre depremin meydan gelmesinden yaklaşık 10 saat sonra Van’a ilk giden uluslararası ekiplerden olacaklardı. Alman yardım görevlisi engelleme anına ilişkin ise şu bilgileri verdi:
“İlk başta Türk Hava Yolları yetkilileri bizimle çok ilgilendiler. Çünkü ilk reaksiyonu biz göstermiştik ve felaket bölgesine doğru yola çıkıyorduk. Hatta daha fazla bagaj için ellerinden geleni yaptılar ve birçok malzemeyi götürebileceğimiz için de sevinçliydik. Ancak son dakikada bir görevli uçamayacağımızı söyledi.
Havaalanındaki Türk görevli bize ‘yardıma ve teknik desteğe ihtiyacımız yok’ dedi. Bu sözü iki kez ısrarla tekrarladı. Hayretler içinde kaldık. Çünkü Türk Büyükelçiliği bizi uğurladı, bize başarılar diledi. Bir Türk yetkili şayet böyle bir şey söylerse yapabileceğimiz bir şey yok. Daha fazla elimizden bir şey gelmediği için girişimimiz yarım kaldı ve havaalanını terk ettik.”
Ankara-Berlin ilişkilerinin bazen gerilimli olduğuna dikkat çeken Teichert “Böylesine insani yardımlar siyasi dengelere kurban edilmemeli. Türkiye ne kadar güçlü bir ülke olsa bile yine profesyonel yardıma, Avrupa ülkelerinin desteğine ihtiyacı var. Örneğin dün sel felaketinin olduğu İtalya’ya da bir ekip gönderdik. İtalya güçlü ve gelişmiş bir ülke değil mi?” dedi.
‘TÜRK YARDIM EKİBİ DE KÜRTÇE BİLMİYOR’
Van’a gitmeleri halinde ilk önce enkaz altındakileri çıkartmak ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için uğraşacaklarını belirten Alman görevli, ekiplerinde 3 uzman sağlık görevlisinin de olduğunu söyledi. Geçtiğimiz Mart ayında şiddetli depremin meydana geldiği Japonya’ya 8 kişilik bir ekiple gittiklerini ve hiçbir şekilde engellenmediklerini hatırlatan Alman yardım görevlisi devam şu bilgileri verdi:
“Japonya o kadar uzak ve gelişmiş bir ülke, ancak hemen yola çıktık. Üstelik Japonya’nın resmi bir talebi de yoktu. Japonca da bilmiyorduk ama kimse ‘gelemezseniz’ demedi. Aldığımız bilgilere göre Van’a ilk gün sadece Azerbaycan ve Bulgaristan’dan ekipler gitmiş. Onların Türkçe bildikleri için izin verildiği söyleniyor. Fakat Türk görevlileri de Kürtçe bilmiyor. O bölgedekiler Kürtçe konuşuyor.”
‘FELAKETİN VE YARDIMIN SİYASETİ OLMAZ’
Doğal felaketlerin Kürt, Türk, Alman, İtalyan, Japon demeden bütün insanlığı tehdit ettiğinin altını çizen Alman Afet Müdahale Ekibi’nin Doğu Asya Kriz Personel Müdürü Andreas Teichert aynı şekilde yardımın da etnik kökeninin ve siyasetinin olmayacağını söylüyor. Teichert mesajı son olarak şöyle:
“Yardımlar konusunda güç gösterisi yapmak insanlığa sığmaz. Çünkü muhakkak herkesin bir şekilde başka birisine ihtiyacı vardır. Özellikle yardımlar konusunda Avrupa ülkelerinin profesyonel tecrübelerinden yararlanmak çok önemli. Örneğin biz 10 kişilik ekip Van’da bir insanın bile hayatını kurtarsaydık yeterdi.”