15 Ocak 2010 Cuma

Gladio nun Kisa Tarihi

1) Gladio ilk nerede ne zaman hangi amaçla kuruldu Gladio, II. Dünya Savaşı’nda doğdu. İngilizler düşman altındaki topraklarda direniş hareketleri örgütlemek için 1940 yılında “Özel Harekatlar İdaresi” (SOE) adlı gizli bir ordu kurdu. Savaş sırasında SOE işgal altındaki direnişçilere silah yardımında bulundu. 2) Savaş bitince Gladio kaldırıldı mı? İngiltere ve ABD, gizli orduları bu kez Batı Avrupa’daki komünist hareketlere karşı kullanma kararı aldı. İş bölümü yaptılar; Fransa, Belçika, Hollanda, Portekiz ve Norveç’teki operasyonlardan İngiltere sorumluydu. Amerikalılar ise Finlandiya, İsveç ve Türkiye’nin dahil olduğu diğer ülkelerden sorumluydu. Gizli Ordular askerler ve aşırı sağcılardan meydana getirildi. İçlerinde ılımlı muhafazakarlara da rastlanıyordu. Solcu yoktu. 3) Gladio komünistlere karşı ilk nerede ne zaman kullanıldı? 1944’te Yunanistan’da gerçekleştirdi. İngiltere’yi protesto eden Komünistlerin üzerine LOK adlı gizli ordu mensuplarınca ateş açıldı. 25 solcu öldü. 4) NATO bu işe nasıl dahil oldu? Gizli orduların bir çatı altında birleştirilmesi 1949’da NATO’nun kuruluşuyla gerçekleşti. NATO’daki gizli orduların adı “Stay Behind” idi. NATO’da gizli orduları “Müttefik Gizli Komite” (ACC) koordine etti. NATO üyesi olmayan bazı ülkelerin gizli orduları buraya bağlıydı. Bu gizli/gölge ordu 1990’dan itibaren İtalya’da ortaya çıkarılan “Gladio” adıyla bilinir oldu. 5) Türkiye’de Gladio kuruldu mu? Türkiye 1952 yılında NATO’ya girdi. Bir yıl sonra Seferberlik Tetkik Kurulu kuruldu. Finansmanı, teçhizatı ABD’den geldi. Binası Amerikan Askeri Yardım Heyeti (JUSMATT)'ın içindeydi. Bu kurum ve daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi ilk kez 1970’lerde tartışma konusu oldu. 12 Mart’ta işkence gören devrimciler kontrgerillanın gladyo ile olan ilişkisini deşifre ettiler. Askerler, ÖHD'nin ülke işgalinde kullanılacağını; terör eylemlerine karışmadığını söylediler hep. Tartışmalar Gladio’nun İtalya’da ortaya çıkışıyla 1990’larda yeniden alevlendi. 6) Gladio darbe tezgahladı mı? Gladio komünist-sol partilerin iktidar olmaması için her yola başvurdu. Ancak hedefin sadece solcular olmadığını da eklemek gerekir. Zamanla düşman tanımını değiştirdi; “demokrasiyi” tehlikeye düşürecek herkes hedef yapıldı. Bu amaçla devlet terörü de yaptı, darbeler de. İlk askeri darbesini 1961’de Fransa’da gerçekleştirmek istedi. Fransa gizli ordusu/Gladio CIA ile birlikte, General De Gaulle karşı darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi başarısız oldu. De Gaulle gizli ordularıyla birlikte NATO’yu Fransa topraklarından kovdu. 7) 27 Mayıs 1960 müdahalesi Gladio’nun eseri miydi? Her askeri darbeyi Gladio ile ilişkilendirmek doğru değildir. Gerek 27 Mayıs 1960, gerekse 1974’deki Portekiz Nisan Devrimi’nin gizli ordular/Gladio ile ilgisi yoktur. Diğer yandan gizli ordular, 1966’da Portekiz, 1967’de Yunanistan, 1971 ve 1980’de Türkiye’de yapılan askeri darbelerde rol aldılar. 1981 İspanya darbesi gibi bazılarında ise başarısız oldular. 8) Arınç suikast iddiasıyla gündeme gelen Aldo Moro olayı nedir? Aldo Moro İtalya’da başbakanlık yapmış, Hıristiyan demokratların (DCI) lideriydi. 1972 seçimlerinde DCI yüzde 39; Komünist PCI ile Sosyalist PSI ise toplam yüzde 37 oy aldı. A.Moro ve Cumhurbaşkanı G. Leone, solcularla koalisyon kurma izni için ABD’ye gittiler. Dışişleri Bakanı H. Kissinger’in sert tepkisiyle karşılaştılar. Bir sonra ki seçimde Komünist PCI tek başına yüzde 34.4’lük bir oy alarak birinci parti oldu. A. Moro bu kez kararını ABD’den bağımsız olarak verdi; koalisyona katılacaktı. “Tarihi Uzlaşma” (Compromesso Strorico) anlaşmasının imza atılacağı 16 mart 1978 günü kaçırıldı. 55 gün sonra cesedi bulundu. Suç solcu Kızıl Tugaylar Örgütünün üzerine atıldı. 9) Aldo Moro cinayeti bugün çözüldü mü? Cinayeti Gladio’nun işlediği konusunda herkes hemfikir. 1995’te bu cinayeti araştıran meclis komisyonu CIA’dan bilgi edinme yasası gereği bazı belgeler istedi. Şöyle bir açıklama aldı: “CIA, talebinizle ilgili kayıtların varlığını ya da yokluğunu teyit ya da inkar edememektedir.” 10) Peki İtalya’da Gladio açığa çıkarılmadı mı? Bu koca bir yalandır. İşin aslı şudur: 31 mayıs 1972’de Peteano Köyü’ndeki bir patlamada polis gücü Carabinier’in üç elemanı öldü. Suç Kızıl Tugaylar’a atıldı. Aradan 12 yıl geçti. İtalyan Hakimi F. Casson dosyayı yeniden açtı ve hayretler içinde kaldı. Olay yerinde hiçbir polis araştırması yapılmamış; olay soruşturulmamış ve dosya kapatılmıştı. Bomba düzeneğinin Kızıl Tugaylar tarafından yapıldığı şeklindeki raporu İtalyan ırkçı Ordine Nuovo Örgütü’ne mensup M. Morin hazırlamıştı! Halbuki bomba NATO envanterinde bulunan C-4 patlayıcıyla yapılmıştı. Hakim Casson araştırmalarının sonucunda NATO’ya bağlı Gladio’nun yer altı cephaneliklerinden birini de ortaya çıkardı. Ardından İtalyan ırkçı örgütü ile İtalyan Askeri Gizli Servisi’nin (SID) bağlantılarını buldu. Peteano’daki patlamayı gerçekleştiren örgüt üyesi V. Vinciguerra tutukladı. Şunu da eklemeliyim; 1974’de de Hakim G. Tamburino İtalyan sağcılarıyla gizli askeri servisin ilişkilerini soruşturmuş, hatta SID Başkanı General V. Miceli’yi devletin yapısını ve yönetim biçimini illegal eylemlerle değiştirmek iddiasıyla tutuklamıştı. General Micelli mahkemede “tüm yaptıklarımı bana NATO ve ABD emretti” demişti. Ama dava bu kadarla sınırlı kalmıştı. Bu olaydan 16 yıl sonra Hakim Casson, Gladio’nun üzerine korkusuzca gitti. Hatta İtalyan Başbakanı G. Andreotti’nin Ağustos 1990’da Gladio’nun varlığını açıklaması işini kolaylaştıracağını sandı. Ancak İtalya devleti, Gladio’yu “devlet sırrı” kapsamına soktu. Sadece eylemi yapanlar cezalandırılacaktı. 11) Terör eylemlerine katılan yüzlerce kişi yargılanmadı mı? Türkiye’de öyle sanılıyor! Aslında davalar birbirine karıştırılıyor. Üç dava var; Gladio, P-2 ve Temiz Eller Operasyonu. Birini F. Casson, diğerini M. Sindona ve ötekisini G. Colombo soruşturdu. Temiz Eller Operasyonu, çok ünlü isimlerin yargılandığı bir davaydı. Operasyon 1992 kışında Milanolu bir temizlik şirketinin verdiği rüşvetin araştırılmasıyla başladı. Basit gibi görünen olaylar dizini bir anda tüm İtalya’yı saran rüşvet ağını ortaya çıkardı. 5 binden fazla soruşturma, 3 bini aşkın dava açıldı, bini aşkın insan hüküm giydi. Diğer soruşturma konusu P-2 ise, masonlara yönelikti. 1980 başında ele geçirilen “Propaganda 2” belgesine göre stratejinin adı: “Piano di rinascita democratica” yani demokrasinin yeniden doğuş planıydı. Bu plan uyarınca,“gerilim stratejisi” hedeflenmiş; sinmiş, pusmuş, yıldırılmış, edilgen bir “korku toplumu” yaratmak istenmişti. Bu amaca ulaşmak adına her türlü dezenformasyon ve provokasyonu kullanmak mübahtı. Bunun için öncelikle medyanın (hem sahipliği, hem çalışanları anlamında) ele geçirilmesi gerekiyordu. Ayrıca; yargı bağımsızlığının yok edilmesi; sendikaların etkisizleştirilmesi; başkanlık sistemine geçiş planlanıyordu. Dava açıldı ama sonuç alınamadı. 950 kişilik listeden sadece üç kişi 12 yıl ev hapsi cezası aldı. Sonra ne mi oldu? P-2’nin “1816” No’lu üyesi Silvio Berlusconi Başbakan oldu! Neyse, biz P-2’den 10 yıl sonra ortaya çıkarılan ve konumuz olan Gladio’ya dönelim. 12) Gladio diğer Avrupa ülkelerinde açığa çıktı mı? Sadece İtalya, Belçika ve İsviçre’de, gizli orduların/Gladio’nun araştırılması için meclis komisyonları kuruldu. Ancak bilgilerin çoğu “devlet sırrı” kapsamına alındı. ABD: Baba Bush 1990’larda Körfez Savaşı’yla uğraştığını açıklayarak Gladio konusuna girmedi. ABD medyası da konuyu pek araştırmadı. Washıngton Post’a göre, Gladio sadece bir İtalyan operasyonuydu ve Amerika ile ilgisi yoktu! İngiltere: Gladio’nun arkasında CIA ve MI6 olduğu artık sır değil. Buna rağmen J. Major, “korkarım güvenlik meselelerimizi tartışmayacağız” diyerek olayı kapattı. Meclis de zaten ilgisizdi. Fransa: J.Chirac konuya hiç ilgi göstermedi. Zaten kendisinin 1975’de Fransa gizli ordunun (SAC) başkanı olduğu yazıldı. Meclis araştırması yapılmadı. İspanya: F. Gonzales önce gizli ordularla ilgili gerçeklerin açığa çıkarılmasını istedi. Bir hafta sonra Savunma Bakanı N. Sera, İspanya’da Gladio’nun olmadığını açıkladı. Bırakın yargılamayı meclis araştırması bile yapılmadı. Portekiz: Savunma Bakanı F. Nogueira Portekiz’de herhangi bir Gladio örgütlenmesi olmadığı söyledi. Meclis araştırması bile yapılmadı. Hollanda: Savunma Bakanı R.T. Beek önce ülkenin istihbarat biriminden brifing aldı. Sonra gizli oturumda meclise bilgi verdi. Ardından Gladio’nun gölge şebekesi I&0 kapatıldığı açıklandı. Sadece iki kişi tutuklandı. Meclis araştırmasına gerek duyulmadı. Lüksemburg: Yeşiller Partisi konuyu meclise getirdi. Ancak araştırma önergesi reddedildi. Almanya: Yeşiller ve Sosyal Demokratların çabalarına rağmen olay soruşturulmadı. Başbakan H. Kohl önce tüm iddiaları yalanladı. 2 aralık 1990 seçimlerini kazanınca, bu kez gizli orduların 1990 yazından beri dağıtıldığını, silah zulalarının kapatıldığını açıkladı.Alman meclisi araştırma yapmaya gerek duymadı. Yunanistan: Gizli ordunun 1955’te kurulduğunu ancak 1988’de kapatıldığı açıklandı. Soruşturma yürütülmesi talebi her ortaya çıktığında, iktidarda hangi parti olursa olsun buna gerek olmadığını belirtti. NATO: Gladio’yu NATO çatısı altında SHAPE’nin organize ettiği artık biliniyor. Ancak NATO herkesin Noel tatiline girdiği 1990 yılının 23 Aralık günü, olayı sessiz sedasız “devlet sırrı” kapsamına sokuverdi. İtalya’daki meclis araştırmasında danışmanlık yapan tarihçi A. Giannuli, Gladio belgelerinin nerede olduğu şöyle açıkladı. “Bugünkü asıl sorun NATO arşivlerine ulaşabilme sorunudur.” AB: Avrupa Parlamentosu, hiçbir yere varamayan bir dizi kınama kararı çıkarttı. Bu pasif tavrı bugün hala kınanmaktadır. 13) “Kozmik Oda” araması Gladio’nun varlığını kanıtlamak için mi yapılıyor? Yürütülen soruşturmayla ilgili bir şey söylenemez. Ancak şunu söyleyebiliriz: Gladio soğuk savaş politikalarının ürünüdür. Soğuk savaş bitince gizli ordular kapatıldı mı? Bunun olması için dünyadaki siyasi-iktisadi kamplaşmanın sona ermesi gerekiyor. Dünya yeniden bir kamplaşma evresindedir. Uluslararası dengeler yeniden belirlenmektedir. Türkiye’de olup biteni analiz edebilmek için kafamızı kaldırıp dünyada neler olduğuna bakmalıyız. 14) Türkiye’de Gladio eylemleri sürüyor mu? Trabzon’daki Rahip A. Santorini, Malatya’daki misyonerler ve İstanbul’daki H. Dink cinayetleri aynı amaca hizmet etmektedir. Bunlar suikast değil provokasyon eylemleridir. Azınlıklara suikast yapılacağı istihbaratını içeren “Kafes” adlı belge de bu amaçla ortaya atılmıştır. Bunların amacı; tıpkı bir dönem P-2’nin İtalya’da gerilim stratejisiyle hayata soktuğu “demokrasinin yeniden doğuş” planına benzer şekilde yapılan Türkiye’deki hukuksuzluklara Batı kamuoyundan destek bulmaktır. Evet, SHAPE, CIA ve MI6 kontrolündeki Gladio hâlâ faaliyettedir. 15) Türkiye’deki “Yeşil Gladio” nedir? Bunu da yeni çıkan “Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor” kitabımdan okuyacaksınız.