8 Kasım 2012 Perşembe

Tutsaklar: Somut Cevap Verilmeden Eylemimize Son Vermeyeceğiz

Açlık grevlerinin 58. gününe giren PKK ve PAJK'lı tutsaklar adına açıklama yapan Deniz Kaya, Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarını anlamlı bulduklarını belirterek, "Bilinmesini istiyoruz ki, taleplerimize açık, somut ve net bir cevap verilmeden, verilen ve verilecek cevapların fiiliyata geçişini görmeden, hiçbir biçimde eylemimize son vermeyecek, bırakmayacağız” dedi. Deniz Kaya, Başbakan Erdoğan ile AKP hükümeti ve ilgili bakanları taleplerine karşılık somut cevaplar vermeye çağrıdı.

PKK ve PAJK'lı tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ve anadil önündeki engellerin kaldırılması talebiyle 12 Eylül'den bu yana başlattıkları süresiz-dönüşümsüz açlık grevine ilişkin tutsaklar adına Deniz Kaya yeni bir açıklama yaptı. Kaya, "Halklarımızın barış ve bir arada yaşamasının tek güvencesi ve teminatı olan Önderliğimiz ağır ve kabul edilemez bir işkence ve tecrit altındadır. 13 yıldır, adına İmralı rejimi denilen bir sistemde tutulmaktadır. Bir buçuk yıldır Önderliğimizin avukat görüşmeleri AKP hükümeti tarafından engellenmektedir. Her gün her saat insanlarımız sürek avları ile tutuklanmakta, dağ, taş, ova demeden ülkemizin her yerine bombalar yağdırılmaktadır. En ufak bir hak talebine işkence, gözaltı, gaz, cop, tazyikli su ve cezaevi ile cevap verilmektedir. Dilimiz, kültürümüz, değerlerimiz yok sayılmakta, inkar edilmektedir, halkımız yoksulluğun pençesine teslim edilmekte, açlık ile terbiye edilmek istenmektedir. Buna karşı insanım, insan kalmak istiyorum, diyen hiçbir birey sessiz kalamaz, kalmamalıdır. Bizler de bunu kabul etmiyoruz etmeyeceğiz; bunun halkımıza yapılan bir hakaret olduğunu söylüyoruz" dedi.

’10 BİN KİŞİYLE KARARLILIĞIMIZ SÜRÜYOR’

"Bugün 12 Eylül 2012 tarihinde başlamış olduğumuz süresiz dönüşümsüz açlık grevimizin 58'inci günü. 67 arkadaş ile başlatmış olduğumuz açlık grevimiz bugün 10 bin kişiye yükselmiş ve 10 bin arkadaşımız tarafından kararlılıkla devam ettirilmektedir" diyen Kaya, iki ay boyunca ülke içinde ve yurt dışında açlık grevlerine destek olan ve talepleri için sokak ve meydanlarda haykıran, taleplerini kendi talepleri gören ve gerçekleşmesi için mücadele eden başta Kürdistan halkı ve tüm demokratik çevrelere, yurtsever kurumlara, halklarının dostlarına teşekkürlerini sundu. Kaya, kendilerine desteğin güçlerine güç kattığını ve katmaya devam ettiğini aktararak, şu 2 temel talepte bulunduklarını hatırlattı: "Önderliğimiz üzerindeki tecridin sona erdirilmesi, önderliğimizin sağlık, güvenlik ve özgürce hareket etme şartlarının sağlanması. Ana dilimiz üzerindeki inkar politikalarına son verilerek, başta anadilde savunma hakkı olmak üzere, anadilde eğitim ve öğrenimi önündeki tüm engellerin kaldırılması, bunların, amasız, fakatsız, ancaksız yerine getirilmesidir."

‘KİMSE TALEPLERİMİZİN HAKSIZ OLDUĞUNU İDDİA EDEMEZ’

Taleplerinin hiçbir manipülasyona, karalamaya ve saptırmaya mahal vermeyecek kadar net ve somut olduğunu belirten Kaya, "Bu taleplerimiz bir veya birilerine ait olan bir şeyi zorla almaya yönelik değildir. Tamamen bizlere ait olan, halk ve ulus olmaktan kaynaklanan, ana sütü kadar helal taleplerdir. Kendine insanım, demokratım, Müslüman'ım, dindarım diyen, kendisini öyle gören hiç kimse, bu taleplerimizin haksız olduğunu belirtemez, iddia edemez. Çünkü insanız ve insan olmaktan kaynaklı bir hakkımızı kullanmak istedik, istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bunlar olmadan insanlığımızı da kaybederiz" diye ifade etti.

‘KENDİNE İNSANIM DİYEN HERKESE SORMAK İSTİYORUZ’

"Bu taleplerimiz sadece bizler için değildir. Kürdistan ve Türkiye'de yaşayan tüm halkların daha özgür, daha demokratik ve daha refah içinde, kardeşçe bir arada yaşamasının da talepleridir aynı zamanda. Taleplerimiz; kadın, çocuk, genç ve yaşlı demeden devam eden ölümlere, her geçen gün artan yoksulluğa, halkımıza-halklarımıza karşı acımasızca sürdürülen bu kirli savaşa yeter demenin, halkımızın iradesinin tanınması ve Türkiye halkı-halkları ile ortaklığı devam ettirmek istemek demektir. Taleplerimiz; özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve barış içinde bir arada yaşamanın koşullarını yaratmak istemektir" diyen Kaya, şöyle devam etti: "Kendine insanım diyen herkese sormak istiyoruz. Kim ana dilimizde eğitim ve savunma hakkımıza yok diyebilir, yok sayabilir? Kim bir halkın Önderine uygulanan tecrit ve işkenceyi normal görebilir, görmezden gelebilir? Kim barışın ve halklarımızın bir arada yaşamasının tek anahtarı ve güvencesi olan Önderliğimizle müzakerelere karşı çıkabilir? Kendine insanım diyen herkesten dürüstçe, sağa-sola çekmeden; 'koşullar', 'imkanlar', 'şartlar' vb demeden bu sorularımızın cevabını istiyoruz. Bu taleplerimiz insan-halk ve ulus olmaktan kaynaklı en insani ve sosyal taleplerdir. Bu anlamda ne tehdit ve ne de şantajdır. Aksine çok insani, çok demokratik ve çok meşru taleplerdir. İddia edildiği gibi karşılanması, yerine getirilmesi imkansız olan talepler değildir. Taleplerimizin yerine getirilmesi, kabul edilmesi, Türkiye'yi bölmeyecek, geriye çekmeyecektir. Tam tersine bu coğrafyanın daha yaşanılır olmasını, kardeşliği ve refahı getirecektir."

‘TEHDİT VE ŞANTAJI KABUL ETMEYİZ’

'Kaya, talepleriyle kimseyi tehdit etmediklerini ve etmeyeceklerini kaydederek, "Kimseye şantaj yapmadık yapmayız; ancak hiç kimsenin de bizlere tehdit ve şantajını da kabul etmeyiz. Bir canımız var, o da özgür ve onurlu yaşam, halklarımızın birlikte, eşit, adil ve kardeşçe yaşaması için feda olsun dedik-diyoruz. Bilinmelidir ki, halkımız özgürlüğüne kavuşuncaya ve bu coğrafyaya barış egemen oluncaya kadar da bunu demeye devam edeceğiz" diye belirtti.

‘HER OLUMLU ADIMA CEVAP VERECEĞİZ’

Taleplerinin muhatabı olan hükümeti, hükümetin ve ilgili bakanlığın açıklamalarını büyük bir dikkatle dinlediklerini ve izlediklerini ifade eden Kaya, "Eylemlerimizi ve 58 günü dolduran direnişimizi karalamak için, konuşan, kalem oynatanları bir tarafa bırakarak söyleyecek olursak; gerek yetkili kişi ve kurumlar ve gerekse de duyarlı demokratik kesimler tarafından bizlere yapılan çağrılara anlam ve değer biçtiğimizi belirtmek istiyoruz. Bilinmesini istiyoruz ki, bu çağrılara ve ölümlerin olmaması için yapılan girişimlere toptancı yaklaşmıyoruz. Sözün değerini biliyor ve ona göre yaklaşıyoruz. Bu anlamda taleplerimizin karşılanması için atılacak her olumlu adıma olumlu adımla cevap vereceğimizi belirtmek istiyoruz" dedi.

‘KOSTER BOZUK, HAVA MUHALEFETİ’ KELİMELERİNİ DUYMAK İSTEMİYORUZ’

"Ancak sormak istiyoruz; açlık grevi eylemimizi bırakmamız Önderliğimiz üzerindeki tecridi sona erdirecek mi? Önderliğimizin özgür hareket, sağlık ve güvenlik şartlarını yerine getirecek mi? Anadilimiz üzerindeki baskı, inkar ve asimilasyon politikalarına son verilecek mi? Mahkemelerde 'anlaşılmayan, bilinmeyen bir dil' söylemine son verilecek mi? Savaş politikalarına son verilerek, müzakere ve diyalogun önünü açacak mı?" diye soran Kaya, bu sorularına açık ve net cevaplar istediklerini kaydetti. Kaya, kendilerinin artık "koster bozuk, hava muhalefeti" kelimelerini duymak istemediklerini ve kosterle bu işlerin olmayacağını ve olamayacağını söylediklerini ifade etti.

‘BAKANLIKTAN AÇIK İRADE BEYANI İSTİYORUZ’

'Gerek Adalet Bakanlığı tarafından Sincan Cezaevi'nde arkadaşlarımızla görüşülmesini ve gerekse de en son yapılan hükümet toplantısında Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından yapılan açıklama ve bizlere yapılan çağrılara anlam vermekle birlikte bu çağrıları, bir de bu yönüyle duymak ve bilmek istiyoruz" diyen Kaya, şöyle devam etti: "Bu anlamda hükümet ve ilgili bakan-bakanlıklardan açık bir irade beyanı istiyoruz. Bilinmesini istiyoruz ki, taleplerimize açık, somut ve net bir cevap verilmeden ve verilen ve verilecek cevapların fiiliyata geçişini görmeden, hiçbir biçimde eylemimize son vermeyecek, bırakmayacağız. Bu anlamda gerek Başbakan Erdoğan ve gerekse de AKP hükümetini ve ilgili bakanlıkları daha ciddi olmaya, taleplerimize karşılık, somut cevaplar vermeye; yandaş basının, AKP muhabirlerinin gazete ve televizyonlarda eylemimizi karalamaya, bizlere hakaret etmeye son vermeye çağırıyoruz."

‘HER TÜRLÜ MEŞRU VE DEMOKRATİK MÜCADELE YÜKSELTİLMELİ’

Kaya, kendilerine yönelik olarak gerçekleşecek en ufak bir saldırıda açlık grevinde olan arkadaşlarının hayatlarını yitirmelerinde AKP hükümeti ve tüm yetkili kurumların sorumlu olacağını kaydetti. Kaya, herkesin buna göre davranması ve sorumluluk sahibi herkesin ve kurumların buna göre yaklaşması gerektiğini aktararak, Kürdistan halkı ve tüm demokratik kamuoyuna şu çağrıda bulundu: "Arkadaşlarımız ölüm sınırına dayanmış bulunmaktadır. Geçen her dakika, her saniye geri dönüşü imkansız sonuçlara yol açacaktır. Halkımızdan, halkımızın dostlarından, vicdan sahibi olan herkesten beklentimiz; bu taleplerimiz etrafında birlik olmaya devam etmeleri, taleplerin hayata geçmesi için, her türlü meşru ve demokratik mücadelelerini yükseltmeleridir."


ANF