HDP, 1 Kasım'daki seçimlerin iptali için YSK'ye başvuru yaptı. Başvuru dilekçesinde, HDP'ye dönük saldırılar, Erdoğan ve Davutoğlu'nun hedef göstermeleri, özgür basının kısıtlanması gibi örneklere yer verildi. Dilekçede, 7 Haziran'da HDP'ye yüksek oy çıkan yerlerde seçime katılım oranının düştüğüne de dikkat çekildi.
Halkların Demokratik Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK), 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin iptali için başvuruda bulundu.
Başvuru dilekçesinde, şunlar kaydedildi: "Her mahalli, genel ve ara seçimin siyasi partiler ve bağımsız adaylar arasında gerçekleşmesi gerektiğine kuşku yoktur. Ancak 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde bu ilkeye aykırı bir dizi iş ve işlem gerçekleşmiştir. Seçimin tarafı olmayan Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümeti eliyle partimizin aleyhine bir kampanya yürütülmüş, bu amaçla kamu kaynakları sınırsızca kullanılmış, basın yayın organları ancak darbe dönemlerinde görülebilecek biçimde zapturapt altına alınmış, seçmenler korkutulup yıldırılarak seçimlere gitmesi engellenmiş, bunun yanında partimize yönelik yüzlerce saldırı nedeniyle partimiz miting ve propaganda yapamaz hale getirilmek istenmiştir. Özetle 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri dürüstlük ilkelerine aykırı gerçekleşmiş, Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümeti büyük bir seçim yolsuzluğuna imza atmıştır. Ayrıca Hükümete/İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini yürüten vali, kaymakam, jandarma komutanları ile emniyet müdürleri il ve ilçe seçim kurullarını yanlış bilgilerle yönlendirmeye ve etki altına almaya çalışmış, sandıkların birleştirilmesi için bir dizi girişimde bulunmuştur. Ancak Yüksek Seçim Kurulu bu girişime geçit vermemiştir."
'SERBESTLİK VE EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI GERÇEKLEŞTİ'
Seçimlerin “serbestlik” ve “eşitlik” ilkelerine aykırı gerçekleştiğine, dolayısıyla meşru olmadığına, Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümetinin büyük bir seçim yolsuzluğuna imza attığına dikkat çekilen dilekçede "Partimiz bu kapsamda ve tarihe not düşülmesi amacıyla Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmaya ve seçimin iptalini istemeye karar vermiştir" denildi.
Dilekçede, dürüstlük ilkelerine aykırılığa dair şu örnekler verildi:
"Basın yayın organlarının zapturapt altına alınması ve yayın ihlalleri,
Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine aykırı davranışları ile dürüstlük ilkesinin ihlali,
Partimize yönelik saldırılar ve şiddet eylemleri,
Partimizin yüksek oy aldığı yerleşim yerlerinde seçmenlerin korkutularak oy kullanmalarının engellenmesi."
'MEDYA AMBARGOSU UYGULANDI; KİTLELERE ULAŞAMADIK'
HDP’nin seçim vaatleri, politikalarının medya ambargosu nedeniyle kitlelere ulaşamadığına vurgu yapılan dilekçede, şunlar belirtildi:
"Medyadaki hakim AKP propagandası, seçimlere sanki tek bir parti, AKP katılıyormuş, diğer partiler yokmuş gibi bir algının oluşmasına neden olmuştur. Ayrıca partimizin seçim çalışmaları, etkinlikleri, yapılan açıklama ve konuşmaları çoğu kez negatif bir dille kamuoyuna yansıtılmıştır. AKP’ye yakın televizyon kanalları, yayınlarında HDP’yi 'terörist' ilan ederek, itibarsızlaştırma, kamuoyunun gözünden düşürme, suçluymuş gibi gösterme temelinde bir anti propaganda yürütmüştür. Özellikle TRT yayınlarında, özel programlarında HDP’nin seçim bildirgesi ve açıklamaları negatif, suçlayıcı bir dille ele alınmıştır. Eş Genel Başkanlarımızı, partimizin yetkililerini, üyelerini ve bize oy veren seçmenleri hedef gösteren, alenen tahkir eden, küçük düşürücü, dışlayıcı, nefret dili içeren yayınlar yapılmıştır. Sayın Davutoğlu’na tüm kanallardaki canlı yayınlarda partimizin toplam 52 katı fazla yer verilmiştir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın muhtarlar toplantısı, açılış, konferans vb gerçekleştirdiği etkinliklerde yaptığı konuşmalar ise TRT ve özel kanallarda toplam 152 saat canlı olarak yayınlanmıştır. Ayrıca Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu’nun toplam konuşma süresi (462 saat), AKP dışındaki en çok oy alan üç parti liderinin toplam konuşmasının (79 saat) 6 katı oranındadır. Özel TV programlarında Davutoğlu 15 ulusal, 48 yerel programa katılmıştır. TRT, AKP’ye HDP’nin 138 katı oranında süre ayırmıştır."
ÖZGÜR BASINA ERİŞİM ENGELİ
Dilekçede, yine bu süre içerisinde çok sayıda muhalif gazeteci ve muhabirin gözaltına alındığı, haklarında ceza soruşturması başlatıldığı ve ceza davaları açıldığı hatırlatıldı.
Özgür basına müdahaleye de yer verilen dilekçede, "Yine TSK'nin Kuzey Irak'a yönelik operasyonunun ardından ANF, ANHA, DİHA, Özgür Gündem'in de aralarından bulunduğu yüzlerce haber ajansı ve haber sitesine erişim Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 25 Temmuz 2015 günlü kararıyla engellenmiştir" denildi.
'ERDOĞAN, SEÇMENLERİ AKP'YE YÖNLENDİRDİ'
Erdoğan'ın bir partinin lehine, diğer partilerin aleyhine olacak şekilde taraflı konuşmalar yaptığının da belirtildiği dilekçede, şunlar vurgulandı: "Erdoğan konuşmalarında 'tek parti iktidarı', '13 yıllık istikrar', '2023 hedefleri' gibi vurgularla AKP’yi, AKP’nin politikalarını işaret ederek, seçmen eğilimlerini bu istikamete yönlendirme çalışması yürütmüştür. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan neredeyse katıldığı her toplantıda partimizin aleyhine açıklamalarda bulunmuş, partimizi hedef göstermiş, bir biçimde partimize yönelik şiddet eylemleri ve saldırılar için zemin hazırlamıştır. Anayasaya göre tarafsız olması, siyasi partilere eşit mesafede durması gereken Sayın Cumhurbaşkanının taraflı tutumu seçim sonuçları üzerinde etkili olmuştur."
HDP'YE SALDIRI VE ŞİDDET EYLEMLERİ
Dilekçede, seçim sürecinde HDP'ye yönelik saldırı ve şiddet eylemlerinin düzenlendiğine değinilerek, bunda Erdoğan ve Davutoğlu'nun hedef göstermelerinin etkili olduğu kaydedildi. HDP, şu bilgileri paylaştı: "7 Haziran seçimlerinin ardından 2950 üye veya yöneticimiz partimize yönelik operasyonlarda gözaltına alınırken, bunlardan 630 kişi çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanmıştır. 7 Ekim 2015 tarihinde Mersin milletvekili adayımız İkram Vuran, 8 Ekim 2015 tarihinde Elazığ milletvekili adayımız İbrahim Bingöl, 21 Ekim 2015 tarihinde Van milletvekili adayımız Yeliz Zozan Yıldırım gözaltına alınmıştır. 15 Ekim 2015 tarihinde ise Rize milletvekili adayımız Turgay Köse cumhurbaşkanına hakaret savıyla tutuklanmıştır."
Toplamda 127 kere sldırıya uğrayan HDP, saldırıya uğradıkları kentleri de şöyle sıraladı: "Adana, Antalya, İstanbul, Burdur, Osmaniye, Kırşehir, Kocaeli, Artvin, Sakarya, Balıkesir, Maraş, Eskişehir, Isparta, Mersin, Ordu, Manisa, Bolu, Aksaray, Çorum, Niğde, Kilis, İzmir, Afyon, Bilecik, Bursa, Ankara, Nevşehir, Yalova, Muğla, Edirne, Tekirdağ, Elazığ, Çanakkale, Denizli, Amasya, Düzve, Uşak, Ardahan, Çerkezköy, Hatay, Kars, Bartın, Aydın, Bayburt, Rize, Antep, Samsun, Erzincan, Giresun, Lüleburgaz, Ağrı, Karayazı, Malatya."
'GENEL MERKEZİMİZE SALDIRAN TAHLİYE OLDU'
HDP il ve ilçe binalarına yönelik saldırılarda olayların çoğu kez kolluk gözetiminde gerçekleştiği, söz konusu olayların hiçbirisinde saldırganlara ilişkin gözaltı yahut tutuklamanın söz konusu olmadığı ifade edildi. Dilekçede, "HDP Genel Merkez Binasını kundaklayan saldırganlardan bir tanesi tutuklanmış olup o da olaydan 47 gün sonra görülen davanın ilk duruşmasında tahliye olmuştur. HDP Genel Merkezi’ne yönelik bu saldırı öncesinde binayı korumakla mükellef kolluk görevlileri olayı hiçbir şekilde engellemez iken olaylar esnasında ulaşılan Ankara Valisi ve Emniyet görevlileri de genel merkez binasının yakılmasını önleyici bir tutum sergilememişler, açıkça binanın yakılmasına seyirci kalmışlardır" bilgisine de yer verildi.
'HDP'NİN YÜKSEK OY ALDIĞI YERLERDE KATILIM ORANI DÜŞTÜ'
"Partimize yönelik gerçekleşen yüzlerce saldırının temelinde uygulanan ikili hukuk sistemi söz konusudur" denilen dilekçede, HDP'nin yüksek oy aldığı yerleşim yerlerinde seçmenlerin korkutulup sindirilerek oy kullanmalarının engellendiği de kaydedildi.
26 ilde seçime katılım oranının azaldığına işaret eden HDP, "Seçime katılım oranı azalan illerden Şırnak hariç tamamında HDP’nin oy oranı da azalmıştır. Katılım oranı düşen 26 ilde HDP’nin 7 Haziran oy oranı % 45’tir. 1 Kasımda ise bu oran %30’a düşmüştür. 26 ilde bir önceki seçime göre sandığa gidemeyen toplam seçmen sayısı 153.135’tir. Kırsal alanlarda ve ilçelerde sandığa gidemeyen seçmen sayısı kent merkezlerine göre çok daha fazla olmuştur. Özellikle HDP oy oranının %80 ve üzeri olduğu ilçelerde seçmenlerin önemli bir kısmı sandığa gidememiş ve seçme hakkını kullanamamıştır" dedi.
Seçime katılım oranının % 1’in üzerinde olduğu 15 ilde HDP’nin 7 Haziran oy oranı ortalamasının % 69 olduğu; bu oranın 1 Kasım’da % 62’ye düştüğü örnek gösterildi. Türkiye’de seçime katılım oranının en fazla azaldığı illerde HDP’nin oy oranının da aynı şekilde azaldığı belirtilirken, "İlk 15 ilde sandığa gidemeyen ve seçme hakkını kullanamayan HDP’li seçmen sayısı 200 binin üzerinde tespit edilmiştir" denildi.
'OYLARIMIZ BAŞKA PARTİLERE YAZILDI'
Dilekçede, şunlar da ifade edildi: "7 Haziran seçiminde HDP 23.912 sandıktan hiç oy alamamışken bu sayı 1 Kasım seçiminde 35.183’e çıkmıştır. 7 Haziran seçimlerinde % 13’ün üzerinde, 1 Kasım seçimlerinde ise % 11’e yakın oy alan bir partinin her 5 sandıktan birinde hiç oy alamaması eşyanın doğasına aykırıdır. Bu durum, grevlilerimizin olmadığı bu sandıklarda partimize verilen oyların bir biçimde başka partilere yazıldığını düşündürmektedir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, kuşkuların giderilmesi, bu amaçla her sandık çevresi/alanına kamera yerleştirilmesi isteğimiz de YSK tarafından reddedilmiştir.
Seçim günü yaşanan başkaca hukuksuz durum ise seçmen kayıtlarının silinmiş olmasıdır. Vatandaşlar, ikametgahlarını değiştirmemelerine, hatta 7 Haziran 2015 günü gerçekleşen seçimlerde mevcut ikametgahlarına göre belirlenen yerlerde oylarını kullanabilmiş olmalarına rağmen seçim günü hiçbir sandığa kayıtlı olmadıklarını görmüş ve bundan ötürü oy kullanamamışlardır. Bir çok seçmen, seçim öncesi YSK’ya ait sorgulama sayfasından oy kullanacağı sandık bilgilerini kontrol etmiş olmasına rağmen seçim günü hiçbir şekilde seçmen kayıtlarının olmadığı bilgisi ile karşı karşıya kalmıştır. Seçmen kayıtları silinen seçmen sayısı yüzbinlerle ifade edilmekte olup bu konuda araştırmalarımız ise halihazırda devam etmektedir.
'BOŞ TUTANAKLAR İMZALATILDI'
Seçim günü yaşanan bir diğer usulsüzlük de boş tutanakların sandık kurulu başkanları tarafından sabahın erken saatlerinde oy kullanma işleminin yeni başladığı sıralarda sandık görevlilerine imzalatılmış olmasıdır. Oy kullanma işlemi bitmezden önce, henüz doldurulmamış olan boş tutanakların sandık görevlilerine imzalattırılmış olması neticesinde sandık kurulu başkanları tutanakları kendi inisiyatiflerine göre doldurabilme olanağı kazanmışlar ve bu doğrultuda hareket etmişlerdir. Nitekim birçok sandıkta oylar, sandık kurulu başkanının tutanakları doldurduğu biçimi ile sayılmış olup bu nedenle boş olarak imzalattırılan tutanaklar gerçeği yansıtmamaktadır. "