19 Mayıs 2012 Cumartesi

Ahmet Şık: AKP ve Fetullahçı Cemaat, 'Ergenekon Faaliyeti' Yürütüyor

Gazeteci Ahmet Şık, Almanya’da yayınlanan Yeni Özgür Politika gazetesine verdiği röportajda AKP’nin 1990lardaki faili meçhullerin günümüzde insanların cezaevine atılması olarak değiştiğini ifade ederek "Bu da bir Ergenekon faaliyetidir. Ama bunun adı Yeşil Ergenekon’dur” dedi. Şık, Türkiye'de Kürtlere ve muhaliflere dönük operasyonlar hakkında da "Rejimin operasyanal kanadını Gülen Cemaati’ne bağlı, bürokrasi içerisinde örgütlenmiş insanlar temsil ediyorlar" şeklinde konuştu.

'İKTİDAR, ALAŞAĞI ETTİĞİ KÖTÜ TOHUMU İÇİNDE BARINDIRIYOR'

Ahmet Şık, AKP Hükümeti'nin 'rejim kavgasını' şu ifadelerle değerlendirdi: "Türkiye’de rejim kurumsal ve zihniyet anlamında değiştirildi ve değişmeye devam ediyor. Bu değişimi sağlayanlar yıktıkları rejimin yerine kendi zihniyetlerini inşa edecekse, bu fırsatın elinden kaçmasını istemiyor. Bu yüzden Türkiye’de herşey vahşi bir şekilde devam ediyor. Ellerinden kaçtıklarını gördükleri anda, şu anki yaşanan hukuksuzluklar onlar için devam edecektir. Malaasef bu gücün klasik öyküsü… İktidarı ele geçiren, alaşağı ettiği kötü tohumu içinde barındırıyor. Bu kötü tohum onun içinde filizlendiği sürece bizde onlarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Geleceğimizden endişe etmemek için o endişelere neden olan sebepleri ortadan kaldırmamız gerekir. Güç hiçbir zaman diktatörlerin elinde kalıcı olmamıştır. Güç değiştiği anda mağdurlarla mağrurlar da yer değiştiriyor. Nedim Şener’in kitabında böyle bir söz var: 'Mazlumun zulmünün, zalimin zulmünden daha ağır olduğuna tanık oldum.' Umarım bu değişir."

'GÜLEN CEMAATİ İLLEGAL ŞEMA ÜZERİNDEN ÖRGÜTLENİYOR'

Türkiye’de Gülen Cemaati ile AKP arasında herhangi 'fark' olup olmadığını sorgulayan Şık, iki taraf için, "Siyaseten ve inanç sistemi olarak akrabalar" tanımını yaptı.

AKP’nin ve Gülen Cemaati’nin 'şeriat' gibi kaygılarının olduğuna da inanmadığını belirten Şık, şunları dile getirdi: "Kendi iktidarlarını sürdürmek için bir nesil yetiştirme telaşı var. AKP sermayenin kucağına oturmuş, neoliberal bir partidir. Kendi ekonomik sınıfını daha çok güçlendirmeye ve palazlandırmaya çalışan bir güç haline geliyor. Yani güç ve sermayeden başka, bir şey istediklerine inanmıyorum."

Gülen Cemaati’nin 'illegal şema' üzerinden örgütlendiğini düşünen Ahmet Şık, bu husustaki yorumunu ise benzetmeyle açıkladı: "Hıristiyanlıkta ‘Opus’ denen bir örgütleme sistemi vardır. Bana göre o örgütleme sistemini özümsemiş ve onu Türkiye bürokrasisi içerisinde illegal biçimde örgütlüyor. Benim inançlarla ilgili hiçbir sorunum yok ama bir hareketin kendisini bu kadar saklamasına bir anlam veremiyorum."

'REJİMİN OPERASYONEL KANADI GÜLEN CEMAATİ'

Şık, Ergenekon’la cemaatin ilgisine de değinerek, şöyle konuştu: "KCK Yürütme Konseyi Başkanı Sayın Murat Karayılan daha önce bir açıklama yapmıştı. Cemaatla istibarat arasında çok sıkı ilişkiler olduğu konusunda açıklamada bulunmuştu. Hata bunu ‘Yeşil Ergenekon’ diye tarif etmişti. Gerçekten 'cup' diye oturan bir tariftir. Ergenekon bir parti değil sadece ırkçı, faşizan ve milliyetçi bir zihniyete tekabül ediyor. Ergenekon asıl işlediği suçlardan dolayı yargılanmıyor. Yeşil Ergenekon değimiz grup bununla mücadele ediyormuş gibi görünüp, ama aynı zihniyette beslenen bir yapılanmadır. Evet ben de Yeşil bir Ergenekon olduğuna inanıyorum. Çünkü rejimin yeni sahipleri onlar. Rejimin operasyonel kanadını Gülen Cemaati’ne bağlı bürokrasi içerisinde örgütlenmiş insanlar temsil ediyorlar. 1990’lı yıllarda bunu kurşunla faili meçhul yollarla yapıyorlardı, şimdi yöntem değişti. Sahte belgelerle insanları cezaevine atıyorlar. Bu da bir Ergenekon faaliyetidir. Ama bunun adı Yeşil Ergenekon’dur."

AKP ile cemaat arasındaki 'çatışmanın' MİT kriziyle su yüzüne çıktığını anımsatan Şık, aslında AKP iktidara gelmeden önce de, bu krizin olduğunu düşündüğünü söyledi. 12 Haziran seçimlerinin birçok kesimde umutsuzluk aşıladığını, 9-10 yıldır iktidarda olan AKP'nin oylarını artırarak iktidara geldiğini hatırlatan Şık, devam etti: "Beni ilgilendiren kısmı ise bağımsızlar oylarını artırarak halkın temsil gücünü meclise taşımışlardır. AKP’nin bileşenlerinin 9 yıllık iktidarında sonunda ortaya çıkan sonuç şu: AKP’nin siyaseten hiçbir muhalefeti kalmamıştı. Ya cezaevine atıldılar ya siyaset sahnesinden atıldılar ya da itibarsızlaştırdılar. Bu anlamda üçüncü dönem iktidarların en önemli sonucu şu olacaktı; o iktidar bloğunun attığı her yanlış adımın artık tek sorumlusu kendisi olacaktı. Beni umutlandıran sonuç bu, ki öyle oldu çünkü artık yargı vesayeti, Kemalistler ve ordu gibi bir bahanesi yok kalmadı. Olabileceklerin tek sorumlusu AKP iktidarıdır."
'MİT KAPIŞMASINDA CEMAATİN HEDEFİ...'


AKP ile cemaatin, 'kavga edecekleri kimsenin kalmadığından' güç çatışmasına girdiklerini ifade eden gazeteci Ahmet Şık, "...MİT çatışmasında üç tane MİT’çinin yargılanması değildi. Kürt sorunu üzerinde yürütülen bir takım politikaların yargılanabilinir hale gelmesidir" dedi ve şu iddiasını açıkladı: "Eğer o MİT’çiler ifadeye gitmiş olsalardı, bugün tutuklanmış olacaklardı. Onlar cezaevinde oldukları için onlar üzerinden ulaşacakları iki kişi vardı. Biri Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, diğeri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olacaktı. Cemaat’in hedefi buydu. Oslo görüşmesinde Hakan Fidan ne diyordu? 'Ben Başbakan’ı temsil ediyorum' diyordu. Açılım dediğimiz süreci yürütücüsü kim; Beşir Atalay..."

HDK: Çerkes Halkının Acılarını Paylaşıyoruz



Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu, Çerkeslere uygulanan soykırım ve sürgünün yıl dönümünde yazılı bir açıklama yaptı.

Kafkasya halklarından Çerkeslerin, Çarlık Rusyası tarafından dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda bıraktırıldığı kaydedilen HDK açıklamasında, "İnci taneleri gibi dünyanın dört bir yanına dağılmış Çerkes halkının acılarını paylaşıyor, tüm halklarımızı Çerkes halkıyla dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz" denildi.

Çerkeslerin onuruna ve özgürlüğüne düşkün bir halk olduğu belirtilen açıklamada, "21 Mayıs 1864 tarihinde direndikleri Çarlık ordusuna yenik düşen Çerkesler, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı ve acımasız soykırımlardan birine tabi tutuldular. Kıtalararası bir sürgüne tabii tutulan ender halklardan biridir Çerkesler. Rus, Osmanlı ve Britanya İmparatorlukları'nın işbirliğinde yurtlarından, dünyanın dört bir yanına sürgün edildiler. Ürdün'e, Suriye'ye, Mısır'a, Filistin'e, Lübnan'a, Balkanlara dağılan Çerkesler tarihin büyük acılar çekmiş halklarından biridir. Çerkes halkı, kuşaktan kuşağa aktarılan ağıtların, direncin çocukları..." diye kaydedildi.

Sürgünden sonra denizleri, dağları aşarak yaşam savaşı veren Çerkesler'den yüz binlercesinin yollarda hayatını kaybettiği hatırlatılan HDK açıklamasında, "Açlık, susuzluk ve sefalet yüz binlercesinin can vermesine neden oldu. Sürgün edilen halkın bir bölümü de bugün Türkiye yurttaşı. Ancak Çerkesler de birçok halk gibi inkarın, asimilasyonun ve baskının kurbanı oldu. Türkiye'nin tekçi zihniyetinin, 'tek dil', 'tek kimlik', 'tek ulus' kurbanlarından biri de Çerkes halkı. Dil, kimlik, kültür, anadilde eğitim haklarından mahrum bırakılan Çerkesler, asimilasyondan en fazla etkilenen halklardan biri. Dillerini, kültürlerini ve kimliklerini kurdukları dernekler, vakıflar, çıkardıkları gazete ve dergilerle yaşatmaya çalışıyor" denildi.

Yeni anayasa sürecinde de Çerkeslerin adının geçmediği kaydedilen HDK açıklamasında şunlar belirtildi: "Çerkes halkı her 21 Mayıs'ta 1864'te Çarlık Rusyası tarafından uğradıkları soykırımı ve sürgünü anma etkinlikleri düzenliyor. Atalarını anıyorlar. Kimliğine, diline kültürüne sahip çıkıyor. Tüm halklarımızı, Halkların Demokratik Kongresi olarak, bu yıl düzenlenen etkinliklere ve anmalara katılmaya, mazlum Çerkes halkıyla kol kola girmeye çağırıyoruz."

Çerkes örgütlerinin çağrıcısı yarın Taksim Tramvay Durağı'nda ve Beşiktaş'ta olmak üzere iki eylem gerçekleştirilecek.

Taksim Tramvay Durağı'nda saat 13.00'da bir araya gelecek olan Çerkesler Rusya Konsolosluğu'na yürüyüş düzenleyecek. İkinci eylem ise saat 15.00'da Kabataş İskelesi'nde başlayacak. Beşiktaş'a yürüyecek olan Çerkesler saat 16.00'da acılarını ve anılarını paylaşacak, sürgünlere neden olanları lanetleyecek.

ANF NEWS AGENCY

Bitlis’te HPG Gerillaları 6 Korucuyu Tutukladı

HPG gerillaları dün Bitlis merkeze bağlı Çeltikli köyü yakınlarında yol keserek durdurdukları araçlarda bulunan 6 korucuyu tutukladı. Aynı köyün yakınlarında 23 Mart günü çıkan çatışmada 15 kadın HPG gerillası hayatını kaybetmişti.

Alınan bilgilere göre bir grup HPG gerillası dün saat 16:30 sıralarında Bitlis merkeze bağlı Çeltikli köyü yakınlarındaki Hemkok mevkiinde bir yol kesme eylemi gerçekleştirdi. 15 kadar aracı durduran gerillalar köy muhtarı ve korucu Arafat Melek ile İlyas Demir, Davut Melek, Fesih Bodur, Sıddık Bodur ve Burhan Çapar adlı korucuları tutukladı. Eylem sırasında gerillalar koruculara ait bir aracu da ateşe verdi.

HPG bugün bir açıklama yayınlayarak korucuların gerillalar tarafından tutuklandıklarını doğruları ve soruşturmalarının sürdüğünü söyledi. HPG açıklamasında korucuların gerillalara işlenen suçlara karıştıkları iddiası ile tutuklandıklarını da duyurdu.

Bu sabah saatlerinde ilk defa ajansımızın duyurduğu haber daha sonra Bitlis Valiliği tarafından da doğrulandı. Valilik yaptığı açıklamada 6 korucunun HPG gerillaları tarafından alıkonulduğunu bildirdi.

GİZLENMEYE ÇALIŞILDI

Konuyla ilgili gazetecilerin ulaştığı Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz da olayı doğrulayarak ancak sayı konusunda kendilerine ulaşan kesin bir bilgi olmadığını söyledi. Vali bu nedenle de gazetecilerin resmi açıklama yapılana kadar beklemesini rica etmişti. Bitlis valiliği, olay üzerinden nerdeyse bir gün geçtikten sonra açıklama yaptı.

İHD Bitlis Şube Başkanı Hasan Ceylan, korucu ailelerinin olaydan sonra kendilerine telefonla başvuruda bulunduğunu ve olayı doğruladıklarını belirterek, "Ancak bize yazılı bir başvuru olmadığı için şimdilik yapacak bir şeyimiz yok. Bölgede operasyonlar sürüyor" dedi.

15 KADIN GERİLLA HAYATINI KAYBETMİŞTİ

Çeltikli köyü yakınlarındaki Sehi ormanlarında 23 Mart günü yaşanan çatışmada 15 kadın HPG gerillası hayatını kaybetmişti. Çatışmalarda 1 köy korucusu öldürülmüş, 3’ü de yaralanmıştı.
ANF NEWS AGENCY

Demirtaş: Hedefimiz Belediye Sayımızı 2 Katına Çıkartmak Olmalı

BDP İl Eşbaşkanları Toplantısı'nda konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP hükümetinin her yerde Kürtleri engellemeye çalıştığı belirterek, "Bu sıradan bir Kürt düşmanlığının ötesinde kendileri açısından varlık yokluk nedenidir” dedi. Demirtaş, yerel seçimlerde hedeflerinin belediye sayılarını 2 katına çıkarmak olması gerektiğini vurguladı.

BDP İl Eşbaşkanları Toplantısı Genel Merkez binasında başladı. Siyasal süreç değerlendirmesi, örgütsel sorunlar ve örgütsel planlama gündemi ile gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaptı. Demirtaş, il eşbaşkanlarının, partinin en ağır ve fedakar yükünü çektiklerini söyleyerek, "Böylesine zorlu bir süreçte, böylesi zorlu bir görevde başarı için fedakarca çalışmak her partiye ve yöneticisine nasip olmaz. Partilerde il yönetimleri bir partinin omurgasıdır. O omurga sağlam ise dimdikse o partinin geriletilmesi ve yenilmesi imkansızdır. Bizim partimizin sırrı da budur. Halkın öz gücünü ortaya çıkarıp bu öz güç etrafında halk hareketini süreklileştirmek, sizin yaptığınız en anlamlı çalışmadır" dedi. Demirtaş, 7 bine yakın partililerinin tutuklu olduğunu, Mardin ilinde 7 il başkanının aynı cezaevinde olduğunu şu anda 8'inci il başkanının görevde olduğunu belirterek, "Böylesi bir tabloda mücadele yürütüyoruz. Elbette bunun başarısı da kolay değildir. AKP'nin devletin bütün olanaklarını kullanarak üzerimizde yarattığı bu terörizme rağmen örgüt, parti ve halk halen ayakta ise bu emek ve fedakarlık ile gerçekleşen bir şeydir" şeklinde konuştu.

‘BASKI VE OPERASYONLAR KÜRT HALKININ KADERİNİ BELİRLEMEMESİ İÇİN YAPILIYOR’


Demirtaş, çalışmalarında başarı ve zafere kilitlenmiş bir şekilde ilerlediklerini belirterek, sıradan bir sistem partisinin iktidarlaşmayı hedeflediğini bunun halk hareketine dönüşmesinin imkansız olduğunu, bu noktada BDP'nin tarihi bir misyonu olduğunu söyledi. "Halka verilmiş sözü başarabilmek açısından mücadelemizi sürdüreceğiz" diyen Demirtaş, "Bu dönemde kazanacaksak böylesi bir ruh ile bunu yapacağız. Önümüzdeki siyasal süreç sıradan bir dönem değil. 50 yıl sonra geriye dönüp bakıldığında bugünlerin tarihi yazılacaksa bu yıllardaki başarı veya başarısızlık bir bütün olarak Kürt halkının gelecek 100 yılını etkileyecektir. Çünkü Ortadoğu'da bütün halkların olduğu gibi Kürt halkının da kaderi belirlenmek isteniyor. Ve bu süreçte Kürt halkının kaderi belirlenmesin diye ellerinden gelen bütün baskıyı ve sindirme operasyonlarını devam ettiriyorlar" ifadesini kullandı.

‘DİRENİŞ ÖRGÜTLÜ VE KESİNTİSİZ OLMALI’

Direnişin Kürt halkıyla birlikte diğer halkları özgürleştirmeye yönelik olması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, "Bu nedenle direnişin örgütlü ve kesintisiz olması önemlidir. Bizim il ve ilçe merkezlerimiz sürekli basıldı. Hedefleri Kürtleri etkisiz kılmaktır. AKP'nin kafasındaki temel proje Kürtlerin sesini ve soluğunu kesebilmektir. Neden? Çünkü Ortadoğu'da Tunus'ta başlayan ve Suriye'ye kadar dayanan halk hareketlenmelerinin Kürt halkının statüsünü doğrudan etkileyeceğini iyi biliyorlar. Bu yeniden statü değişimi sürecinde Kürtler yeni bir statü elde etmesinler diye bütün planlarını yapıyorlar. Böyle bir hükümet politikası ile mücadele ediyoruz" dedi.

‘TEKÇİ BİR ULUS DEVLET PROJESİ AKP’NİN VARLIK YOKLUK NEDENİDİR’

AKP hükümetinin sadece Türkiye'de yaşayan Kürtleri engellemeye çalışmadığını, İran'da, Irak'ta, Suriye'de, Avrupa'da ABD'de bulunan Kürtleri de engellemeye çalıştığını belirten Demirtaş, "Kürt halkı her nerede kendi statüsünü veya haklarını talep etmiş ise AKP hemen orada engelleme faaliyeti yürütüyor. Bu sıradan bir Kürt düşmanlığının ötesinde kendileri açısından varlık yokluk nedenidir. Çünkü AKP açısından tekçi bir ulus devlet projesi varlık yokluk nedenidir. Bu tekçi anlayış yok olursa bunun yerine çok kültürlü çoğulcu bir toplum inşa edilirse bu odaklar iktidarda kalamazlar. Irkçı yaklaşımlar uğruna dünyanın her yerinde Kürtlerin kazanımlarını geriletmeye çalışıyorlar" dedi.

‘AKP YALAN SÖYLEMEKTE ÖNCEKİ HÜKÜMETLERE GÖRE USTA’

"Türkiye Cumhuriyeti bu köhnemiş resmi ideolojisinden vazgeçse zaten ortada Kürt sorunu kalmayacak" diyen Demirtaş, "Kürt sorununu ortaya çıkaran zihniyet AKP tarafından 10 yıldır savunuluyor ve gerekleri yerine getiriliyor. Fakat önceki hükümetlere kıyasla bunların bir 'ustalıkları' var. Yalan söylemekte önceki hükümetlere göre daha ustalar. Gerçekleri tersyüz etme konusunda önceki hükümetlere göre daha iyi performans gösteriyorlar. Hiçbir hükümet bunlar kadar bariz yalanları topluma doğru diye göstermeyi başaramadı. Hiçbir hükümet asimilasyon ve katletme politikasını demokrasi adı altında yutturmaya çalışmadı. Demirel'den Çiller'e kadar öncekiler açık bir savaş politikası yürütüyorlardı. Ama bunlar sanki köklü bir değişim yaşanıyormuş gibi bir hava yaratıp bu perde altında sinsi bir şekilde Kürtleri asimile eden bir kirli politika yürütüyorlar" ifadesini kullandı.

‘TECRİDE KARŞI SÜRECE CEVAP OLMALIYIZ’

Demirtaş, AKP'nin gerici ve ırkçı anlayışları ile ideolojik mücadele yürütmek gerektiğinin altını çizerek konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Ama aynı zamanda toplumu bir ahtapot gibi saran cemaatlerin ve holdinglerin desteği ile AKP örgütlenme ağına karşı büyük bir örgütlenme ağı ile cevap vermemiz gerekir. Hem ideolojik açıdan hem de örgütlenme açısından AKP politikalarına cevap olmamız gerekiyor. Bizler bir halk hareketiyiz sadece Parlamento'ya sıkıştırılmış bir yapı yerine sokakta olan güçlü serhıldanları yaratmakla görevli olan bir hareketiz. Bu nedenle Anayasa çalışmaları sürerken, halkın taleplerinin güçlü bir şekilde ortaya çıkması gerekiyor. Bunların yanında tecrit politikasına karşı mücadele etmemiz ve sürece cevap olmamız gerekiyor" diye konuştu.

‘AKP KÜRTLERDEN KORKTUĞU İÇİN YEREL SEÇİMLERİ MART AYINDA İSTİYOR’

Yaşanan siyasal süreçte çalışanların olağanüstü bir performans ile kendilerini sürece katması gerektiğini belirten Demirtaş, yerel seçim sürecine ise güçlü hazırlanacaklarını söyledi. Demirtaş, "Yerel seçim tartışmaları başlamış durumda. Hükümet takvimi erkene almaya çalışsa da bu konudaki yaklaşımımız ortadadır. Yerel seçimler Mart ayında yapılmak zorunda. Ama Mart ayı iktidar açısından sıkıntılıdır. 8 Mart'ta kadınlar bütün görkemi ile alanlarda 21 Mart'ta ise Newroz ateşi ile halklar meydanlarda olmaktadır. Dolayısı ile hükümet Mart ayını Ekim'e çekerek kendilerince iklim konusundaki hassasiyeti ortaya koymaya çalışıyorlar. Oysa biz biliyoruz ki temel hassasiyet bu değildir. Temel hassasiyet Mart ayında Kürtlerin alanlarda olmasıdır. Bunu da kendileri açısından tehlike olarak görüyorlar. Bu kadar ince ve kirli bir düşünceyi anlatmak yerine mevsim koşulları diyorlar" dedi. BDP'nin seçimlerin zamanında yapılması taraftarı olduğunu söyleyen Demirtaş, Mart ayı konusunda ısrarlarını sürdüreceklerini söyledi.

‘HEDEF BELEDİYE SAYISINI İKİ KATA ÇIKARMAK OLMALI’

Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada BDP'li belediyeleri hedef gösterdiğini bunun da sıradan bir olay olmadığını vurgulayarak, "Bunu ciddiye almamız gerekiyor. Zaten siyasi soykırım operasyonların altındaki nedenlerden birisi de BDP'li belediyeleri çalışamaz ve hizmet üretemez hale getirmektir. AKP'nin bürokraside ve onun temel kurumlarında yaptığı örgütlenmelerin altında yatan temel neden belediyeleri boşa çıkarmaktır. BDP'li belediyelerin bulunduğu illerdeki kaymakam ve valiler AKP il başkanı gibi çalışıyor. Bazı yerlerde il başkanları tembeldir kaymakam veya vali ondan daha çok çalışır. Ondan dolayı Başbakan'ın hedef göstermesi sıradan değildir. AKP'nin bu kirli politika ve senaryolarının tartışmamız gerekecek. AKP bizim belediyelerimizi hedef yaparken bizler belediye sayımızı 2 katına çıkaracak bir çalışma yürüteceğiz" dedi.

Halkın, BDP'den beklentisinin var olan belediyelerin korunması olmadığını bu sayının 2 katına çıkarılması olduğunu söyleyen Demirtaş, AKP'nin en güvendiği yerlerde belediyeleri alarak halka teslim edeceklerini söyledi. Demirtaş, Haziran ayının başında yerel yönetimler konferansı düzenleyeceklerini, 3 gün boyunca yerel yönetimlerin yaşadığı sorunlar ve sıkıntılar ile yapılabilecek çalışmaları ele alacaklarını söyledi. Bazı il ve ilçelerde yerel seçim çalışmalarını erkenden başlatacaklarını söyleyen Demirtaş, "Halk bir yandan mücadeleye dönük fedakarlık beklerken diğer taraftan da hizmet bekliyor. İlk defa kazanabileceğimiz birçok yer var bu merkezlere özgü çalışmalar yürüteceğiz" dedi. Demirtaş, toplantının "KCK" adı altında yürütülen operasyonlara cevap olacağını vurgulayarak, "'İl başkanlarını tutukladık bu halk bir daha toplanamaz' diyenlere en güzel cevabı siz verdiniz. Cezaevinde bulunan ve özgürlüğünden fedakarlık yapan bütün arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

Öte yandan BDP'nin yarın PM toplantısını Pazartesi günü ise MYK toplantısını gerçekleştireceği bildirildi.

ANF NEWS AGENCY