MİT Ajanı Murat Şahin, Ömer Güney'i tanıdığını açıkladı |
MİT ajanı Murat Şahin, Paris katliamı zanlısı Ömer Güney’in kendisinin de bağlı olduğu birimde çalışan bir eleman olduğunu açıkladı.
Ömer Güney |
İsiviçre’de bizimle konuşmak için bağlantı kuran Murat Şahin, Paris katliamı zanlısı Ömer Güney ile ilgili bildiklerini paylaşmak istediğini söyledi. Kendisini tanıtan ve neden konuşmak istediğini izah eden Şahin, öncelikle isminin ve İsviçre’de yaşadığının gizlenmesini istedi. M.Z. rumuzuyla Milano’da yaşıyor gibi tanıtılmasını ve hangi operasyon sonrası isminin deşifre olduğunun belirtilmemesini şart koştu. Önce bunları kabul ettik. Ancak gazetemizin yönetimiyle konuştuktan sonra dönemin hassasiyeti ve manipülasyon ihtimalinin gözardı edilemeyeceğine karar verip bu şekilde yayınlayamayacağımızı aktardık. Bir süre sonra Murat Şahin’den bu şartlardan vazgeçtiğinin bilgisini aldık. Murat Şahin’in özgeçmişi bilinerek iddialarının verilmesinin, Paris katliamının aydınlatılmasına katkı sunacağını düşünürek, yayınlıyoruz. Üstelik Şahin, Paris Savcısı’na ifade vermeye hazır olduğunu da söyledi.
Devrimci Karargah’a sızmıştı
Türkiye kamuoyu, Murat Şahin ismini Devrimci Karargah operasyon sonrası duydu. Emniyet ve savclılık ile MİT, bağlı sınırlı gazeteciler operasyon aşamasında farkındaydı. Ancak, Devrimci Karargah örgütüyle ilgili hazırlanan dördüncü iddianameyle birlikte Murat Şahin ismi ve görevinin yanı sıra nasıl serbest bırakıldığı da anlaşıldı. 2012 yılının Nisan ayında, Türk medyasına da yansıyan bilgiler şöyle:
İsviçre’de yaşayan Murat Şahin, Devrimci Karargah’a yönelik 6 Aralık’ta düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alındı. Şahin, Emniyet ifadesinde MİT elemanı olduğunu söyledi. Savcılık, bu bilginin doğru olup olmadığını MİT’e sordu. MİT Bölge Müdürlüğü yetkilileri İstanbul Adliyesi’ne gelerek savcılığa sözlü olarak bilgi verdi. MİT, bu görüşmede savcıya Şahin’in, Devrimci Karargah örgütüne sızması amacıyla kendileri tarafından görevlendirildiğini aktardı. Şahin, bir hafta tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Diğer şüpheliler hakkında iddianame hazırlanırken Şahin’in dosyası izin için Başbakanlığa gönderildi.
Dosyası ayrıldı
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı İsmail Tandoğan tarafından 16 sanık hakkında hazırlanan 47 sayfalık iddianamede, Murat Şahin’in dosyası MİT görevlisi olduğu gerekçesiyle ayrıldı. İddianamede, MİT mensubu Murat Şahin hakkındaki bilgi şöyle yer aldı:
“Şüphelilerden Murat Şahin’in İstanbul MİT Bölge Müdürlüğü tarafından şifai olarak görevli personelleri olduğuna dair bilgi vermesi ve değişen yasal düzenlemeler gereği hakkında kamu davası açılabilmesi için izin verilmesinin zorunlu olması, usuli işlemlerin neticelenmesi sonucunda geçecek süre, dosyada tutuklu şüphelilerin bulunması nedeniyle dosyaların ayrılmasına...”
Tekrar İsviçre’ye geldi
Gözaltından bırakıldıktan sonra yeniden görev yeri İsviçre’ye gelen Murat Şahin, deşifre olmasının ailesi ve aile çevresi üzerinde yarattığı etkinin yanı sıra kullanılıp atıldığı hissine kapıldı: “Beni MİT elemanı olarak KCK, Ergenekon, Devrimci Karargah davasının birleştirilmesinde tanık olarak kullanmak istediler. Ama savcılık ismimi deşifre edince ve MİT devreye geç girince işler tersine döndü, basına yansıdı ve bundan vazgeçtiler. Büyük ihtimal davayı birleştirmek için söylemleri benim üzerimden iletecek ve savcılığı yönlendireceklerdi.
Olay basına yansıyınca, babamın da baskısıyla artık bu işten çekilmeye karar verdim. Zaten benimle ilgili haberler de basında boy boy çıktı. Ya onlara sığınacaktım ya da ilişkimi koparacaktım.”
Nasıl MİT elemanı oldu?
Murat Şahin, MİT ile ilişkisinin 2006 yılında başladığını söyledi. O dönem Türk Elçiliğinde çalışan Mutlu adında biriyle tanışıyor. Nasıl ve niye tanıştığını belirtmeyen Şahin, Zürih Konsolosluğu’na çağrıldığını kaydederek, devam etti: “Ben askerlik filan diye gittim. Mutlu bana ‘baban aranan siyasi biri. Türkiye’de aileniz de yaşıyor. Senin siyasetle alakalı olmadığını da biliyoruz. Bize çalışmazsan ailen tehlikeye girer. Sen de girersin. Artık seninle tanışmış olduk, geriye dönemeyiz. Sana maddi destek de sunuyoruz. Şimdilik 3 bin İsviçre Frangı, sonra yaptığın işe göre destek veririz. Zaten kimse senden tahmin etmez. Babanın konumunu kullan yeter. Herkes seni içine alır ve görüşür’ dedi. Ben de maddi sorunlarım olduğu için kabul ettim. Mutlu gittikten sonra yine Bern Büyükelçiliğinden Ali Doğan ile ilişkim sürdü. 2011 yılında İstanbul’da 1 Mayıs’a katıldım. Ali Doğan aradı. Ankara’ya git, dedi. Beni Ankara otogarında sivil kişiler aldı ve ‘Teyze’ diye birine götürdüler. Böylece Türkiye’de MİT ile ilişkim sağlandı. ‘Teyze’, sol örgütlere bakıyordu. Bundan sonra Türkiye’ye gelirsem kendilerine bildirmemi ve onlardan gelecek talimatlara uymamı söyledi.
2011 Aralık’ta Devrimci Karargah örgütüne ait notu götürmek için İstanbul’a gittim. Dönüşte beni 3 sivil alıp İstanbul Emniyeti’ne götürdüler, burada MİT elemanı olduğumu söyledim. Ama Terörle Mücadele Şubesi’nden Serdar Bayraktar inanmadı. Savcılığa çıktım, MİT hala devreye girmemişti. Orada MİT elemanı olduğumu söyledim ama savcılık inanmadı. Sonra MİT devreye girdi, serbest bırakıldım. Yasa gereği MİT elemanlarının sorgulanması Başbakanlık iznine bağlandı. Zaten bu görüşmeler de basına sızınca, isim olarak deşifre oldum ve İsviçre’ye döndüm.”
Neden konuşmak istedi?
MİT elemanı Murat Şahin neden gazetemize konuştuğunu da şöyle izah etti: “Çünkü ortada bırakıldım. Resmi olarak hala MİT ajanıyım. Devrimci Karargah davasında Başbakanlığın emriyle serbest bırakıldım. Ama bu emir yazılı olarak mahkemeye verilmediği için her an tutuklanabilir ya da bir grubun hedefi olabilirim.”
Ömer’i resminden tanıdım
Fransız savcının yaptığı açıklamanın ardından medyaya yansıyan Ömer Güney’in fotoğraflarından MİT’teki “Parisli heval” olabileceğinin kafasına takıldığını belirten Murat Şahin, internette saçılan diğer fotoğraflara da bakınca bunun “Parisli heval” diye tanıtılan kişi olduğunun netleştiğini söyledi.
‘Teyze’ fotoğrafını göstermişti
Murat Şahin anlatıyor: “Ömer ile hiçbir yerde karşılaşmadım ve birlikte çalışmadım. Ankara’da bağlı olduğum birimin başındaki ‘Teyze’ kod adlı bayan, Ömer’in fotoğrafını göstererek 'Bu, Paris elemanı, hiç gördün mü, tanıdın mı, bu heval oluyor' diye sormuştu. İlk defa orada resmini gördüm. Bana başka da bir şey söylemedi. Belki de, Avrupa’da onu tanıyıp tanımadığımı, ilişkim olup olmadığını test ediyordu. Belki de bana Ömer’i deşifre etmek için fotosunu gösterdi. Ya da başka bir neden. Ben de 'tanımıyorum' dedim va sohbet öyle kapandı. Bana bir ara 'Hollanda aldı ama ucuz yırttı, dikkat edin' demişti. ‘Teyze’nin gösterdiği ve 'Parisli heval' dediği kişi, Ömer Güney’in ta kendisidir. Bundan eminim.”
Kim bu Çankaya’daki Teyze?
Bizim birimin başıdır. 55-60 yaşları arasındadır. Uzun yıllar birimde çalışmış, tecrübeli bir bayandır. Sol örgütlere bakan birimdir bu. Kürt birimi ayrıdır. Ankara Çankaya’da tepeye doğru bir evde konumlanır. Özel bir dairedir ama MİT’e çalışır. Biz Ankara’ya gitiğimizde ‘Teyze’ ile orada buluşuruz. Ömer’in fotosunu da orada göstermişti. Karadenizli olduğunu duydum. Adını bilmeyiz ve soramayız. Bizim için sadece ‘Teyze’dir.
Elçilikler bilir
Avrupada sol örgütler ve Kürtlere karşı MİT faaliyetleri elçilikler bünyesindeki elemanlarla sürdürülür. Sokaktaki MİT elemanları talimatları bunlardan alırlar. Mesela İsviçre’deki görevli Bern Büyükelçiliğinde çalışan Ali Doğan’dır. Daha önce ise Mutlu’ydu.
Neden Paris cinayetleri?
Bence Ömer tek başına değildir. O tetikçidir. O yanında uzman 2-3 iyi ajan olmadan bu işi yapamaz. Tek başına yapması imkansız. Aldığımız eğitimlerde de zaten tek başına yapılması uygun görülmez. Paris katliamı, MİT içindeki sertlik yanlılarının işidir. Çünkü öyle bir kanadın varlığını en iyi biz biliriz. MİT içinden JİTEM ve Ergenekon’a kadar. Bazıları savaşın devamından, Kürtlerin hiçbir hak almamasından yana, bazıları ise çözümden yana. Bence bu kanatların çekişmesinin bir ürünüdür. Ömer eğer tutuklanmasaydı, ya Paris’ten çıkarılır ya da başına bir şey gelirdi. Eğer tetikçi o ise konuşmayabilir. Vaatler verilmiştir.
Sızma yöntemi nasıl?
Ömer Güney’in Kürt derneğine sızması, zaten bilinen bir yöntemdir. Avrupa’da derneklere sızmak kolaydır. Zor olan hedef seçilenlere yakın olacak kadar ilişki kurmaktır. Ömer tahmin ediyorum, dernek çalışanlarından daha keskin, daha atılgan, her şeyi yapan, koşan bir görüntü vererek güven kazanmıştır. Bu güven olmasaydı, bu kişilere bu kadar yakın olamazdı.
Fransızlara konuşur mu?
Fransa polisi ve yargısı can güvenliğimi garanti ederek bilgime başvurmak isterse, bildiklerimi onlara anlatırım.
İddianameye yansıyan anlatımları
Devrimci Karargah davasının iddianamesinde, Şahin’in anlatımlarına yer verildi. İddianamedeki anlatımlarına göre Zürih’te yaşayan Şahin, MİT’in görevlendirmesiyle Facebook’ta sol içerikli bir sayfa açtı. Sayfada Türkiye’den, kendisini ‘Deniz’ diye tanıtan Bayram Akdoğdu’yla tanıştı. DK’lı olduğu ileri sürülen Akdoğdu, çıkardıkları ‘Devrimci Cephe’ adlı dergiyi Zürih Halkevi’ne göndermek için Şahin’den aracı olmasını istedi. Şahin, Şubat 2011’de, örgütün askeri kanat sorumlusu olduğu iddia edilen ‘Faruk’ kod adlı Şemdin Şimşir’le tanıştı. Şahin, 1 Mayıs’a katılmak üzere İstanbul’a gelip Bayram Akdoğdu ile buluştu.
1 Mayıs’tan sonra İsviçre’ye dönen Murat Şahin, 2 Aralık 2011’de Şemdin Şimşir ve Eyüp Çelik ile buluştu. Şimşir, Şahin’in Türkiye’ye giderek, örgüt sorumlusu olduğu iddia edilen ‘Vural’ kod adlı Volkan Karakuş’a iletmesi için yazılı not verdi. Ayrıca ‘Vural sokaklar ve liselere yönelik faaliyetlerde bulunsun’, ‘Aşağıya adam yollayabilirse adam bulsun’ ve ‘Ayın 20’sine kadar dergi için net haber versinler’ şeklindeki sözlü notları da aktarmasını istedi. Şimşir, MİT’çi Şahin’e buluşma adresi olarak kardeşi Gülseren Poyraz’ın kitapçı dükkanını gösterdi. Şahin, DK’lı Volkan Karakuş ile buluşmak üzere 3 Aralık 2011’de Türkiye’ye geldi. İlk olarak, notun fotokopisini MİT’e veren Şahin, bir gün sonra Karakuş’la buluştu ve notları teslim etti.
MİT elemanı Şahin'den yeni bilgiler
İsviçre'de yaşayan ve resmi olarak halen MİT elemanı olarak göründüğünü söyleyen Murat Şahin, İsviçre'de kendisiyle irtibat kuran MİT personeli ile Büyükelçilik'te görüştüğünü söylerken, Türkiye'de ise serbest bırakıldıktan sonra kendisini havaalanına bizzat İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde KCK masasına bakan Komiser Ayhan'ın bıraktığını açıkladı.
Avrupa'da yayın yapan Yeni Özgür Politika gazetesine dikkat çekici açıklamalarda bulunan MİT elemanı Murat Şahin, Nuçe Tv'de Baki Gül'ün sunduğu "Aktüel 14" programında canlı yayına katıldı. Gazeteci Gül'ün sorularını yanıtlayan MİT elemanı Şahin, Devrimci Karargah davasından gözaltına alınma süreci, MİT'e nasıl çalıştıkları, nasıl eğitildikleri, halkın arasında nasıl güven kazandıkları ve Ömer Güney'i nasıl tanıdığı gibi birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
İSVİÇRE'DE ALİ DOĞAN İRTİBAT KURDU
32 yaşında olduğunu ve İsviçre'de yaşadığını ifade eden Murat Şahin canlı yayında şunları anlattı: "Geçici bir süre çalıştığım bir kurum vardı. Direk Ankara'ya MİT'e çalıştım. İsviçre'de MİT personelleri ile ilişki kurdum ve Ankara'ya gittim Türk soluna bakan Teyze diye bir sorumlu ile görüştürdüler. Ali Doğan MİT personeli İsviçre'de, onun tarafından yönlendirildim. 4 senede bir değişiyor bunlar. Ali Doğan'dan önce Mutlu diye biri vardı. Sonra o gitti Ali Doğan vardı o geldi. Yakalanma sürecine kadar onunla kaldım. Ankara'da Çankaya çevresinde MİT'e ait olduğunu söyledikleri bir eve götürdüler. MİT'e çalıştığımıza dair herhangi bir kimlik, form doldurma yok.
Beni daha çok bir sol örgüte yönlendirdiler, bilgi alışverişi için. 'Şu kişi burada mıdır değil midir? Neler yapıyor gibi şeyleri aktarıyordum. 6 Aralık'ta gözaltına alındım emniyete götürüldüm. MİT elemanı olduğumu söyledim, inanmadılar. Çünkü elimde kanıt yoktu. Kimlik filan yoktu araştırma yaptılar savcılık da inanmadı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra İstanbul MİT'ten gelenler personelleri olduğumu söylediler bırakıldım. Yakalanmadan önce Ali Doğan bana 'oldu ki Türkiye'de yakalanırsan bizi tanımıyorsun seni kısa sürede kaçırırız cezaevinden' dedi. Bırakıldıktan sonra rahatça İsviçre'ye çıktım. Hatta İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde KCK masasına bakan Komiser Ayhan beni havaalanına bıraktı.
Bırakıldıktan sonra eve geçtiğimde irtibat kurmak istedim. Yıldız'lardaki MİT personelleri resmen beni kovdu, 'kendi başının çaresine bak' dediler beni kovdular. Ben MİT üyesiyim dediğim için ve basına yansıdığı için deşifre olduğum için beni kovdular...
ÖMER'İN GÖZLÜKLÜ, BEYAZ GÖMLEKLİ RESMİNİ GÖSTERDİLER
Başka elemanlarla bir araya gelmedim, zaten birbirleri ile tanıştırmıyorlar. O riske girmiyorlar. O evde (Ankara'daki MİT evinde) bana birkaç resim gösterdi (Teyze) ve Ömer Güney vardı. Şu şekil düşünüyorum elemanlar ikiye ayrılır tetikçiler vardır, bilgi alışverişi yapanlar vardır. Büyük ihtimalle görmüş olabileceğimi sanmıştır herhangi bir yürüyüş veya gecelerde olabilir, onun için gösterdi, ben de tanımadığımı söyledim.
Gözlüklü resmini gösterdi, beyaz gömlek vardı, duvarın önünde çekilmiş bir fotoğraftı. O olduğundan eminim çünkü teorik anlamda eğitiliyorduk; yüz, isim, cisim unutmamız imkansız.
Örgüte sızabilmem için ilk başta kolay yollardan başlıyorduk. Önceden tanıdığımız çevreden başlıyorduk. Tabiki sonra dernek üyeliğine geçiyorduk. Orada hemen 'bildiri dağıtalım dergi dağıtalım' diye ön plana atılıyorduk, güven kazanıyorduk ve kolaylıkla bilgilere ulaşıyorduk.
Tetikçiler ayrı onların nasıl eğitildiğini tam bilmiyorum. Avrupa'da tam olarak net bilmiyorum nerede tetikçiler vardır. Bu saatten sonra devamı gelir mi gelmez mi (suikastların) tam bilemiyorum. Tetikçiler genelde Avrupa'dadır ve sorumluların olduğu bölgelerde olurlar. Tam olarak nerede oldukları konusunda bilgi veremem. Almanya olur Fransa olur... Onlar gizli tutulur.
2006'dan 2013'e kadar içinde kaldım, eğitimi veren kişi MİT personelidir. MİT personelleri büyükelçilikte resmi olarak çalışırlar. 2 haftada bir görüşülür. 2 haftada bir hata yapmayacağın bir şeyi anlatırlar. Şunu şu şekilde yaparsın. Yürüyüşlere gittiğim zaman birisiyle konuştuğumda ona selam veririm ve sırama geçerim. Fazla konuşmam. Bern Büyükelçiliği'nde eğitim veren tek kişidir. Eğitimi veren Ali Doğan şimdi gitti ve yerine başka birisi geldi.
Ankara'da Teyze diye hitap ettiğimiz kişi bana şunu söyledi. Bir ilk 'heval' geldi ikincisi de sensin dedi. Bir de seninle görüştüm. Heval'den kastı Ömer Güney'di. MİT daha çok sol olan eylemlerde Devrimci Karargah ve Ergenekon üzerinde duruyorlardı. Beni de Devrimci Karargah'a yönlendirdiler.
ÖMER GÜNEY'İN FOTOĞRAFINI "TEYZE" GÖSTERDİ
Komiser Ayhan bana ben bırakıldıktan sonra 'hiç merak etme KCK, Ergenekon, Devrimci Karargah davasını birleştireceğiz' dedi. Nasıl yapacaklarını söyleyemedi bana. Yanımızda MİT tarafından tutulan bir avukat vardı. Polat Küçük diye bir avukat. Siyasi şeylere bakmıyor. Daha çok mafya, çete, şike davalarına bakan bir avukat. MİT tarafından bana yönlendirildi. Yani MİT karşıladı.
Emniyetin elemanları farklıdır MİT'in elemanları farlıdır. MİT bilgileri toplar Emniyet'e bildirir onlar da operasyon yapar. Başka birlikte çalışmaları yoktur. Zaten birbirleri ile çatışma halindeler.
Bazı bildiğim bilgiler var onları canlı yayında açıklamak istemiyorum. Daha sonra açıklayabilirim. Sol örgütlere ilişkin, kişilere yönelik, bazı bilgiler var onları şu anda tehlike altına giriyorum.
Ömer Güney fotoğrafını MİT binasında Teyze kod adlı MİT elemanı bana gösterdi. Katliamdan sonra bir arkadaş beni aradı 'yakalanan kişiyi gördün mü' dedi hayır dedim, internetten baktım ve evet bu kişiyi tanıyorum dedim.
En son 2011 Mayıs'ında Teyze ile görüştüm. 1 Mayıs'a katılmaya gitmiştim İstanbul'a ve bana telefon açtılar '1 Mayıs'a katılmayacaksın ortalık karışık' denildi. Sonra 3 gün sonra filan bir telefon geldi ve ben Ankara'ya çağrıldım oraya gittim. Önce beni bir personel aldı eve götürdü bir saat sonra korumalarıyla, şoförüyle Teyze kod adlı MİT'çi geldi. Trabzonlu, kızılsaçlı, 55 yaşlarında. Sanırım 30 yıldır MİT'in içinde. Sadece Türk soluna bakıyor. Kendisi Trabzonlu olduğunu söyledi. Türkmen misiniz diye sordum yok Trabzonluyum dedi.
Yıllardır çalıştım ve sonra ayrıldım. Düne kadar gazeteye görüşmeyene kadar saklanıyordum. Hem çevreden hem Türk tarafından saklanıyordum. Düşündüm taşındım, bu olay da beni biraz şok etti. Kendimi temize çıkarıp tekrardan sola geçmek için değil. Bir Kürt olarak utandım.
"ELAZIĞ KARAKOÇANLI'YIM"
Elazığ Karakoçanlıyım. MİT elemanları için Kürt olmasına dikkat ediyor. Kürtçe bilmesi lazım elemanın. Benim Kürtçem yok o yüzden beni daha çok Türk soluna yönlendirdiler. Fransa devleti beni çağırırsa bu saatten sonra konuşurum ve her şeyi konuşurum. Bütün bu yaptıklarımdan pişmanım. Birçok şeyi kaybettim. Hem aile içinde sorunlarım çıktı sokağa çıkamaz oldum. Artık bu işe bir son vermeyi düşündüm."
AVUKAT POLAT ŞAHİN: BENİ MİT DEĞİL, AİLESİ TUTTU
Murat Şahin'in MİT tarafından kendisine tahsis edildiğini belirtti Avukat Polat Küçük, DİHA'ya yaptığı açıklamada, "Murat gözaltında MİT elemanı olduğunu söylüyordu. Ama ben bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum. Beni MİT değil ailesi tuttu. Gözaltının ardından tutuklandı ve biz itiraz ettik. MİT elemanı olduğu için mi yoksa delil yetersizliğinden mi bırakıldı bilmiyorum. Ara kararla 10 ya da 12 gün sonra serbest bırakıldı. Daha sonra vekalet ücretinde anlaşamayınca avukatlığını bıraktım" iddiasında bulunmuştu.
Yeni Özgür Politika