Yol Haritasını İndirmek İçin:
Türk devletinin yaklaşık bir buçuk yıldır, kamuoyundan gizlediği Öcalan’ın yol haritası sonunda avukatlarının eline geçti. Öcalan Yol Haritası’nda üç aşamalı bir eylem planı öneriyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 156 sayfalık “Yol Haritası”, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne verilince, Öcalan’ın avukatlarının da eline geçti.
Öcalan, yol haritasında “kavramsal, kurumsal ve ilkesel çerçeveyi” koyduktan sonra, ilkesel çerçeveyi 10 başlık altında anlatıyor: 1- Demokratik Ulus İlkesi, 2- Ortak Vatan (Demokratik Vatan) İlkesi, 3- Demokratik Cumhuriyet İlkesi, 4- Demokratik Anayasa İlkesi, 5- Demokratik Çözüm ilkesi, 6- Bireysel ve Kolektif Haklar ve Özgürlüklerin Birlikteliği İlkesi, 7- İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi, 8- Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi, 9- Ahlâk ve Vicdan İlkesi, 10- Demokrasilerin Öz Savunma İlkesi
Türkiye’de demokrasi sorunu ve demokratik anayasa çözümünün ele alındığı Yol Haritası’nda, demokrasi sorununun ortaya çıkış, gelişimi ve sonuçları değerlendiriliyor.
Öcalan, krizden çıkış ve demokratik anayasa çözümünü de ilkesel çerçevenin ortaya konulduğu aynı başlıklar altında sunuyor.
Yol Haritasında ayrıca Kürt sorunu ve çözüm olasılıkları, Türk-Kürt ilişkilerinde tarihsel diyalektik, Cumhuriyetin kapitalist modernite projesinin tıkanması ve PKK’nin ortaya çıkışı inceleniyor.
Kürt sorununda çözüm olasılıkları başta ekonomik, sosyal, güvenlik ve diplomatik boyut olmak üzere bir çok açıdan irdeleniyor.
Öcalan, Yol Haritası’nda bir eylem planı da sunuyor.
Öcalan’ın ortaya koyduğu Demokratik İlkesel Çerçeve özetle şöyle:
“Geliştirilecek demokratik çözümlerin güncel ve konjonktürel olmanın da ötesinde yapısal olmaları kalıcı olmalarını da beraberinde getirir. Sorunların çözümü günü kurtarmaya değil, ya sistemi kurtarmaya ya da yoksa yeniden inşa etmeye hizmet etmelidir. Fonksiyonel devlet ve toplumun kalıcı istikrarı bu tip çözümleri gerekli kılar. Demokrasi bir devlet ve toplum sistemi olduğuna göre, demokratikleşme adımları sistemli olmak durumundadır. Daha da geliştirilmeleri mümkün olan sıralayacağımız ilkelerin demokratik sistem için kalıcı bir çerçeve tesis etmenin asgari koşullarını sağlayıcı nitelikte olduğu kanısındayım. Buna göre;
1- Demokratik Ulus İlkesi: Dil, etnisite, sınıf ve devlete dayanmayan, çok dilli, çok etnisiteli, sınıf ayrımına ve devlet ayrıcalığına yer vermeyen, özgür ve eşit bireylere dayanan demokratik toplumun ulus halini ifade eder. Demokratik ulus demokratik vatandaştan ve topluluklardan oluşur. Açık uçlu kültürel kimliklerden oluşan esnek ulus paradigmasını esas alır.
2- Ortak Vatan (Demokratik Vatan) İlkesi: Hiçbir kişinin diğerini, hiçbir topluluğun diğer topluluğu ötekileştirmediği, eşit ve özgürce paylaşılan anavantanların toplamını ifade eder.
3- Demokratik Cumhuriyet İlkesi:Devletin demokratik topluma ve bireye açık olmasını ifade eder. Devlet örgütlenmesiyle bireyin demokratik örgütlenmesi farklı olgular olup, birbirlerinin meşruiyetine saygıyı esas alır.
4- Demokratik Anayasa İlkesi: Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşan anayasadır.
5- Demokratik Çözüm İlkesi: Demokratik çözüm ilkesi, daha çok devlet olmayı hedeflemeyen, devletin uzantısı da olmayan sivil toplumun demokratikleşmesini, yani demokratik toplumu esas alan çözüm modelidir. Devletin bünyesinde temel biçim değişikliklerine yönelmekten ziyade, toplum bünyesinde işleyen bir demokratik rejim arayan çözümlere yönelir.
6- Bireysel ve Kolektif Hakların Ayrılmazlığı İlkesi: Nasıl ki bireylerden oluşan toplum yine de bireylerin toplamından farklı bir şeyse, aralarında farklılık olsa da, bireysel ve kolektif haklar da aynı toplumun iki farklı yüzünü ifade eder. Tek yüzlü madalyonun olmaması gibi, sadece bireysel veya kolektif hak sahibi toplum veya bireyler de olmaz.
7- İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi: Demokratik ulus çözümü kapitalist modernitenin pozitivist ideolojik hegemonyasını ve bireycilik olarak yeniden inşa edilmiş liberalist köleliğini aşmadan gerçekleştirilemez. Kendi toplumsal doğası hakkındaki öz bilinç, demokratik ulusal çözümün bilinç koşuludur.
8- Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Toplumsal gerçeklikler tarihsel gerçekliklerdir. Tarihte yaşanan gerçeklikler çok az farkla şimdide de, güncel olanda da yaşar. Tarih ve şimdi arasındaki bağlar doğru kurulmadan, kapitalist modernitenin tarihsizleştirilen bireyciliği ve homojen, anlık, şimdilikçi toplum zihniyeti aşılamaz. Tarih ve şimdinin doğru kavranışı demokratik ulus çözümü için gerekli bir koşuldur.
9- Ahlâk ve Vicdan İlkesi: Hiçbir toplumsal sorun ahlâk ve vicdana başvurulmadan sağlıklı bir çözüme vardırılamaz. Modernitenin yalnız başına güç ve hukuk çözümleri, sorunları bastırmaktan ve çarpıtmaktan öteye sonuç vermez. Demokratik ulus çözümünde ahlâk ve vicdandan kaynaklı empati şarttır.
10- Demokrasilerin Öz Savunması İlkesi: Öz savunmazsız varlık olmadığı gibi, doğanın en gelişmiş varlığı olan demokratik toplumlar da öz savunmasız gerçekleşemez, varlığını sürdüremez. Demokratik ulusal çözümlerde öz savunma ilkesinin gerekleri karşılanmak durumundadır.”
ÇÖZÜM İÇİN EYLEM PLANI
“Savaşın tarafları arasında planlar yok değildir. Eylem planları, üzerinde en çok durulan ve yapılan çalışmalardır. Kendi deneyimlerimden bu çalışmaların varlığını çok iyi bilmekteyim. Tek taraflı eylem planları iştiyakla yapılır. Zor olanı, tarafları buluşturacak eylem planları geliştirmektir. Karşılıklı empati olmadan bu tür planlar geliştirilemez. Tek taraflı olarak geliştirilen ve halen uygulanan eylem planları hakkında kısa bir değerlendirmeyle birlikte, iki tarafın uzlaşmasına yol açacak olası bir eylem planına ilişkin görüşlerimi sunmaya çalışacağım. Kendimi planın uygulanmasından sorumlu bir taraf olarak görmediğimi baştan belirtmeliyim. Çünkü içinde bulunduğum hükümlülük statüsü ve uygulanma koşulları taraf olmamı mümkün kılmaya elvermez. Sunduğum görüşler daha çok tarafların birbirini gerçekçi tanımalarını sağlamayı ve olası ortak bir eylem planına ilişkin olmazlarla olabilirler konusunda aydınlatıcı olmayı hedefliyor.
Demokratik Çözüm Planı çerçevesinde Eylem Planına gelirsek, demokratik çözüm planının ana hatları üzerinde devletin temel kurumlarıyla hükümetin mutabakatı oluşursa ve Kürt tarafıyla birlikte demokratik güçlerin de desteğini alırsa, muhtemel uygulamalar-aşamalar şu yönde gelişebilir:
a- Birinci Aşama: PKK’nin çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi. Bu aşamada tarafların provokasyonlara gelmemeye, güçleri üzerindeki kontrolü sıklaştırmaya ve kamuoyunu hazırlamaya devam etmeleri gerekir.
b- İkinci Aşama: Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayından geçmiş ve hazırlayacağı önerilerle hukuki engellerin kaldırılmasına yardımcı olacak bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun teşkil edilmesi. Komisyonun teşkilinde tüm taraflar arasında azami muvafakat aranacaktır. Bu komisyonda yapılacak itiraflar ve savunmalara bağlı olarak bir af müessesesi önerilerek TBMM’ne sunulacaktır. Yasal engellerin bu biçimde kaldırılması halinde, PKK yasadışı konumdaki varlığını ABD, AB, BM, Irak Kürt Federe Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin içinde bulunacağı bir kurulun denetiminde Türkiye sınırlarının dışına çıkarabilecektir. Daha sonra bu güçlerini kontrollü olarak değişik alan ve ülkelerde üslendirebilecektir. Bu aşamada önemli olan kritik nokta, PKK siyasi tutuklu ve hükümlülerinin bırakılmasıyla PKK silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesinin birlikte planlanmasıdır. “Biri diğersiz olmaz” ilkesi geçerlidir.
c- Üçüncü Aşama: Demokratikleşmenin anayasal ve yasal adımları atıldıkça tekrar silahlara başvurmanın zemini kalmayacaktır. Başta PKK’de görev almış olanlar olmak üzere, uzun yıllardan beri sürgün yaşayan, vatandaşlıktan çıkarılmış ve mülteci konumuna düşmüş olanların peyderpey yurda dönmesi başlayacaktır. KCK faaliyetlerinin yasallık kazanmasıyla PKK’nin Türkiye sınırları dahilinde faaliyet göstermesine gerek kalmayacaktır. Her bakımdan legal demokratik siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetler esas alınacaktır.
Bu aşamalı planın hayata geçmesinde konumum stratejik önem arz etmektedir. Planın Öcalansız yürüme şansı çok sınırlıdır. Dolayısıyla konumuna ilişkin makul çözümler geliştirilmek durumundadır.
Türkiye’nin tarihsel gerçekliklerine ve güncel koşullarına yanıt olabilecek ‘Demokratik Açılım ve Kürt Sorununu Çözme Modeli’, uygulanması halinde sadece kendisi için tarihin daha özgürce akması anlamına gelmekle sınırlı kalmayacak, Ortadoğu halklarının da demokratik, eşit ve özgür gelişme yolu olacaktır. Kapitalist modernite unsurlarının bölge kültürü üzerindeki işgali ve sömürgeciliğine karşı demokratik modernite unsurlarının gelişmesi, kendi tarihsel gerçekliklerine uygun bir sistem haline dönüşme imkân ve gücünü kazanacaktır. Tarih belki de ilk defa işgalin, sömürgeciliğin ve her türlü fethin tarihi olarak yazılmaktan kurtulacak, demokratik ve eşit-özgür bireyin yaşamından oluşan toplumun tarihi olarak yazılacaktır.”
http://es.scribd.com/doc/50408261/Yol-Haritasi-Abdullah-Ocalan
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 156 sayfalık “Yol Haritası”, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne verilince, Öcalan’ın avukatlarının da eline geçti.
Öcalan, yol haritasında “kavramsal, kurumsal ve ilkesel çerçeveyi” koyduktan sonra, ilkesel çerçeveyi 10 başlık altında anlatıyor: 1- Demokratik Ulus İlkesi, 2- Ortak Vatan (Demokratik Vatan) İlkesi, 3- Demokratik Cumhuriyet İlkesi, 4- Demokratik Anayasa İlkesi, 5- Demokratik Çözüm ilkesi, 6- Bireysel ve Kolektif Haklar ve Özgürlüklerin Birlikteliği İlkesi, 7- İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi, 8- Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi, 9- Ahlâk ve Vicdan İlkesi, 10- Demokrasilerin Öz Savunma İlkesi
Türkiye’de demokrasi sorunu ve demokratik anayasa çözümünün ele alındığı Yol Haritası’nda, demokrasi sorununun ortaya çıkış, gelişimi ve sonuçları değerlendiriliyor.
Öcalan, krizden çıkış ve demokratik anayasa çözümünü de ilkesel çerçevenin ortaya konulduğu aynı başlıklar altında sunuyor.
Yol Haritasında ayrıca Kürt sorunu ve çözüm olasılıkları, Türk-Kürt ilişkilerinde tarihsel diyalektik, Cumhuriyetin kapitalist modernite projesinin tıkanması ve PKK’nin ortaya çıkışı inceleniyor.
Kürt sorununda çözüm olasılıkları başta ekonomik, sosyal, güvenlik ve diplomatik boyut olmak üzere bir çok açıdan irdeleniyor.
Öcalan, Yol Haritası’nda bir eylem planı da sunuyor.
Öcalan’ın ortaya koyduğu Demokratik İlkesel Çerçeve özetle şöyle:
“Geliştirilecek demokratik çözümlerin güncel ve konjonktürel olmanın da ötesinde yapısal olmaları kalıcı olmalarını da beraberinde getirir. Sorunların çözümü günü kurtarmaya değil, ya sistemi kurtarmaya ya da yoksa yeniden inşa etmeye hizmet etmelidir. Fonksiyonel devlet ve toplumun kalıcı istikrarı bu tip çözümleri gerekli kılar. Demokrasi bir devlet ve toplum sistemi olduğuna göre, demokratikleşme adımları sistemli olmak durumundadır. Daha da geliştirilmeleri mümkün olan sıralayacağımız ilkelerin demokratik sistem için kalıcı bir çerçeve tesis etmenin asgari koşullarını sağlayıcı nitelikte olduğu kanısındayım. Buna göre;
1- Demokratik Ulus İlkesi: Dil, etnisite, sınıf ve devlete dayanmayan, çok dilli, çok etnisiteli, sınıf ayrımına ve devlet ayrıcalığına yer vermeyen, özgür ve eşit bireylere dayanan demokratik toplumun ulus halini ifade eder. Demokratik ulus demokratik vatandaştan ve topluluklardan oluşur. Açık uçlu kültürel kimliklerden oluşan esnek ulus paradigmasını esas alır.
2- Ortak Vatan (Demokratik Vatan) İlkesi: Hiçbir kişinin diğerini, hiçbir topluluğun diğer topluluğu ötekileştirmediği, eşit ve özgürce paylaşılan anavantanların toplamını ifade eder.
3- Demokratik Cumhuriyet İlkesi:Devletin demokratik topluma ve bireye açık olmasını ifade eder. Devlet örgütlenmesiyle bireyin demokratik örgütlenmesi farklı olgular olup, birbirlerinin meşruiyetine saygıyı esas alır.
4- Demokratik Anayasa İlkesi: Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşan anayasadır.
5- Demokratik Çözüm İlkesi: Demokratik çözüm ilkesi, daha çok devlet olmayı hedeflemeyen, devletin uzantısı da olmayan sivil toplumun demokratikleşmesini, yani demokratik toplumu esas alan çözüm modelidir. Devletin bünyesinde temel biçim değişikliklerine yönelmekten ziyade, toplum bünyesinde işleyen bir demokratik rejim arayan çözümlere yönelir.
6- Bireysel ve Kolektif Hakların Ayrılmazlığı İlkesi: Nasıl ki bireylerden oluşan toplum yine de bireylerin toplamından farklı bir şeyse, aralarında farklılık olsa da, bireysel ve kolektif haklar da aynı toplumun iki farklı yüzünü ifade eder. Tek yüzlü madalyonun olmaması gibi, sadece bireysel veya kolektif hak sahibi toplum veya bireyler de olmaz.
7- İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi: Demokratik ulus çözümü kapitalist modernitenin pozitivist ideolojik hegemonyasını ve bireycilik olarak yeniden inşa edilmiş liberalist köleliğini aşmadan gerçekleştirilemez. Kendi toplumsal doğası hakkındaki öz bilinç, demokratik ulusal çözümün bilinç koşuludur.
8- Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Toplumsal gerçeklikler tarihsel gerçekliklerdir. Tarihte yaşanan gerçeklikler çok az farkla şimdide de, güncel olanda da yaşar. Tarih ve şimdi arasındaki bağlar doğru kurulmadan, kapitalist modernitenin tarihsizleştirilen bireyciliği ve homojen, anlık, şimdilikçi toplum zihniyeti aşılamaz. Tarih ve şimdinin doğru kavranışı demokratik ulus çözümü için gerekli bir koşuldur.
9- Ahlâk ve Vicdan İlkesi: Hiçbir toplumsal sorun ahlâk ve vicdana başvurulmadan sağlıklı bir çözüme vardırılamaz. Modernitenin yalnız başına güç ve hukuk çözümleri, sorunları bastırmaktan ve çarpıtmaktan öteye sonuç vermez. Demokratik ulus çözümünde ahlâk ve vicdandan kaynaklı empati şarttır.
10- Demokrasilerin Öz Savunması İlkesi: Öz savunmazsız varlık olmadığı gibi, doğanın en gelişmiş varlığı olan demokratik toplumlar da öz savunmasız gerçekleşemez, varlığını sürdüremez. Demokratik ulusal çözümlerde öz savunma ilkesinin gerekleri karşılanmak durumundadır.”
ÇÖZÜM İÇİN EYLEM PLANI
“Savaşın tarafları arasında planlar yok değildir. Eylem planları, üzerinde en çok durulan ve yapılan çalışmalardır. Kendi deneyimlerimden bu çalışmaların varlığını çok iyi bilmekteyim. Tek taraflı eylem planları iştiyakla yapılır. Zor olanı, tarafları buluşturacak eylem planları geliştirmektir. Karşılıklı empati olmadan bu tür planlar geliştirilemez. Tek taraflı olarak geliştirilen ve halen uygulanan eylem planları hakkında kısa bir değerlendirmeyle birlikte, iki tarafın uzlaşmasına yol açacak olası bir eylem planına ilişkin görüşlerimi sunmaya çalışacağım. Kendimi planın uygulanmasından sorumlu bir taraf olarak görmediğimi baştan belirtmeliyim. Çünkü içinde bulunduğum hükümlülük statüsü ve uygulanma koşulları taraf olmamı mümkün kılmaya elvermez. Sunduğum görüşler daha çok tarafların birbirini gerçekçi tanımalarını sağlamayı ve olası ortak bir eylem planına ilişkin olmazlarla olabilirler konusunda aydınlatıcı olmayı hedefliyor.
Demokratik Çözüm Planı çerçevesinde Eylem Planına gelirsek, demokratik çözüm planının ana hatları üzerinde devletin temel kurumlarıyla hükümetin mutabakatı oluşursa ve Kürt tarafıyla birlikte demokratik güçlerin de desteğini alırsa, muhtemel uygulamalar-aşamalar şu yönde gelişebilir:
a- Birinci Aşama: PKK’nin çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi. Bu aşamada tarafların provokasyonlara gelmemeye, güçleri üzerindeki kontrolü sıklaştırmaya ve kamuoyunu hazırlamaya devam etmeleri gerekir.
b- İkinci Aşama: Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayından geçmiş ve hazırlayacağı önerilerle hukuki engellerin kaldırılmasına yardımcı olacak bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun teşkil edilmesi. Komisyonun teşkilinde tüm taraflar arasında azami muvafakat aranacaktır. Bu komisyonda yapılacak itiraflar ve savunmalara bağlı olarak bir af müessesesi önerilerek TBMM’ne sunulacaktır. Yasal engellerin bu biçimde kaldırılması halinde, PKK yasadışı konumdaki varlığını ABD, AB, BM, Irak Kürt Federe Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin içinde bulunacağı bir kurulun denetiminde Türkiye sınırlarının dışına çıkarabilecektir. Daha sonra bu güçlerini kontrollü olarak değişik alan ve ülkelerde üslendirebilecektir. Bu aşamada önemli olan kritik nokta, PKK siyasi tutuklu ve hükümlülerinin bırakılmasıyla PKK silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesinin birlikte planlanmasıdır. “Biri diğersiz olmaz” ilkesi geçerlidir.
c- Üçüncü Aşama: Demokratikleşmenin anayasal ve yasal adımları atıldıkça tekrar silahlara başvurmanın zemini kalmayacaktır. Başta PKK’de görev almış olanlar olmak üzere, uzun yıllardan beri sürgün yaşayan, vatandaşlıktan çıkarılmış ve mülteci konumuna düşmüş olanların peyderpey yurda dönmesi başlayacaktır. KCK faaliyetlerinin yasallık kazanmasıyla PKK’nin Türkiye sınırları dahilinde faaliyet göstermesine gerek kalmayacaktır. Her bakımdan legal demokratik siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetler esas alınacaktır.
Bu aşamalı planın hayata geçmesinde konumum stratejik önem arz etmektedir. Planın Öcalansız yürüme şansı çok sınırlıdır. Dolayısıyla konumuna ilişkin makul çözümler geliştirilmek durumundadır.
Türkiye’nin tarihsel gerçekliklerine ve güncel koşullarına yanıt olabilecek ‘Demokratik Açılım ve Kürt Sorununu Çözme Modeli’, uygulanması halinde sadece kendisi için tarihin daha özgürce akması anlamına gelmekle sınırlı kalmayacak, Ortadoğu halklarının da demokratik, eşit ve özgür gelişme yolu olacaktır. Kapitalist modernite unsurlarının bölge kültürü üzerindeki işgali ve sömürgeciliğine karşı demokratik modernite unsurlarının gelişmesi, kendi tarihsel gerçekliklerine uygun bir sistem haline dönüşme imkân ve gücünü kazanacaktır. Tarih belki de ilk defa işgalin, sömürgeciliğin ve her türlü fethin tarihi olarak yazılmaktan kurtulacak, demokratik ve eşit-özgür bireyin yaşamından oluşan toplumun tarihi olarak yazılacaktır.”