Rozan Serhat
Bir süreden beri PKK güçlerinin kontrolündeki alanlarda, Medya Savunma Savunma Alanları’ndayız.
Baharla birlikte canlanan doğa, binbir çeşit çiçekle gelin gibi süslenmeye başlayan Kürdistan dağlarına baş döndürücü bir güzellik sunarak cömertlikte sınır tanımıyor.
Peki baharın geldiği dağlarda, gerilla güçlerinin havası nasıl?
PKK lideri Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasında başlayan ‘barış görüşmeleri’ bahar havası mı yaşatıyor dağlarda?
Gerçekten Türk medyasının yazdığı gibi her şey ‘oldu bitti’ mi?
PKK güçleri geri çekilip silahları tümden susturacak mı?
Geri çekilmek ‘yok olmak’ mıdır?
Tarihinin en şiddetli savaşına hazırlanırken birden bire gelen bu ‘barış’ havası harekette nasıl karşılandı?
Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan son sürecin yansımalarını görmek, gerilla güçleriyle konuşmak, KCK yönetimiyle görüşmek, mevcut havayı solumak için gerilla güçlerinin üstlendiği Kandil ve diğerler alanlara gittik.
Biz alandayken Öcalan ve Türk devleti arasında yapılan görüşmeler; HPG’nin elindeki esir asker ve devlet görevlilerinin teslim edilmesi, ateşkes ilan edilmesi ve gerilla güçlerinin Kuzey Kürdistan’dan geri çekilmesi kararı gibi çok önemli sonuçlar doğurdu.
Dağda, İmralı, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan her gelişme çok dikkatli ve ayrıntılı şekilde takip edildiğine şahit olduk. Hiçbir detay ve gelişme gözden kaçırılmamaya özen gösteriyor. Gerilla alanlarını gezerken KCK Yürütme Konseyi’nden, en genç gerillaya kadar kiminle konuşursanız size ilk vurgulanan şey Öcalan’a sarsılmaz bir inançla gösterilen bağlılıktır.
PKK’nin önderliksel bir hareket olduğunu unutmadan belirtmek gerekir ki, KCK yönetimi, Öcalan’ın bu son stratejik hamlesini zamanında ve doğru okudu.Ortadoğu’da yaşananlar, değişen dengeler her ne kadar PKK hareketine kısa vadede avantaj sağlayacağı öngörülse de, Öcalan’ın başlattığı bu son stratejik hamlenin, Kürt halkı ve bölge halkları için uzun vadede daha yararlı olacağı sonucunu çıkararak Öcalan’ın yanında tam tekmil yer alması, hareketin gelişmeleri doğru okuduğunu göstermiyor mu?
Bu süreçte dikkatlerden kaçırılmaması gereken nokta; PKK hareketi tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar askeri ve siyasi alanda güçlü olmasının yanı sıra yapı olarak disiplinli bir bütünlük içinde hareket etmesidir. 1999 süreci, 2004’de hareketteki savrulma ve yaşanan kopuş sürecini yakında izleyen bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki bu son süreçte PKK hareketinin gösterdiği refleksler, Öcalan’ın sunacağı her plan ve programa zamanında ve net şekilde cevap vermesi Öcalan’ın elini güçlü kılacak en önemli faktördür.
Esasında bugün KCK yönetiminin, Öcalan’ın ortaya koyduğu plan ve programa hızlı ve hiçbir tereddüde meydan vermeyecek netlikte cevap vermesi, sahiplenmesi; gerçekte Öcalan ile hareketi arasındaki 14 yıllık fiziksel ayrılığın ötesinde, aslında ruhsal bütünlüğün bozulmadan Öcalan’ın doğru okunmaya devam ettiğini de gösteriyor bize.
Nitekim KCK Yürütme Konseyi üyelerinden duyduğumuz özetle şu sözler mevcut durumu anlamamızı sağlayabilir: Önder Apo, bugün bu noktaya gelmiş değil. Bu fikirlerini, kafasındaki bu planını bugün sunuyor değil. 1993’den beri zaten bugün ortaya koyduklarını söylüyordu. Biz hareket olarak önderliğimizin sunduğu perspektifleri doğru okuyup, sonsuz bir güvenle uygulamaya geçirmekte tereddüt etmeyiz. Aslında çarpıcı olan bugün devletin bu noktaya gelmiş olmasıdır. Sanırım, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere paralel olarak PKK’nin de önemli bir aktör haline gelmesi Türk devletini politika değişikliğine yöneltti.
Hareketin bütünlüklü hareket ettiğinden söz etmişken öyle Türk medyasında temcit pilavı gibi sürekli ısıtılıp ısıtılıp servise konulan ‘a kanadı böyle dedi, b kanadı şöyle dedi’ şeklindeki psikolojik savaş söyleminin geçerli olmadığını bugün hareketi yakından izleyenler iyi bilir.
Bu ‘kanad’ konusunu dağda birçok kişiye sorduk ve sanırım genç bir gerillanın cevabı bize yeterliydi: Biz kuş muyuz ki kanatlarımız olsun!
Öcalan’a vurgulanan bağlılık kadar dikkatimizi çeken ikinci nokta ise dağda kimsenin devlet ve AKP hükümetine güvenmemesi ve inandırıcı bulmaması. Öcalan’ın sunduğu çözüm perspektifleri hareket tarafından tam bağlılıkla sahiplenmesine karşılık devlet ve AKP’ye güven sıfır!
Sürekli tepelerinde dolaşan keşif uçakları ve zaman zaman bombardıman yapan savaş uçaklarının varlığı, bu güvensizliğin kaynağını anlamamıza yetiyor da artıyor bile. Bulunduğumuz sürede de keşif uçakları eksik olmadı tepemizde ve bir iki kere de savaş uçaklarıyla da tanışmış olduk!
Kısacası dağda temel prensip : ‘Dewlet bi ker be jî xwe lé meke’
Gerilla güçlerinin 2012’de Şemdinli’de başlattıkları ‘devrimci operasyon’ hamlesinin devamı olarak 2013’de çatışmaları daha da geniş bir alana yayarak PKK tarihinin belki de en şiddetli savaşına hazırlanırken ‘barış görüşmelerin’den ateşkes ve geri çekilme kararı çıktı.
En çok merak ettiğim bu durumun gerilla güçlerini nasıl etkileyeceğiydi. Gerçekten gerilla güçleri bu kararlara uyabilecek miydi? Geri çekilme ne anlamı geliyordu? Silahlar tümden susabilir mi?
Yönetim kadrolarında özetle şu cevaplar alındı: Geri çekilme ‘yok olma’ anlamına gelmiyor. Halkımız bunu iyi anlasın. Geri çekilme ‘yok olma’ değil’ sadece gerilla güçlerinin göstereceği büyük fedakarlıklardan biridir. Gerilla, Kürt halkının güvencesidir. Geri çekilip dağda sadece ot toplasa bile halkımız için güvence olmaya devam eder. Bunun farkındayız.
Peki ya silah bırakma?
Bu soruyu sormadan önce PKK hareketinin sadece Kuzey Kürdistan’dan ibaret olmadığını unutmamak gerekiyor.
Bugün Kuzey Kürdistan’da olduğu gibi diğer parçalarda da Öcalan ve PKK’nin ne derecede etkili olduğunu dönüp bölgeye baktığımızda zaten somut olarak görebiliyoruz.
Eğer Öcalan ile Türk devleti arasında sürdürülen ve halen müzakereye evrilemeyen görüşmeler başarıyla sonuçlanırsa ki o zaman zaten Öcalan’ın kafasındaki projesi hayata geçmiş olacak, HPG’nin silahları tümden susturması konusu tartışılabilir. Fakat bugün bu soruyu sormak bile yersiz dağda.
Şimdi Kuzey Kürdistan’dan Medya Savunma Alanları’na geri çekilecek HPG güçlerinin geçişini sağlayacak yasal düzenlemeler bekleniyor. Geri çekilme sürecinde devlet güçlerinde olmazsa gerilla güçlerinden kaynaklı herhangi bir olayın yaşanamayacağı dile getiriliyor.
Dağda, KCK birimleri, gerilla güçleri çalışmaları aksatmadan aralıksız sürdürüyorlar. Hiç barış olmayacakmış gibi savaşa, yarın barış gelecekmiş gibi barışa hazır olduklarını dile getiriyorlar.
ANF
Bir süreden beri PKK güçlerinin kontrolündeki alanlarda, Medya Savunma Savunma Alanları’ndayız.
Baharla birlikte canlanan doğa, binbir çeşit çiçekle gelin gibi süslenmeye başlayan Kürdistan dağlarına baş döndürücü bir güzellik sunarak cömertlikte sınır tanımıyor.
Peki baharın geldiği dağlarda, gerilla güçlerinin havası nasıl?
PKK lideri Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasında başlayan ‘barış görüşmeleri’ bahar havası mı yaşatıyor dağlarda?
Gerçekten Türk medyasının yazdığı gibi her şey ‘oldu bitti’ mi?
PKK güçleri geri çekilip silahları tümden susturacak mı?
Geri çekilmek ‘yok olmak’ mıdır?
Tarihinin en şiddetli savaşına hazırlanırken birden bire gelen bu ‘barış’ havası harekette nasıl karşılandı?
Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan son sürecin yansımalarını görmek, gerilla güçleriyle konuşmak, KCK yönetimiyle görüşmek, mevcut havayı solumak için gerilla güçlerinin üstlendiği Kandil ve diğerler alanlara gittik.
Biz alandayken Öcalan ve Türk devleti arasında yapılan görüşmeler; HPG’nin elindeki esir asker ve devlet görevlilerinin teslim edilmesi, ateşkes ilan edilmesi ve gerilla güçlerinin Kuzey Kürdistan’dan geri çekilmesi kararı gibi çok önemli sonuçlar doğurdu.
Dağda, İmralı, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan her gelişme çok dikkatli ve ayrıntılı şekilde takip edildiğine şahit olduk. Hiçbir detay ve gelişme gözden kaçırılmamaya özen gösteriyor. Gerilla alanlarını gezerken KCK Yürütme Konseyi’nden, en genç gerillaya kadar kiminle konuşursanız size ilk vurgulanan şey Öcalan’a sarsılmaz bir inançla gösterilen bağlılıktır.
PKK’nin önderliksel bir hareket olduğunu unutmadan belirtmek gerekir ki, KCK yönetimi, Öcalan’ın bu son stratejik hamlesini zamanında ve doğru okudu.Ortadoğu’da yaşananlar, değişen dengeler her ne kadar PKK hareketine kısa vadede avantaj sağlayacağı öngörülse de, Öcalan’ın başlattığı bu son stratejik hamlenin, Kürt halkı ve bölge halkları için uzun vadede daha yararlı olacağı sonucunu çıkararak Öcalan’ın yanında tam tekmil yer alması, hareketin gelişmeleri doğru okuduğunu göstermiyor mu?
Bu süreçte dikkatlerden kaçırılmaması gereken nokta; PKK hareketi tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar askeri ve siyasi alanda güçlü olmasının yanı sıra yapı olarak disiplinli bir bütünlük içinde hareket etmesidir. 1999 süreci, 2004’de hareketteki savrulma ve yaşanan kopuş sürecini yakında izleyen bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki bu son süreçte PKK hareketinin gösterdiği refleksler, Öcalan’ın sunacağı her plan ve programa zamanında ve net şekilde cevap vermesi Öcalan’ın elini güçlü kılacak en önemli faktördür.
Esasında bugün KCK yönetiminin, Öcalan’ın ortaya koyduğu plan ve programa hızlı ve hiçbir tereddüde meydan vermeyecek netlikte cevap vermesi, sahiplenmesi; gerçekte Öcalan ile hareketi arasındaki 14 yıllık fiziksel ayrılığın ötesinde, aslında ruhsal bütünlüğün bozulmadan Öcalan’ın doğru okunmaya devam ettiğini de gösteriyor bize.
Nitekim KCK Yürütme Konseyi üyelerinden duyduğumuz özetle şu sözler mevcut durumu anlamamızı sağlayabilir: Önder Apo, bugün bu noktaya gelmiş değil. Bu fikirlerini, kafasındaki bu planını bugün sunuyor değil. 1993’den beri zaten bugün ortaya koyduklarını söylüyordu. Biz hareket olarak önderliğimizin sunduğu perspektifleri doğru okuyup, sonsuz bir güvenle uygulamaya geçirmekte tereddüt etmeyiz. Aslında çarpıcı olan bugün devletin bu noktaya gelmiş olmasıdır. Sanırım, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere paralel olarak PKK’nin de önemli bir aktör haline gelmesi Türk devletini politika değişikliğine yöneltti.
Hareketin bütünlüklü hareket ettiğinden söz etmişken öyle Türk medyasında temcit pilavı gibi sürekli ısıtılıp ısıtılıp servise konulan ‘a kanadı böyle dedi, b kanadı şöyle dedi’ şeklindeki psikolojik savaş söyleminin geçerli olmadığını bugün hareketi yakından izleyenler iyi bilir.
Bu ‘kanad’ konusunu dağda birçok kişiye sorduk ve sanırım genç bir gerillanın cevabı bize yeterliydi: Biz kuş muyuz ki kanatlarımız olsun!
Öcalan’a vurgulanan bağlılık kadar dikkatimizi çeken ikinci nokta ise dağda kimsenin devlet ve AKP hükümetine güvenmemesi ve inandırıcı bulmaması. Öcalan’ın sunduğu çözüm perspektifleri hareket tarafından tam bağlılıkla sahiplenmesine karşılık devlet ve AKP’ye güven sıfır!
Sürekli tepelerinde dolaşan keşif uçakları ve zaman zaman bombardıman yapan savaş uçaklarının varlığı, bu güvensizliğin kaynağını anlamamıza yetiyor da artıyor bile. Bulunduğumuz sürede de keşif uçakları eksik olmadı tepemizde ve bir iki kere de savaş uçaklarıyla da tanışmış olduk!
Kısacası dağda temel prensip : ‘Dewlet bi ker be jî xwe lé meke’
Gerilla güçlerinin 2012’de Şemdinli’de başlattıkları ‘devrimci operasyon’ hamlesinin devamı olarak 2013’de çatışmaları daha da geniş bir alana yayarak PKK tarihinin belki de en şiddetli savaşına hazırlanırken ‘barış görüşmelerin’den ateşkes ve geri çekilme kararı çıktı.
En çok merak ettiğim bu durumun gerilla güçlerini nasıl etkileyeceğiydi. Gerçekten gerilla güçleri bu kararlara uyabilecek miydi? Geri çekilme ne anlamı geliyordu? Silahlar tümden susabilir mi?
Yönetim kadrolarında özetle şu cevaplar alındı: Geri çekilme ‘yok olma’ anlamına gelmiyor. Halkımız bunu iyi anlasın. Geri çekilme ‘yok olma’ değil’ sadece gerilla güçlerinin göstereceği büyük fedakarlıklardan biridir. Gerilla, Kürt halkının güvencesidir. Geri çekilip dağda sadece ot toplasa bile halkımız için güvence olmaya devam eder. Bunun farkındayız.
Peki ya silah bırakma?
Bu soruyu sormadan önce PKK hareketinin sadece Kuzey Kürdistan’dan ibaret olmadığını unutmamak gerekiyor.
Bugün Kuzey Kürdistan’da olduğu gibi diğer parçalarda da Öcalan ve PKK’nin ne derecede etkili olduğunu dönüp bölgeye baktığımızda zaten somut olarak görebiliyoruz.
Eğer Öcalan ile Türk devleti arasında sürdürülen ve halen müzakereye evrilemeyen görüşmeler başarıyla sonuçlanırsa ki o zaman zaten Öcalan’ın kafasındaki projesi hayata geçmiş olacak, HPG’nin silahları tümden susturması konusu tartışılabilir. Fakat bugün bu soruyu sormak bile yersiz dağda.
Şimdi Kuzey Kürdistan’dan Medya Savunma Alanları’na geri çekilecek HPG güçlerinin geçişini sağlayacak yasal düzenlemeler bekleniyor. Geri çekilme sürecinde devlet güçlerinde olmazsa gerilla güçlerinden kaynaklı herhangi bir olayın yaşanamayacağı dile getiriliyor.
Dağda, KCK birimleri, gerilla güçleri çalışmaları aksatmadan aralıksız sürdürüyorlar. Hiç barış olmayacakmış gibi savaşa, yarın barış gelecekmiş gibi barışa hazır olduklarını dile getiriyorlar.
ANF