Kürt kadın hareketi KJB, 13. Yıldönümünde PKK lideri Abdullah Öcalan’a
yönelik 9 Ekim komplosunu kınarken, AKP hükümeti için şu tespiti yaptı:
“AKP hükümeti Kapitalist sistem öncüleri olan ABD, İngiltere, İsrail’in
bazen jandarması, bazen gardiyanı, bazen Truva atı kılığına
bürünmektedir.”
KJB Koordinasyonu, Öcalan’ın Suriye’den çıkışıyla
sonuçlanan 9 Ekim 1998 komplosunun yıldönümü dolayısıyla yaptığı
açıklamada komplonun amacını ve bugün gelinen süreci değerlendirdi.
ULUSLAR ARASI KOMPLO
Açıklama
şöyle: “9 Ekim 1998 de Önderliğimize karşı geliştirilen uluslar arası
komplo, Kapitalist Modernitenin Önderliğimizin geliştirdiği Demokratik
Özgürlük Çizgisine karşı sistemsel bir saldırıdır. Birkaç sömürgeci
ulus devletin sınırlı dar çıkarsal hedefini çok aşan, sistemin topyekûn
ortak operasyonu olarak gerçekleştirilmiştir. Kapitalist sistem,
Önderliğimizin şahsında halkların özgürlük mücadelesini tutsak ederek,
bastırmayı amaçlamıştır. Bu nedenle Kapitalist Sistemin öncüleri olan
ABD, İngiltere ve İsrail komplo da başat rol oynamışlardır.
Önderliğimize karşı gelişen saldırı Kürt halkına, bölge halklarına ve
özgür kadın iradesine karşı gelişen bir saldırıdır. 9 Ekim komplosu,
kadın özgürlük iradesine karşı da gelişmiş bir komplodur. Halkımız ve
kadınların özgürlük kimliğine inkar, imha ve tasfiye saldırısıdır.
İradesiz, örgütsüz, onurundan ve değerlerinden koparılarak köksüzlük ve
teslimiyet dayatılmak istenmiştir. Bölge halklarının en temel ihtiyacı
özgür yaşam, demokrasi ve aydınlanma Önderliği iken bölgeyi bundan
mahrum bırakarak, halkları birbirine kırdıran, hep kaos ve kriz
içerisinde tutmayı hedefleyen bir saldırı olmuştur. Bu nedenle
Önderliğimize karşı gerçekleştirilen komplo sadece Kürt halkına değil
aynı zamanda Ortadoğu halklarına saldırının da startı kılınmıştır.
ÖCALAN’A TECRİT
Uluslar
arası komplonun 13. yılına ağırlaştırılmış tecrit koşullarında
girilmesi, komplonun çok sistemli olarak devam ettiğinin göstergesidir.
Önderliğimizin 72 gündür dışarıyla tüm bağlantılarının koparılması
dönemsel değil İmralı da süren sistemli işkence politikalarının yeni bir
aşamasıdır. Dolayısıyla mevcut durumda süren tecrit uluslararası
komplonun ikinci bir saldırı evresidir. AKP hükümetinin başa gelmesiyle
birlikte Önderliğimizin zehirlenmesi de dahil her türlü fiziki
saldırılar sürekli gündemde tutulmuş, tecrit içinde tecrit politikaları
ile saldırılar yoğun bir biçimde sürdürülmüştür. Komplo ve tasfiye
politikalarının boşa çıkarıldığı her dönemde ağırlaştırılmış tecrit
uygulanmıştır. İmralı daki sistem Kapitalist Modernitenin uluslar arası
bir sistemi olmakla birlikte İmralı sisteminin gardiyanlığını AKP
hükümeti yapmaktadır.
AKP BAZEN JANDARMA, BAZEN GARDIYAN, BAZEN TRUVA ATI
Önderliğin
çözüm yaklaşımını protokol yapmaya kadar dayandırması üzerine AKP
kimlikli devletin çözüm politikasının olmadığı ortaya çıkmış, oyalama ve
çürütme politikaları da boşa düşmüştür. AKP nin bu politikalarına
Önderliğimizin tavır alması ile yeni bir saldırı konsepti devreye
konmuştur. Saldırıların merkezine Önderliğimiz alınmış ve
ağırlaştırılmış tecrit ile susturulmaya çalışılmıştır. Saldırıların
devamı olarak Kürt sorunun Demokratik çözümü iradesine siyasal ve askeri
kırım dayatılmaktadır. İnkar, imha ve savaşta ısrar temelinde topyekün
bir saldırı konsepti uygulanmaktadır. AKP’nin kabul ettiği Kürt,
kimliksiz, kişiliksiz, işbirlikçi ve devletin maşası olan Kürt’tür. İlk
komplo dönemine benzer tarz da, tecridin uygulamaya konulmasından sonra
askeri ve siyasal operasyonlarla Kürt halkına karşı toplumsal kırım
uygulaması hızla hayata geçirilmiş ve yine Büyük Ortadoğu Projesi
temelinde bölge halklarını birbirine düşman edecek ve katliamlara yol
açacak saldırılar başlatılmıştır. AKP hükümeti Kapitalist sistem
öncüleri olan ABD, İngiltere, İsrail’in bazen jandarması, bazen
gardiyanı, bazen Truva atı kılığına bürünmektedir.
MÜCADELE BEDELİ NE OLURSA OLSUN SÜRECEK
Önderliğimiz
esaret koşullarında bulunmasına rağmen uluslar arası komployu boşa
çıkarmıştır. Reber APO ‘halkımıza kutlu olsun, komplo boşa çıktı’
diyerek bunu ilan etmiştir. Önderliğimiz yazdığı savunmalarda Kapitalist
Moderniteyi çok köklü sorgulamış ve halkların Demokratik Modernite
alternatifini geliştirmiştir. Böylece İdeolojik boyutta komplo boşa
çıkmıştır. Demokratik özerkliğin model sistem olarak pratikleştirilmesi
de komployu siyasal alanda boşa çıkarmıştır. Demokratik modernite
paradigması halkımız ve demokrasi yanlısı halklar tarafından büyük
coşkuyla sahiplenilmiş ve temel mücadele manifestosu olarak kabul
edilmiştir. Demokratik modernite paradigması ideolojik ve siyasal
boyutta toplumsallaşmıştır. Diğer taraftan tüm imha operasyonlarına
rağmen gerilla güçleri de meşru savunma çizgisi temelinde direnişi
yükseltmekte ve sistemi zorlamaya devam etmektedir. Uluslar arası
komplocu güçlerin ve AKP hükümetinin tüm saldırıları, Önderliğimizin
etrafında halkımızın ve hareketimizin kilitlenmesini ve gücünü
büyütmesini engelleyememiştir. Sistemin baskı, tutuklama, yargısız infaz
ve açık katliamları demokratik modernite çizgisi karşısındaki
yenilgisinin öfkesini ifade etmektedir. Siyasal alanda sudan bahanelerle
binlerce yurtsever tutuklanmaktadır. Halkımız kadın, çocuk denilmeden
faili AKP devleti ve onun vurucu gücü olan polis saldırıları ile
katledilmektedir. Askeri operasyonlar uluslar arası ittifaklarla
güçlendirilerek imha sağlanmaya çalışılmaktadır. Özel ve fiili savaş
politikalarının yoğunlaştırılması, halkımızın ve kadınların mücadeleyi
yükseltme gerekçesi olurken, süren saldırılar komplonun boşa çıkma
gerçeğini değiştiremeyecektir.
Uluslar arası komplo güçleri ve
onun taşeronu AKP hükümetinin saldırıları boşa çıkmaya ve kaybetmeye
mahkûmdur. Önderliğimiz, hareket ve halkımız komplonun 12 yıl boyunca
sürdürülen her tür saldırı ve tasfiye politikalarını boşa çıkarmıştır.
Ve komplonun bundan sonraki saldırıları da aynı akıbete uğramaktan
kurtulamayacaktır. Önderliğimizin özgürlüğü temelinde hareket ve halk
olarak belirlediğimiz mücadele bedeli ne olursa olsun sonuç alınıncaya
kadar kesintisiz devam edecektir.
SERHILDANLARI YÜKSELTME ÇAĞRISI
Bu
temelde uluslar arası komplo güçlerini lanetliyoruz. Önderliğin
özgürlüğü biz kadınların özgürlüğüdür, halkımızın özgürlüğüdür. Uluslar
arası komploya karşı başta Güneşimizi Karartamazsınız şiarı ile
bedenlerini ateşe veren ve günümüze kadar fedai çizgisinde kahramanca
direnerek şehit düşen tüm yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.
Önderliğimizin özgürlüğünü gerçekleştirinceye kadar bedeli ne olursa
olsun her alanda mücadeleyi yükselteceğimizi belirtiyoruz.
Önderliğimizin özgürlüğünü gerçekleştirme temelinde yetersiz yoldaşlığı
aşarak, şehitlerimize layık olma sözü veriyoruz.
Bu temelde başta
kadınlar, gençler ve tüm halkımızı Önderliğimizin özgürlüğünü
gerçekleştirme mücadelesinde serhıldanları yükseltmeye çağırıyoruz.”