Paris'ten onbinlerle uğurlandılar, Diyarbakır'da yüzbinler karşıladı, bugün de her biri kendi topraklarına döndü. Üç Kürt kadına son yolculuklarında da yüzbinler eşlik etti.
9 Ocak'ta Paris'teki Kürdistan Enformasyon Merkezi'nde infaz edilen PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve gençlik hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahi) bugün son yolculuklarına uğurlandı. Cansız, doğduğu topraklar olan Dersim'de, Doğan Maraş'ın Elbistan ilçesinde, Şaylemez ise Mersin'de toprağa verildi. Cenaze törenlerine yüzbinlerce kişi katılırken, dayanışma ve barış mesajları ile, üç kadın devrimcinin mücadelelerini özgürlüğe taşıma sözleri verildi.
TOPRAK SEVİNMELİ
Diyarbakır'da 17 Ocak'ta yüzbinlerce kişinin katıldığı görkemli uğurlama töreni arsından Dersim'e getirilen Cansız'ın naaşı Cemevine getirildi. Bir konuşma yapan BDP Dersim İl Başkanı Şerafettin Halis, "Sakine yoldaş senin bugün benini toprağa, anılarını yüreğimize gömeceğiz. Toprak sevinmelidir" dedi. Halis, "Sevgili yoldaş Sakine, eğer arkandan ağıtlar duyacaksan, korkumuzdan değil acımızın, kederimizin büyüklüğündedir. Unutulmayacaksın" diye ekledi.
Dersim Belediye Başkanı Edibe Şahin, "Merhaba Sakine yoldaş. Sen hoş geldin toprağına, bugün bütün Dersimliler burada. Biz biliyoruz ki; senin başın diktir. Yoldaşım, bugün kıştır, ama Dersim ve sen güneşsin bugün. Sen sıcaklık getirdin. Sen Sey Rıza'nın torunu, Zilan ve Zarife'nin yoldaşı, şimdi hepimiz sizin arkanızdayız" şeklinde konuştu.
BU KATLİAMLA ÖCALAN'I HEDEF ALDILAR
"Merhaba Munzur suyu kadar ak, Munzur dağları kadar asi Sakine yoldaşın halkı" diyerek sözlerine başlayan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk ise, "Üç yoldaşımız da Kürt özgürlük mücadelesinin birer militanı birer neferiydiler" diye ekledi. Tuğluk, "Bu katliamı gerçekleştirenler Sayın Öcalan'ı da hedef alarak, bu cinayeti işlemişlerdir. Bu katliamla, aynı zamanda barış isteyenlere ve barışa darbe vurmak istemişlerdir. Ama hiç kuşkunuz olmasın ki; biz o katillere, o canilere mücadelemizi daha da yükselterek cevap vereceğiz." diye konuştu.
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Birliğimizi ve direnişimizi yükselterek, onurlu bir zaferin sözünü veriyoruz. Bu katliamların bir amacı var. Kürt halkının kendi kültürünü, onurunu yok saymak için yapılıyordu. Bu saldırılara verilecek cevap, dilimizi, kültürümüzü, Kürdistan'ı özgürleştirmektir" vurgusunu yaptı.
Halkların Demokratik Kongresi adına konuşan İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ise, "Paris'te sıkılan kurşunlar, yılın başlarında Sayın Öcalan'ın barış görüşmelerini bozmak için yapıldı" ifadelerini kullandı ve şöyel devam etti: "Bizler, hiçbir zaman intikam peşinde olmadık. Şehitlerimizin acılarına rağmen özgürlük için, demokrasi için, Kürdistan'ın özerkliği için, Ortadoğu halklarının birlikteliği için yürüyüşümüze devam edeceğiz."
Tüzel'in ardından konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, "Bizim kültürümüzde ölüm yoktur, hakka yürümüştür Sakine. Hak için hakka yürüyenlere aşk olsun. Hakkı niyaz olsun" derken, Rusya Ezidiler Birliği'nden Refik Kamil de yaptığı konuşmada, "Kürtler hiçbir zaman zulmedenlere boyun eğmedi. Sadece bu değerli şehitlerimizin önünde eğildik ve eğiliyoruz" ifadelerini kullandı.
'SAKİNE YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR'
Ardından Cansız, dini vecibeleri yerine getirildi ve tabutuna karanfiller bırakıldı. Daha sonra cenaze aracına alınan Cansız'ın tabutu Asri Mezarlığı'na doğru yola çıkarıldı. Onbinlerce kişi cenaze aracına eşlik ederken, "Şehit namirin", "Sakine yoldaş ölümsüzdür", "PKK halktır halk burada" sloganları attı.
Daha sonra PKK bayrağı ile sarılan Cansız'ın tabutu, "Sakine yoldaş ölümsüzdür" ve "Güneşin yoldaşı ölümsüzdür" sloganları eşliğinde toprağa verildi. Cenaze defnedilirken, anne Zeynep Cansız ile kadınlar duygulu anlar yaşadı. Cenaze defnedildikten sonra dualar edildi. Daha sonra mezarlığa karanfiller bırakıldı. Cansız, Doğan ve Fidan'ın fotoğrafları yan yana mezarlığa bırakılırken, kadınlar tek tek mezar taşını öperek, Cansız ile vedalaştı. Ardından kitle mezarlıktan ayrıldı. Cansız'ın taziyesi Cansız ailesinin Dağ Mahallesi'nde bulunan evinde kabul edilecek.
ROJBİN ATIK DOĞDUĞU TOPRAKLARDA
KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan'ın naaşı da Diyarbakır'dan sonra Maraş'ın Elbistan ilçesine getirildi. Sabah saatlerinde konvoyla Elbistan'ın Barış beldesindeki Cemevine getirilen Doğan’ın PKK bayrağına sarılmış tabutunu cemevinden omuzlara alan kadınlar, ağıtlar yaktılar. Soğuk havaya rağmen binlerce kişinin katılımıyla cemevinin önünde tören gerçekleştirildi. Törene, KESK Adıyaman, Malatya Şubeler Platformu üyeleri, Pir Sultan Abdal Derneği Adıyaman ve Maraş şube üyeleri, KURDÎ-DER, MEYA-DER, BDP Malatya, Adıyaman, Maraş ile Urfa il ve ilçe teşkilatları, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Hasip Kaplan, Nursel Aydoğan, Ayla Akat, İbrahim Binici, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Doğan’ın ailesi katıldı. Kadınların yoğunlukta olduğu törende, "Sê jinên azad" ezgisi çalındı. Törenin yapıldığı alanda 3 Kürt kadın siyasetçinin fotoğraflarının yer aldığı "Katiller açığa çıkarılsın, Katliamı nefretle kınıyoruz", "Kürt halkının onuru, Maraş'ın güler yüzlü kızı Fidan Doğan (Rojbin) seni unutmayacağız", "Elbistan'ın gülen kızı, güneşimizin yıldızları sizleri saygıyla anıyoruz" pankartları açılırken, "Hepimiz Fidan'ız", "Hepimiz Leyla'yız", "Hepimiz Sakine'yiz" dövizleri taşındı.
Bir konuşma yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Dünya ve faşistler bilsinler artık. Bir Kürdün tırnağı incinirse 40 milyon Kürt ona sahip çıkacaktır. Kimse Kürtler sahipsizdir demesin. Artık tarih tekkerür etmez. Değerli Alevi kardeşlerim, siz tek değilsiniz. Biz beraberiz, tek yüreğiz. Bugün şunu söylemek istiyorum. Sesim Nurhak Munzur'a ulaşsın. Hak yolunda aksın. Artık bu topraklar yürek acısı ve kana dayanmıyor. Fidan'nın babası benim babamdır" dedi.
'SÖZ VERİYORUZ BU TOPRAKLARA BARIŞI GETİRECEĞİZ'
Baydemir'in ardından BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak şöyle konuştu: "Bugün burada bu üç fidanımıza üç sevgili kahraman Kürt kadın için, üç yiğit kadına Fidan'a, Leyla'ya Sakine'ye söz veriyoruz. Bu topraklara barışı getireceğiz. Bu topraklara özgürlüğe getireceğiz. Kürt halkı Kürdistan'da kendi dili ile yaşayacak. Sakine yoldaşımızla bir araya geldik sohbet ettik. Bize diyordu ki hadi çabuk olun çözün bu sorunu artık dayanamıyoruz memleket hasretine dayanamıyoruz. Gelelim hep beraber Nurhaklara gidelim Amed'e gidelim Kürdistan'ı dolaşalım diyordu. Yoldaşlarımızı yitirmenin acısı yüreğimizde hep bir kor ateşi gibi yanacak. Bu güzel üç kadının yitirmenin acısını dindirmek kolay olmayacak; ancak belki özgürlüğü getirirsek onlara layık olmuş oluruz. Onun için artık daha çok çalışmalı daha çok direnmeli çözüm için özgürlük için hep beraber gücümüzü yan yana koymalıyız."
DÜNYADAKİ İLK BARIŞ ANLAŞMASI ALTINA BİR KADININ İMZASI VARDIR
Fidan Doğan'ın Avrupa'daki Kürt halkının sesi soluğu olduğunu dile getiren Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Fidan Kürt halkının elçisiydi. Yiğit özgürlüğe sevdalı bir Kürt kadınıydı. Fidanımızı katlederek bu sesi bu soluğu kesmek istediler. Ama yanılıyorlar bu topraklarda tohumu atılmış yeşermiş ve halkına hizmet etmek için, mücadele eden ve bunun için sıraya girmiş binlerce Fidan var. Bu topraklarda kimse Fidanları yok edemez. Çoğu insan bilmez dünyadaki yapılan ilk barış anlaşmasının altında bir kadının imzası vardır. O da Elbistanlıdır. Dünyandaki ilk barış anlaşmasında bir kadının imzası var. Biz Fidan'a inanıyoruz. Biz onun aşkına inanıyoruz. Bu topraklara görkemli, onurlu Fidan’a layık olacak bir barışı getireceğiz. Kürt kadınlarının acısı çok büyük. Çünkü gerçekten de tarihte büyük katliamlar yapılmış büyük cinayetler işlenmiştir. Ama üç kadını katleden bu kadar alçak bir katil dünyada yoktur."
"Kadını katlederek, Kürt Halk Önderi'ni Sayın Öcalan'ın önemli bir çabayla yaratılan kadın özgürlük mücadelesini katletmek istediler" diyen Kışanak, şunları ekledi: "Kürt Halk Önderi 'demokratik bir yaşam özgür bir gelecek; ancak özgür kadınla mümkündür' diyor. Kürt kadınları kendi özgürlüğüne bu kadar güç vermiş bir lidere inandılar. Kadın özgürlüğünü büyüttüler. Kürt kadınları onu en temel değer hale getirdiler. İşte Sakine, Leyla ve Fidan kadın özgürlüğün en büyük sembolü ve en büyük öğretmenlerdir (...) Onlar semboldü. Bu üç Kürt kadını katlederek Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'ın başlattığı sürece de baltalamak istediler. Onun için biz bu üç yoldaşımızı bir barışa evirilmesi için sembol olarak kabul ediyoruz onun için cenazelerin başında bu kadar metanetli oluyoruz."
Konuşurken gözyaşlarına hakim olamayan Kışanak, acılarını yüreklerine gömerek başlatılan sürece barışa dönüşmesi için mücadele edeceklerini belirtti. Ankara'ya "Barışa hazır mısınız" diye soran Kışanak, "Değerlerine saygı gösterirseniz gasp ettiğiniz haklarını verirseniz, bu halk 7'den 70'e barışın teminatı olur. Bunu yapabilecek yegane güç Kürt halkıdır. Fidanların Sakinelerin mücadelesinin barışla sonuçlanmasını istiyoruz. Kürdistan'da yaşamını yitiren yoldaşlarımızın anısına bağlığını bir gereği olarak bu yolda yürümeye hazırız" diye belirtti.
Konuşmaların ardından cem töreni yapıldı. Daha sonra Doğan'ın cenazesi kadınlar tarafından omuzlara alınarak, Elbistan'a bağlı Hançıplak köyünde toprağa verilmek üzere yola çıkarıldı. Yüzlerce araçlık konvoyla köye ulaşan Doğan'ın cenazesi köyde bulunan yurttaşlar tarafından "Şehîd namirin" sloganlarıyla karşılandı. Köy mezarlığına yakın mesafede araçlarından inen yüzlerce yurttaş mezarlığa doğru yürüyüşe geçti. Kadınlar Doğan'ın cenazesini cenaze aracından omuzlarına alarak mezarlığa getirdi. Mezarlıkta sık sık, "Şehîd namirin" sloganları atıldı. Burada Alevi dedeler tarafından yapılan cemin ardından Doğan slogan ve gözyaşları arasında toprağa verildi. Doğan için taziyeler Hançıplak köyündeki aile evinde kabul edilecek.
MERSİN'DE 100 BİNE YAKIN KİŞİ RONAHİ'Yİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLADI
Leyla Şaylemez Mersin’de düzenlenen cenaze törenine 100 bine yakın kişi katıldı. Cenaze bu sabah saatlerinde konvoy eşliğinde Adana'nın Ceyhan İlçesinden Mersin'e getirildi. Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu PKK bayrağına sarılı Şaylemez'in tabutu Nur Camisi'ne getirildi. Cenaze Toroslar ilçesine bağlı Mevlana Mahallesi'nde bulunan Nur Camisi'nde onbinlerce kişinin "Şehîd namirin" ve "Bijî Serok Apo" sloganları ile karşılandı. Cenazenin gelmesi öncesinde camii önünde bir araya gelen onbinlerce kişi "Bi milyonan Kurd di riya we de dimeşin", "Ya Önderlikle özgür yaşam ya da hiç" ve "Sözümüzdür anılarına bağlı kalacağız" pankartı açarak, 3 Kürt kadın siyasetçisi ile yaşamını yitiren HPG gerillalarının fotoğraflarını taşıdı.Yol boyunca PKK bayrakları ve sarı, kırmızı, yeşil flamalar açan kalabalık kitleyi polis uzaktan takip etti.
Cenaze namazının ardından onbinlerce kişi, yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki Güneykent Mezarlığı’na kadar yürüdü. Cenaze törenine BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Milletvekilleri Mülkiye Birtane, Hüsamettin Zenderlioğlu, Ertuğrul Kürkçü, Demir Çelik, Pervin Buldan, Murat Bozlak ve Sırrı Süreya Önder yanısıra Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, kentte bulunan kadın örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Şaylemez'in Cansız'ın ve Doğan'ın resimlerini taşıyan kitle sık sık "Biji Serok Apo", “Şehit namirin", “Leyla Yoldaş ölümsüzdür" sloganı attı. Cenazeye katılanların çoğunun gözyaşlarına hakim olamadıkları görüldü.
Kortejin Güneykent Mezarlığı’na ulaşmasından yaklaşık yarım saat sonra Şaylemez’in tabutu mezarlık girişinde oluşturulan tören alanına getirildi. Kadınlar tarafından omuzlanan tabut, milletvekillerinin konuşma yaptığı platformun üzerine çıkarıldı.
Cenaze töreni alanında konuşma yapan BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, "Başımız sağ olsun. Leylamızla gurur duyuyoruz. Bundan sonra hiç bir kardeşimizin kurşunlanmış bedeninin hiçbir yere gitmesini istemiyoruz. Barış istiyoruz. Kardeşlik istiyoruz. Acaba bu sesimizi bir yerlere gidecek mi?" dedi. "Dün Kürdistan'ın başkentinde kadınlar ve Kürt halkı barışa hazırız dediler. Sizde hazır mısınız?" diye soran Kürkçü'ye kitle hep bir ağızdan "Evet" diye cevap verdi. Kürkçü, "Size söz veriyoruz. Sizin özgürlüğünüzü sağlamaya ant içiyoruz. Leylalara söz veriyoruz. Tüm şehitlere söz veriyoruz. Kürt halkı; başınız sağ olsun” diye konuştu.
Cenaze törenine eşi Şifa ve kardeşleriyle birlikte katılan Cumali Şeylamez, alanda bulunan kadınlardan katledilen 3 Kürt kadın siyasetçi için zılgıt çekmesini istedi. Başbakan Erdoğan'a seslenen Şaylemez, "Tayip Erdoğan ikide bir diyor ki; 'Biz terörü bitireceğiz', 8 çocuğum ve 7 torunum var. Bugüne kadar hiç savaş istemedik. Leyla da kimseye silah sıkmadı. Fakat barışın sesini duymak istemediler. Bak barışın sesini duymazsan o zaman her 14 çocuğum da silaha sarılacak. İki de bir diyorlar ki biz gözyaşı istemiyoruz. Sanki Kürtler gözyaşı mı istiyor? Evde eşimle birlikte iken bir asker ölünce de üzülüyoruz. Ancak bir anne ve baba bilir o çocuğu büyütmenin ne kadar zor olduğunu. Buradan basına da seslenmek istiyorum; lütfen sözlerimi çarpıtmayın. Kürtler hiçbir zaman terörist değildi. Kürtler hiçbir zaman terörizm yapmadı. Eğer Leyla teröristse bende teröristim. Eğer kendi kimliğini Kürt kimliğini istediği için terörist ise biz de teröristiz. Ben de teröristim" diye konuştu.
Cenaze törenine katılanlara seslenen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin de demokratik çözüm, özgürlük ve barış istediğine işaret etti. Demirtaş, “Tabutlarımızın başında intikam çığlıkları atmadık. Barış diye haykırdık. Bu çığlığımızı duyun. Hükümet, İmralı ile görüşmeleri müzakereye çevirmek istiyorsa biz parti olarak buna hazırız, Kürt halkı hazır. Bu irade beyanı bütün dünyaya ilan edilmiş bir siyasi güç gösterisidir” dedi.
Paris katliamının, Öcalan ile görüşme sürecinin başlamasını baltalamak isteyenlerin komplosu olduğunu kaydeden Demirtaş, “Ama komplo halkın duruşuyla geri püskürtüldü. Günlerdir provokasyon olacak diyenler, herhalde Kürt halkının bu mağrur duruşu altında ezilmiş olmalılar” diye konuştu. Demirtaş'ın konuşmasının ardından barış güvercinleri uçuruldu.
Konuşmaların ardından Şaylemez’in cenazesi kadınlar tarafından omuzlanarak mezarlığa götürüldü. Şaylemez dualar eşliğinde defin edilirken, anne Şaylemez'in fenalaştığı görüldü. “Şehit namırın” sloganları eşliğinde toprağa verilen Şaylemez’in mezarına sarı kırmızı ve yeşil renkli tülbent konuldu. Defin işleminin ardından kitle Şaylemez için BDP Yenişehir İlçe binasında kurulan taziyeye geçti.
ANF