10 Ocak 2013 Perşembe

Sakine Cansız’ın Ardından...

Kürdistan Özgürlük ve Kadın Mücadelesinin Simgeleri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez Paris'te Katledildi.
Sakine Cansız’ı ilk kez nerede ne zaman gördüm ve tanıştım hatırlamıyorum. Ama adını duyar bilirdik.

Muhtemelen Öcalan’ın kaçırılışından sonra Hamburg’ta kurduğumuz “Öcalan’ın Yaşamını Savunmak İçin Türk Girişimi”nin hazırladığı toplantı ve tartışmalar esnasında olabilir. Kendiliğinden, işgüç içinde bir tanışma gerçekleşmiş olmalı. 

Sonra 2005 yılında Hamburg’ta tertiplediğimiz, konuşmacılar arasında Ertuğrul Kürkçü, Haluk Gerger, Ragıp Zarakolu’nun da bulunduğu toplantıda Sakine Cansız da bir konuşmacıydı. Konu: “Büyük Ortadoğu Projesi ve Sosyalist Strateji” idi. Örgütünün görüşlerini formüle etmişti. Elbette Ortadoğu konu olunca Ortadoğu’nun en büyük, hem demokratik karakterli; hem de gerillaları ve milyonlarca taraftar ve destekleyicisi bulunan bir hareketinin önde gelen bir üyesinin ne diyeceği önemliydi.

Kimi zaman sık sık karşılaşır, kimi zaman aylar ve yıllarca göremezdik. O Özgürlük hareketinin esas kadrolarından biriydi. Özgürlük hareketinin bir kadrosu olmak Kıvılcımlı’nın “Uyarmak İçin Uyanmalı, Uyanmak İçin Uyarmalı” veya Lenin’in “Ne Yapmalı” kitabında belirttiği gibi, demir çarık demir asa, halk hizmetinde yaşamak; yaşamını mücadeleye vakfetmek demektir. Çok büyük bir inanç ve teorik hazırlık yoksa, bu uzun ve zorlu yaşamda soluksuz kalmak kaçınılmazdır. Sakine bu maratonculardan biriydi. Eğer eski çağlarda yaşasaydı muhtemelen bir azize olurdu.

Bir yanıyla Avrupa metropollerinde göçmen olmuş Kürt özgürlük hareketini destekleyenlerin ve tabi kadınların örgütlenmesinde çalışır; bir yanıyla Kürdistan’ın dağlarında gerillalık yapar. Böylesine farklı dünyalarda, farklı işlerde bulunmak onlara ayrı bir geniş görüşlülük ve çok yönlülük de kazandırır.

Özgürlük hareketi bilinçli olarak, kadrolarını yerler ve işlevler arasında dolaştırarak, onların siyasi ve kültürel gelişimlerini de sağlar. Böylece yerleşik bir hayatın konformizminden de uzak, dolayısıyla toplumsal konumlarıyla kaybedecek bir şeyi olmayan ve radikal bir konumda kalmalarını sağlarlar. İşin mahiyetinden doğan bütün bürokratikleşme eğilimlerinin, harekete tam egemen olamaması ve birlikte yaşanacak ve kendisine karşı sürekli mücadele edilecek bir hastalık olarak kalması biraz da bu işleyiş sayesindedir.

Basının psikolojik savaş amaçlı yanıltıcı propagandalarının aksine, özgürlük hareketinin militanları, gerek politik gerek insani nitelikler bakımından ortalamanın çok üzerindedirler. Adanmış bir yaşamları vardır. Bu yaşamın bir ucu Kürdistan’ın dağlarında, diğer ucu metropollerdeki yoksul Kürtlerin evlerinde, derneklerindedir.

Ayrıca unutmamalı Sakine gibiler, Kürdistan’daki kadın uyanışının öncü örnekleriydi. Nice genç kız, aile baskısına ve feodal geleneklere karşı çıkabilecek gücü Sakine gibilerin örneğinde bulmuş olmalıdır.

Sakine oturmuş güçlü bir örgütten olmanın verdiği güvenle, keskin ifadeleri törpüleyici, diplomatik ve uzlaşmaya dönük bir dille konuşurdu dışa karşı. Biz ise, yepyeni bir teori, program, strateji ve taktiği şekillendirdiğimiz için, netliğe önem veren, farklılıklara vurgu yapan; diplomatikten ziyade teorik bir dille konuşurduk. Bu nedenle dillerimiz farklıydı. Ama birbirimizin dilini ve sorunlarını anlardık ve bu gereğinde pratik işlerde birlikte iş yapmaktan da gocunmazdık.

En son Hamburg’da Altona Tren istasyonunda karşılaşmıştık. Yine bir görev gereği bir yerden geliyor veya bir yere gidiyordu. Her zaman olduğu gibi “Hocam bir oturup konuşalım” demişti. Bu dileği karşılıklı olarak her karşılaşmamızda söyler ama o hızlı yaşam içinde, yollar tesadüfen kesişinceye kadar arayıp konuşamazdık. Avrupa kazan Sakine kepçeydi. 

Demek en son Paris’te imiş. Dersim’de başlayan ve Paris’te bir dernek lokalinde bir suikastla biten acı, sevgi ve adanmışlıkla dolu bir hayat.

Sevgiyle çünkü bunca acı ve adanmışlık ancak sevginin gücüyle taşınabilir.

Bu sevgi, eski tasavvuf ehlinin dediği, insanı Fena-fillah ya da Nirvana’ya ulaştıran Toplum’a adanmış; bireyi aşmış bir sevgi olabilirdi.
*
Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in Paris’in ortasında, bir dernek lokalinde güpegündüz böyle profesyonelce öldürülmeleri, Orta doğu’daki güçlerin mücadelesinde bir nitelik sıçramasının ifadesidir.

Özgürlük Hareketi’nin Avrupa’daki bütün faaliyeti, bütün dernekleri sürekli gözlem ve kontrol altındadır. Hükümetler mesajlarını bu dernekleri kapatarak veya yöneticileri vs. tutuklayarak verirler ve kontrol altında tutmaya çalışırlardı. Ne olursa olsun, savaşın en keskin olduğu, Ergenekon’un cirit attığı zamanlarda bile böyle bir girişim olmamıştı.

Bu nedenle bu sefer bir nitelik değişiminden söz etmek gerekiyor.

Sakine Cansız’ın Avrupa Sorumlularından ve kurucu ve Öcalan’a sadık kadrolardan olduğu için seçildiği bellidir. Cinayet yeri olarak Avrupa’da Fransa ve Paris’in ve de bir dernek lokalinin seçilmiş olmasının da bu mesaja dahil olduğu düşünülebilir.

Seçimlere bakılırsa, mesaj Özgürlük Hareketine ve Öcalana’a dır.

Böylesine profesyonel ve dengelere oynayan bir cinayeti ancak devletler ve onların gizli terör örgütleri yapar ya da yaptırabilir. Ortadoğu’da mesajlar suikastlerle verilir.

Avrupa devletler yukarıda da değindiğimiz gibi daha “uygar” yöntemler izlerler -başları sıkışmadıkça tabii. Ama bu, diğer yöntemleri izleyenlere, bazen gözlerini kapayıp görmezden gelerek destek vermelerini engellemez.

Bir kere bu gibi cinayetleri ancak bir devletin istihbarat örgütleri işleyebileceğinden ve devletlerin istihbarat örgütleri sürekli olarak birbirlerinin ne yaptıklarını bildiğinden, Paris’teki cinayet, hele 24 saat kontrol altındaki bir dernekte, dünyanın en büyük gerilla örgütlerinden birinin sempatizanlarının derneğinde işleniyorsa Fransız istihbaratının bu konuda bilgisiz olması düşünülemez.

Ama bir devlet bunu bilmesine rağmen böyle bir cinayeti işletiyorsa bu çok büyük riskleri göze almak demektir. Kazanılacak ve kaybedilecek şeyler de bu riskler ölçüsünde büyük demektir.
Bugünün dünyasında en büyük çatışma Orta Doğu’dadır. Bir yanda ABD, Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan vs.nin bulunduğu blok vardır. Diğer yanda Rusya, Çin, İran, Irak Şiileri, Suriye rejiminin bulunduğu blok. Bu blokların çatışması en büyük ve önemli güç yığışmalarına yol açmakta. Çatışan taraflar bakımından ortada bir hayat memat meselesi bulunmaktadır.

Avrupa görünüşte ABD’nin yanındadır ama el altından diğer bloğu destekler. Çünkü, ABD’ye karşı stratejik çıkar ortaklığı içindedir. Dolayısıyla bir göz yummaya her zaman yatkın bir durumdan söz edilebilir.

Elbette bu temel güçlerin her ülke içinde çıkarları kendileriyle örtüşen paralelleri de vardır. AKP Amerika’nın başında bulunduğu bloğun dengesi olunca, otomatik olarak, Ergenekon ve askeri bürokratik oligarşinin eski çizgisini savunmak isteyenler de Rusya ve İran’ın bulunduğu blokla çıkar ortaklığı içinde olur.

Tabii bu güçlerin her birinin kendi içinde de farklı stratejilere yönelik olarak çatışan güçler vardır ve iç mücadelelerde dıştaki güçlere karşı nesnel çıkar ortaklıkları gerçekleşir. Örneğin, Türkiye’de Askeri Bürokratik oligarşi içinde, aynı kalmak istiyorsak (yani askeri bürokratik oligarşi gücünü ve imtiyazlarını korumak istiyorsa) değişmeliyiz (Eski beton kafayı atıp, demokrasi şampiyonuymuş gibi yapıp muhalefeti örgütlemeliyiz – örneğin 27 Mayıs gibi) diyenler farklıdırlar. Bunlar aynı gücün egemenliğini sürdürmesi için farklı stratejilerdir ve aynı güç içinde olmalarına rağmen farklı bloklarla nesnel çıkar ortaklıkları içindedirler. Tabii bu tür bölünmeler her gücün kendi içinde de vardır.

Böyle bir tablo içinde bakıldığında, Sakine’nin Paris’te öldürülmesi en başta PKK’ya verilmiş bir mesajdır. Şimdi böyle bir mesaj, büyük olasılıkla, Türkiye’deki görüşmelerin başlamasıyla ilgilidir. Muhtemelen Türk Gladyosunun ve Avrupa birliğindeki, ABD ve Türkiye’ye karşı Rusya ve İran’ı destekleyen güçlerin örtülü bir onayı da olabilir. Muhtemelen böyle bir onay olmadan da böylesine bir nitelik değişikliği yaratan bir suikast yapılmaz ve yapılamaz.

Bu aralar Türkiye’de sanki kolay bir işmiş gibi herkes barış diyerek barış üzerinden bir savaş yürütüyor.

Barış demokratikleşme olmadan olmaz. Demokratikleşme ise politika ve politik hedefler sorunudur. İstihbarat teşkilatı yöneticileri aracılığı ile barış yapılamaz.

Özgürlük hareketi Orta Doğu’daki en demokratik güçtür. Bu gücü tasfiyeye yönelik olarak yapılacak her hamle anti demokratiktir ve barış düşmanıdır.

İstihbarat teşkilatı başkanı aracılığıyla görüşme yapmanın kendisi bile, barış adı altında bir savaş yapıldığını gösterir. Bu nedenle şimdilik bir yol kat ediliyor gibi görünse de bir çıkmazdan kurtulamaz. Bunların tek yararı, Özgürlük hareketi üzerindeki psikolojik savaş perdesini yırtmaya yaramaları olabilir. Bu anlamda bir politik çözüme istemeden de olsa hizmet ederler.

Eğer Türkiye, istihbarat teşkilatı başkanı ile Öcalan’la görüşmeler yaparsa, başka devletlerin de istihbarat teşkilatları, kendi sözlerini söylerler.

Bu anlamda, Sakine’nin Cansız’ın bedeni, hükümetin Demokratikleşme olmadan özgürlük hareketini tasfiye ve sözde barış politikasının ilk kurbanıdır denebilir.

Eğer Hükümet açıktan Özgürlük hareketini tasfiye edilecek değil, demokratikleşme için ittifak yapılacak bir güç olarak muhatap alsaydı. Özgürlük hareketini tasfiye edilecek değil, ittifak yapılacak bir güç olarak görseydi, diğer güçler de açık politik tavırlar almak zorunda kalırlardı. O zaman İstihbarat örgütlerine söyleyecek söz kalmaz, Sakine ve arkadaşları, şimdi canlı olarak aramızda olurdu.

Demir Küçükaydın
10 Ocak 2013 Perşembe

Paris’teki Katliam Binler Tarafından Protesto Ediliyor





PARİS - Fransa’nın başkenti Paris’te Kürt kadın siyasetçileri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in katledilmesi binlerce kişi tarafından düzenlenen yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşte yapılan konuşmalarda katliamın biran önce aydınlatılması istendi.

Kürt siyasetçilerin katledilmesi haberinin 02:00’da duyulması ardından Paris ve çevresinde yaşayan Kürtler, KNK bürosuna akın etti. Binlerce Kürdistanlı, polis büro içinde incelemelerini sürdürürken bekleyişe başladı.

İncelemeler devam ederken, Paris Valisi ve anti-terör savcı olay yerine geldi. Vali yaptığı açıklamada katliamın açık bir cinayet olduğunu belirtti. Soruşturmanın terör ile mücadele masası tarafından yürütüleceği de sözlerine ekledi.

HALK İNİSİYATİFİ BU GÜNÜ KARA GÜN İLAN ETTİ

Gün içerisinde Paris Halk İnisiyatifi de yayınladığı açıklamada, bu günü Kara Gün ilan ederek, Kürdistanlıları çocuklarını okullara göndermeme, kepenk kapatma ve yaşamını yitirenleri güçlü sahiplenmek için Paris'e akın etmeye çağırdı.

KNK bürosuna Fransa İçişleri Bakanı Emanuel Vallse geldi. Resmi bir açıklama yapmayan Vallse, FEYKA-Kürdistan yetkilileri ile bir araya geldi. Katliamın kabul edilemez olduğunu belirten Bakan Vallse, arkasında kim olursa olsun açığa çıkaracaklarını söyledi.

Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar Paris KNK bürosu önüne geldi. Burada kısa bir konuşma yapan Kartal, bu vahşetin Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan ile başlatılan barış sürecine karşı işlendiğini belirtti. Katliamın Kürt sorunun çözümünü istemeyen kesimler tarafından gerçekleştirildiği ve süreci provoke etme girişimi olduğunu kaydetti.

PARİS’TE BİNLER YÜRÜYÜŞE GEÇTİ

Naaşların saat 12.00 civarında adli tıp kurumuna götürülmesi ardından yürüyüş düzenlendi. Binlerce kişi “Şehit namırın”, “İntikam” ve “PKK halktır halk burada” sloganları eşliğinde Gare du Nord'dan Kürt Kültür akademesine kadar yürüyüş düzenlendi. Ardından da bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı, KNK üyesi Songül Karabulut ile BDP temsilcisi Faruk Doru yaptı.

KARABULUT: CİNAYET BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMELİ

“Acımız büyük ve olayın şokundayız” diye konuşmasına başlayan Karabulut, Fransa'da dün siyasi bir cinayet yaşandığını söyledi. Bir Kürt kurumunda, tanınmış Kürt siyasetçilerin hedef alındığını vurgulayan Karabulut, olayın süreçle bağlantılı olduğu da sözlerine ekledi.

Kürt sorunun çözümü dayattığı ve çözüm arayışlarının olduğu bu süreçte cinayetin, çözümü istemeyen taraflar tarafından gerçekleştirildiğini de belirtti. Karabulut, sürecin darbelenmek ve provoke edilmek istendiğini söyledi. Katliamın Fransa’da yaşanmasının düşündürücü olduğunu da kaydeden Karabulut, Fransa hükümetinin son yıllardaki Kürt karşıtı politikalarının bu katliama zemin sunduğunu ifade etti.

Karabulut, Fransa hükümetini, Kürt karşıtı politikalarına son vermeye ve Kürt sorununun barışçıl çözümüne katkı sunmaya çağırdı. Katliamın sorumlularının bir an önce açığa çıkarılması gerektiğinin de altını çizen Karabulut, hedef alınan 3 kişinin kadın olmasına dikkat çekti. Kürt kadının gelişmişlik düzeyi ile bağlantılı olduğu ve Sakine Cansız'ın öncü bir kişi olduğunu hatırlattı.

Fidan Doğan'ın ise diplomasi alanında çalışma yürüttüğü ve bu süreçte kamuoyu yaratacak bir kişi olduğunu söyledi. Kürt siyasetçi Aden Uzun'un da KNK üyesi olduğu ancak şuan tutuklu olduğunu da kaydeden Karabulut, Kürt halkının Fransa'da dilsiz bırakıldığını belirtti. Ve Kürt halkının taleplerini kamuoyuna taşıyacak kişilerin hedef alındığını da sözlerine ekledi. Karabulut son olarak, Kürt halkının infaz ve tutuklamalar ile yıldırılamayacağını kaydetti.

BDP Avrupa Temsilcilerinden Faruk Doru ise, büronun Fransa devleti ve polisi tarafından bilindiği, caddenin Paris'in en işlek caddelerinden biri olduğunu söyledi.Bazı devletlerin bu suikastın ardında olduğunu söyledi ve katillerin bulunmasını istedi.

CUMARTESİ GÜNÜ PLACE DE BASTILLE’DE YÜRÜYÜŞ DÜZENLENECEK

FEYKA Başkanı Mehmet Ülker, katliamı Cumartesi günü saat 12'de Gare de l'Est'te başlayacak bir yürüyüş ile protesto edeceklerini söyledi. Avrupa’da yaşayan tüm Kürt halkına Cansız, Doğan ve Söylemez'i sahiplenmek için Paris'e akın etmeye çağırdı. Yürüyüş Cumartesi günü saat 12.00’da Place de Bastille’de başlayacak.


ANF

KCK: Paris'teki Saldırı Türk Gladyosunun İşi


BEHDİNAN - Fransa’nın başkenti Paris’te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in katledilmesinin ardından bir açıklama yayınlayan KCK, olaydan uluslararası arka planı olan Türk Gladyosunu sorumlu tuttu. KCK açıklamasında Kürt sorununun demokratik çözümü önünde engel olan sömürgeci-faşist odaklara karşı mücadele çağrısında bulundu.

PKK kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Söylemez’in katledilmelerinin ardından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı bir açıklama yayınladı. Kürdistan’da Kürt hareketinin lider kadrosuna yönelik saldırıların başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Avrupa’da Sakine Cansız’ın hedef seçildiğinin ifade edildiği açıklamada saldırının Kürt halkı üzerindeki sömürgeciliğin sürdürülmesinden yana olan ve Kürt halkına dönük kirli amaçlar taşıyan çevrelerin tertipleyip uyguladığı bir katliam olduğu kaydedildi.

KCK saldırıdan uluslararası arka planı olan Türk Gladyosunu sorumlu tutarken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in ve Türk basının, “iç hesaplaşma” söylemlerini “hedef şaşırtmak” olarak nitelendirdi.

KCK’nin katliama ilişkin yaptığı açıklama şöyle:

“Partimiz PKK’nin kurucularından olan, hareketimizin seçkin öncü militanı, onurun ve direnişin sembolü, Kürt kadınının iradeleşmiş sarsılmaz önder kadrosu Sakine Cansız (Sara) yoldaşımız ile KNK Paris Temsilcisi, Kürt halkının değerli diplomatı ve Özgürlük Hareketi’nin yılmaz militanı Fidan Doğan (Rojbîn) ve Gençlik Hareketi’nin fedakar-değerli militanı Leyla Söylemez (Ronahî) yoldaşlarımızın dün hunharca katledilmesini nefretle kınıyoruz. Bu kayıp, Hareketimiz, halkımız ve tüm Kürdistan kadınları açısından büyük bir acı ve büyük bir kayıptır. Hemen her dönemde Hareketimizin değişik yönetim görevlerini gerçekleştirmiş, Kürdistan halkının ve kadın özgürlük mücadelesinin yılmaz-öncü militanı, PKK Meclis Üyesi ve PAJK Koordinasyonu Üyesi Sakine Cansız yoldaşın, Fidan Doğan’ın ve Leyla Söylemez’in şahadeti karşısında saygıyla eğiliyor, her şehide karşı vazifemizin, onların yollarında yürümek ve kanımızın son damlasına kadar anılarına bağlı olmak olduğunu belirtiyoruz.

SAKİNE CANSIZ BİLİNÇLİ OLARAK HEDEFLENDİ

Sakine yoldaşımız bilinçli olarak hedeflenmiş, bu katliam örgütlü, planlı ve çok ustaca gerçekleştirilmiştir. Olayın gerçekleşme biçiminden, bu katliamın uluslararası düzeyde yetkinleşmiş profesyonel güçler tarafından gerçekleşmiş bir katliam olduğu anlaşılmaktadır. Açık ki bu katliamı gerçekleştirenler, Önderliğimiz tarafından gerçekleştirilen yeni sürecin gelişmesini ve Kürt sorununun çözüme kavuşmasını istemeyen kesimlerdir. Kürt halkı üzerindeki sömürgeciliğin sürdürülmesinden yana olan ve Kürt halkına dönük kirli amaçlar taşıyan çevrelerin tertipleyip uyguladığı bir katliamdır.

FRANSA’DA GERÇEKLEŞMESİ DİKKAT ÇEKİCİ

Bu olayın özellikle bir süreden beri Kürt siyasetçilerini takip altına alan, onları haksız yere tutuklayan ve cezalar veren Fransa’da gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir. Fransa’da en son, tanınan bir Kürt siyasetçisi olan KNK Yürütme Konseyi Üyesi Adem Uzun’u bir komployla tutuklayanlar ile bu hunharca katliamı yapanlar arasında bir bağın olmadığı düşünülemez. Adem Uzun’un bir komployla tutuklanmasının perde arkasının açığa çıkarılması, bu katliamı da aydınlatmada önemli bir veri olacaktır. Bu konuda Fransa hükümeti töhmet altından çıkmak istiyorsa, mutlaka ve mutlaka bu katliamı açığa çıkarmalıdır. Fransa Devleti’nin, çağımızın gelişen teknolojik ortamında, Paris ortasında gerçekleşen bu olayı açığa çıkarma olanakları vardır. Fransa’daki bazı derin güçlerin bu olayla bir suç ortaklığı yoksa Fransa hükümetinin bu olayı açığa çıkartması gerekmektedir. Açığa çıkarılmadığı müddetçe Fransa hükümeti Kürt halkı karşısında sorumlu tutulacaktır.

AKP HEDEF ŞAŞIRTMAYA ÇALIŞIYOR

Katliamın duyulmasıyla birlikte ülke içinde ve ülke dışında halkımız büyük bir acı içinde sokaklara dökülmüştür. Halkımız başta Sakine yoldaş olmak üzere kendi önder militanlarının Avrupa ortasında hunharca katledilmesinin acısı içerisindeyken olayın ilk duyulmasıyla birlikte henüz bir verinin ortada olmadığı ilk saatlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in ve yandaş basının, haberi “iç hesaplaşma” olarak servis etmesi oldukça dikkat çekici bir durumdur. Türk devlet ve hükümet yetkililerinin, yine yandaş basın-yayın çevrelerinin ilk saatten itibaren büyük bir panik içerisinde, arsızca ve çirkince bir üslupla katliamı hareketimize, yani Kürtlere yıkma alçaklığını göstermesi, hedef şaşırtmaktan başka bir şey değildir.

Bu çevrelerin sürekli bir biçimde “provokatif girişimlerin olabileceği”ni dillendirmesi, dikkat çekici diğer bir yan olmaktadır. Yürüttükleri bu psikolojik savaş hamlesi, hem suçlu hem güçlü pozisyonda olan Türk devleti ve hükümetini bu vahşi terör eylemi karşısındaki sorumluluktan kurtaramayacaktır. Açık ki Türk tarafı suçluluk psikolojisiyle yapılmış bu alçakça katliamın üstünü örtme, maniple etme ve saptırma çabası içerisindedir.

KÜRT HALKININ DÜŞMANLARI SÜRECİ SABOTE ETMEK İSTİYOR

Ülke içerisinde hareketimizin lider kadrosunu katletmek isteyenler başarısız kalınca, Avrupa’da Sakine Cansız yoldaşı şehit ederek amaçlarına ulaşmak istemişlerdir. Özellikle bu dönemde Sakine yoldaşı ve özgür kadın militanları hedefleyenlerin Apocu hareketten ve Kürt halkından intikam almak istediği açıktır. Çünkü Önder Apo öncülüğündeki Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin bugün kazanmış olduğu bu düzeyde, Sakine yoldaşların, Zîlanların, Bêrîtanların, Şîlanların ve Nudaların kahramanlığında yükselen Kürt Kadın Hareketi’nin yeri belirgindir. Özgürlük mücadelemizin yükselişinde ve Önder Apo’nun güç kazanmasında Kürt kadınının yeri tartışılmazdır. Bu rolün oynanmasında da Sakine yoldaşın dürüstlüğü, sadeliği, kararlılığı ve kahramanca bir yaşama sahip olmasının yeri belirgindir. Kürt halkının düşmanları, önder kadın militanları hedefleyerek Apocu hareketten intikam almak ve gelişen çözüm sürecini sabote etmek istemişlerdir.

Bu olsa olsa, uluslararası arka planı da olan Türk Gladiosu’nun işi olabilir. Bu kadar alçak ve hunharca bir saldırıyı ancak ve ancak Türk sömürgeciliğinin yetiştirdiği, sadist, derin devlet güçlerinin ırkçı ve şoven duygularını yaşayan güçleri yapabilir. Bu olayın bu denli ustaca yapılmış olması, Türk derin devlet güçlerinin uluslararası güçlere dayanarak yapmış olduğunu göstermektedir.

Eğer AKP hükümeti gerçekten Kürt sorununun çözümünde samimi olsaydı, bu olay karşısında hemen psikolojik savaşa başvurup kara propaganda yapacağına, olayın açığa çıkarılmasını isteyebilir ve sonucu bekleyebilirdi. Ancak telaş içinde fırsatçı bir tutum sergilemeleri dikkat çekici olmuştur.

BU SÜRECİ SABOTE ETMEK İSTEYENLER BELLİ

Şunu tüm kamuoyuna açıkça belirtiyoruz; bu süreci sabote etmek isteyen, Çukurca eylemini yapanlar değil, 31 Aralık 2012’de Lice’de, içinde Amed Eyalet Komutanı Numan arkadaşın da bulunduğu 10 militanı katledenlerdir. Çukurca eylemi ise, onun misillemesi olarak HPG’nin bölgedeki güçleri tarafından pratikleştirilmiştir. Hareketimizde, asla ve asla Türk basınının ve Türk devletinin çokça ifade ettiği gibi “çok başlılık ve iç çelişki” yoktur. Bu sadece ve sadece Türk psikolojik savaş dairesinin ortaya attığı içi boş bir çarpıtmadır. Türk tarafının, özellikle de bazı arkadaşlarımızın ismini vererek, bunun bir iç hesaplaşma sonucu gerçekleşmiş olduğu varsayımı büyük bir çarpıtma ve yalan olduğu gibi, halkımıza ve hareketimize karşı yapılan büyük bir saygısızlıktır.

OLAY HER YÖNÜYLE AÇIĞA ÇIKARILMALI

Tüm ulusal ve uluslararası, demokratik, vicdan sahibi ve barıştan yana olan kesimleri Türk devletinin ve Türk basınının bu hunharca katliamın üstünü örtmek için geliştirdiği büyük çarpıtma ve saygısızlığa karşı sessiz kalmamaya ve gerçeklerin açığa çıkması için ağırlığını ortaya koymaya çağırıyoruz. Fransa Devleti’ni Paris’in orta yerinde işlenen bu alçakça cinayeti hiçbir tereddüde kapılmadan açığa çıkarmaya çağırıyoruz. Bu olayın açığa çıkarılmamasının, Fransa hükümetini ve Avrupa hukukunu gölge ve töhmet altında bırakacağını özellikle vurgulamak istiyoruz.

Bu olay, halkımıza ve hareketimize karşı şimdiye kadar işlenen cinayetlerin uluslararası boyuta taşınmasıdır. Bu olayın bütün boyutlarıyla kınanması ve katliamcıların açığa çıkartılması, aynı zamanda demokratik çözümün yolunu da açacaktır. Önder Apo’nun başlattığı sürecin başarısı ve Kürt halkının meşru haklarına kavuşarak Kürt sorununun çözülmesi için bu alçakça saldırının açığa çıkarılması önemli olacaktır. Türk devlet sistemi içerisinde çözümün önünde engel olanların açığa çıkarılması, aynı zamanda demokratik çözümün de gelişmesi anlamına gelecektir.

Bu nedenle ülke içerisinde ve ülke dışında tüm halkımız ve demokratik-yurtsever çevreler Sakine, Fidan ve Leyla arkadaşlara sahip çıkmalıdır. Öncelikle Avrupa’daki yurtsever halkımızın ve dostlarımızın Paris’e yürümesi, arkadaşlarımıza sahip çıkması ve olayın açığa çıkarılması için ağırlığını koyması büyük bir önem taşıyacaktır. Yine, ülke içerisinde ve ülke dışında tüm Kürdistanlıların ve çözümden yana olan tüm kesimlerin sokağa dökülerek Kürt sorununun demokratik çözümü önünde engel olan sömürgeci-faşist odaklara karşı mücadeleyi yükseltmesi temel bir görev haline gelmiştir. Bu temelde tüm halkımızı değerli şehitlerimize sahip çıkmaya, bu alçakça katliamı protesto etmeye ve olayın peşini bırakmamaya, açığa çıkarılması için kitlesel gücünü ortaya koymaya çağırıyoruz.


ANF

FEYKA: Kepenkler Kapatılsın, Öğrenciler Okula Gitmesin

PKK Kurucularından Sakine Cansız
PARİS - Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA),3 Kürt kadın siyasetçiye düzenlenen suikast ardından Fransa’da Kürt öğrencilerin okula gitmemesini, Kürt esnafların kepenk kapatarak işyerlerine siyah bez asmasını istedi. FEYKA, Fransa’da yaşayan Kürdistanlılara Paris’teki saldırı yerinde toplanmaları çağrısında bulundu.

PKK’nin ilk kurucuları arasında yer alan Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez isimli genç kadın dün akşam saatlerinde uğradıkları silahlı saldırı sonucu katledildi. Gard du Nord’daki Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde düzenlenen saldırıda Cansız ve Fidan’ın başlarından, Leyla Söylemez'in ise başından ve karnından vurulduğu belirtiliyor.

Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu FEYKA yeni bir açıklama yaparak Fransa’da yaşayan Kürt öğrencilerin okula gitmemesini, Kürt esnafların kepenk kapatarak işyerlerine siyah bez asmasını istedi. Fransa’da yaşayan Kürdistanlılara ise saldırının gerçekleştiği Kürdistan Enformasyon Bürosu önünde toplanmaları çağrısında bulundu.

FEYKA Avrupa’da yaşayan Kürdistanlıları da Paris’e çağırdı. Fransız polisinin Enformasyon Bürosu’nda incelemeleri devam ederken, Paris’te yaşayan Kürdistanlıların da büro önünde bekleyişleri sürüyor. 


ANF

FLAŞ HABER: FEYKA Avrupa'da Yaşayan Kürtleri Paris'e Çağırdı

Sakine Cansız
Paris - Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA), üç Kürt siyasetçi kadına düzenlenen suikast ardından Avrupa'da yaşayan Kürtleri Paris'te toplanmaya çağırdı.

PKK’nin ilk kurucuları arasında yer alan Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez isimli bir genç kadın dün akşam saatlerinde uğradıkları silahlı saldırı sonucu katledildi. Gard du Nord’daki Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde düzenlenen saldırıda Cansız ve Fidan’ın başlarından, Leyla Söylemez'in ise başından ve karnından vurulduğu belirtiliyor.

Fransız polisinin Kürdistan Enformasyon Bürosunda incelemelerini sürdürürken, “tam bir vahşetle karşılaştık” dediği öğrenildi.

Feyka, Fransa ve Avrupa’da yaşayan Kürdistanlıları Paris’e çağırırken, Paris’te yaşayan Kürdistanlıların da büro önündeki bekleyişleri sürüyor.


ANF

Paris'te Suikast: 3 Kürt Kadın Siyasetçi Katledildi

PKK'nin kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez, Pariste bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu'na gelen kişi veya kişilerce katledildi. 
Paris - Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen silahlı bir saldırıda aralarında PKK'nin kurucularından Sakine Cansız ve KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan’ın da olduğu 3 Kürt kadın hayatını kaybetti.

Alınan bilgilere göre kimliği belirsiz kişi yada kişiler, Gare du Nord’da bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’na girerek saldırıda bulundu.

İçerde bulunan Kürt siyasetçi Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ile Leyla Söylemez adındaki genç kadın katledildi.
Saldırıda susturuculu silah kullanıldığı sanılıyor. Ancak henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Cansız ve Doğan'ın başlarından, Söylemez'in ise karnından vurulduğu bildirilirken, Fransız polis bina içerisinde incelemelerde bulunuyor. Cenazelerin halen bina içinde olduğu kaydedildi.

Saldırının saati tam olarak bilinmiyor. Olay yerindeki Özgür Politika gazetesi muhabiri Selma Akkaya, Fidan Doğan'dan saatlerce haber alınamaması üzerine, arkadaşlarının gece saat 01.00 sıralarında binaya geldiklerinde kapı önünde kan izleri görünce kapıyı kırıp içeri girdiklerini söyledi.

Fransa Kürt Dernekleri Fedederasyonu (FEYKA) Başkanı Mehmet Ülker de, "Bir iki arkadaş kapıda kan izleri görüyor. Kapıyı kırıp içeri girdiklerinde, üç kadının infaz edilmiş olduğunu görüyorlar" dedi.

Büronun birinci katta bulunduğu ve işlek bir caddede yer aldığına işaret eden Ülker, katliamın 9 Ocak akşamı saat 18.00 ya da 19.00 civarı işlenmiş olabileceğini söyledi. ÜLker, çok profesyonelce yapılmış bir cinayet olduğunu söyledi. 


ANF