AMED -
Özgürlük için Demokratik Direniş" şiarı ile yapılması planlanan
mitingin valilik yasağı ile engellenmesinin ardından başlatılan oturma
eyleminde bir açıklama yapan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,
"Bu halkın Önderliği'ne ne kadar sevdalı olduğunu ortaya koymuştur"
dedi. Demirtaş, "Diyarbakır Meydanı'nda yenilen çürümüş faşizan zihniyet
olmuştur. Artık devletin aklını başına alması lazım" şeklinde konuştu.
DTK,
BDP, ESP, EMEP ve sivil toplum örgütü temsilcileri, mitingin
yasaklanması ve polisin orantısız güç kullanmasını Sümerpark'ta
yaptıkları basın açıklaması ile protesto etti. Sümerpark'ta oturma
eylemi yaparak müdahaleyi protesto eden ve aralarında BDP Eş Genel
Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanı Aysel
Tuğluk, gözünden yaralanan DTK Koordinasyon Kurulu Üyesi ve Batman
Milletvekili Ayla Akat, ESP, EMEP, HDK İstanbul Milletvekili Levent
Tüzel, Sanatçı Suavi ve Ferhat Tunç, Diyarbakır Büyükşehir Belediye
Başkanı Osman Baydemir'in yanı sıra binlerce kişinin katıldığı
açıklamada sık sık "Biji serok Apo", "Baskılar bizi yıldıramaz", "Diren
ha diren Amed" ve "Öcalan" sloganları atıldı.
Açıklamayı yapan
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gün boyu baskılara boyun
eğmeyen yurttaşlara teşekkür ile konuşmasına başlayarak "AKP'nin
faşizmine karşı bu halkın boyun eğmediğinin, eğmeyeceğinin direnişi bu
gün Diyarbakır'da ortaya konulmuştur" dedi. Halkın özgürlüğe nasıl
sevdalı olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Bu halkın
Önderliği'ne ne kadar sevdalı olduğunu ortaya koymuştur. Bu halkın Sayın
Öcalan'ın özgürlüğünü net bir şekilde istediği talep ettiği ortaya
konulmuştur. Yapmak istediğimiz miting AKP'nin kurmayları tarafından
bizzat Başbakan'ın talimatları ile yasaklanmış ve bu gün halka
seçilmişlerine ve 7'den 70'e herkese gün boyu sokaklarda işkence
yapılmıştır" dedi.
Gün boyu süren olaylar sırasında halkın
kendisine yönelik işkenceye rağmen iradesinin kırılmadığına vurgu yapan
Demirtaş, "Halkın iradesi teslim alınamamıştır. Bu gün Diyarbakır
meydanında yenilen çürümüş faşizan zihniyet olmuştur. Hiç kimse halkı
kendi kentinde köleliğe hiçbir halkı kendi ülkesinde anavatanında
köleliğe mecbur mahkum edemez. Bunu dayatamaz. Bu gün bir kez daha
ortaya çıkmıştır. Sömürgeci zihniyet anlayışı ile halkımıza yaklaşanlara
bu gün halkımız görkemli direnişi ile cevap vermiştir. Bu böyledir;
böyle olacaktır. Herkes bunu artık zihnine yazmalıdır" diye konuştu.
Polisin
orantısız müdahalesi sonucu yüzden fazla yurttaşın yaralandığını yüzden
fazlasının da yaralandığına dikkat çeken Demirtaş, "Buna rağmen
halkımız sokak, sokak meydan, meydan direnişini ortaya koymuştur. Bizde
bütün seçilmişler olarak vekillerimizle, belediye başkanlarımız ile
parti meclisi merkez yürütme kurulumuz ile il-ilçe teşkilatlarımız ile
birlikte bu akşam halkımıza yönelik bu faşizan tutumu protesto etmek
için burada sabahlayacağız" ifadelerini kullandı.
Halkın onurlu
duruşunun mutlaka demokratik zaferi ve özgürlüğü kazandıracağına işaret
eden Demirtaş açıklamasında şunları belirtti: "Bu duruşa her kesin ama
her kesin sahip çıkması lazımdır. Sadece Amed halkı değil! Herkesin
bulunduğu her yerde bu duruşa sahip çıkması lazım. Artık devletin aklını
başına alması lazım, işlerin böyle gitmediğini ve gitmeyeceğini bilmesi
lazımdır. Süreç böyle bir süreçtir. Halk sürece müdahale etmiştir. Halk
AKP'ye aklını başına al, durumun iyi değil durum iyi değil demiştir.
AKP artık kendini gözden geçirmelidir, çünkü halk bu faşizan baskıları
durdurmayı başarmıştır."
OTURMA EYLEMİ SABAHA KADAR SÜRECEK
Demirtaş
ve beraberindeki milletvekillerinin yanı sıra belediye başkanları,
BDP'li yöneticiler ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da aralarında
bulunduğu yüzlerce kişinin başlattığı oturma eylemi yarın saat 11.00'da
İstasyon Meydanı'nda düzenlenecek kitlesel basın açıklaması ile sona
erecek.
Fırat Haber Ajansı(ANF)
ANF 12:15 / 15 Temmuz 2012
AMED - Mitingin yasaklanmasın rağmen Kürt halkının dün görkemli
bir direniş sergilediğini belirten BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Amed
zindanlarındaki 14 Temmuz 1982 direnişinin bugün Amedde yankılandığını
söyledi. Demirtaş, Zalim kendi zulmünde boğulacak dedi. Öcalan, Kürt
ayaklanmasının temsilcisidir diyen DTK Eşbaşkanı Tuğluk ise, Bu halkın
tahammülü daha fazla zorlanmamalı diyerek AKP Hükümetini uyardı.
14
Temmuz 1982 ölüm orucu direnişinin yıldönümünde DTK ve BDP, PKK lideri
Abdullah Öcalan üzerinde bir yılı aşkın süredir devam eden tecrit
koşullarına dikkat çekmek amacıyla düzenleyeceği tarihi mitinge
valiliğin izin vermemesinin ardından gün boyu yaşanan saldırıları
protesto ederek Sümer Parkta oturma eylemine başlayan DTK ve BDPli
seçilmişler, oturma eylemini yaptıkları basın açıklaması ile
sonlandırdı.
Aralarında Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak,
Aysel Tuğluk, İdris Baluken, İbrahim Binici, Emine Ayna, Hasip Kaplan,
Sebahat Tuncel, Osman Baydemirin de bulunduğu BDPli seçilmişler dün
Amedde gün boyu yaşanan polis şiddetinin ardından Sümer Parkta oturma
eylemi başlatmışlardı. Gece boyu süren eyleme sanatçılar Suavi, Rojda,
Ferhat Tunç, Comert ve Xalil Brad gibi birçok isimde katıldı.
Sık
sık Kürdistan faşizme mezar olacak, Öcalansız dünyayı başınıza
yıkarız, PKK halktır, halk burada sloganlarının atıldığı eylemde,
Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda
bulunuldu.
Sümer Parkta açıklamada bulunan BDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş sözlerine, dün Amedde yaşanan faşizm karşısında
Kürt halkının direnişini kutlayarak ve Amed halkına destek verenlere
teşekkür ederek başladı.
AKPnin faşizan rejiminin Ameddeki
görkemli direnişle ne kadar çaresiz kaldığı sergilendi ifadesini
kullanan Demirtaş, Devletin çıplak şiddeti karşısında direnen halkın
görkemli direnişi var. Elinde sadece copu kalan devlet her şeyini
yitirmiştir. Kürt halkı Öcalanın özgürlüğünü istiyor. Devlet, bu
talebin ortaya çıkmaması için 24 saattir ev ev, sokak sokak faşizm
uyguladı. Ancak engelleyebildi mi hayır diye konuştu.
AKP AĞZIYLA KUŞ TUTSA MEŞRUTİYETİNİ YİTİRMİŞTİR
Kürt
halkının gündeminde ve çalışmalarında öncelikli olarak Öcalanın
özgürlüğü olduğunu belirten Demirtaş, Hükümet buradan ders çıkarmalı.
Halka saygı duymuyorsa bile halkın iradesini görmeli dedi. AKPyi
anonim şirkete benzeten Demirtaş, AKP ağzıyla kuş tutsa bile bu
topraklarda meşrutiyetini yitirmiştir. Vicdanı olan herkes bu anonim
şirketini terk etmelidir ifadesini kullandı.
Kürt halkının çözüm
için uzattığı ele cop vurulduğunu, işkence uygulandığını söyleyen
Demirtaş, Valiliğin verdiği yasak bu halkı bağlamaz. Halk buna
gösterdiği görkemli direnişle yanıt vermiştir. AKPnin polisleri, kent
giriş çıkışlarında, sokaklarda ulaşabildikleri herkese işkence
yapmıştır. Diyarbakır hala gaz kokuyor. Böyle bir hükümetin demokrasi
getiremeyeceğini sanırım herkes gördü diye konuştu.
Amed
zindanlarındaki 14 Temmuz 1982 direnişinin bugün Amedde yankılandığını
vurgulayan Demirtaş, Zalim kendi zulmünde boğulacak dedi. Ameddeki
direnişin bir çizgi, duruş olduğunu söyleyen Demirtaş, Öcalan serbest
bırakılıncaya kadar, Kürt halkının talepleri yerine getirilinceye kadar
bu direniş ruhunun süreceğine vurgu yaptı.
Demirtaş son olarak,
miting sonrası Mersine dönen bir aracın kaza geçirmesi sonucu yaşamını
yitiren bir kişiye ve dün akşam Amedde haberleri izlerken fenalaşarak
kalp krizi geçiren ve yaşamını yitiren kişinin yakınlarına başsağlığı
diledi.
ÖCALAN SON KÜRT AYAKLANMASININ TEMSİLCİSİ
Demirtaşın
konuşmasının ardından DTK Eş Genel Başkanı Aysel Tuğluk ise yaptığı
konuşmada, Dün Diyarbakır, AKP faşizmi ile devletin 90 yıllık inkar ve
imha politikası ile kin ve nefret yüklü politikalarıyla karşı
karşıyaydı dedi.
Direniş ve mücadelelerinin devam edeceğini
belirten Tuğluk, Bir halk Sayın Öcalanı iradesi kabul edip, bu sorunun
demokratik çözümü için muhatabıdır dediği için, dilimle, kimliğimle
özgür yaşamak istiyorum dediği için bunlar yapılıyor. AKP Hükümeti Kürt
halkına inkâr ve imha politikaları ile diz çöktürmek istiyor. Ama bu
halk, örgütlü bir halk bu halk diz çökmeyecek diye konuştu.
Öcalanın
354 gündür ailesi ve avukatları ile çeşitli gerekçelerle
görüştürülmediğine işaret eden Tuğluk sözlerini şöyle sürdürdü: Bir
devlet acizliğe düşüyor açıkça yalan söylüyor. Demokratik olduğunu
söyleyen bir devlet, İmralıda Evren İnsan Hakları Sözleşmesini
tanımıyor. Bütün bunlar AKPnin inkâr ve imha politikalarıdır. Sayın
Öcalan sıradan bir kişi, sıradan bir tutsak değildir. Milyonlarca
insanın irademdir dediği bir siyasidir. Son Kürt ayaklanmasının
temsilcisidir.
BU HALKIN TAHAMMÜLÜ DAHA FAZLA ZORLANMAMALI
AKP
Hükümetinin Öcalan nezdinde barışı tecrit ettiğin ifade eden Tuğluk,
Erdoğan şunu bilmeli; tüm bu çabalarınız diz çöktürmek içinse bilin ki,
Kürt halkı diz çökmeyecek. Yanıtımız onurlu direniş olacaktır dedi.
Başbakan
Tayyip Erdoğanın Suriye, Mısır, Libyada ki demokrasi söylemlerine de
değinen Tuğluk, ancak söz konusu Kürt halkı olunca bu demokrasinin
olmadığı yönünde konuştu.
Tuğluk son olarak, Kürt halkının bugüne
kadar bedel ödeyerek geldiğini vurgulayarak AKP Hükümetine şöyle
seslendi: Bu gidişat iyi bir gidişat değil. Bu halkın tahammülü daha
fazla zorlanmamalı. Yol yakınken bu politikalarınızdan vazgeçin. Sayın
Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın. Sayın Öcalanın özgürlüğüne giden
yolu başlatın. Başka çözüm yoktur.
Güney Afrika Komünist Partisi (SACP) Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalanı
Kürt Özgürlük Mücadelesinin simgesi olarak tanıyarak Özel Tanıma/Kabul
ödülünü verdi.
Ödül, SACPnin Natal Eyaleti KwaZulu kenti
ONgoyede gerçekleştirdiği 13. Ulusal Kongresinde verildi. SACP Genel
Sekreteri Blade Nzimande, ödül vesilesiyle yaptığı konuşmada Öcalan
için, Devrimci bir enternasyonal savaşçı ve Kürt özgürlük mücadelesinin
sembolü. Acımasız, insanlık dışı koşullar altında bir Türk ada
hapishanesinde tutulan siyasi bir tutsak. Onun emperyalizm ve
sömürgeciliğe karşı amansız mücadelesi Ortadoğu halkları için barış,
demokrasi ve sosyalizmin ışığı olmaya devam ediyor dedi.
İmralı
Adasında 12 yıldır ağır tecrit altında tutulan Öcalana verilen özel
teşvik ödülünü, Öcalan adına Öcalana Özgürlük Kürdistana Barış adlı
uluslararası inisiyatifin sözcüsü aldı. Sözcü Heider, ödülü alırken
Öcalanın Kürt Ulusal mücadelesinin lideri olarak Kürt sorununun
barışçıl çözümünde kilit konumuna dikkat çekti. Öcalanın tutulduğu ağır
tecrit koşullarına da dikkat çeken sözcü, "11 aydan fazladır, ne
avukatları, ne de ailesi, kimse Onu görmedi. Ne telefon ne de mektup
yok. Ondan haber alamıyoruz" dedi.
SACP ödülleri her 5 yılda
bir parti kongreleri sırasında, mücadelede üstün başarılar için verilir.
Kongrede Öcalan yanında, devrimci mücadelede sergiledikleri başarılar
ile yolsuzlukla mücadelelerinden dolayı Küba lideri Raoul Castro,
efsanevi devrimci lider Che Guevara ve SACPın önde gelen üyelerine
verildi.
SACPın 11 Temmuz günü başlayan 13. Ulusal Kongresi
bugün sonuçlanacak. Kongreye 2 bin delege ile 57 uluslararası davetli
katılıyor. SACP, 150 bin üyesi ile Güney Afrikanın en büyük siyasi
partisidir. Güney Afrikada iktidarda bulunan Afrika Ulusal Kongresi
ANC, Güney Afrika Sendikalar Kongresi COSATUnun da bulunduğu üçlü
ittifakta yer alıyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 2010
yılında da Güney Afrika Mücadelesi Gazileri Eylem Komitesi (SVAC)
tarafından Uluslar arası Barış Ödülü almıştı.
DTK ve BDP tarafından düzenlenen "Öcalan'a Özgürlük" mitingine
getirilen yasak ve yasakla birlikte kurulan barikatlar, alınan
olağanüstü önlemler ve sert müdahalelere rağmen, . Öcalan'ın özgürlüğünü
isteyen on binlerce kişi, bir kez daha Kürt sorununda muhatabın Öcalan
olduğuna işaret ederek, Öcalan'a özgürlük için irade gösterdi.
Demokratik
Toplum Kongresi (DTK) ve BDP tarafından "Öcalan'a özgürlük" amacıyla
"Özgürlük İçin Demokratik Direniş" şiarıyla bugün düzenlenecek olan
miting için gözlerin çevrildiği Diyarbakır, tarihi bir güne daha
tanıklık etti. BDP'den, DTK'ye, bölgedeki sivil toplum örgütleri ile
farklı siyasi partilere kadar, yine birçok aydın, yazar ve siyasetçinin
Kürt sorununda muhatap olarak gösterdiği İmralı'da Öcalan'ın özgürlüğü
için düzenlenmek istenen ve valilik tarafından yasaklanmasına rağmen
7'den 70'e sokağa çıkan, Öcalan'ın özgürlüğü konusunda bir kez daha
irade ortaya koydu. Kurulan barikatlar, her sokak başına yerleştirilen
onlarca polis, caddelerde konumlandırılan ve OHAL dönemini hatırlatan
panzerler ile çevik kuvvet ve özel harekat timleriyle alınan olağanüstü
önlemlere rağmen, barikatları aşan yurttaşlar, Öcalan'ın özgürlüğü
konusunda bir kez daha irade ortaya koydu.
Zırhlı
polis araçları, panzerler, havada durmadan kenti gözlem altında tutan
helikopterler, özel harekat polisleri, sık sık yaşanan patlamalar ve
kentten yükselen dumanlarla savaş alanına dönen Diyarbakır'ın 14
Temmuz'unda notlar…
*Günlerdir hazırlıkları yapılan
mitingin valilik tarafından yasaklanmasının ardından dün akşam
saatlerinde zırhlı araçlarla mahallelerde gezen polis Türkçe ve Kürtçe
mitingin yasaklandığı anonsu geçmesi dikkat çekerken, yurttaşlar anonsu
yuhalayarak protesto etti.
*Mitingi engellemek için
tüm yollara başvuran valilik Erzurum, Bitlis, Kayseri, Malatya,
İstanbul, Ankara, İzmir, Urfa, Batman, Şırnak, Dersim ve Mardin'den
kente adeta bir polis ordusu takviyesi yapıldı.
*Sabah
saatleriyle birlikte esnafın büyük bölümü kepenk açmazken, kentteki
sessizlik ilerleyen saatlerde tekrar polis araçlarından yapılan
anonslarla bozuldu.
*Kentin birçok noktasına onlarca
zırhlı polis araçları, panzerler, özel harekat timleri, çevik kuvvet ve
sivil polisler konumlandırılırken, yoldan geçen herkes polis sorgusuna
tabi tutuldu. Önlemler kapsamında polis helikopteri sık sık kent
semalarında uçarak gelişmeleri havadan aktardı.
*Alınan
önlemler OHAL dönemini hatırlatırken, önlemlere ve engellemelere rağmen
halk "Öcalan'a özgürlük" sloganları ile sokağa çıkarak toplanmaya
başladı.
*Yenişehir, Sur ve Bağlar ilçelerinde
binlerce kişi yaklaşık 10 ayrı noktada gruplar halinde toplanırken,
toplanmaya izin vermeyen polis, kitleye müdahale etti.
*Müdahale sırasında polisin rasgele attığı gaz bombaları ile kent semalarında gaz bulutu oluştu.
*Polisin sert müdahalesi karşısında sokaklardaki öfke ana caddelere ve kentin en işlek noktalarına taştı.
*Polisin
sert müdahalesi karşısında, kentin en işlek semtlerinden biri olan ve
en son 28 Mart 2006 yılında çıkan olaylarda kitlenin girebildiği Ofis
Semti'nde yurttaşlar saatlerce polisle çatıştı.
*Mahallelerde
barikatlar kurulurken, yüzleri puşi kapalı gençler ellerinde ses
bombaları, Molotof, taş ve havai fişeklerle polis barikatına yürüdü.
*Kitlenin
ısrarı karşısında polis çılgına dönerken, müdahalenin boyutu sokak
işkencesine döndü. Polis, bir genci önce ayaklar altına aldı, üstünü
parçaladı, ellerini arkadan kelepçeledi daha sonra da caminin duvarına
yapıştırarak çıplak sırtına arka arkaya coplar indirdi.
*Hızını alamayan polis, Ofis'te bir camiye girip, "Demokrasi uyguluyoruz" diyerek, 4 kişiyi tartakladıktan sonra gözaltına aldı.
*Yaralıları taşıyan ambulansları durduran polis, yaralıları gözaltına almak istedi.
*Kentin birçok noktasında işlek caddelere Öcalan posterleri asıldı.
*Atılan rasgele gaz bombaları evlere ve araçlara isabet ederken, bir araç atılan gaz bombası ile yandı.
*DTK,
BDP, EMEP, ESP, HDK'li seçilmişler, sivil toplum örgütü temsilcileri,
sanatçı Suavi ve Ferhat Tunç'un yanı sıra çok sayıda tanıdık simanın
daralarında bulunduğu çok sayıda kişi Bayındırlık Caddesi üzerinde
kurulan polis barikatı karşısında kavurucu sıcağa rağmen saatlerce
direndi.
*BDP Grup Başkanvekili ve Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan İstasyon Meydanı'na girdiği sırada polislerin
müdahalesiyle karşılaştı. Ayağına isabet eden gaz bombası sonucu
yaralanan Buldan'ın hastaneye kaldırıldı.
*DTK
Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ile BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan
Kışanak, BDP'li vekiller ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir'in de aralarında bulunduğu kitleye polis sert müdahalede
bulundu.
*DİHA muhabirleri Mahsum Sağlık ve Mehmet Begüm Ekinciler Caddesi üzerinde büroya gelirken gözaltına alındı.
*Diyarbakır'daki
olaylar esnasında bir caminin avlusunda oturan genç bir kadını polisin
elleriyle taciz etmesi objektiflere yansıdı.
DİHA