9 Eylül 2011 Cuma

Bir Suçları Daha Ortaya Çıktı

Kandil’deki sivil katliamını ısrarla inkar eden Türkiye’nin bir infazı daha ortaya çıktı. 2009’da Wan’da 2 HPG’li  ile lise öğrencisi Atabay’ın infaz edildiği tanık ve bulgularla bir kez daha kanıtlandı

ATALAY İNFAZI İNKAR ETMİŞTİ

Çaldıran’da 7 Ekim 2009’da HPG’liler Sunullah Keserci, Necmeddin Ahmed Hasan ile lise öğrencisi İbrahim Atabay jandarma özel timlerince infaz edildi. Bulgular ve tanıklar olayın infaz olduğunu ortaya koyarken, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, infazı inkar edip “Üç kişinin PKK’li olduğunu ve çatışmada öldürüldüklerini” savundu.

İNFAZ EMRİNİ İYİGÜN VERDİ

Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı’nın başlattığı soruşturma insanlık suçunu resmen kanıtladı. Gizli tanık olarak ifade veren bazı askerler olayın infaz olduğunu açıkladı. Detayları da anlatan askerler, üç kişinin, Albay Vecihi Halil İyigün’ün talimatıyla jandarma özel harekat timlerince 50 metreden taranarak infaz edildiğini söyledi.



İnsanlık suçu kanıtlandı


Wan’ın Çaldıran ilçesine bağlı Buğulukaynak (Kel) köyünde 7 Ekim 2009 tarihinde HPG’li Sunullah Keserci ve Necmeddin Ahmed Hasan ile 17 yaşındaki lise öğrencisi İbrahim Atabay’ın sağ yakalandıktan sonra jandarma özel timleri tarafından infaz edildikleri doğrulandı. Olaydan sonra görgü tanıklarının ifadeleri üzerine soruşturma başlatan Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Durmuş Yiğit, infaza tanıklık eden bir askerden isimsiz bir ihbar mektubu aldı. İhbar mektubundan sonra soruşturmayı derinleştiren savcı, o dönemde askerlik yapanların ifadelerini aldı. İfade veren bazı askerler gizli tanıklığı kabul ederek, infazın nasıl yapıldığını detaylı olarak açıkladı. Dosya kapsamında bütün belgeleri toplayan savcı, takipsizlik kararı vererek dosyayı Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.


İnfaz emri İyigün’den


Soruşturma kapsamında bölgede askerlik yapan bir askerin gönderdiği mektupta infazın nasıl yaşandığı detaylı olarak anlatıldı. “Buğullukaynak köyünde icra edilen operasyona katılmış birisi olarak operasyon esnasında meydana gelen vahim bir olayı size iletmeyi hem vicdanen hem de kanun açısından bir görev düşünüyorum” denilen ihbar mektubunda, infazla ilgili olarak şu bilgilere yer verildi: “İki terörist evinde kaldıkları evin oğlunu askerden rahat kurtulmak için yanlarına alarak kaçmaya başladı. Takip ettik. Köyden yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bir dere kenarında onları kıstırdık. Operasyonu yürüten Çaldıran Jandarma Komutanı Yüzbaşı Murat Yıldırım, megafonla terör örgütü mensuplarına teslim olma çağrısı yaptı. Onlar da ellerini başının üzerine koyarak teslim oldu. Yere yatırdık ve Albay Vecihi Halil İyigün’ün gelmesini bekledik. İyigün olay yerine geldikten sonra teröristleri teslim alan komandoların geri çekilmesini istedi. Sonra yanına gelen Jandarma Özel Timleri’ne infaz emri verdi. 50 metre uzaktan uzun namlulu silahlarla üç kişi öldürüldü. İyigün, sağ yakalanan teröristlerin öldürmesini bize şöyle bir konuşma yaparak açıkladı: Bu dağlar bizden sorulur. Sizi tebrik ediyorum, bu teröristler çok ocaklar söndürdü, çok can yaktı. Bunları birkaç kez kıl payı kaçırdık. Bunlar hapse girselerdi sonra çıkıp yine dağa gideceklerdi.”

Çatışma görüntüsü verildi


İhbar mektubu üzerine soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Durmuş Yiğit, o dönemde operasyona katılan askerlerin ifadelerini almaya başladı. Bazı askerleri terhis olmasından dolayı gittikleri illerden uçakla getirten savcı bütün askerlerin ifadelerine başvurdu. Bazı askerler kimliklerin açıklanmaması şartıyla olayla ilgili olarak ifade verebileceklerini belirtti. Savcılık ise olayı kabul ederek gizli tanık olarak askerlerin ifadelerini aldı. Gizli tanık olarak ifade veren askerler, ihbar mektubunda geçenleri doğrulayarak, sağ yakaladıkları üç kişinin infaz edildiklerini anlattı. Bazı askerler, olaydan sonra Wan’dan gelen özel hareket timlerinin görüntü ve ses kaydına karşı üstlerini arandıklarını da açıkladı. Tanık askerler, üç kişinin İyigün’ün talimatıyla jandarma özel harekât timlerinde görevli askerlerce 50 metreden tarandığını doğrulayarak, öldürülenlerin ellerine silah tutturularak çatışma görüntüsü verildiğini açıkladı.


İnfaza teknik takip


Asker beyanları ve gizli tanık olarak ifade veren askerlerin beyanlarından sonra soruşturmayı yürüten savcı, başta Albay İyigün olmak üzere operasyonda yer alan askeri yetkililerin telefonlarını dinlemeye aldı sonra dinleme kararını iptal etti. Halen gizlilik kararı olduğu için içeriği açıklanmayan dosyayla ilgili olarak Wan’da özel yetkili savcılık bütün delilleri topladıktan sonra takipsizlik kararı vererek dosyayı “Örgütsel suç olmadığından dolayı 28 Ağustos’ta Erciş Ağır Ceza Mahkemesi”ne gönderdi.



Atalay’ı yalanladı


İnfazdan bir süre sonra dönemin BDP Wan Milletvekili Fatma Kurtulan basına yansıyan bilgilere dayanarak dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Atalay’ın cevabında, infaz edildiği öne sürülen lise öğrencisi İbrahim Atabay’ın da “PKK militanı” olarak gösterilmesi dikkat çekmişti. Olay günü Buğulukaynak (Kel) köyünde bir grup PKK mensubu üyesinin bulunduğunun öğrenilmesi üzerine, Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan alınan arama kararına istinaden saat 12.00 sularında köye gelindiğini öne sürülen Atalay, “teslim ol” çağrılarına uyulmadığı için çatışma başladığı ve çatışma sonucunda PKK üyesi üç kişinin öldürüldüğü iddia etmişti. Soru önergesine verilen cevapta ayrıca, olay sonrası Cumhuriyet Savcısı’nın talimatıyla 9 Ekim 2009 tarihinde Mehmet Emin Atabay ve Sinan Atabay’ın “örgüte yardım yataklık ettikleri” gerekçesiyle tutuklandığı, aynı evde bulunan 1993 doğumlu E.A.’nın ise ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı kaydedilmişti.



İHD: Jandarma timleri  yaptı

 

..

Yapılan infazla ilgili olarak o dönemde inceleme yapan ve rapor hazırlayan İHD Wan Şubesi de, olayın infaz olduğunu doğrulamıştı. İHD raporunda 3 kişinin infaz edildiğine dair kuvvetli bulguların bulunduğunu belirterek, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nu olayı araştırması için göreve çağırmıştı. Hazırlanan raporda, olayın gerçekleştiği yer, şekli, bulgular, tanık anlatımları, maktullerin vücudundaki yaralar ile ateşli silah yaraları, barut, yanık izleri tüm hususların bir bütün olarak infazı açıkça işaret ettiği belirtilmişti. Ayrıca din görevlilerinin, yıkama işlemlerinde cenazelerdeki morarma ve eziklerin çokluğuna dikkat çekmesi de sağ yakalandıktan sonra işkence ile infaz edildiklerini güçlendiren bir kanıt olarak gösterilmişti. Raporda, konuyla ilgili şu tespitlerde bulunulmuştu: “Heyetimizce, maktullerin yürüdükleri ve sağ yakalandıkları tepe noktasına yakın bir yerde lokal kan lekeleri görüldü. Dere yatağının olduğu yer olan öldürüldükleri üç ayrı noktada lokal alanlarda bol miktarda kan ve beyin, et parçaları ile kafatası kemik parçaları bulduk. Bunları muhafaza altına aldık. Bir çoban (Osman isminde) maktulleri öldürüldükleri noktadan yaklaşık 500 metre mesafeden güney istikametinde 10 veya 15 kişilik şahısların arasında gördüğünü, buna ilk önce bir anlam veremediğini, daha sonra silah seslerini duyduğunu, korktuğu için olay yerine gitmediğini ifade etmiştir.” İHD yetkilileri, olayın JİTEM değil, jandarma istihbaratı içinde yer alan jandarma özel hareket timleri tarafından yapıldığını da vurgulamıştı.


İnfazın tanığı iki kişi tutuklanmıştı

 

...

İnfazın tanığı olan ve o dönemde tutuklanarak Van F Tipi Cezaevi’ne gönderilen Sinan Atabay ve Mehmet Emin Atabay’ın avukatları aracılığıyla gönderdikleri açıklamada da, olayın infaz şekli açıklanmıştı. Atabaylar o dönemde şu açıklamada bulunmuştu: “Olay günü evimize baskın yapıp ikimizi evde gözaltına aldılar. Daha sonra ikimizi M. Emin’in evinde ellerimizi bağlayıp bizi yere yatırdılar. Sonra yanımızda bulunan sivil giyimli bir kişi sürekli telsizle olay yerinde olan kişilerden bilgi almaya başladı. Biz olay yerinde olduğumuz için bütün telsiz görüşmelerine tanıklık ettik. O sırada yapılan görüşmede yanımızda bulunan kişi karşı tarafa, ‘Konuşmadılar mı?’ diye sordu. Karşı taraf da ‘Bunlar bilgi vermiyor, konuşmuyorlar’ dedikten sonra, yanımızdaki kişi ‘Tamam konuşmuyorlarsa fatihalarını okuyun’ dedikten sonra yoğun bir silah sesi geldi ve biz o an anladık ki İbrahim ve beraberindeki 2 HPG’liyi öldürdüler.”

Hiç yorum yok: