9 Eylül 2011 Cuma

AKP'nin Zindan Faşizmi 'Açılım'ı

HÜSEYİN ALİ

Yıllardır dünyada tutuklanma ve zindanda yatma rekorunun Kürtlere ait olduğunu söylüyorduk. Özellikle 12 Eylül’den bu yana yüzbinlerce, hatta milyonlarca Kürt gözaltına alınmış, yüzbinlercesi zindanlarda yatmıştır. 32 yıldır Kürtlerin zindanlarda yattığı yıllar toplansa inanılmaz bir rakam ortaya çıkar. Dünya tarihinde hiçbir halk Kürtler kadar siyasi nedenlerle bu düzeyde zindanlara atılmamıştır. Herhalde rekorlar kitabında böyle bir bölüm olsaydı Kürtler açık ara bu rekorun sahibi olurdu. Sadece bu gerçeklik bile Kürtlere karşı nasıl bir kirli özel savaş yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.

Kürtlerin siyasi nedenlerle tutuklama rekoru kırdığını ABD’deki bir kurum da tepsi etmiş. AKP Hükümeti zamanındaki siyasi tutuklamaların dünyanın hiçbir yerinde olmadığını açıklamış. Kuşkusuz AKP Hükümeti öncesi de Türkiye tutuklama ve zindanda yatırma rekorunu elinde tutuyordu. Ancak ileri demokrasiden söz eden AKP döneminde zindanların dolması dikkat çekicidir. Bu durumun özenle değerlendirilmesi gerekir.

Türk devleti Kürtlere karşı 20. yüzyılda tam bir özel savaş uyguladı. Bu durum Türk devletini 20.yüzyıl boyunca bir özel savaş devleti haline getirdi. Özel savaş derken İngiltere ve ABD’nin deneyimlerinden söz edilir. Özel savaş yöntemleri buralardan öğrenilir denilir. Bunun doğruluğu var, ama Türk devletinin özel savaş karakteriyle karşılaştırıldığında ABD’nin Türklerden öğreneceği çok şey olduğunu söylemek gerekmektedir.

Ermeniler fiziki soykırımla yok edilmişlerdir. Türkiye Kürtler üzerinde fiziki soykırım yapmayı düşünmüş olsa da, başarılı olamayacağını gördüğünden esas olarak kültürel soykırıma ağırlık vermiştir. Zamana yayılmış bir soykırımı hedeflemiştir. Bu nedenle kültürel soykırım hedefli özel savaşı çok boyutlu uygulamışlardır. Bu soykırımın bir boyutu da zindanlara atarak siyasi soykırım yapmaktır. Çünkü siyasi soykırım sağlanmadan diğer soykırımları sağlamak mümkün değildir. Türk devleti neden Kürtleri bu kadar zindana atıyor sorusunun cevabı budur.

Fazla eskiye gitmeden 12 Eylül’e bakılırsa siyasi bilinci olanlar ve bir örgütle ilişkisi olduğu düşünülenler zindanlara atılmıştır. Zindanda yapılan baskıyla siyasi bilinci olan Kürtlerin iradeleri kırılmaya çalışılmıştır. 1990’lı yıllarda ise hem zindanlara atma hem de faili meçhul cinayetlerle irade kırma hedeflenmiştir. Siyasi bilinci olan önemli bir kesim de metropollere ve Avrupa’ya zorla göç ettirilmiştir. Siyasi soykırım 1990’lı yıllarda böyle sürdürülmüştür. Bu temelde irade kırılıp kültürel soykırım sürdürülmek istenmiştir.

AKP Hükümeti’yle birlikte siyasi soykırım saldırıları ve bu temelde kültürel soykırım saldırısı yeni bir boyut kazanmıştır. AKP soğuk savaş döneminin bittiği bir dönemde iktidara geldi. 2000’li yıllar Sovyetler Birliği gibi bir ülke ve sosyalist güçlerin artık tehlike olarak görülmediği yıllardır. AKP, bu dünya siyasi koşullarında ve Türkiye’deki uzun bir baskı döneminden sonra hükümet oldu; demokrasi söylemini kullandı. Soğuk savaş dönemindeki gibi açık diktatörlük uygulayan siyasi güçleri desteklemeyen dış güçlerin desteğiyle hükümet olmuştu. Öte yandan Kürtlerin mücadelesine karşı 1990’lı yıllarda olduğu gibi her gün faili meçhul cinayetler işleme ve her serhildanda onlarca insan öldürme hem iç hem de dış kamuoyunda teşhir olmuş ve uygulanmayacak yöntem haline gelmişti.

AKP Hükümeti bu nedenle askeri yöntemleri de gerektiğinde kullansa da, son dönemde olduğu gibi bununla sonuç almayı düşünse de, Kürtlerin mücadelesini esas olarak tutuklamalara ağırlık vererek tasfiye etmek istemektedir. Bunun yanında serhildanlarda onlarca insan öldürerek değil de, her demokratik eylemde bir bir, iki iki kontrollü öldürmelerle siyasi irade kırma ve kültürel soykırım politikasını sürdürme konsepti çerçevesinde hareket etmektedir.

1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetler esas yöntem olarak kullanılırken, şimdi zindanlara atma esas yöntem haline getirilmiştir. Kuşkusuz öldürmeler de yaşlı, çocuk, kadın demeden her fırsatta yapılmaktadır. Askeri operasyonlarla gerillalar hedeflenmektedir. Ama ağırlıklı olarak zindana atarak irade kırma politikası izlediği görülmektedir. Bugün dünyada hiçbir faşist hükümetin uygulamadığı kadar tutuklama ve zindanlara doldurma Türkiye’de bir irade kırma aracı olarak kullanılmaktadır. En son Van savcısının Vanlılara üç yeni cezaevi müjdesi vermesi bile bu politikanın sonucudur. Çünkü artık örgüt üyesi olmasa da, insanlar örgüt üyesi gibi davranmak suçuyla zindanları boylamaktadır.

‘AKP açılım yaptı’ diyorlar ya; işte bu açılım tutuklama, hukuk terörü ve hukuk faşizmi açılımıdır. İleri demokrasi dedikleri de özel savaşta ilerleme ve derinleşmeyi ifade etmektedir. AKP’nin açılımına zindan faşizmi açılımı da denilebilir. Dünyada hukuk terörünü bu kadar uygulayan başka bir ülke yoktur. Dolayısıyla hukuk faşizminden de söz etmek gerekir. Türkiye’de kuvvetler ayrılığı diye bir şey yoktur. Hukuk tamamen krallık ve padişahlık dönemlerinde olduğu gibi siyasi otoritenin kontrolündedir. AKP’nin “biz hukuka karışamayız” demesi, Türkiye halklarının gözünün içine baka baka alay etmektir.
Batıda otoriter rejimlerin iktidarını sınırlamak için kuvvetler ayrılığını biçimsel de olsa kabul etmişlerdir. Türkiye’de bu biçimsel ayrılık da ortadan kalkmıştır. Türkiye çok partili siyasal sisteme geçtikten sonra yargı hiçbir dönemde bu kadar siyasi güçlerin denetiminde olmamıştır. Hatta Kürtlere karşı bile yargı hiçbir dönemde bu düzeyde bir hukuk terörü uygulamamıştır. 

AKP Hükümeti bugün Kürtlerin iradesini mahkemeler ve zindanlarla kırmak istemektedir. Hukuk, irade kırma silahı haline gelmiştir. Kirli özel savaş bugün esas olarak bu yolla yürütülmektedir. Kürtlere karşı özel savaş her dönemde bir yönteme ağırlık verilmiştir. Bugün de bu, hukuk faşizmi olarak işlemektedir. Herhalde AKP’nin en etkili yumuşak güçlerinden en önemlisi de hukuk faşizmi olmaktadır. AKP Hükümeti, hukuk terörüyle basının psikolojik savaş terörünü birlikte kullanarak Kürtlerin iradesini kırıp teslim almayı hedeflemektedir. AKP Hükümeti herhalde bu yönlü yumuşak güç kullanımıyla dışarıdan ve içeriden gelen tepkileri azaltmayı amaçlıyor. İçeride de yandaş basın yoluyla bu hukuk terörü normal hale getirilmiş bulunuyor. Belki de 20. yüzyıl faşizmine en iyi örnek AKP Hükümeti ve kullandığı yöntemlerdir.

AKP Hükümeti 1990’lı yıllara dönülmeyecek derken de bunu kast etmektedir. Biz faili meçhul cinayetleri hukuk terörüyle yapacağız denilmektedir. Daha doğrusu kullanamadığımız eski yöntemlerin yerini hukuk faşizmiyle dolduracağız denilmektedir. AKP Hükümeti’nin yaptığı açılım psikolojik savaşta derinleşmedir. Hukuk faşizminin görülmedik düzeye çıkarılmasıdır. Eğer bir yerde tutuklama ve zindanlara doldurma rekoru varsa orada dört dörtlük bir faşizm var demektir. Siyasi baskının zirveleşmesi var demektir. Bu da faşizm dışında neyle izah edilebilir?
AKP’nin zindan faşizmi açılımı ve özel savaşta ilerlemesi AKP yardakçısı liberal demokratlara hayırlı olsun!

Hiç yorum yok: