24 Temmuz 2011 Pazar

Gittiler İşte

“Gittiler İşte”, Şeyhmus Diken’in Aras Yayınları’ndan çıkan son kitabının ismi. Şeyhmus Diken kitabında, Ermeni ve Asuri-Süryani halkına yönelik soykırım, katliam ve baskıdan arta kalanların Diyarbakır’dan gidişini yazmış. Bizim topraklarımıza ait olan, ancak koruyamadığımız değerleri... Diyarbakır’da bir ada haline gelmiş ve “Gavur”u gitmiş, ismi kalmış “Gavur Mahallesi”ni anlatmış. Çeşitli makale ve denemelerden oluşmuş kitabı okurken, insanın insana yaptığı zulüm ve alçaklığın karşısında isyan etmemek mümkün değil.

Tek
özellikleri Ermeni ve Süryani olmak gidenlerin... Kitabın başında Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in 28 Mart 2010 tarihli bir konuşması var:

“Ancak
maalesef biz bu değerlerimizi, farklılıklarımızı tükettik. Kaybedenler sadece gidenler olmadı. Kaybeden yalnızca gitmek zorunda kalanlar ve acı çekenler değil, bizler kaybettik. Onlar bolluğu da bereketi de beraberinde götürdü. Bir daha bu coğrafyanın tek bir farklılığını, tek bir değerini yitirmeyeceğiz. Lütfen sizlerden ricam toprağınıza geri dönün.”


Kürtler
, Türk ırkçılığının topraklarımıza saldığı cinayet, katliam ve soykırım suçlarının hüzün toplayıcısı oldular. Bu nedenle Osman Baydemir, yaşamını güçlükle kurtarmış “gidenlere” geri dönün diyor. Fakat döndüklerinde kalabilecekleri bir ev, köklerini salacakları bir toprak parçası yok artık. Onun için “gittiler işte.”

Gitmek
zorunda kalmış bir çok değerli insan portresi var kitapta. Bir hüzün listesi var. Yorgun ve yaşlı gövdesini Diyarbakır’ın “Gavur Mahallesi”ne atıp, eski evlerinin temellerini arayanlar var. İpi kırılmış tespih taneleri gibi dağılıp gitmişler...

Şeyhmus
Diken, gidenlerin hüzün toplayıcılığını yapıyor. Onları arayıp, buluzor. Türklerle katliam ve soykırımın suç ortaklığı yapmış Kürt ataların devrettikleri tarihsel suçların omuzlarımızdaki ağırlığını hafifletmeye çalışıyor.
Yaşamak insana bazen çok ağır gelir. Hesabı sorulamamış bir suç deryasının üzerinde yaşarken yemek, içmek ve bazen gülmek dahi ağır gelir.

Kürt
aşiretlerinin çoğunlu, soykırımıcı Türk egemenleriyle suç ortaklığı yapmasaydı, bugün Kürdistan’da çok büyük bir Ermeni ve Süryani nüfus yaşıyor olacaktı. Tarih elbette tersine döndürülemez ve hayıflanmalarımız katledilmiş tek Ermeni’yi geri getiremez. Fakat bugün hala sokaklarda Bayraklı ve marşlı gösterilerle Kürt kanı isteyen ırkçı güruhların hükümranlığı sürüyorsa bu bizim topraklarda hala fazla bir ieyin değişmediğinin işaretidir. Dün “onlar” gitmişti. Bugün biz ölüyor veya gidiyoruz.

Kitapta
beni en çok da “Diyarbakırlı Samo” etkiledi. Türk filmlerinin komedi ustası Sami Hazinsez. Ataları katledilen Ermeni Sami Hazinsez, ömrü boyunca Türk ve Kürt film seyircilerini güldürmeye çalıştı. Güldürdü de...
Aynı zamanda bir çok bestesi olan Sami Hazinsez hep ağladı:
“Ses verin bu yaralıya
Duyan ağlar gören ağlar
Böyle bahtı karalıya...”

Diyarbakırlı
Samo demek ağlarken bile bizi güldürüyordu.

Vefatı
üzerine Şeyhmus Diken şöyle yazmış:
“Diyarbekirliydi
Ermeniydi
Hazin sesliydi
Ve Samo’ydu...

Güle
güle Diyarbekir’in Ermeni Samo’su... Sami Baba’sı... Toprağın bol, ruhun şad olsun.”

Şeyhmus
Diken, “gidenler”i yazmakla çok vicdanlı bir yapmış...

bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: