24 Temmuz 2011 Pazar

Asker Olmadı Polis Verelim!..

AKP Hükümeti, ‘Asker olmadı polis verelim’ diyor ve Özel Tim’i Kürdistan’a göndermenin hazırlığını yapıyor.

Geçmişte ANAP Hükümeti de ‘Askerle bu iş olmuyor polis verelim’ demiş, Özel Tim’i Kürt halkının karşısına dikmişti.

‘Ölüm Mangaları’ alayı alaylı Kürdistan’a gönderilmiş, Kürdistan’ın altı üstüne getirilmişti. Ancak buna rağmen Kürt halkı da boyun eğmemiş, zulme karşı direnişe devam demişti.

Bu yüzden DYP-SHP Koalisyon Hükümeti gündeme geldiğinde askerle polis birlikte devreye girdi.

1990’ların başında Jitem’i ve Özel Tim’iyle Türk devleti şiddeti arttırmaya yöneldi.

Çok geçmeden kendisi de bu şiddetinin içinde yitip gitti.

‘Topyekün Savaş’la birlikte Türkiye’de herşey kirlendi. İlkel bir kabile gibi davranan Türk devleti tepeden tırnağa çeteleşti.

Toplum ise -maddi manevi- her açıdan tükendi...

Ne var ki bunlar hiç yaşanmamış gibi, AKP Hükümeti şimdi filmi başa sarmaya çalışıyor!

Erdoğan ve arkadaşları geçmişten ders almışa benzemiyorlar.

Özel Tim’e yeniden yol verilmesi, yandaş ve yalaka medyanın Ölüm Mangaları’nı ‘kurtarıcı’ (!) olarak yüceltmesi bunu gösteriyor.

Fakat bu girişim Türkiye’nin felaketi anlamına geliyor.

AKP’nin yeni planından Türk-Kürt kimse için bir çıkış yolu görünmüyor.

Yandaş ve yalaka basın bunu görmüyor olabilir ancak, bu ülkeyi yönetenlerin buna ‘dur’ demesi gerekiyor.

Türkiye’nin aklını başına alması ve her şeyden önce kendini şiddetin kısır döngüsünden kurtarması gerekiyor.

Türk devleti Kürtleri öldürerek bu sorunu çözememiştir, çözemeyecektir

Bunu dediğimizde birileri de , ‘peki ya PKK şiddeti, PKK ne olacak?’ diye soruyor.

Bunun çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum zira, PKK’yi dağa Türk devleti çıkardı, onun indirmesi gerekiyor.

Türk devleti geçmişte Kürtleri döve döve dağa çıkardı, şimdi de döverek indirmeye çalışıyor!

Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor.

Oysa devletin her şeyden önce geçmişte dağa zorladığı Kürtleri (PKK) ikna etmesi, dağa çıkış gerekçelerini ortadan kaldırması gerekiyor.

Dolayısıyla artık şiddeti bir kenara itmeli ve Kürt halkının insani, ulusal ve demokratik haklarına saygı göstermelidir.

Barış içinde, kardeşçe ve gönüllü birlik temelinde yaşamanın yolu buradan geçmektedir.

Kürt sorunun çözümünde Türkiye’nin önünde bundan başka bir yol bulunmuyor.

Asker gitse polis de gelse, polis gitse asker de gelse değişen bir şey olmayacak, Türk devleti Kürt halkını bastıramayacak, onu ırkçı karanlığında boğamayacaktır.

Bunun bilinmesinde fayda vardır.

Dünya insanlığının yaşadığı deneyim haklı bir kavgayı şiddetle önlemenin mümkün olmadığını sayısız kez göstermiştir.

Buradan çıkarılması gereken dersler de bellidir.

Türkiye’nin Özal’dan Demirel’e, Çiller’den Erdoğan’a miras kalan ‘Ölüm Mangaları’ lağvedilmelidir.

Ayrıca Türkiye kanlı geçmişiyle yüzleşmeli ve uyguladığı şiddetten ötürü özür dilemelidir.

Bunu yapmak yerine, yeniden Özel Tim’i hazırlamak ‘milli boğazlaşma’ temelinde ayrılmayı dayatmak; Anadolu topraklarının şimdiye değin şahit olmadığı acılara davetiye çıkarmak anlamına gelecektir.

Buna izin verilmemelidir.

Türkiye’nin barıştan, eşitlikten ve özgürlükten yana dinamiklerinin üzerlerindeki ölü toprağını silkelemeleri ve ‘ölüm’ dayatan AKP’ye karşı ‘yaşam’ için mücadele etmeleri gerekmektedir.

Türkiye, askerle ve polisle değil, demokrasiyle, özgürlüklerle, adalet ve eşitlikle kısacası; evrensel hukukun temel prensipleriyle Kürt sorununu çözmeye mecbur edilmelidir.

Aksi hepimiz için felaket anlamına gelecektir...


Günay Aslan

Hiç yorum yok: