12 Temmuz 2011 Salı

Deniz Feneri Soygun Şirketi ve Zahid Akman


deniz feneri nde 50 trilyon kayıpDeniz Feneri soygun şirketi ile ismi gündeme gelen eski Radyo Televizyon Üst Kurumu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman’ın ilk ismi Aykut idi. Ancak daha sonra Zahid Kotku ile tanıştıktan sonra, Şeyhine bağlılığı gereği ismini Zahid Akmn veya Aykut Zahid Akman olarak değiştirdi. Böylece İslamcı hareketin aktif bir elemanı olarak yürüttüğü çalışmalardan sonra Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olan RTÜK Başkanlığına getirildi. Geçmişten beri bir bakıma ‘Kirli İşler İmparatorluğu’ içinde olan Akman, İslamcı AKP’nin iktidar gücünü de kullanarak bu kez sınır tanımayacak şekilde, İslam adına bu ‘kirli işlerin’ önemli aktörlerinden biri haline geldi.

Almanya’da halkın manevi duygularını kullanarak para toplayıp büyük servetler edinen İslamcı cemaatler, yıllardır oynadıkları oyunu, bu kez Deniz Feneri üzerine gerçekleştirdiler. Ellerindeki medyayı da çok yoğun olarak kullanarak ‘yoksullara yardım’ propagandası adı altında milyonlarca Euro’yu toplayıp zimmetine geçirdiler. Bu işin başta gelenlerinden biri de RTÜK’ün eski başkanı yeni yönetim kurulu üyesi Aykut Zahid Akman idi. Akman hakkında, dosya kapsamında Almanya’da aranma kararı var. Türkiye’ye gönderilen dosyanın da önemli sanıklarından biri olan Akman, ‘Savcılık tarafından çağrıldığını ve ifade verdiğini, gerektiğinde yeniden gelebileceğini ve adalet güvendiğini’ basın mensuplarına açıkladı. Almanya’daki dosya sürecinden farklı olarak, kendinden emin çok rahat görünen Akman sanırım dava dosyasının nasıl sonuçlanacağından haberdardır.


Akman’ın Rolü

Politik İslamcı hareketin en önemli bürokratlarından biri olarak bilinen Akman’ın ‘Kirli İşler İmparatorluğu’ndaki rolünü anlamak önemlidir. Türkiye’deki Deniz Feneri’nin kardeşi olan Almanya Deniz Feneri adına toplanan paraları, bin bir hileyle zimmetlerine geçirmede başrol oynayanlardan biri Akman’dır. Ankara Savcılığı tarafından incelenmeye alınan dosyanın nasıl sonuçlanacağını bilemeyiz, ama biz elimizdeki orijinal belgelerden Akman’ın bu ‘kirli işler’ içerisinde nasıl rol aldığını açıklamaya devam edelim.

Frankfurt Mahkemesi’nde bulunan dava dosyasında, Akman çok önemli bir yer işgal ediyor. Deniz Feneri soruşturmasına kadar
Almanya’ya çok sık gelen Akman, Türkiyeli göçmenleri dolandırmak için kurulan şirketlerin müdürlüklerini de yapmış. Dava dosyasının 201-250, 501-550, 651-700, 801-950, 1351-1400, 1701-1750, 2101-2150, 2551-2600 arası sayfalarda Akman’a ilişkin çok önemli veriler ve iddialar söz konusudur. Akman, Zekeriya Karaman’dan sonra esas olarak davanın 2 nolu sanığı olarak yargılanması gereken biri. Ancak, soruşturmanın başlamasıyla Almanya ile olan ilişkisini kesen Akman, kurulan paravan şirketler üzerine milyonlarca doları hesabına geçirenlerden biridir.

Almanya’da Deniz Feneri parası ile kurulan ve Akman’ın ortak olduğu şirketler şunlardır:

1- ‘’Weiss Handels- und İnvestment GmbH’’ isimli şirket, 02.06.2003 tarihinde ise 500.000,00 € ile kurulur. Zahid Akman, 16.04.2003 tarihinde 84.350 € ile ortak olur. 02.06.2003 tarihinde yani yaklaşık olarak 2 ay sonra şirket sermaye artırımına gider ve Zahid Akman adına 100.000 Euro yatırılır. Akman, aynı gün Frankfurt’a gelerek noterlik huzurunda şirkete resmi olarak ortak olur. Yaklaşık bir yıl sonra şirketin hissesi bir milyon Euro’ya çıkartılır. 29.12.2004 tarihinde Zahid Akman 200.000 Euro ile şirketin yüzde 25’ine sahiptir. Aykut Zahid Akman 16.04.2003 – 30.09.2005 tarihleri arasında şirketin genel müdürü olarak görev almış. Ayrıca Almancada “Weiss” kelimesinin Beyaz (Ak) anlamında gelmesi de tesadüf olmasa gerek.

2- Euro 7 Fernseh & Marketing GmbH Limited şirketi 23.05.2001 tarihinde 50.000,00 Euro sermaye ile kurulur. Bu şirket daha önce ‘Media 7 fernseh GmbH’ ismi ile faaliyet gösterirken “Marketing” eklenerek yeniden kurulmuştur. Yani bir bakıma iflası verilen şirketin bir devamı niteliğinde olup, eski şirketin yerini ve sabit varlıklarını devralarak aynı adreste faaliyetlerine devam etmiş. Zahid Akman 11.06.2002 tarihinde şirkete 9.500 Euro ile ortak olur. 20.05.2003-07.12.2005 arasında şirketin ortaklığından ayrılmış gibi görünür ve hisselerini kime sattığı belli değildir. Ancak 08.12.2005 tarihinde şirketin hissesi 500.000 € çıkartılır. Aykut Zahid Akman, bu kez 100.000 Euro ile şirketin hisselerine ortak olur. Zahid Akman 13.11.2003 - 30.09.2005 tarihleri arasında şirketin genel müdürü olarak görev alır.


3- 29.12.2004 tarihinde ‘’Atlas Marketing GmbH’’ adıyla kurulan şirket 17.02.2005 tarihinde isim değişikliğine giderek ‘’Atlas Media Marketing GmbH’’ adını alır. Zahid Akman 10.000 Euro ile şirketin ortağı olur. Dr. Aykut Zahid Akman 09.05.2005 tarihinde Mehmet Gürhan ile birlikte Noter Dr. Henning Eismann’ın bürosuna gelerek resmi işlemleri yapar. Şirketin hisse payı arttırılır ve Aykut Zahid Akman’ın hissesi 80.000 Euro olur.


4- Aykut Zahir Akman’ın ortak olduğu ‘‘European Consulting & Marketing GmbH’’ adıyla kurulan şirketin ismi, 10.09.2003 tarihinde “Yeni Şafak Europa GmbH’’ olarak değiştirilir. Ancak ne ’European Consulting & Marketing GmbH’ isimli şirketinin sicil kaydı silinmiş, ne de ’Yeni Şafak Europa GmbH’ adlı şirketin sicil kaydı yapılmış, ancak faturalar ’Yeni Şafak Europa GmbH’ adına kesilmeye devam edilmiştir. Aykut Zahid Akman 80.000 Euro’ya ortak olduğu şirkette hissesini 1.000 Euro’ya düşürür ve Weiss Handels- und Investment GmbH şirketi 99.000 Euro’ya‘’Yeni Şafak Europa GmbH’ şirketine ortak olur.


Daha sonra Başbakan Erdoğan’ın eniştesi Albayraklar ailesi “Yeni Şafak Europa GmbH” şirketine ortak olurlar. Muzaffer Albayrak 16.700 Euro, Mesut Muhammed Albayrak 16.650,00 Euro, Ahmet Albayrak 16.000,00 Euro değerindeki hisse ile Deniz Feneri paralarını kendi hesaplarına aktarmaya başlarlar.


5- Akman aynı zamanda, Almanya’da kurulan ’Weiss Handels- und İnvestment GmbH’ yani ‘AK Holding’in Türkiye’deki uzantısı olan Beyaz Holding’in ortaklarından biridir. Beyaz Holding, Deniz Feneri’nin Türkiye’deki bütün organizasyonlarının gizli merkezi olarak işlev görüyor. Ne de olsa. AK Parti’den esinlenen Ak Holding’dir.


Açıklanamayan Sorular

Akman, iki yıl içinde bu şirketlere ortak olmak için yatırdığı paraların kaynağını hiç bir zaman açıklayamadı. RTÜK Başkanı olarak, ticari kuralların nasıl işlediğini az çok bilin biridir. Şirketlere resmi olarak para aktarmış değildir. Böyle olması için banka kanallarını kullanması gerekir. Ancak yapılan araştırmalarda böylesi bir durum söz konusu değil. Tersine Vakıfbank şubesindeki hesabına para giriş çıkışı olmaktadır. Bir bürokrat olarak aylık ücreti bilinen birinin hesabında sürekli bir para hareketliliğinin olması hiç şüphesiz ki dikkati çeken bir durumdur.

Örneğin, Frankfurt Vakıf Bank Şubesinden, Akman’ın hesabına birincisinden 300.000 Euro, ikincisinden 200.000 Euro olmak üzere toplam 500.000 Euro nakit olarak aktarıldı. Söz konusu paran şirketlerdeki hisse payı ise yine yaklaşık olarak 1.000.000 Euro olarak belirlenmiş. Her he kadar bu paraları ‘anneciğimden aldım’ demişse de, dosyadaki veriler bunun tersini gösteriyor.


Hem Başkan Hem Müdür, Hem Almanya’da Hem Türkiye’de

RTÜK Türkiye’nin en önemli kurumlarından biridir. Bu kurumun başkanı, görevi gereği kamuoyunca tanınmaktadır. Gizli kapaklı işlerin içinde olamaması gerekir. Ancak RTÜK eski başkanı ve yeni yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda Deniz Feneri Soygun Şirketi davasında sanıklarından Aykut Zahid Akman ise tersine bütün kirli işlerin içinde bulunuyor.

Dikkat çeken bir başka nokta, RTÜK eski başkanı Akman’ın Almanya’da ikametinin olmasıdır. Davanın ön hazırlık soruşturma dosyasının 676. sayfasında Türkiye’de RTÜK Başkanı’nın Almanya’da KETTLER STR:20, 65499 FLÖRSHEİM adresinde ikamet ettiği belirtilmektedir. Polis tutanaklarına geçen ve ikameti bildirilen yer burasıdır. Bir kişinin aynı anda iki yerde ikamet etmesi sanırım söz konusu olamaz. Hem de Türkiye’nin önemli bir bürokratı için bu çok daha dikkat çekicidir. Akman’ın aynı zaman dilimi içerisinde hem RTÜK Başkanı, hem de söz konusu paravan şirketlerin müdürlüklerini yapmış olması da, sanırım dikkat çeken noktalardan biridir.


Kim Bu Över?

Dosyanın 211-212 sayfaların dikkat çeken bir başka isim; Bülent Över’dir. RTÜK eski başkanı ile önemli benzerlikler taşıyor. Örneğin; Bülent Över, 21.07.1958 doğumlu. Aykut Zahid Akman ise 22.07.1958 doğumlu. İkisinin hem doğum yerleri hem de Almanya’daki ikamet adresleri aynıdır. Çok büyük bir tesadüf mü yoksa yine şebekenin bir başka oyunu mu? Bunun bilemem ama dikkat çekici bir durum. İlginçtir, ikisi de şirketlerde aynı karelerde bulunmuyorlar.

Nasıl RTÜK Başkanı Oldu?

Peki, Akman Kanal 7’nin Washington muhabiriyken, nasıl oldu da kendisini RTÜK Başkanı olarak buldu? Bunu sağlayan ise Kanal 7’nin sahibi ve Deniz Feneri soygun şirketinin birinci derecede yöneticisi Zekeriya Karaman’dır. Akman’ın RTÜK Başkanı olması, Deniz Feneri soygun şebekesinin organize edilmesi için planlanan oyunun bir parçasıdır.

Almanya’da Deniz Feneri davasına sanık olarak yargılanan Akman hakkında, 24.04.2007 tarihinde tutuklanma kararı çıkartılmış olup aranmaktadır. Frankfurt Vakıf Bank şubesinde bir kaç hesabı bulunan AKMAN, Deniz Feneri adına toplanan paralarla kurulan şirketlerin müdürlüklerini yaparken ve şirket kurma, hissetleri başka şirketlere ve kişilere aktarma, şirketleri kapatma, iflasını verme gibi işlemler için sık sık Almanya yolunu tutarken, hatta bu ülkede oturumu varken, Deniz Feneri Davasının başlanmasından sonra hiçbir şekilde Almanya’ya gelmedi. Çünkü halktan toplanan paraları kendi hesabına aktararak dolandırıcılık yaptığını gayet iyi biliyor.


Akman, RTÜK Başkanlığını bıraktı ama Yönetim Kurulunda kaldı. Etik bir davranış olarak tamamen ayrılması gerekirdi. Neden ayrılmadı? Çünkü bu görev sayesinde hakkında soruşturma açılması için Başbakanlığın izni gerekli. Başbakan Erdoğan ise Akman’ı çok sıkı koruyor. Kısacası RTÜK Yönetim Kurulu üyeliği onun bir güvencesidir.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Almanya Deniz Feneri Davasında hakkında tutuklanma kararı çıkartılan ve aranır durumda olan, dosyanın en önemli firari sanıklarından biri olarak görülen Aykut Zahid Akman hakkında, tutuklama kararı çıkartması gerekirdi. Ancak anlaşılan o ki, Akman gibi davanın asli sanıklarının aklanması tehlikesi vardır. Onlar hala çevri işleriyle uğraşa dursun, biz davanın orijinal dosyasındaki gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz. 

Mustafa Peköz




Hiç yorum yok: