12 Temmuz 2011 Salı

Deniz Feneri Soygun Düzeni ve Paravan Şirketler


Deniz Feneri Soygun şirketi, halktan toplanan paraları, çok farklı yollardan kendi şirketlerine aktarmak için öylesine yöntemler uygulamış ki şaşırmamak elden değil. Türkiye’de paravan şirketler kurup, bu şirketlere yoksullara dağıtmak üzere çok değişik çapta alımlar yapmış gibi görünerek, Deniz Feneri adına toplanan paraları kendi hesaplarına aktarmaktadırlar.

Almanya’da açılan dava dosyasının 2581-2582 sayfalarında ve 3151-3200 arasındaki 50 sayfa, paravan şirketlere ayrılmış. Dava dosyasına bakan Mahkeme tarafından yapılan araştırmalarda Türkiye’de kurulan şirketler adına, sahte faturalar kesilerek çok yüksek miktarda paralar aktardıkları bütün verileriyle tespit edilmiş durumda.


Deniz Feneri kasasından toplam 12 şirkete para aktarıldığı tespit edilmiş. Bu şirketlerin tamamının AKP ile doğrudan ilişki içerisinde olmaları da tesadüfî bir durumu oluşturmuyor.

Örneğin yıllara göre bazı şirketlere aktarılan para miktarı şöyle: 2002 yılında aktarılan para 1.412.150 Euro, 2003 yılında 1.885.248 Euro, 2004 yılında 2.429.720 Euro, 2005 yılında 4.508.780 Euro ve 2006 yılında 4.255. 659 Euro.


Deniz Feneri Soygun Şirketinin içinde olanların tamamı aynı zamanda, paravan olarak kurulan şirketlerin de ortakları olarak görünüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Almanya’da gelen dosya üzerinde başlatmış olduğu soruşturmanın kapsamı çok geniş olmak zorundadır. Özellikle Dava dosyasının bütün soruşturma boyunca yürütülen dosyanın tamamını istemelidir. Çünkü dosyada çok önemli ayrıntılar söz konusudur.


Örneğin Almanya faaliyet yürüten Deniz Feneri’nin paravan şirketlerle kurduğu ilişkilerin araştırılması oldukça önemlidir.


Almanya’daki dosyada soruşturma kapsamına alınan, aynı zamanda Ankara Başsavcılığı tarafından da mutlaka soruşturma kapsamına alınması gereken bazı şirketler üzerinde durmaktan yarar var.


1.Beyaz Holding Şirketler Grubu Veya (Ak Holding)

Dava dosyasının 2445. Sayfasında Beyaz Holding değerlendirmesi var. Almanca karşılaştırması yapılıyor. Ak: Weiss, Beyaz: Weıiss yani bir bakıma Ak Holding. Bu isim nerden geliyor? İlginçtir bu şirket hem Almanya’da hem Türkiye’de kuruluyor. Almanya’da Weiss GmbH, Türkiye’de ise BEYAZ HOLDİNG. Sorgulama sırasında Mehmet Gürhan bu ismin Ak Parti’den esinlenerek verildiğini belirtiyor. Yani isim Beyaz-Ak ilişkisinden geliyor. Beyaz(Ak) Holding’in ortakları kimler: Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik Ve Mehmet Gürhan. Bağlantı çok önemli olup dikkat çekicidir. Karaman, Karahan ve Çelik aynı zamanda Kanal 7’nin ortakları arasında olup yönetim kurulu üyesidirler. Gürhan, Akman ve Karaman aynı zamanda Avrupa’daki şirketlerin ortaklarıdır. Beyaz Holding A.Ş.'nin hisse dağılımı şu şekildedir: Karaman yüzde 39, Akman yüzde 1, Çelik yüzde 20, Karahan yüzde 20 ve Gürhan yüzde 20. Beyaz yani Ak Holding, soygun düzeninin merkezi durumundadır.

Deniz Feneri parasından Weiss GmbH şirketine aktarılan miktar 1,8 milyon, Beyaz Holding’e aktarılan miktar ise 1,5 milyon Euro’dur. Bütün planlama ve yönlendirme işlerini organize eden Beyaz Holding’e Deniz Fenerinden aktarılan paralar bu şirket üzerinde organize edilmektedir.


2.Aytaç Dış Ticaret Yatırım Sanayi AŞ - Aytaç Gıda Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞ.

Şirket Çerkes/Çankırı’daki bir adreste bulunuyor. Ancak şirketin bütün bağlantıları İstanbul’da kayıtlı bulunan 216 kodlu bir telefon üzerinden sağlanıyor. Söz konusu telefon numaralarının bulunduğu yer ise Kanal 7’nin sahibi olan ‘Yeni Dünya İletişim A.Ş.’nin İstanbul Eyüp Otakçılar Caddesi’nde bulunan adresinin komşusu. Çünkü şirketin ortakları aynı zamanda Deniz Feneri sanıklarıdır. Bu şirket tarafından alınmış gibi gösterilen malzeme karşılığı Deniz Feneri adına kesilen faturaların miktarı 2.411.834 Euro’dur. Dosyanın 1341-1358 sayfalarında belirtilen ve ilk iddianamede, YİMPAŞ’a ait olduğu tespit edilen “Türkiye’deki Aytaç Dış. Tic. Yat. San. A.Ş.’ ne, Deniz Feneri e.V. tarafından, satın alınmış olan gıda maddeleri için para ödemelerinde bulunulmuş ve bunlar yardıma muhtaç kişilere eşya ve yiyecek yardımı olarak verilmiştir diye hesaplara geçirilmiştir” denilerek konuya çok geniş biçimde yer veriliyor. Ancak şirkete para aktarılmasına rağmen, bunun karşılığı olarak gıda maddesi satın alındığına dair hiçbir belge bulunmuyor.

3.Anadolu Tekstil Turizm Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi

Bu şirket de İstanbul Güngören’de faaliyet yürütmüş. 2004 -2007 yılları arasında, Anadolu Tekstil’den, Deniz Feneri e.V. ye, 1.229.374 Euro değerinde fatura kesilmiş. Aynı zaman dilimi içerisinde Deniz Feneri’nin Frankfurt’taki Vakıf Bank hesabından Anadolu Tekstil’ e 1.231.568 Euro para aktarılmıştır. İlginç olan bir başka nokta bu şirket, 30 Eylül 2006 tarihide tasfiye kararı almışken, bu süreçten sonra şirket adına 176.622 Euro karşılığında faturalar kesilmiş ve ödenmiş. Paranın teslim tarihi, tasfiye tarihinden çok sonra olduğu dava dosyasının 3181-3185 sayfalarında bulunan ve bu şirkete ait belgelerden görmek mümkün.

4.Martemsan / Birlik Tekstil

İstanbul Seyrantepe’de bir iş merkezinde bulunan şirketin 2003 ve 2004 yılında Deniz Feneri için kestiği faturaların miktarı 850.183 Euro’dur. Ayrıca Mehmet Balıkçı tarafından bu şirkete 200.000 Euro’yu elden götürüp teslim ettiğine dair kayıtlar bulunmaktadır. 140 ton yiyecek alınmış gibi sahte fatura düzenlenerek Deniz Feneri kasasından şirket hesabına para aktarıldığı tespit edilmiş.

5.Aktif Barter Anonim Şirketi (Aktif Barter)

Türkiye’deki şirket tescil kayıtlarına göre, 15 Haziran 2001 tarihinde, ‘Yeni Dünya Barter Anonim Şirketi’ adıyla kurulmuş. İlginçtir şirketin adresi, Kanal 7’nin sahibi olduğu ‘Yeni Dünya İletişim’ şirketinin adresiyle birebir aynı! 12 Eylül 2003 tarihinde şirketin ismi ve 16 Temmuz 2003 tarihinde ise şirketin yeri değiştirilmiş. ‘Beyaz İletişim Tanıtım Turizm San. ve Tic. Limited Şirketi’ adı ile faaliyet yürüten şirketin ortakları ise Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Aykut Zahid Akman’dır. Şirketin Deniz Feneri’ne kestiği faturaların miktarı ise 1.420.000 Euro’dur.

6.Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm Limited Şirketi

Deniz Feneri hesabından İstanbul Eyüp’teki bu şirketin hesabına 800.000 Euro aktarılmış. Ayrıca Deniz Feneri adına Vakıfbank’tan alınan 2.200.000 Euro’luk kredi, bir geminin satın alınması için kullanılmış. İlginçtir bu şirketin adresi de yine Kanal 7’nin hemen yanındadır.

Peki, bu şirketler, yoksullara dağıtılmak üzere toplanan paraları kendi şirketlerinde nasıl aklıyorlar ve zimmetlerine geçiriyorlar? Avrupa’da kurdukları şirketlerle bunu çok aleni yaparlarken, Türkiye’de kurdukları şirketler adına sahte faturalara düzenleyerek, Deniz Fenerinden bu şirketlere para aktarıyorlar.


Dikkat çeken en önemli nokta söz konuşu şirketlerin ortaklarının aynı kişiler olup Deniz Feneri davasıyla da bağlantıları bulunuyor. Bu şirketlerin yollarının buluştuğu merkez ise Kanal 7’nin sahibi olduğu Yeni Dünya İletişim A.Ş.’dir. Dikkat edilirse Aktif Barter Anonim Şirketi’nin adresi Kanal 7’nin bulunduğu yerdir. Şirket adresleri veya iletişim adresleri Eyüp Bulvarı’nda oldukça yakın numaralar. Yani yönlendirme merkez karargah Zekeriya Karaman’dır.


Dostlar alışverişte görsün

Dosyada bulunan belgeler incelendiğinde bütün işlemlerin sahte olduğu, hiçbir alış-veriş işleminin yapılmadığı çok belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Deniz Feneri, Türkiye’de yoksullara yardım ettiğini iddia etmektedir. Ama izlediği yöntemler ise çok tuhaftır. Örneğin adı geçen şirketlerde satın aldığı edilen tekstil ve gıda ürünleri önce Almanya’ya getirtiliyor, sonra tekrar yeniden Türkiye’ye gönderiliyor. Türkiye’den dağıtılacak malzemeler neden önce Almanya’ya getirtilir ve geri gönderilir. Bunun bir mantığı var mıdır? Olmadığını herkes bilir. Aslında satın alınıp dağıtılan hiçbir malzeme yoktur. Bunların hepsi kâğıt üzerinde yapılan işlemlerdir. Türkiye’den Almanya’ya ve tekrar Almanya’dan Türkiye’ye gönderilme işleminin yapılması yine paraların hesaplara geçirilmesi tezgâhının bir parçasıdır. Örneğin bir seferinde 329 ton sebze ve gıda maddesi satın almış görünüyorlar. En az 20 TIR dolusu malzemenin Almanya’ya getirtilip sonra tekrar/yeniden Türkiye’ye götürülmesinin ekonomik olarak çok büyük miktar tutacağı bilinmektedir. Peki, neden böyle bir işlem yapmış görünüyorlar. Çünkü transport için ödenmiş gibi gösterilen paralar Deniz Feneri banka hesabından paravan soygun şirketlerine aktarılıyor.

Bir başka nokta, gıda maddeleri satan şirketlere verilen siparişlere dikkat edildiğinde hiçbir işlemin yapılmadığı görülür. Örneğin et, peynir gibi çok erken bozulma özelliği olan gıda maddelerinin Almanya’ya getirtilip daha sonra Türkiye’ye gönderilmesinin bir mantığı olabilir mi? Bir kez bu uygulama yasal olarak mümkün değildir.


Almanya’da söz konusu şirketler ile Deniz Feneri ilişkisini inceleyen mahkemenin yaptırdığı soruşturmada, söz konusu şirketlerin Almanya’ya, Deniz Feneri adına hiçbir giriş yapmadıkları ortaya çıktı.


Ama mal alım ve satımı için düzenlenen faturalar var. Şirketler adına sahte belgelerle ithalat-ihracat işlemleri nasıl yapılıyor?


Belgeler tek elden

Dikkat çekici bir başka nokta’da söz konusu şirketler farklı olmakla birlikte, şirketler adına kesilen faktörlerin aynı elektronik daktilodan ve bilgisayardan çıktığı, ayrıca kalemle yazılmış olan faktörlerin ve imzaların da aynı kişilerden ait olduğu tespit edildi. Peki, bu nasıl mümkün oluyor. Gözaltına alınıp sorgulanan kişilerden ve Deniz Feneri merkezine yapılan operasyonda ele geçirilen belgelerden anlaşıldığı üzere, “farklı şirketlere ait faturalar bizzat Zekeriya Karaman tarafından hazırlanıp bastırıldığı ve Deniz Feneri’nin merkezine gönderildiği” Deniz Feneri davasında sanık olarak yargılanan Firdevsi Ermiş’in ifadesinde çok açık olarak belirtilmiş.

Verilerden anlaşıldığı üzere söz konusu alım-satım faturaları ve iş sözleşmelerinin tamamı Deniz Feneri yöneticileri tarafından hazırlanmaktadır. Deniz Feneri merkezinde, bu şirketlere ait kaşelerin, vergi numaralarının bulunması yapılan bütün işlemlerin sahte olduğunu gösteriyor.


Ayrıca şirketlerde teslim alma ve teslim etme işlemleri kimin tarafından yapıldığı bilinmiyor. Şirketler adına düzenlenen faturalar bulunmakla birlikte kimler tarafından düzenlendiğine dair hiçbir veri bulunmuyor. Düzenlenen belgelerde şirketlerin ismi bulunuyor ama mühür ve imzalar yok. Çünkü farklı şirketlere ait faturaların genelde bir kişi tarafından hazırlamış olduğu, resmi olarak tespit edildi.


Ermiş’in dava dosyasına bulunan 2441-2443 sayfalarındaki ifadesinde bu durum çok belirgin olarak ortaya konulmuş. Ermiş ifadesinde “Gıda maddelerinin ve Tekstillerin (Eşya yardımı) siparişinin Alman Deniz Feneri tarafından değil, Türkiye’den yapıldığını, ancak faturaların Alman Deniz Feneri’ ne kesildiğini ve Alman Deniz Feneri tarafından ödendiğini, faturalarda gösterilmiş olan malların satın alınmadığını, bu malların getirilip teslim edilmediğini ve dağıtılmadığını, kendisinin bildiği kadarıyla, alman Deniz Feneri’nden Türkiye’ ye birilerinin siparişi yapılan malları teslim almak veya yardım olarak dağıtmak amacıyla gitmediğini” belirtiyor.


Yapılan araştırmalarda paravan şirketlerin bir kısmı işlevini tamamladıktan sonra kapatılmış. Ancak Zekeriya Karaman, Zahid Akman gibi kamuoyunca tanınmış olan kişiler bu şirketlerin ortakları durumundadır; hatta yöneticileridir. Bunu daha sonraki yazılarımızda çok daha geniş olarak açıklayacağız.


Maliye Bakanlığı’na sorular

Peki, Maliye Bakanlığı bu şirketler hakkında bugüne kadar hiçbir işlem yaptı mı? İthalat ve ihracat yapan bu şirketler Maliye’ye ne kadar vergi ödediler? Özellikle Deniz Feneri dosyasında çok belirgin olarak sahte belgelerle ithalat-ihracat yapmış gibi gösterdikleri ortaya konulmuş durumda. Maliye Bakanlığı, bu sahtecilik işlemi için her hangi bir soruşturma yaptı mı? Veya dava dosyasında çok geniş ayrıntıları bulunan şirketlere ilişkin bilgileri Almanya’dan talep etti mi?

Bu soruların muhatabı Maliye Bakanlığı’dır.


Mustafa Peköz
gokyuzu9@aol.com

Hiç yorum yok: