12 Temmuz 2011 Salı

Deniz Feneri Soygun Düzeninin Merkezi Kanal 7


Yurtdışında toplanan paraların, Kanal 7 üzerinden Türkiye’ye aktarıldığı banka hesaplarıyla tespit edildi. Alman Federal Savcılığı’nın İslamcı TV kanalı hakkında suç duyurusunda bulunmasının hemen ardından, Kanal 7 şirketindeki paraların büyük bir kısmı çekildi. Bu nedenle soygun merkezi Kanal 7 TV’dir.

Deniz Feneri Soygun Düzeni Dosyası’nda yargılanan ve paraların teslim edildiği kişi Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zeriye Karaman’dır. Ayrıca para transferinde görev alan Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ve Mali İşler Müdürü İsmail Karahan aynı zamanda Kanal 7 şirketinin yönetim kurulu üyeleridir. Halktan toplanan paralardan yaklaşık olarak 15 milyon TL’nin Kanal 7 hesaplarına aktarıldığının tepsi edilmesinden sonra, şirket hesabında toplanan paralar hızla çekilmeye başlandı. Tuhaf bir şekilde 14.600.000 TL olan şirket, sermayesini 14.196.793,52 TL azaltarak 403.206,48 TL’ye indirdi. Yani şirket sermayesinin 14,2 milyonunun neredeyse tamamı çekildi.


Deniz Feneri Soygun şirketi, halktan para toplamaya devam ederken, Kanal 7 şirketinin bağlı olduğu ‘Yeni Dünya İletişim A.Ş’ sürekli sermaye artırımında bulunuyordu. Temmuz 2007 tarihinde 8,6 milyon TL olan şirket sermayesini 14,6 milyon TL’ye çıkardılar. Ne zaman ki, bu soygun şebekesinin düzeni deşifre oldu, bu kez aceleden şirketin sermayesinin neredeyse yüzde 97’si çekildi. Sermaye indiriminden Zekeriya Karaman 5,1 milyon TL, Mustafa Çelik 3,5 milyon TL, İsmail Karaman ve Ahmet Hüküm de yaklaşık 2,8 milyon TL’yi kendi hesaplarına aktardılar. Yani aynı tezgâh buradan da devam etmektedir. Prof. Dr. Şükrü Kızılot, “Normal şartlarda her şirket sermaye artırır. Eğer sermayeyi azaltıyorsa bu o şirketin faaliyetlerine son vereceğini gösteriyor. Böyle bir sermaye indiriminde, hissedarlar ortaklıkları oranında şirketin sermayesini şahsi olarak çekerler ve paylaşırlar. Tabii ki borcu varsa o da ödenir” değerlendirmesini yaptı. Ekonomiden az çok anlayan biri, normal koşullarda böylesi bir şirketin iflas etmesi ve borsadan çekilmesi gerektiğini bilir. Ancak hiçbir sorun yokmuş gibi faaliyetlerine devam ettiğine göre, geriye sadece para kaçırma olayı kalıyor.


Peki, bu yasadışı işleme neden gerek görüldü. Çünkü Kanal 7 şirketi, Deniz Feneri Soygun düzeninin merkezi durumunda olup, bütün paralar buraya akmakta ve ayrıca ortak olan Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan, Deniz Feneri adına toplanan paralarla sürekli şirketler kurmakta ve şirketlerdeki paylarını yıldan yıla arttırmaktadırlar.


Kanal 7’deki bu tezgâhın nedenini daha anlayabilmek için Deniz Feneri Soygun Şirketi ile olan ilişkisini açığa çıkartmak gerekir. 20.02.2007 tarihinde Frankfurt am Main Savcılığı tarafından hazırlanan raporda “Derneğin her yıl elde ettiği 10–15 Milyon Euro yardım paralarından gerçekten de bir kısmının yardım için dağıtıldığını” belirtiyor. Ancak “paranın önemli bir kısmının Mehmet Gürhan ve adamları tarafından nakit çekilerek Türkiye’ye götürüldüğü ve Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan’a teslim edildiği” vurgulanıyor. Bu son üç ismin Kanal 7’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri olması da sanırım tesadüfî bir durum değildir.


17.01.2003 tarihinde, “
European Food & Marketing GmbH” adıyla ve 500.000 Euro sermaye ile kurulan şirket, 6 ay sonra yani 02.06.2003 tarihinde “Weiss Handels- und İnvestment GmbH” adını alır. Mehmet Balıkçı 50.000 Euro, Mehmet Gürhan 112.500 Euro, Zekeriya Karaman 84.450 Euro, Mustafa Çelik 84.350 Euro, İsmail Karahan 84.350 Euro, Zahid Akman 84.350 Euro ile şirkete ortak oluyorlar. Örneğin, 16.03.2003 tarihinde Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan şirketteki paylarını 100 bin Euro’ya, 29.12. 2004 tarihinde ise her biri paylarını 200 bin Euro’ya, 08.12.2005 tarihinde yeniden sermaye artırımına giderek kişi başına 250 bin Euro’ya; 09.03.2006 tarihinde de Wiss Handels- und Investment GmbH şirketinin sermayesi 500.000 Euro arttırılarak, 1.500.000 Euro’ya çıkartmışlar. Böylece hisse payları eşit düzeyde yeniden belirlenerek 375.000 Euro çıkartılıyor.

Yine aynı ekip tarafından, 23.05.2001 tarihinde ve ‘Euro 7 Fernseh & Marke-ting GmbH’ adı altında ve 50.000 Euro sermayeli bir şirket kuruldu. Zekeriya Karaman 12.000, Mehmet Gürhan 9.500, Mustafa Çelik 9.500, İsmail Karahan 9.500 ve Zahid Akman 9.500 Euro yatırıyor. 19.06.2002 tarihinde bu şirket sermayesini 500.000 Euro’ya çıkartıyor. Hisseler ortaklar arasında Zekeriya Karaman’ın payı 400.000, Mehmet Gürhan’ın 34.000, Mustafa Çelik’in 33.000 ve İsmail Karahan’ın 33.000 Euro olarak belirlenmiş. 09.03.2006 tarihinde şirketin sermayesi yeniden 500.000 Euro arttırılarak, 1 Milyon Euro’ya çıkartılır ve hisseler ortaklar arasında eşit olarak dağıtılır; Zekeriya Karaman 250.000, Mehmet Gürhan 250.000, Mustafa Çelik, 250.000 ve İsmail Karahan 250.000 Euro olarak belirlenir.


Tüm bu tezgâhın nasıl işlediğine dair iddianamede şunlar belirtiliyor: “2003 yılında Weiss Handels- und Investment GmbH şirketinin sermayesi 500.000,00 Euro olarak arttırılmış ve 250.000 Euro (ödenmiş) ödeyen şahıslar olarak da, haklarında ayrıca soruşturma yapılan Karaman, Karahan, Akman, Çelik ve sanık GÜRHAN gösterilmişlerdi. Deniz Feneri’nin gayri resmi muhasebesine de, Weiss şirketine karşı 250.000 Euro ‘sermaye olarak ödendi’ ibaresi altında geçirilmiştir.”


“GÜRHAN’ın kasasında 29.01.2007 günü Yapı Kredi bankasına yapılmış olan keş ödemelerle ilgili bulunan evraklardan, 250.000,00 Euro’nun Zekeriya KARAMAN’a, ve 500.000 Euro’nun da Reklam Media’ya (Yeni Dünya ile aynı adres) gittiği, aynı tarih olan 29.01.2007 günü de, Yapı Kredi bankasından 250.000,00 Euro’nun 7 GmbH’nın hesabına havale edilmiş olduğu ve havale edenin de, hakkında ayrıca soruşturma yapılan KARAMAN olduğu ortaya çıkmaktadır. Resmi muhasebeye göre bu para, sanık Gürhan’ın ve haklarında ayrıca soruşturma yapılan Çelik, Karaman ve Karahan’ın 62.500,00 Euro’dan ortaklık hisseleri için yatırılmış sermaye olarak görünmekte.


Sanık ERMİŞ ifadelerinde, GÜRHAN’ın 200.000 Euro kadar parayı, daha sonra feribot geminin satın alınmasında kullanılan, özel olarak önce finanse ettiğini, daha sonra da, Hollanda’da paranın keş çekilmesinden sonra parayı aldığını, 200.000 Euro kadarını da kendisinin bizzat Türkiye’ye götürdüğünü ve parayı orada hakkında ayrıca soruşturma yapılan KARAMAN’a teslim ettiğini” açıklamıştır.


Söz konusu şirketlerin sermaye artırımı için Türkiye’den para getirtiliyor mu ya da şirketlerin kar oranında kaynaklanan bir artış söz konusu mu? Hayır. Peki, bu paralar nereden geliyor? Deniz Feneri banka hesaplarından aktarılıyor. Deniz Feneri kasasına para girdikçe, şirketlerin sermayesinde bir artışa gidilmektedir.


Yapılan araştırmalarda Zekeriya KARAMAN tarafından yapılan bütün yatırımların, Deniz Feneri kasasına giren paralarla yapıldığı çok açık olarak ortaya çıkmış durumda. Gerek kurulan şirketler aracılığıyla, gerekse elden teslim edilen paralar aracılığıyla tam bir soygun şirketi kurulmuş. İddianameye yansıyan bazı örnekler, soygun şebekesinin mevcut durumu hakkında bize somut bir fikir vermektedir. Örneğin E-Mail’ler üzerinde yapılan araştırmada “26.01.06 tarihli ve 0103 numaralı ve 0119 numaralı mesajlardan anlaşıldığı üzere, Kanal 7 TV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya KARAMAN’ın bilgisi ve onayı ile Deniz Feneri tarafından toplanan paralarla Çeşme Dalyan’da 3,3 milyon Euro’ya Kuşadası’nda ise Apart-Hotel için 2,5 milyon Euro’ya yani toplam 6 milyon Euro’ya otel satın alma kararı aldıkları” ortaya çıktı.


Ayrıca “Sanık TAŞKAN ifadelerinde, 2004 yılı Kasım ayında Türkiye’ye gittiğinde Zekeriya KARAMAN’a takriben 200.000,00 Euro götürdüğünü, kendisine bu parayı, İstanbul’da, bürosunun bulunduğu Kanal 7’nin de aynı yerde olduğu, 3. katta verdiğini” açıklamıştı. Yine iddianamede “2004 yılında sermaye artırımı (250.000,00 Euro) ödemesi yurtdışından, Karaman, Karahan, Akman ve Çelik tarafından havale ile yapılmış. Weiss şirketinin gayri resmi muhasebesinde (Gelir gider tablosu=Summen und Salden Listen) Deniz Feneri’ne bir borcun olduğu görünmektedir ki, bu gerçek, gene yardım paralarından bu sermaye artırımının yapılmış olduğu” anlaşılmaktadır.


Bu verilerin tamamı, Kanal 7 şirketi ile Deniz Feneri arasında çok kapsamlı bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Kurulan bu soygun şirketinin organizatörlerinin Kanal 7 olarak bilinen TV’nin yönetim kurulu Başkanı Zekeriya KARAMAN ile Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa ÇELİK, İsmail KARAHAN olduğu hiçbir yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. Daha önce vurgulandığı gibi, oluşturulan düzen aynı zamanda AKP hükümeti tarafından denetlenmektedir. Bu bakımdan Alman Federal Savcılığının bütün ısrarlarına rağmen, dava dosyasında isimlerin bulunan ve soygun şebekesinin baş aktörleri olarak bilinen Zekeriya KARAMAN, Mustafa ÇELİK, İsmail KARAHAN, Zahid AKMAN gibi birçok kişinin sorgulanmasına izin verilmiyor. Dava dosyası, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş olmakla birlikte, ciddi bir girişimde bulunulmamasının nedeni AKP hükümetidir. Çünkü, soygun düzeninde toplanan paraların bir kısmının Erdoğan ailesine gittiği bilinmektedir.


Gokyuzu9@aol.com

Hiç yorum yok: