15 Temmuz 2011 Cuma

Doğu ve Batı Kültürlerinin Sentezi: Komagene


Büyük İskender'in, Makedonya birliğini sağlayarak büyük seferlere çıkması, Mezopotamya topraklarına gelmesi, tarihin dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir. Bu Doğu ile Batı'nın ilk büyük buluşmasıdır. Zaten İskender'in amacı da Doğu-Batı sentezini sağlamaktır. Buna örnek olarak onbin Med-Pers asilzadenin kızlarını Yunanlılarla evlendirmesini verebiliriz. Kendisi de Med-Pers Kralı III. Daryus'un kızıyla evlenmiştir. Aristo felsefesi ve mantığıyla yetişen İskender, bundan aldığı güçle büyük fetih savaşlarına giriyor. Bu zihniyet esas olarak akla ve mantığa dayanan, dünyevi ve bireye irade tanıyan bir özelliğe sahiptir. Doğu'da ise ağırlıklı olarak toplumsallığın egemen olduğu bir zihniyet ve düşünce şekillenmesi vardır. Mistisizm ve aklın buluşması da denilebilir buna.

Büyük İskender, M.Ö. 333'te Pers Hükümdarı III. Daryus'u savaşta yenince Kürdistan'daki topraklar da Makedonya hakimiyetine girdi. İskender'in imparatorluğu M.Ö. 332'ye kadar sürdü. İmparatorluk dağılınca Anadolu topraklarındaki egemenliği de sona erdi. Bu buluşmadan daha sonra Helen kültürü ortaya çıktı. O dönemlerde bilim, kültür, düşünce, sanat vb. alanlarda Doğu'nun bariz üstünlüğü vardı. Taze bir güç olarak tarih sahnesine çıkan Makedonyalılar, Doğu'nun bu birikimini kendi zihniyet gücüyle birleştirince Büyük Helen Uygarlığı açığa çıkıyor. Batı'da birleşme Helen olarak ortaya çıkarken, Doğu'da ise Komagene tarih sahnesine çıkıyor. Komagene Uygarlığı Doğu-Batı senteziyle tarih sahnesine çıktı.


Doğu-Batı Sentezi


İki medeniyet karşı karşıya gelince çeşitli ihtimallerin yaşanması gündeme gelir. Birincisi, gelen işgalci gücün kültürü ve askeri gücü güçlüyse yerel güçleri büyük oranda etkileyerek asimile eder veyahut bastırır. İkincisi yerel gücün askeri olarak zayıf olmasına karşılık, gelen işgalci gücün kültürel olarak zayıflığı varsa uzun sürede onu asimile eder. Üçüncüsü ise yerel gücün kültürü güçlüyse gelen işgalci güç de aynı kültürel zenginliğe sahip olması durumunda bir sentez yaratma durumuna ulaşılabilir. Bu yeni bir durumdur. Bu sentezi yaratmak büyük bir gücü işaret eder.


Bugünkü Adıyaman Samsat (1990'larda Atatürk Barajı'nın altında kaldı) merkezli Komagene Uygarlığı, Doğu-Batı sentezini kendi içerisinde yaratıcı bir tarzda uygulamayı başardı. Komagene Uygarlığı tarihi boyunca Hititler, Asurlar, Urartumlar, Med-Persler, Helenler ve Khaldeler (Ermeniler) gibi büyük medeniyetler ve devletlerle güçlü ilişkiler kurdu. Bu da ülkede geleneklere bağlı çeşitli dini inançları ve felsefe sistemlerini bir araya getiren bir kültür oluşturdu.


Komagene: Kozmopolit Bir Yapı


Komagene sadece Kürtlerden oluşmuyordu. Kürtlerle beraber ikinci güç konumunda olan Ermeniler vardı. Uygarlığın öncü ve hakim gücü Kürtler olmasına rağmen Ermeniler de bu uygarlıkta ağırlıklı bir konuma sahiptiler. Yani Kürt çizgisi kadar Ermeni çizgisini de görmek mümkündür. Birçok kültürün kendi içerisinde harmanlanması Komagene'nin kozmopolit bir yapıya sahip olmasını beraberinde getirmiştir. Bu aynı zamanda güçlü yönünü de oluşturuyordu. Birçok uygarlığın renklerini Komagene'de görmek mümkün. Komagene Uygarlığı bir yandan Doğu-Batı kültür sentezini kendisinde gerçekleştirirken, diğer yandan ise Kürtlerin halklaşmasında belirleyici bir role sahip olmuştur. Hem uzun süre yaşaması, hem de Kürdistan'ın diğen bölgelerindeki Kürtlerle temas sağlaması ve ilişkilenmesi, ortak bir ruh, bilinç ve kültür oluşturmuştur. Bunun için Kürtlerin halklaşmasından bahsedilirken bu yöne dikkat çekmek gerekiyor. Doğu-Batı kültür sentezi Komagene'nin bütün hücrelerine yansır, o kadar ki bunu o dönemden kalan Nemrut heyekellerinde bile görmek mümkündür. Heykellerdeki yüzler fiziksel olarak bugünkü Kürtleri andırırken, üzerindeki kıyafetler ise Helen ve Doğu kıyafetlerini andırmaktadır.


Roma'nın Ortaya Çıkışı


Büyüt İskender'in ölümünden sonra generalleri taht kavgasına başladılar. Bunlardan Makedonyalı I. Selevkos M.Ö. 321'de Babil'in, MÖ. 305'te de tüm ülkenin hükümdarı oldu. Böylece bugünkü Adıyaman bölgesini de kapsamına alan Seveskos Krallığı kuruldu. Hindistan'dan Akdeniz'e uzanan toprakları egemenliği altına alan Seveskos, Yunanistan'la ilişkilerini ve Helen kültürünü canlı tutmak için çaba gösterdi. Helenizmin yayılmasını kolaylaştırmak için Büyük İskender'i izleyerek birçok bağımsız kent kurdu. Daha sonra gelen krallar da bu siyaseti uyguladılar. Kurulan kentlerde anıtlar, sanat yapıtları ve yeni kültür kurumları oluşturuldu. Akdeniz ve Uzakdoğu ticaret yollarını ve zengin toprakların elinde bulunduran Seleskoslar zenginleştiler. Daha sonra kendi aralarında taht kavgaları yaşandı. Bu sırada tarih sahnesine büyük bir güç olarak Romalılar çıktı. Ve bu taht kavgasına karıştılar. MÖ. 69'da Selevkos kralığına son verdiler.


Direniş Kültürü


İşte bu süreçte Komagene'nin kuruluşu da gündeme geldi. Her ne kadar Komagene'nin kuruluşu MÖ. 69 yılına dayandırılsa da tarihi bundan daha eskidir. MÖ. 250 yıllarına kadar götürmek mümkündür. Selevkos krallığı döneminde de büyük oranda bağımsız bir yaşam sürmüştür. Bu bir bütünlük arzetmesi açısından önemlidir. MÖ. 69'daki kuruluş ise tamamen siyasal olarak bağımsızlığına ulaşması anlamına gelmektedir.


Orta Fırat'la Toroslar arasında yer alan Samsat merkezli Komagene'nin siyasal tarihi bir aydınlanmayla başladı. Ayaklanma bastırıldıktan sonra da Komageneliler bağımsızlıklarını kazanmak için uğraştılar. Uzun tarihler boyunca bağımsız ve özerk yaşayaan bu bölge insanının Romalıların baskılarına boyun eğmesi düşünülemezdi. Nitekim bu ayaklanma bunun ispatı oluyor. Yani uzlaşma barış ve diyalog kültürü kadar isyan, direniş kültürü de özellikleri arasındadır.


Komagene'nin kurucusu I. Antiokhos hakkında bazı bilgiler vermek, onun kimliğinin renklerini açığa çıkarmak, Komagene'yi anlamamız açısından da faydalı olacaktır. I. Antiokhos'un soyunun Makedonya, Akameniş, Pers-Medlere dayandırılması, üç ayrı kökenden gelmesi ona büyük avantaj sağlamıştır. Makedonya Batı yönünü temsil ederken, Akameniş ve Med-Pers de Doğu yönünü temsil etmektedir. Bu durum bile Komagene'nin çok kültürlülüğünü ifade etmektedir. Bütün bu kültürleri içinde taşımasına rağmen hakim renk Kürtlüktür.


Diplomasi Kültürü


Selevkos Kralı Antiokhos Grypos'un kızı Lavudike ile evlenen Medli I. Mithradates (Kallinikos) MÖ. 80'de Komagene Kralı oldu. Ancak I. Mithradates'in oğlu olan I. Antiokhos Komagene Krallığı'nın kurucusu olarak kabul edilmektedir. I. Antiokhos'un tahta çıktığı MÖ. 69 tarihi de Komagene'nin kuruluş tarihi olarak anılmaktadır.


Bölgenin geçiş hatları üzerinde bulunan sratejik konumundan ötürü, çıkarları çatışan büyük devletler arasında sürekli çekişme ve çatışma konusu olmuştur. Çünkü, Fırat ve Toros geçitleri Doğu-Batı yönlerinde askeri etkinliklere girişen devletler için büyük önem taşımaktaydı. Tarihin her döneminde olduğu gibi bu dönemde de ağırlıklı olarak bu durum geçerliydi. Bu noktadan sonra bağımsız olarak yaşamlarını devam ettirebilmek için Komageneliler ağırlıklı olarak esnek bir politika yürüttüler. Geliştirdikleri iyi ilişkiler sayesinde güçlü komşuları arasında varlıklarını korumayı başardılar. Bu yüzden de Komagene'de uzlaşma kültürü kadar, diplomasi kültürü de büyük bir gelişme gösterdi.


Kültürel Etkileşim


Selevkosların zayıflaması ve daha sonra yıkılması sürecinde bölgeye Romalılar hakim oldu. Romalılarla Komagene'nin karşılaşması zaman zaman çatışmalı bir hal aldıysa da çoğunlukla uzlaşmaya dayanan bir özelliğe sahiptir. Romalılar ilk büyük yenilgisini Komagenelilerle yaptığı savaşta almıştır. Yani Komagene'de ne kadar barışçıl bir siyaset izleniyorsa da bir o kadar da direnişçi bir ruha sahiptiler. Bu gücünü yayılmaktan çok varolan konumunu güçlendirmek için kullanıyordu. Meşru savunma özelliği güçlü bir duruş da denilebilir.


Kültürel anlamda ise Roma-Komagene ilişkisi yeni bir durum açığa çıkarmamıştır. Çünkü Roma'nın çok özgün bir kültürel özelliği yoktu. Kültürlerinin bazı kendine has çizgileri olsa da ağırlıklı olarak Helen kültürünün bir devamıdır. Bundan dolayı Romalıların egemen olduğu süreci ağırlıklı olarak Komagene özgülünde Doğu-Batı kültür sentezinin daha da derinleştiği bir süreç olarak adlandırmak daha doğru olur.


Felsefi Ortaklık


Komagene, krallarının izlediği ustaca politikalarla bağımsızlığını koruyabilmiştir. Özellikle evlilikler yoluyla çevredeki krallıklar arasında sıkı ilişkiler kurulmuştur. Ticaretin çok daha rahat yapılabilmesi açısından para bastırılmıştır. İran ve Komagene kral aileleri arasındaki evlenmeler bu ülkelerin birbirlerini kabul etmelerinde etkili olmuştur. Komagene uygarlığı sentez yaratabildiği kadar Batı uygarlığını da büyük oranda etkilemiştir. Helenistik kültürde de Komagene aracılığıyla Doğu'nun izlerine rastlamak mümkün.


Bölgenin çeşitli devletleri arasında sınır olması özgün bir politik ve ekonomik ortamı mümkün kılmıştır. Ticari ve ekonomik ilişkiler bu nedenle gelişkindi. Ekonomik ilişkiler bu ülkeleri düşünce ve inanç alanlarında da birbirine yakınlaştırmıştır. Anadolu Güneş kültü ile Suriye'nin Toprak Kültü ve Mısır'ın mistim inançları birbirini etkileyerek kaynaşmış, yeni bileşimler oluşturmuştur. "Evrenin yaratıcısı", "İyi ve kötünün kaynağı", "tek güç"  ilkesine dayanan Mazdeizm, Med-Perslerin batıya doğru yayılışları sırasında Yunanistan ve Akdeniz bölgelerini derinden etkilemiştir. Bu etkilemeler, Yunanlıların Olympos tanrılarından uzaklaşarak yeni arayışlara yönelmelerine yol açmıştır. Yunanlıların (Antik dönemde) felsefe ve dinde geliştirdikleri yeni kavramlar bu ilişkiler sonucunda oluşmuştur.


Stratejik Geçiş Bölgesi

III. Antikhos döneminde Komagene oldukça güçlü bir konuma ulaşmıştı. Onun ölümünden sonra Romalı Komutan Germanicus MS. 18'de Komagene'yi Roma'nın Suriye eyaletine bağladı. Roma İmparatoru Caligula IV. Antiokhos'a babasından alınan Komagene krallığını geri verdi. M.S. 38'de Komagene yeniden bağımsızlığını kazandı. Bu dönemde ülkenin sınırları batıya ve doğuya doğru genişledi. Neron döneminde Part savaşlarında gösterdiği yararlılıklardan ötürü doğu bölgesinin bir bölümü Romalılarca IV. Antiokhos'a verildi. Bu dostluk sonradan bozuldu. Roma komutanı Verpasiannus, Yahudi savaşları sırasında IV. Antiokhos'u tahttan indirdi. Ve MS. 72'de Komagene'nin bağımsızlığına son verdi. Ülke yeniden Roma'nın Suriye eyaletine bağlandı. Perslerle sınır komşusu olmaları Romalıların çıkarları yönünden büyük önem taşıyordu. Zaten Romalıların meşhur yol politikaları vardır. "Her yol Roma'ya çıkar" sözünün kaynağı da buradan gelmektedir. Böylesine bir politika izleyen Roma'nın sratejik geçiş coğrafyasına sahip Komagene'ye de yollar inşa etmesi doğası gereğidir. Nitekim bu dönemde Samsat büyük bir askeri garnizon durumuna geldi. Romalılar askeri amaçlarla bölgeyi boydan boya geçen bir yol yaptırdılar. Bu yol, Malatya'dan kestirme olarak dağlık bölgeden geçerek Kahta'ya inmekte, oradan Adıyaman'ın kuzeyindeki Pirin kentine, oradan Samsat'a varmaktaydı. Samsat'tan da Fırat kıyısını izleyerek güneye inmektedir. Yolun geçtiği Kahta çayı ve Göksü üzerinde köprü yaptırmışlardır.

Perslerle Romalılar arasında süregiden çatışmalar yöre halkına zarar verdiği gibi bölgenin gelişimini de engellemiştir. Birçok kez saldırılara uğramıştır. MS. 256'da Samsat Sasani hükümdarı I. Şapur ordularınca ele geçirilip yakılıp yıkılmıştır.


Ali Çabuk/Adıyaman Cezaevi  

Hiç yorum yok: