15 Temmuz 2011 Cuma

AKP'nin Polis JİTEM'i

Jandarma merkezli JİTEM geçmişte PKK ile yürütülen savaşta başarısız olduğundan artık AKP’nin yeni JİTEM merkezi Türkiye’deki Polis akademisi olarak belirlendi

Mazlum Yılmaz
 
 
AKP başından beri Ergenekon adı altında yürüttüğü operasyonları gerçekleştirirken sarıldığı temel argüman, “Türkiye’yi JİTEM gibi karanlık Gladio örgütlenmelerinden kurtarıp, demokratikleştiriyorum” idi. AKP Türk toplumunun hatta Türk aydın ve yazarlarının önemli bir kesimini bu yalana inandırdı. Ama zaman geçtikçe ortaya çıktı ki AKP’nin gerçekte JİTEM vb. karanlık ve kirli örgütlenmeleri tasfiye etme ve Türkiye’yi demokratikleştirme gibi bir niyeti yok. Bu durumu anlamadaki temel ölçü JİTEM gibi karanlık bir örgüt en aktif bir biçimde Kürdistan’da Kürt halkına karşı kullanılmasına rağmen, AKP’nin işin bu boyutuyla hiç ilgilenmemesiydi. AKP sadece işin kendisi için köstek olarak gördüğü yönüyle ilgileniyordu.  

AKP’nin JİTEM’in deşifre olmuş ve kendi Yeşil Hegemonyasını gerçekleştirme önündeki bir takım unsurları tasfiye etme ve kendi JİTEM’ini inşa etmek istediği çok geçmeden ortaya çıktı. Bu yeni uluslar arası ve bölgesel konjüktüre uygun olarak geçmiş Gladio-JİTEM örgütlenmesindeki yol ve yöntemlerde yaptığı farklılıklardan anlaşılıyordu. Tabi AKP bunu yaparken geçmiş JİTEM deneyiminin analizi ve bu özel savaş kurumunun pratiğinden çıkardığı ders ve sonuçlar üzerinden bunu yapmak istiyordu. Çünkü jandarma eksenli JİTEM, Kürt Özgürlük hareketi karşısında başarısız olmuştu. Bu nedenle biçim, yol ve yöntemlerde değişikliğe gitme ihtiyacı hissediyordu.

AKP için bu konuda önemli olan PKK’yi tasfiye ve Kürt soykırım planını daha ince ve deşifre olmamış yöntemlerle yürütecek kurum ve kuruluşlardı. KGM (Kamu Güvenliği Müsteşarlığı) gibi yeni dönemin Kontrgerilla müsteşarlığı kurularak daha önce 90’lı yıllarda Kürt halkı üzerinde yürütülen katliamların başaktörlerinden Tansu Çiller ve ekibinin cesaret edemediğine girişildi. Çünkü bu müsteşarlık ilk olarak Çiller hükümeti döneminde gündeme gelmiş ama böyle bir kurumlaşmaya cesaret edilememişti. Bunun yanında AKP döneminde terörle mücadele yasası adı altında çıkarılan Kürt soykırım yasaları da bu eksendedir. Tabi AKP sadece bununla da yetinmeyerek yeni dönemin PKK’yi tasfiye konsepti çerçevesinde siyasal, sosyal, kültüreli, ekonomik ve hatta istihbarat alanlarında çok yönlü bir kurumlaşmaya gitti.

Yukarıda da değerlendirildiği gibi Jandarma merkezli JİTEM geçmişte PKK ile yürütülen savaşta başarısız olduğundan artık AKP’nin yeni JİTEM merkezi Türkiye’deki Polis akademisi olarak belirlendi. Yeni dönemde Kürt halkına karşı yürütülecek bir topyekûn (siyasi, sosyal, askeri, kültürel, ekonomik) soykırımda asker ya da jandarma yerine artık polis kullanılacaktı. Daha önceki dönemlerde Kürt halkına karşı yapılan tüm komplo, provokasyon gibi kontrgerilla yöntemlerinin karargahı Türk genelkurmayından polis akademisine taşınmış oldu. Önceki dönemde Kürtlere karşı yürütülen özel ve psikolojik savaşta asker ya da jandarma unsuru ön plana çıkarken yeni dönemde AKP tarafından ön plana çıkarılan temel unsur polis olacaktı. 

Yeni dönem AKP eliyle yürütülecek kirli savaş dönemi ya da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da belirttiği gibi polis JİTEM’i dönemi olarak da nitelendirilebilir. Bu dönemi 2002 AKP iktidarıyla başlatmak mümkündür. Bu dönemde AKP’nin ABD, İngiltere gibi uluslar arası güçlerin aktif desteğini alması da 2007 5 Kasım’ındaki Erdoğan-Bush görüşmesi ve PKK’nin ortak düşman olarak ilan edilmesiyle gerçekleşti. Polis JİTEM’i Erdoğan hükümetinin ‘Demokratik Açılım’ adındaki Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye projesi çerçevesinde çok aktif bir biçimde kullanılmaktadır.  AKP hükümetinin açılım adı altındaki politikalarının ilk defa bu polis akademisinde açıklanması da bu nedenle tesadüf ve sıradan bir olay değildir. 

Polis JİTEM’inin faaliyetlerine baktığımızda da kapsamının geniş ve çok yönlü olduğu görülecektir. TRT 6’in kurulmasından tutalım, siyasi soykırım operasyonları ile binlerce Kürt siyasetçi ve seçilmişin tutuklanmasına, Dörtyol’daki katliam provasından tutalım Hakkâri Peyanis’teki referandum sonrası mayınlı katliama, son Newroz öncesi AKP medyasının yalan kurgularla PKK’yi Kürt aydın ve sanatçı düşmanı olarak lanse etmesinden tutalım İbrahim Tatlıses suikastına hatta Newroz günü ve sonrasında Kürtler üzerinde uygulan polis terörü ile AKP–Suriye işbirliği sonucu Hatay Hassa’daki 7 HPG gerillasının komplo ile katledilmesine kadar bir çok komplo ve provokasyon bu JİTEM’in kapsamında değerlendirilebilir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bu özel savaş komplosunu çok erken fark ederek deşifre etti.  AKP hükümetinin yapmak istediği ortada olmasına rağmen birçok liberal, demokrat geçinen aydın-yazar aksini iddia etti. Nasıl ki işin ucu kendilerine dokundu ve daha baskısı yapılmamış kitaba kadar toplatıldı o zaman bazıları yerinden fırladı. Artık birçok yönüyle anlaşılmıştı ama geçti. Son günlerde, daha önce AKP ve Türk Başbakanı Erdoğan’ın kalemşorluğunu yapan bazı liberal yazarlarla Türk başbakanı Erdoğan arasında çelişkilerin çıkması da bundan kaynaklanmaktadır.
2011 Newroz’unda ortaya konan milyonların iradesi geçmişte nasıl Jandarma eksenli JİTEM’i boşa çıkardıysa, AKP’nin Polis JİTEM’inin de Kürt soykırım komplosunu boşa çıkaracağını ispatlamıştır. Bu durumu, Kürt halkının 2011 Newroz’unu AKP’nin tüm Newroz öncesi ve sonrasındaki komplo, provokasyon ve sabote girişimine rağmen tarihinin en büyük Newroz’u olarak kutlayıp serhıldanlarla karşılamasında görülebilir. Öte yandan 2011 Newroz’unda startını verilen yeni topyekûn serhıldan döneminde de bu gerçeği görmek mümkündür.   Kürtlerin,  son Newroz ve sonrasında ortaya koyduğu bu özgürlük iradesi AKP’nin Polis JİTEM’inin tüm özel savaş saldırılarını boşa çıkarma imkânının her zamankinden daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Hiç yorum yok: