26 Temmuz 2011 Salı

İran Senaryosu...

İRAN, K.IRAK'TA TAMPON BÖLGE OLUŞTURUYORİran sorunları daha da katmerleştirecek bir dönemin kapısını çalıyor. Tansiyonu yükselten İran hamlesine Türkiye'nin de destek çıkması dikenli yollarda harareti yükseltiyor. İki ülke arasıdaki çelişkiler, çekişmeler nasıl perdelenip ortak hareket ediliyor? Ne yapılmak isteniyor?

Hem yakınlığa neden olan faktörlere, hem çekişme yaratan parametrelere bakalım. Ardından operasyona çıkan merdivenleri görelim.

İran için Türkiye ABD ile hareket eden, yola getirilmesi gereken bir ülke; Türkiye için İran dinsel ideoloji olarak ters tarafta ve hedeflediği nükleer silahla Ortadoğu'da başat pozisyona gelmesi önlenmesi gereken bir ülke.

Libya ve Suriye'deki ayaklanmaları, ABD - Türkiye ittifakı dozunun "füze kalkanı projesi" ve NATO İzmir üssünün geliştirilmesiyle artmasını Tahran kendisine yönelik büyük tehdit olarak algılıyor. Çünkü Libya ve Suriye'de sistem alaşağı edildiğinde oklar "nükleer çalışmaları" ve muhaliflere yönelik bastırma poltikaları bahane edilerek İran'a çevrilecek.

İran Meclisi Savunma Komitesi Başkanı Gulam Rıza Keremi, 2 Temmuz'da olası bir ABD saldırısında, Türkiye adını kullanmadan bölgede askeri güç ve üsler barınıran ülkeleri hedef alacakları açıklamasını bu nedenle yaptı. Bu yüzden Tahran Cuma Namazı Hatibi, "İslam'dan söz eden ama ABD'nin çizgisinde yürüyen bazı İslami devletlerin şirk devletinin ta kendisi olduğunu" dile getirdi.

Çıkar çatışmaları belirgin olsa da iki ülke arasında ekonomik olarak ve Kürt sorununda çıkar birliği sözkonusu. Siyaseten en önemli ortak payda Kürt sorunu. Suriye'deki isyana Kürtlerin de katılması Tahran'da da Ankara'da da yeni hoşnutsuzluk dalgaları yaratmış durumda. Ekonomik olarak da ticari alışveriş gititkçe gelişiyor. İran-Türkiye'nin ticaret hacmi 2010'da 10 milyara dolar düzeyindeydi. İki ülke arasında milyarlarca dolarlık doğalgaz anlaşmaları mevcut. Nabucco gibi uluslararası enerji hattı projesine İran gazını da katma hesapları var.

Bu iklimde ABD - Türkiye ittifakına karşı Tahran'dan yükselen seslerin Ankara'da sendelemelere neden olduğunu söylemeliyiz. Ankara hem İran'la hem ABD ile iş tutmanın yarattığı sıkıntıyı hafifletmek, İran'ın gönlünü almak için harekete geçti. İki taraf birbirlerini "Kürt hareketi aradan sıyrılacak" diye korkutarak oportünist yolculukta buluşmaya oynayacaktı.

Davutoğlu ziyareti, Bağdat onayı

Buluşmalarda rol oynayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu. Davutoğlu 11 Temmuz'da İran'a gitti, Suriye'deki gelişmelere karşı planları ve eylemlerini ortaklaşmak için müzakereler yapıldı. (Suriye konusunda geçici uzlaşma var, ancak Tahran-Ankara ittifakının uzun vadesi yok) Kürtlere karşı ortak sindirme tavrının pekiştiği anlaşılıyor. Çünkü görüşmenin ardından TSK, HPG'ye karşı operasyonlar gerçekleştirdi, Silvan'da 14 Temmuz'da 20 asker 2 gerillanın hayatını kaybetmesini getirdi operasyon. Yankı uyandıran gelişme BDP binalarına ve çeşitli kentlerde Kürtlere saldırı bahanesi olarak kullanıldı. 15 Temmuz'daysa Libya Temas Grubu'nun dördüncü toplantısı İstanbul'daydı. Bu vesileyle NATO Genel Skr. Anders Fogh Rasmussen, ABD Dış. Bkn. Clinton da gelmişti. Başbakan Erdoğan Rasmussen'le görüştü. Cumhurbaşkanı Gül, Erdoğan ve Davutoğlu, Clinton'u ağırladılar. Davutoğlu, İran gezisini anlattı, füze kalkanı projesi, PKK ele alındı. Ve çanlar çalındı. Görüşmeler trafiğindeki İran ordusu hazırlıklarını tamamlayarak PJAK varlığı gerekçesiyle 16 Temmuz'da Kandil'e operasyon başlattı. Bu senaryo ortak yazım. Serdeşt-Piranşehir hattındaki sınırda başlayan harekatta Zele, Qeladize, Dola Koke alanları bombalandı, köyler yoğun top atışına tutuldu. TSK'nin de özel unsurları İran tarafına göndererek operasyonda yer aldığı basına yansıdı.

İran - PJAK savaşı ve TSK operasyonları sürerken 18 Temmuz'da CIA Başkanlığına getirilen Org. David Petraeus, Afganistan'daki NATO güçlerinin komutanı olarak görevini John Allen'a devredip hemen ilk ziyareti için Ankara'ya geçti. Petraeus, Genelkurmay Bşk. Org. Işık Koşaner'le ve Davutoğlu ile ayrı ayrı görüştü. PKK ve Ortadoğu'daki çaklantılar gündemdi.

İstikrar adına yapılan operasyona Bağdat da, Suriye'deki rejim değiştiği sonrası Kürtlerin müzakere masalarında ağırlığı artan bir aktöre dönüşmemesi için onay verdi. Irak Başbakanı Nuri Maliki'nin Tahran'la ideolojik uyuşması da belirleyici unsurlardan.  ABD de hem Kürtlerin gücünün sınırlanması hem de İran'la Kürtlerin savaşının batının Tahran'a yönelimini kolaylaştıracağını düşündüğünden sessiz kaldı. Parlamenter Mahmud Osman, ABD'nin Türkiye'ye verdiği istihbaratın Tahran'la paylaşıldığına dikkat çekerken, Clinton, "Türkiye ve onun güvenliğine olan bağlığımız kaya gibi sağlam ve sarsılmazdır" diyor, çünkü İsrail, Filistin ve Suriye'de Ankara'ya ihtiyacı var.

İran'ın ince hesapları

İran'ın stratejisi ince hesaplar üzerine kurulu. DTK'nin Demokratik Özerklik ilanı, Kürt ulusal konferansı hazırlıkları, ortak Kürt bayrağı belirleme tartışmaları, Suriye'de özerklik talebiyle gösterilerin artması İran'da korku bulutlarını yoğunlaştırmıştı. Sahada birleşik-etkin bir Kürt olgusu görmek istemiyordu. Batı Şam sonrası kensisine yönelmeden Kürtlerin iradesini ezmek istiyor. Federal Kürdistan'a da İran'daki Kürtlerle gelecek planı yapmayın demiş oluyor. Ahmedinejad ile Hamaney arasındaki sürtüşmesinin rolü de gözardı edilemez. 2012 seçimleri yaklaşırken iki taraf da çekişiyor. Hamaney, Ahmedinejad'ı seçime az kaldığı için azletmiyor. Çünkü muhalefetin bundan faydalanacağını, bir anda kontrolün kaybedileceğini düşünüyor. İçeride kenetlenme yaratmak, dikkatleri "kutsal sınırlar", "vatan toprağı", "kutsal savunma" gibi şeylere çekmek için Kandil'e harekat başlatıldı. Gel gör ki İran baltayı dizine vurdu.
M. Ali ÇELEBİ

Hiç yorum yok: