Avrupa Birliği Komisyonu çalışanları ve basın mensupları, Norveç’te
silahlı saldırıda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı
duruşunda bulundu.
Denizcilik ve balıkçılıktan sorumlu AB Komiseri Maria Damanaki, saygı duruşu öncesinde yaptığı açıklamada, işlenen korkunç suçun bazı sözleri önemsiz hale getirse de bu derin acının herkesi demokrasi ve özgürlük safında kenetlemesi gerektiğini vurguladı.
AB Terörle Mücadele Koordinatörü Gilles De Kerchove, cuma günkü saldırıları soruşturmada Norveç'e işbirliği teklif ederken, "Son 10 yılda radikalleşme üzerinde çok çalıştık. Bu çalışmalar genelde aşırı İslamcılar üzerineydi, ama Avrupa'da aşırı sol ve aşırı sağ üzerine de deneyim sahibiyiz" dedi.
AB Komisyonu sözcülerinden Michele Cercone, günlük olağan basın toplantısında aşırı sağ teröre karşı hazırlıklı olup olmadıklarının sorulması üzerine, radikalleşmeyle mücadelenin yerel düzeyde yapılması gerektiğini söyledi.
Cercone, AB üyelerinden yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadelede en iyi uygulamaları birbirleriyle paylaşmalarını istedi.
Sözcü Cercone, AB Komisyonu'nun gelecek yıl bakanlar düzeyinde radikalleşmeyle mücadelenin masaya yatırılacağı bir konferans düzenleyeceğini bildirdi.
AB polis teşkilatı Europol ise İskandinav ülkelerindeki "İslamcı olmayan" tehditleri araştırmak için 50'nin üzerinde uzmandan oluşan özel komisyon oluşturduğunu duyurdu.
Sözcü Soeren Pederson, aşırı sağ grupların daha profesyonelleşerek ve saldırganlaşarak taraftar kazandıkları yönünde uyarılar yaptıklarını hatırlattı. Peterson, "İslami terör tehdidinin hala geçerli olduğundan şüphe yok" değerlendirmesinde bulundu.
Europol'un yıllık terörizm değerlendirme raporlarında, rakamlar aksini söylemesine rağmen "İslami terörün" en büyük terör tehdidi olarak gösterilmesi dikkati çekiyor.
Örneğin 2009 yılını değerlendiren raporda, AB'de bu dönemde birçok ayrılıkçı ve aşırı sol terör eylemi yanında tek bir "İslamcı terör saldırısı" yaşanmış olmasına rağmen "AB üyelerinin çoğunun İslamcı terörü en büyük tehdit olarak gördüğü" aktarılıyor.
AB verilerine göre 2006-2008 yılları arasında kayıtlara geçen terör saldırılarının sadece binde 4'ü "İslamcılar" tarafından gerçekleştirilirken ayrılıkçı terörün payı yüzde 84,8, aşırı sol terörün payı yüzde 6,5 ve aşırı sağ dahil diğer terör unsurlarının payı yüzde 8,3 düzeyinde bulunuyor.
Bu arada Norveç güvenlik makamlarının terör zanlısı Anders Behring Breivik'in aşırı sağcı ve "Hristiyan köktenci" olduğunu açıklaması üzerine Avrupa'daki aşırı sağ partiler saldırganı yalnızlaştırma çabasına girdi.
Belçika'nın Flaman bölgesinde haçlı kıyafetleriyle cami karşıtı eylemler yapan ve güvenliğinden endişe edenlere çakı dağıtan aşırı sağ Flaman Menfaati partisi, yayımladığı açıklamada, "Biz de çok kültürlülük fikrinin taraftarı değiliz, ama bu şiddeti meşru hale getirmez" dedi.
Açıklamada, "Bu genç saldırgan milliyetçilikten hiçbir şey anlamamış. Hakiki milliyetçiliğin aptalca üstünlük duygusuyla hiçbir alakası yoktur. Gerçek milliyetçilikte nefret değil, sevgi vardır. Bizim milliyetçiliğimiz kendi halkımıza sevgi ve başkalarına saygıdan beslenir. Kin ve şiddetin burada yeri yoktur" ifadesi kullanıldı.
Hollanda'da İslam düşmanı Gert Wilders'in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi Norveç saldırganını "şiddet ve hasta karakterli" olmakla suçlarken, Fransa aşırı sağı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Len, kendileriyle "Norveç kasabı" arasında hiçbir bağlantı kurulmamasını istedi.
Denizcilik ve balıkçılıktan sorumlu AB Komiseri Maria Damanaki, saygı duruşu öncesinde yaptığı açıklamada, işlenen korkunç suçun bazı sözleri önemsiz hale getirse de bu derin acının herkesi demokrasi ve özgürlük safında kenetlemesi gerektiğini vurguladı.
AB Terörle Mücadele Koordinatörü Gilles De Kerchove, cuma günkü saldırıları soruşturmada Norveç'e işbirliği teklif ederken, "Son 10 yılda radikalleşme üzerinde çok çalıştık. Bu çalışmalar genelde aşırı İslamcılar üzerineydi, ama Avrupa'da aşırı sol ve aşırı sağ üzerine de deneyim sahibiyiz" dedi.
AB Komisyonu sözcülerinden Michele Cercone, günlük olağan basın toplantısında aşırı sağ teröre karşı hazırlıklı olup olmadıklarının sorulması üzerine, radikalleşmeyle mücadelenin yerel düzeyde yapılması gerektiğini söyledi.
Cercone, AB üyelerinden yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadelede en iyi uygulamaları birbirleriyle paylaşmalarını istedi.
Sözcü Cercone, AB Komisyonu'nun gelecek yıl bakanlar düzeyinde radikalleşmeyle mücadelenin masaya yatırılacağı bir konferans düzenleyeceğini bildirdi.
AB polis teşkilatı Europol ise İskandinav ülkelerindeki "İslamcı olmayan" tehditleri araştırmak için 50'nin üzerinde uzmandan oluşan özel komisyon oluşturduğunu duyurdu.
Sözcü Soeren Pederson, aşırı sağ grupların daha profesyonelleşerek ve saldırganlaşarak taraftar kazandıkları yönünde uyarılar yaptıklarını hatırlattı. Peterson, "İslami terör tehdidinin hala geçerli olduğundan şüphe yok" değerlendirmesinde bulundu.
Europol'un yıllık terörizm değerlendirme raporlarında, rakamlar aksini söylemesine rağmen "İslami terörün" en büyük terör tehdidi olarak gösterilmesi dikkati çekiyor.
Örneğin 2009 yılını değerlendiren raporda, AB'de bu dönemde birçok ayrılıkçı ve aşırı sol terör eylemi yanında tek bir "İslamcı terör saldırısı" yaşanmış olmasına rağmen "AB üyelerinin çoğunun İslamcı terörü en büyük tehdit olarak gördüğü" aktarılıyor.
AB verilerine göre 2006-2008 yılları arasında kayıtlara geçen terör saldırılarının sadece binde 4'ü "İslamcılar" tarafından gerçekleştirilirken ayrılıkçı terörün payı yüzde 84,8, aşırı sol terörün payı yüzde 6,5 ve aşırı sağ dahil diğer terör unsurlarının payı yüzde 8,3 düzeyinde bulunuyor.
Bu arada Norveç güvenlik makamlarının terör zanlısı Anders Behring Breivik'in aşırı sağcı ve "Hristiyan köktenci" olduğunu açıklaması üzerine Avrupa'daki aşırı sağ partiler saldırganı yalnızlaştırma çabasına girdi.
Belçika'nın Flaman bölgesinde haçlı kıyafetleriyle cami karşıtı eylemler yapan ve güvenliğinden endişe edenlere çakı dağıtan aşırı sağ Flaman Menfaati partisi, yayımladığı açıklamada, "Biz de çok kültürlülük fikrinin taraftarı değiliz, ama bu şiddeti meşru hale getirmez" dedi.
Açıklamada, "Bu genç saldırgan milliyetçilikten hiçbir şey anlamamış. Hakiki milliyetçiliğin aptalca üstünlük duygusuyla hiçbir alakası yoktur. Gerçek milliyetçilikte nefret değil, sevgi vardır. Bizim milliyetçiliğimiz kendi halkımıza sevgi ve başkalarına saygıdan beslenir. Kin ve şiddetin burada yeri yoktur" ifadesi kullanıldı.
Hollanda'da İslam düşmanı Gert Wilders'in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi Norveç saldırganını "şiddet ve hasta karakterli" olmakla suçlarken, Fransa aşırı sağı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Len, kendileriyle "Norveç kasabı" arasında hiçbir bağlantı kurulmamasını istedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder