Silvan’ın Bayrambaşı (Sêdeqnê) beldesi kırsalında 2 gün önce çıkan ve 20
askerin yaşamını yitirmesine neden olan operasyonda Genelkurmay
açıklaması ve bu eksende haber yapan Türk medyası mantık sınırlarını
zorluyor. Çatışmanın çıktığı noktada bulunan askerlerin oradan geçerken
dinlendiği ve insan boyunda otların yanmasıyla askerlerin yaşamını
yitirdiği açıklamalarını çatışma bölgesindeki kalıntılar yalanlıyor.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Bayrambaşı (Sêdeqnê) beldesine bağlı
Dolapdere köyünde çıkan çatışmada 20 askerin yaşamını yitirmesiyle
ilgili tartışmalar tüm ‘şiddetiyle’ sürüyor. Tartışmalar “Şiddet”
politikaları ve “İntikam” eksenli sürerken, söz konusu duygular
birbiriyle zıt görünse de söz konusu Kürt sorunu olunca kabarmış
“milliyetçi” duyguları ile AKP, CHP ve MHP başta olmak üzere tüm
partileri birleştiriyor. “Ben daha çok üzüldüm”, “Sorumlu sensin”,
“İntikamı alın” ve “Vatan sağ olsun” edebiyatı ile şiddeti sokağa
taşıran AKP, CHP ve MHP “Şiddet üçgeni” ile Kürtler ve Kürt siyaseti
yine hedef gösteriliyor ve alışıldık naralarla linçler gerçekleşiyor.
Çatışmada her şeyi sorgulayan “Üçgenin” sorgulamadığı tek şey “çözüm” ve
“barış” oluyor. Bu özlemi dillendirmek en çok yüreği yanan asker ve
HPG’lilerin annelerine kalırken, bu özlem “Üçgenin” hiç de umurunda
değil. Durum böyle olunca acının ne olduğunu bilmeyen, tatil
köylerindeki tatilciler denizlerini ve plajlarını bırakıp sokaklarda
Kürt aramaya başlıyor. Aradıkları Kürtleri de genellikle, onların sözde
“tepki” gösterdikleri nedenlerden dolayı batıya göç ederek, inşaatlar da
ya da başka yerlerde “Üçgen” mantıklılara tatil köyü yapmak için
çalışmak zorunda olan Kürt işçiler hedef oluyor.
Neden öldü değil, kimin öldüğü mü önemli?
Medyanın “Edebiyatı” ve Genelkurmay’ın “Tutarsızlığı”na gelince.
Bilindiği gibi haftalardır Dersim, Bingöl ve Diyarbakır üçgeninde
binlerce askerin katılımı ile askeri operasyonlar yürütülüyor.
Operasyonlara helikopterler, savaş uçakları başta olmak üzere tam
donanım tüm teknolojik tekniklerle haftalarca devam ediyordu. Söz konusu
operasyonlar da medyada “Mehmetçik terörist avında!” şeklinde
verilirken, hiç kimse, hangi taraf olacağı hiç fark etmez, “Acaba can
kaybı olur mu?” telaşına kapılmadı. “Kahraman Mehmetçik” dedikleri etten
kemikten insanlar olduğunu, onların da bir ailesinin olduğu, insani
ihtiyaçlarının olduğunu hiç kimse sorgulamadı. “Üçgen mantıklılar”
ölecek tarafın aynı insani özelliklere ve bir annenin evladı olan genç
bedenler olacağını düşünüyor ve “Zafer naraları”na hazırlanıyordu. Ancak
öyle olmadı. 20 asker ve 2 HPG’li yaşamını yitirdi. Her iki tarafın
evlerine acı, gözyaşı düştü ki renkleri de aynıydı, ağıtları da.
Mantığı zorlayan açıklamalar
O gün Genelkurmay, hiç yapmadığı şeyi yaparak çatışmanın devam ettiği
saatlerde 13 askerin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Tabii yaşanan
kayıplardan önce “Neden yaşamını yitirdi” sorusuna bir de cevap verdi.
Askerlerin, atılan el bombalarıyla çıkan yangının neden olduğu şeklinde
insan mantığını zorlayan bir nedenden dolayı yaşamını yitirdiğini
duyurdu. Bir de ekledi ve askerlerin dinlenmek için mola verdikleri bir
sırada saldırı olduğunu söyledi. Oysa hem köylüler ile yaptığımız
görüşmelerde hem de askeri mevzilerdeki kanıtlar durumun hiç de öyle
olmadığını ortaya koyuyor. Zira askeri mevziler hakim bir tepede olması
itibariyle el bombası atmak için mevzilerin bulunduğu tepeye çıkmak
gerek. Tepenin yüksekliği ve insan gücü göz önünde bulundurulduğunda
aşağıdan el bombası atmak akla mantığa uymuyor. Hadi el bombası atıldı
denilse bile mevzilerdeki otlar maalesef insan boyunda değil, bir
ayakkabıyı geçmeyecek boydaydı. Yani bir insanın yanabileceği kadar ot
yoktu. Otlar yaksa yaksa ancak bir ayakkabıyı ya yakar yada yakmaz.
Ancak insan bedenini yakabilecek roket başlıkları ve ismini bile
bilmediğimiz ağır silah parçaları tüm çıplaklığıyla gözler önündeydi.
Kayıpların atılan el bombaları sonucu olması açıklaması doğru olsa bile,
çatışmanın yakın mesafede meydana geldiği de bir o kadar gerçek olur.
Bu durumda helikopter ve savaş uçaklarının bombardımanının asker ve
HPG’lileri nasıl ayırt ettiği bir soru işareti olarak kalır.
Neden, yemek mi, operasyonlar mı?
Bir diğer önemli meselede medyanın günlerdir edebiyatını yaptığı
“Dinlenmek için durdukları ve yemek yedikleri sırada saldırı oldu”
haberleri ve aynı gerekçeyi ortaya koyan Genelkurmay açıklamasına
gelince. Öncelikle askerlerin çatışmanın olduğu gün değil, bir gün önce
çatışma bölgesine giderek mevzilendiklerini söyleyelim. Hem köylüler hem
de mevzilerdeki genel izlenimler bu yönde. Yani askerler belki bir
istihbarat üzeri pusu kurdu ya da hakim bir tepe olması itibariyle oraya
mevzilendi. Bunlar bir ihtimal ama esas neden hiç tartışılmıyor.
Askerlerin yaşamını yitirmesine neden olan sanki yemek yemeleriymiş gibi
askerleri oraya gönderenler ve yaşamlarını yitirmelerinin temel nedeni
olan askeri operasyonlar hiç sorgulanmıyor. Ki bölgede hâlâ askeri
operasyonlar devam ediyor ve her an bir kayıp haberi gelebilir.
Bir diğer konuda köylüler. Zira köylüler köyün de tarandığını söylüyor.
Söylemekle kalmayıp evlerine isabet eden kurşun izlerini ve ellerindeki
uçaksavar mermilerini de gösterip söylediklerini doğruluyor. Peki o
köyde bir sivil de yaşamını yitirseydi ne olurdu?
Sözü annelere verin
Eğer aranan çözümse, bir tek çözüm var. O da bu “üçgen” mantıklıların
susup, sözü kaybedenlere yani annelere vermeleri. Çünkü onlar acının ne
olduğunu en derinden hissedenler. Ve çocuklarının cenazelerini
gördüklerinde “Artık yeter, başkasının yüreği yanmasın. Barış olsun”
diyenlerdir. Ve oğlu dağda olsa bile askerlerin yaşamını yitirdiği
mevzilerde ağıt yakanlardır.
- Ana Sayfa
- Öcalan Anlatıyor: Uluslararası Komplo Gerçeği
- SAİD-İ KURDÎ(Nursi) VE KÜRT SORUNU
- Batı Kürdistan(Rojava) Devrimi
- Soykırımdan Özerkliğe Batı Kürdistan
- AKP ve Faşizm Üzerine
- Anti Emperyalist-Kapitalist Mücadele ve KÜRT BAHARI
- Karadeniz: Toprak, Su, Hava ve Emek
- Bir İşkence Yöntemi Olarak Tecrit
- Politik Sinema
- Belgeseller
- E-Kitaplar
- İnternet Sansürünü Del !
Site İçi Arama
20 Temmuz 2011 Çarşamba
Medya ve Genelkurmay ve ‘Üçgen’ Mantığı!
Etiketler:
13 Asker,
AKP,
Cemaat,
Demokratik Özerklik,
Esir Askerler,
HPG,
Kürdistan,
Kürt Sorunu,
PKK,
Provokasyon,
Recep Tayyip Erdoğan,
Silvan,
Türk-İslam Sentezi,
Yeşil Sermaye
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder