22 Temmuz 2011 Cuma

Rusya'da Rejim Giderek Otoriterleşiyor


Rusya’daki Parlamento seçimleri için politik süreç başladı. Seçimler için yapılan ilk düzenlemelerden biri yüzde 7’lik barajın yüzde 5’ e indirilmesi oldu. Partiler aday belirleme çalışmalarını sürdürüyor. Duma Başkanlık karşısında fazla etkili bir kurum olmamasına rağmen hemen sonrasında yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinin zeminini hazırlaması açısından önemli. Vilademir Putin, yeniden devlet başkanı adayı olacağının güçlü sinyallerini veriyor. Sinyaller şaşırtıcı olmasa da başvurulan yeni yöntemler alışılmışın ötesinde.

Bunların başında "Bütün Rusya Halk Cephesi"nin kuruluş çalışmalarıdır. Başbakan tarafından kurulan bu cephe otoriter rejimleri aşan yeni ve ilginç bir örneği ifade ediyor. Devletin (yasama, yürütme, yargı gibi) temel kurumları ve medyanın yanında bir de emek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını, entelektüel katmanlarını iktidara bağlı tek bir örgüt çatısı altında birleştirmek siyaseti tekelleştirmeye yol açabilir.

Görüşlerine başvurduğumuz Yabloka Partisinin Başkan yardımcısı Alexander Shubin seçimlerde seçmenin değil idari yapının belirleyici olacağını ifade etti.

Şüphesiz ki devlet yönetiminin direk sivil sahaya inerek yönetmeye çalışması çağdaş demokratik dinamiği olumsuz etkilemesi açısından düşündürücü. Bu cephe için bazıları amacın Ortadoğu’dakine benzer protesto dalgasının yükselmesini önlemek amacıyla toplumsal güçleri kontrol etmeye yönelik girişimler olarak değerlendirse de gerçekte parlamento ve devlet başkanı adayının belirlenmesinde de önemli bir platform rolü oynaması öngörülüyor. Politikada fazla cesur olmayan Medvedev bile bunun ülkedeki siyasi rekabeti ortadan kaldıracağını ve her şeyin önceden kararlaştırıldığı bir siyasi sistemin geleceğinin olmayacağını söyledi.

MUHALEFET ENKAZ HALİNDE

En az bunun kadar tehlikeli olan iktidara karşı mücadele edebilecek gerçekçi bir muhalefet ve alternatif bir liderin yokluğudur. Seçimlere katılacak olan ve başında gayrı ciddi politik kimliği ile kuşku yaratan Vladimir Jirinovski’nin bulunduğu Rus Liberal Demokrat Partisi isminin tersine aşarı sağcı politika yürütüyor ve parlamentoda iktidarın yedek müfrezeleri rolündedir.

Benzer bir role soyunan Mikhail Prokhorov merkez sağ partilerden Hak İş’in (Pravaya Dela) başına geçti. Prokhorov için en çarpıcı değerlendirme Newsweek yazarlarından Owen Matthews’dan geldi. Prokhorov’u Kremline radikal eleştiriler yöneltmeyecek güvenli bir muhalif aktör olarak değerlendirip iktidarın ülkedeki mutlak hâkimiyetinin, güdümlü muhaliflerin desteklenmesiyle sürdürüldüğünü yazmıştı.

Tüm bunların yanında siyasi Partiler kanunu Kremline sadece var olan siyasi partilerin faaliyetlerini sınırlandırma imkânı değil aynı zamanda hangi partinin kurulması hangisinin ret edilmesi imkânı da tanıyor. Örneğin Adalet Bakanlığı eski başbakanlardan Mihail Kasyanov liderliğinde ki Halkın Özgürlüğü Partisi'nin (PARNAS) seçim için kayıt başvurusunu reddetmesi gibi. AP bu kararı ülkede siyasi çoğulculuğu engelleme olarak değerlendirdi.

Aynı şekilde Batı tarafından desteklenen Gary Kasparov gibi muhalif gruplar ise gerek iktidarın kısıtlamalarından gerekse toplunun reel durumundan uzak kalmalarından dolayı ciddi bir varlık gösteremiyorlar.

KOMÜNİST PARTİ OYLARINI ARTIRABİLİR

Rusya’daki seçimlerde İktidara karşı ana muhalefet partisi rolündeki Komünist Partisinin durumu son derece önemli. Ancak bu partinin durumunu anlatmak için her şeyden önce doğru literatür sorunuyla karşılaşılacaktır. Bu sadece içinde bulunduğu sistemle ilgili değil kendisinin yaşadığı ideolojik politik tutarsızlık sorunuyla da ilgilidir. Rusya Federasyonu Komünist Parti (RFKP) seçimlere tutarsızlıklar, liderlik sorunu örgütlenme hataları ile gidiyor. Geçtiğimiz günlerde değerlendirme toplantısı yapan parti seçimlerde yüzde 30-35 arası oy almayı hedeflediklerini açıkladı.

Bu toplantıda son yılların en uzun konuşmasını yapan Zuganov Birleşik Rusya Partisinin kurmak istediği “Bütün Rusya Halk Cephesi”ni eleştirerek buna karşı kendi “Halk Cephesi” ( yâda Halkın Milisleri) örgütünü kuracaklarını duyurdu. Bunun yanında ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerini de içeren ve iktidar olmaları halinde izleyecekleri politikaları belirleyen bir rapor sunup aday belirleme çalışmalarını hızlandırdı.

Komünist Parti 1996 başkanlık seçimlerinde aldığı yüzde 40 oy (ülkedeki aydınlar oyların gerçekte bundan çok daha fazla olduğunu belirtmişlerdi) iktidarın avantaj ve hilelerine rağmen halkın sosyalizmdeki ısrarını orya koymasıydı. 1996 yılından itibaren Komünist partinin oyları sistematik olarak düşerek 2007 parlamento seçimlerinde yüzde 11.57 e indi.

Ülkedeki aydınlar Komünist Partisinin Başkanı için “uzun süredir iktidar perspektifi ve yeteneğini kaybederek parlamentodaki büyük fraksiyon olarak varlığını sürdürmeyi hedeflediğini” belirtiyorlar.

Bu durumu Yabloka Partisinin Başkan yardımcısı ve önemli entelektüellerinden Alexander Shubin şöyle değerlendiriyor: “RFKP şansı seçmenin iradesiyle değil idari yapısı tarafından belirlenecek. Bu idari yapı da bundan çok fazla rahatsız değiller. Çünkü ne onları gerçek bir muhalefet ne de halkın savunucuları olarak görüyorlar. Zuganov’un siyaseti de çok sadıktır. Komünist partinin lider kadrosunda ideolojik oportünizm var. Bu solcularda ideolojik hoşnutsuzluğa, yerel yönetimlerde bölünmelere yol açtı. Özellikle yerel organizasyonlarda (özellikle Moskova’da) yöneticiler muhalefeti bastırmada hiçte demokrat gibi davranmadılar Bu anlaşılırdır çünkü daha radikal liderler başa gelseydi ya parti dağıtılırdı yâda kısıtlama getirilirdi tıpkı Yabloka Partisine yapıldığı gibi.”

Alexander Shubin muhalefetin durumuna ilişkin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Diğer adaylar da var ama şu anda var olan politik modele bakarsak bunların seçilme olasılığı yok. Çünkü seçimlerde önemli olan toplumun iradesi değil yöneticilerdir. Ayrıca güçlü bir muhalifte yok zaten güçlü ve gerçekçi bir muhalefetin gelişmesini için hiçbir idari kaynak sunuluyor. Aslında bu çok tehlikeli bir durumdur eğer sosyal açıdan toplumun rahatsızlıkları büyürse ve bu bazı legal kanallardan kendini dışa vuramazsa o zaman yıkıcı dalgalara yol açabilir.”

SİYASETTE TEK MUCİZE DEVRİMDİR

Artık siyaset iktidarın imkânlarıyla planlanan sonuçları ölçülen bir insan faaliyetine dönüşüyor. Bunları değiştiren tek mucize devrimdir. Ancak devrim tanrısal değil toplumsal bir mucizedir. Unutmayalım ki Beşar Esad 2007 yılında yüzde doksanın üzerinde oy almıştı.

Bu Rusya için reel bir durumdur aşırı yetkilerle ve geleneksel siyasal davranışlarla otoriter bir liderlik ve iktidar geleneği var ve bu seçimleri istediği gibi planlıyor.

Yani Putin iktidarını yeniden planlıyor. Stratfor’dan By Lauren Goodrich “Rusya'da Gelişen Liderlik” tarzını iki zafiyete bağlıyor; biri ülkenin coğrafik savunmasızlığı ve büyük süper güçlerde kuşatılmış olması diğeri çok etnikli bir yapı üzerine kurulu olmasına.

Brzezinski’den uyarlanan bu geleneksel değerlendirmelerde demokratik bilincin ve koşulların geldiği düzeyle geçersiz kalıyor. Çünkü artık despotizm ve otoriterlik ek bir ulusal güvenlik tedbiri sağlamadığı tersine (Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi) istikrarsızlığa, kaosa ve dış müdahaleye zemin sunduğu görülüyor. Artık bu geleneksel değerlendirmeler anti demokratik yönetimleri eleştirmeye değil onların varlığını sürdürmelerini destekleyen meteryaller sunuyor.

Hiç yorum yok: