Marksist, komünist, sosyalist olmak ya da kendini öyle ifade etmek,
kendini böyle ifade eden bir başka örgüt ya da kişiyle pratik, teorik
görüş ayrılığına düşmek, Marksizm içi bir görüş farklılığı olarak
değerlendirilebilir. Ama sosyal şovenizmle Marksizm arasındaki ayrılık,
Marksizm içi bir ayrılık olarak nitelenemez. Sosyal şovenizm doğrudan
karşı devrimci bir burjuva ideolojisidir. Dönemsel çıkar ilişkisi
gereği, burjuvazinin tümü de her koşulda şoven değildir. Liberal,
burjuva demokrat vb. gibi kategorik farklar taşıyan burjuva içi
ideolojiler de vardır. O nedenle, sosyal şovenizm Marksizm içi bir
anlayış olmadığı gibi burjuva demokrat bir ideoloji de değildir. Sosyal
şovenizm, burjuvazinin şoven, işgalci, sömürgen kesiminin, sendika
aristokrasisi eliyle işçi sınıfının içine yerleştirdiği bir sapkın
ideolojidir.
İdeolojilerin tümü insana dairdir. Söz konusu ideolojilerin tümünü insan ya da insanlar üretmişlerdir. Bu ideolojiler içerisinde inanca dair olan hariç, diğerlerinin tümü sınıflı toplum sürecinde, sınıflara denk olarak oluşmuş ideolojilerdir. Sınıflı toplum iki temel sınıftan -ezen ve ezilen- oluştu. Köleci toplum döneminde ezen köle beyleri, ezilen ise köleler olurken; feodalizmde ezenler büyük toprak sahipleri, derebeyleri, ağalar; ezilenler ise marabalar oldu.
Kapitalist toplumda ise iki ayrı modern sınıf olan burjuvazi ile proletarya oluşmuştur. Kapitalist toplumda, diğer sınıflı toplumlardan farklı olarak, iki temel sınıf içinde küçük, orta burjuvazi, sendikal aristokrasi, küçük ve orta işletme sahibi köylüler gibi toplumsal katmanlar da oluşmuştur. Sınıflı toplumların bütün süreçlerinde, sınıf atlayan, sınıf değiştirenler olmuştur ama sınıflar değişmemiştir. Kapitalizm, sınıflı toplumların en sonuncusu olduğu, bu yapısı gereği, çok fazla katmanlara ayrıldığı, her katmanın da burjuva ve proletarya ideolojisinin yanında kendine denk bir ideoloji üretmesi nedeniyle, hem ideolojiler çoğalmış, hem de ideolojiler arasındaki, çizgi fazla silikleşmiştir.
Özellikle küçük burjuvazi ile proletarya arasındaki geçişlerin çokluğu hem sınıf yapısında, hem de ideolojik yapıda büyük bir sulanma yaratır. Ayrıca sınıf ideolojileri de her zaman sınıfın tümünü içermez. Örneğin faşizm, burjuva sınıfının bir ideolojisi ve sistemidir. Ama bütün burjuvalar faşist değildir. Komünizm işçi sınıfının bir ideolojisi, toplumsal sistemidir ama bütün işçiler komünist değildir. Kapitalist sistemde, katmanlar arasında oluşmuş olan belirsizliği, burjuvazi, bir takım yöntemlerle işçi sınıfını yozlaştırmada kullanır. Son dönemlerde burjuvazi, işçi sınıfını üretim sürecinin denetleyeni olmaktan çıkartıp, sürecin seyircisi haline getirdi. Nicel bakımdan güçten düşürmüş olduğu sınıfı, reel sosyalist sistemin çöküşünden sonra da, ideolojisizleştirip, nitel olarak da dibe vurdurdu. İşçi sınıfını ideolojisizleştirmede, sosyal şovenizmi, solun arasına sızdırarak, güçlü bir şekilde kullandı.
Başka ülkelerde olduğu gibi, Türkiye devrim mücadelesinin enternasyonal planda, ölümsüzleşen, gazi olan önemli değerleri var. Mihri Belli, Türkiye devrim mücadelesinin en eski gazisidir. Yunanistan iç savaşına katılmış ve gazi olmuştur. TKEP üyesi, Teğmen Ali (Cevat Saim Çelen) de Filistinlilerle birlikte Siyonizme karşı savaştı, mücadele içinde komutan oldu ve enternasyonalizm yolunda ölümsüzleşti. Filistin şehitliğinde Filistinli şehitler ile koyun koyuna yatıyor. Enternasyonal mücadelede, toprağa düşerek, ölümsüzleşen Mustafa Çetin, İmam Ateş yoldaşlarla birlikte Türkiye devrim mücadelesinin enternasyonal değerleri olmuşlardır. Aynı süreçte, Filistin’de PKK’nin de en az on şehidi olmuştur. Geçmişe baktığımız zaman, Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinin enternasyonal planda yaratmış olduğu çok önemli değerlerinin olduğunu görürüz.
Bu enternasyonal komünist kişilik, kendine “komünist parti” diyen bazı yapılanmalar ve komünist parti üyesi olduğunu söyleyen kimi kişilikler için artık tarihte kalmış gibi. Bu tip, tüzel ve özel kişiliklerde, enternasyonal ideoloji, teori, politikanın yerini sosyal şoven ideoloji, teori, politikalar almıştır. Türkiye’de komünizm adına, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı tavır ve tutumlara girenler var. Kürt halkının yanında yer almayan, onun öncülüğünü yaparak, bugünkü örgütlü ve politik düzeye çıkartan, Özgürlük Mücadelesi ile dayanışma içine girmeyen birey ya da örgüt Marksist, komünist, sosyalist olamaz. İster “yurtseverlik” ister “sınıf” adına yapsın sosyal şovenizmden başka bir şey yapmış olmaz, olamaz. Türkiye’de sosyal şovenizmin tek ölçüsü, Kürk halkı ve onun öncü gücü olan Özgürlük Hareketi’ne taraf olup olmamaktır. Karşı duruş sosyal şovenizmdir.
Hiçbir gerekçe bu nedeni, geçersiz kılamaz. Kendini ne olarak görürse görsün, kendine hangi sıfatı takmış olursa olsun o sadece bir sosyal şovendir. Destek olmak ise, demokratlıktır, devrimciliktir, ilericiliktir; kendini Marksist, sosyalist veya komünist olarak görüyorsa, kendini gördüğü gibidir. Ama karşı olmanın tek bir ideolojik sıfatı vardır: Sosyal şovenizm. Kaldı ki, özgürlük mücadelesine destek vermek sadece bir enternasyonal görev de değildir. Kendi ülkesinin işçisine, emekçisine, bir bütün olarak Türkiye halklarının mücadelesine doğrudan bir katkıdır. Kürt halkı, demokrasi, özgürlük, adalet, insani değerler alanında ne kazanırsa, bütün Türkiye halklarının kazanımı olacaktır. Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne karşı durmak, Türkiye halklarının bütün bu hak ve çıkarlarına karşı durmak anlamına gelir.
İdeolojilerin tümü insana dairdir. Söz konusu ideolojilerin tümünü insan ya da insanlar üretmişlerdir. Bu ideolojiler içerisinde inanca dair olan hariç, diğerlerinin tümü sınıflı toplum sürecinde, sınıflara denk olarak oluşmuş ideolojilerdir. Sınıflı toplum iki temel sınıftan -ezen ve ezilen- oluştu. Köleci toplum döneminde ezen köle beyleri, ezilen ise köleler olurken; feodalizmde ezenler büyük toprak sahipleri, derebeyleri, ağalar; ezilenler ise marabalar oldu.
Kapitalist toplumda ise iki ayrı modern sınıf olan burjuvazi ile proletarya oluşmuştur. Kapitalist toplumda, diğer sınıflı toplumlardan farklı olarak, iki temel sınıf içinde küçük, orta burjuvazi, sendikal aristokrasi, küçük ve orta işletme sahibi köylüler gibi toplumsal katmanlar da oluşmuştur. Sınıflı toplumların bütün süreçlerinde, sınıf atlayan, sınıf değiştirenler olmuştur ama sınıflar değişmemiştir. Kapitalizm, sınıflı toplumların en sonuncusu olduğu, bu yapısı gereği, çok fazla katmanlara ayrıldığı, her katmanın da burjuva ve proletarya ideolojisinin yanında kendine denk bir ideoloji üretmesi nedeniyle, hem ideolojiler çoğalmış, hem de ideolojiler arasındaki, çizgi fazla silikleşmiştir.
Özellikle küçük burjuvazi ile proletarya arasındaki geçişlerin çokluğu hem sınıf yapısında, hem de ideolojik yapıda büyük bir sulanma yaratır. Ayrıca sınıf ideolojileri de her zaman sınıfın tümünü içermez. Örneğin faşizm, burjuva sınıfının bir ideolojisi ve sistemidir. Ama bütün burjuvalar faşist değildir. Komünizm işçi sınıfının bir ideolojisi, toplumsal sistemidir ama bütün işçiler komünist değildir. Kapitalist sistemde, katmanlar arasında oluşmuş olan belirsizliği, burjuvazi, bir takım yöntemlerle işçi sınıfını yozlaştırmada kullanır. Son dönemlerde burjuvazi, işçi sınıfını üretim sürecinin denetleyeni olmaktan çıkartıp, sürecin seyircisi haline getirdi. Nicel bakımdan güçten düşürmüş olduğu sınıfı, reel sosyalist sistemin çöküşünden sonra da, ideolojisizleştirip, nitel olarak da dibe vurdurdu. İşçi sınıfını ideolojisizleştirmede, sosyal şovenizmi, solun arasına sızdırarak, güçlü bir şekilde kullandı.
Başka ülkelerde olduğu gibi, Türkiye devrim mücadelesinin enternasyonal planda, ölümsüzleşen, gazi olan önemli değerleri var. Mihri Belli, Türkiye devrim mücadelesinin en eski gazisidir. Yunanistan iç savaşına katılmış ve gazi olmuştur. TKEP üyesi, Teğmen Ali (Cevat Saim Çelen) de Filistinlilerle birlikte Siyonizme karşı savaştı, mücadele içinde komutan oldu ve enternasyonalizm yolunda ölümsüzleşti. Filistin şehitliğinde Filistinli şehitler ile koyun koyuna yatıyor. Enternasyonal mücadelede, toprağa düşerek, ölümsüzleşen Mustafa Çetin, İmam Ateş yoldaşlarla birlikte Türkiye devrim mücadelesinin enternasyonal değerleri olmuşlardır. Aynı süreçte, Filistin’de PKK’nin de en az on şehidi olmuştur. Geçmişe baktığımız zaman, Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinin enternasyonal planda yaratmış olduğu çok önemli değerlerinin olduğunu görürüz.
Bu enternasyonal komünist kişilik, kendine “komünist parti” diyen bazı yapılanmalar ve komünist parti üyesi olduğunu söyleyen kimi kişilikler için artık tarihte kalmış gibi. Bu tip, tüzel ve özel kişiliklerde, enternasyonal ideoloji, teori, politikanın yerini sosyal şoven ideoloji, teori, politikalar almıştır. Türkiye’de komünizm adına, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı tavır ve tutumlara girenler var. Kürt halkının yanında yer almayan, onun öncülüğünü yaparak, bugünkü örgütlü ve politik düzeye çıkartan, Özgürlük Mücadelesi ile dayanışma içine girmeyen birey ya da örgüt Marksist, komünist, sosyalist olamaz. İster “yurtseverlik” ister “sınıf” adına yapsın sosyal şovenizmden başka bir şey yapmış olmaz, olamaz. Türkiye’de sosyal şovenizmin tek ölçüsü, Kürk halkı ve onun öncü gücü olan Özgürlük Hareketi’ne taraf olup olmamaktır. Karşı duruş sosyal şovenizmdir.
Hiçbir gerekçe bu nedeni, geçersiz kılamaz. Kendini ne olarak görürse görsün, kendine hangi sıfatı takmış olursa olsun o sadece bir sosyal şovendir. Destek olmak ise, demokratlıktır, devrimciliktir, ilericiliktir; kendini Marksist, sosyalist veya komünist olarak görüyorsa, kendini gördüğü gibidir. Ama karşı olmanın tek bir ideolojik sıfatı vardır: Sosyal şovenizm. Kaldı ki, özgürlük mücadelesine destek vermek sadece bir enternasyonal görev de değildir. Kendi ülkesinin işçisine, emekçisine, bir bütün olarak Türkiye halklarının mücadelesine doğrudan bir katkıdır. Kürt halkı, demokrasi, özgürlük, adalet, insani değerler alanında ne kazanırsa, bütün Türkiye halklarının kazanımı olacaktır. Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne karşı durmak, Türkiye halklarının bütün bu hak ve çıkarlarına karşı durmak anlamına gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder