8 Temmuz 2011 Cuma

ABD, Ilımlı İslam`ı Nasıl Kurguladı?


 

Dikkatlerinize aylar önce yayınlanmış iki yazıyı sunuyoruz. Aynı yazara ait seri iki yazı...

 
Malezya tartışmasının nasıl başladığını hatırlamakta yarar var.
Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, seneye Dışişleri Bakanı olması beklenen Richard Holbrook geçen ağustosta PBS TV`de bir söyleşide dedi ki:
"11 Eylül`den beri ABD, dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasiler istiyor. İşte, sadece iki tane var: Türkiye ve Malezya... Türkler çok dramatik bir seçim yaptı. Ilımlı Müslüman bir parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti`ni kuran Atatürk`ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu ılımlı Müslüman parti, İsrail ile de iyi ilişkiler içinde ve AB`ye üyelik istiyor. Ben de bunu kuvvetle destekliyorum."
"Ilımlı İslam" tanımının yarattığı antipatiye Malezya`dan gelen haberler de eklenince tüyler ürperdi. Çünkü Malezya da Türkiye gibi anayasa değişikliğine hazırlanıyordu ve "Malezya laik bir devlettir" maddesinin değiştirilmesi düşünülüyordu.
Malezya yüksek mahkemesi başyargıcı, şeriat hükümlerinin hukuk sistemine eklenmesini önermişti.
ABD`nin niyeti konusundaki kuşkular hepten arttı.
Bu niyeti daha iyi anlamak ve yaşanan gelişmeleri netleştirebilmek için, Amerikan stratejisinin zeminini oluşturan bazı raporları hatırlamakta büyük yarar var.
"Diplomatlarını eğitmeliyiz"
Bahsedeceğim raporlar "Rand Coorparation" imzasını taşıyor.
Amerikan dış politikasına yön veren bu etkili "fikir fabrikası", Donald Rumsfeld, Condoleezza Rice, Francis Fukuyama gibi uzmanlarıyla tanınıyor.
Rand Coorparation`ın ılımlı İslamcılarla yakınlaşma tavsiyesi, CIA`den Graham Fuller`ın Savunma Bakanlığı için hazırladığı 1990 "Türkiye`de İslam Köktenciliğinin Geleceği" başlıklı bir raporda yer aldı.
Muammer Aksoy`un, Çetin Emeç`in, Turan Dursun`un, Bahriye Üçok`un peş peşe öldürüldüğü yıldı o...
Merkez sağ krizdeydi. Erbakan`ın başbakan olmasına 5 yıl vardı.
Rand Coorparation, Amerikan yönetimi için bir rapor hazırlayıp 2 şey tavsiye etti:
"1) Türkiye`deki İslami hareketi daha yakından tanımalı, onların ideolojileri hakkında daha yakından bilgilenmeli ve diplomatlarını eğitmeliyiz.
2) ABD`nin İslamcı akımın ılımlı üyeleriyle resmi olmayan ilişkiler kurması yararlı olacaktır."
1999`da ABD Dışişleri Bakanlığı`nca hazırlanan "Din Hürriyeti Raporu"nda Fethullah Gülen`den "ılımlı İslami lider" olarak bahsedilecekti.
Radikal adımlar
Sonra Cheryl Barnard`ın raporu geldi.
Barnard, ABD`nin eski Irak büyükelçisi Zalmay Halilzad`ın Yahudi asıllı eşiydi. O da 2003`te "Sivil Demokratik İslam Raporu" hazırladı. Şöyle yazdı:
"İslam dünyası şu an gelişme yoksunluğu ve globalleşme ile uyumsuzluk sorunlarıyla boğuşuyor. Bugüne dek İslam dünyasında çare için bulunan milliyetçilik, Pan-Arabizm, İslam devrimi vb. kavramların da çözümde yetersiz kaldıkları görülüyor. İslam dünyası kendini tanımlama kavgasını yaşıyor. Peki ABD`nin bu kavgadaki öncelikleri neler? Önce İslamiyetten kaynaklanan şiddetin önlenmesi, sonra ABD`nin İslamiyete karşı olduğu imajından kaçınılması, daha sonra da İslam dünyasının demokratikleştirilmesine yönelik atılacak radikal adımların planlanması..."
İslam dünyası 4 parça
Barnard, raporunda İslam dünyasını 4 kategoriye ayırıyordu:
"1) Köktendinciler: Demokratik değerleri reddederler. İslami değerlerle yönetilen otoriter bir devlet biçiminden yanadırlar.
2) Tutucular: Tutucu bir toplum isterler. Modernleşme ve değişim konularına kuşkulu yaklaşırlar.
3) Modernistler: İslam dünyasının, globalleşmenin bir parçası olmasından yanadırlar. İslamda reform ve modernleşme isterler.
4) Laikler: Din ve devlet işlerinin ayrışmasından, Batı türü demokrasiden yanadırlar. Dini, bireysel düzeye indirgemeye çalışırlar."
Laikler soldan uzaklaşmalı
Peki ABD hangisini destekleyecek?
Raporda köktendincilerin terör eylemlerinin, baskılarının, yolsuzluklarının sürekli basına yansıtılarak aralarındaki bölünmelerin hızlandırılması tavsiye ediliyor.
"Tutucular"ın "köktendinciler"le ittifakının önlenip "modernistler"e yakınlaşmasının sağlanması, "tutucu"lar arasında özellikle Sufizm`in taban bulması için uğraşılması öneriliyor.
Ya laikler?
Raporda "Kemalistler"in ABD`ye yakın durmadıkları belirtiliyor ve şöyle deniliyor:
"Laiklerin köktendinci tehlike karşısında ABD ile aynı görüşte olmaları için uğraşılacak. Bu, laiklerin milliyetçilik ve sol akımlara yanaşması önlenerek gerçekleştirilecek."
Okullar açmaları sağlanmalı
Rapora göre, ABD`ye en iyi müttefik "ılımlı İslamcılar"...
Nasıl desteklenecekleri konusunda şunları öneriyor:
"Çalışmalarının, görüşlerinin yayımlanması ve dağıtılmasına maddi katkı yapılacak.
Daha geniş kitlelere özellikle gençlere ulaşmaları teşvik edilecek.
Sivil toplum kuruluşları kurmalarına, eğitim için yer bulmalarına ve politik süreç içinde gelişmelerine destek olunacak.
Görüşlerini yaymak için web sitesi, okul, enstitüler kurmalarının önü açılacak.
Ilımlı İslamın kitlelerin alternatifi olması sağlanacak."
Fethullah Gülen örneği
"Yönetim talebinden vazgeçirilmiş, sivil, demokratik bir İslam" modeli hedefleyen raporun sonundaki "Derin strateji" bölümünde daha somut öneriler var. Şöyle denmiş:
"Ilımlı İslamcıların cesur sivil liderler olmasına çalışılmalı. Demokrasi, insan hakları, kadın hakları konusunda etkili politikalar geliştirmeleri sağlanmalı. Sivil toplum örgütleri oluşturarak Ilımlı İslamcı liderlere yardım edilmesine çalışılmalı..."
Fethullah Gülen`in örnek olarak verildiği ılımlı İslamcıların ekonomik güç eksikliği dile getirilip maddi destek yapılması önerilmiş.
Bunlar, 3 yıl önceki önerilerdi. Etkileri ortada...
Bu yıl kuruluş, yeni bir rapor yayımladı ve çok daha ilginç öneriler yaptı. Onlara da çarşamba günkü yazımda değineceğim.
25.9.2007 - Can Dündar- Milliyet

Ilımlı İslam ve ABD (2)



Şu Malezya, daha doğrusu "ılımlı İslam" tartışmasının kökenini araştırıyorduk.
Pazartesi bu köşede Amerikan dış politikasına yön veren etkili düşünce kuruluşu Rand Coorporation`ın eski raporlarına yer verdim. Orada da görüldüğü gibi Rand, 1990`ların başından beri Washington`a, köktendincilere karşı, "anti-Amerikan" çizgideki laikler yerine ılımlı İslami örgütlenmeleri desteklemesini tavsiye ediyor.
Onların görüşlerini yayabilmeleri için okullar, enstitüler, web siteleri açmalarına maddi destek sağlanmasını istiyor.
Aynı kuruluş bu yıl da bir rapor yayımladı ve bu konuda yapılacakları somutlaştıran bir yol haritası çizdi.
26 Mart 2007 tarihli, 217 sayfalık bu son rapor "Ilımlı İslami Müslüman Ağı Oluşturmak" başlığını taşıyor.
Okuyunca insan Malezya tartışmasının nereden çıktığını daha iyi anlıyor.
* * *
Angel Rabasa, Cheryl Benard, Lowell H. Schwartz, Peter Sickle`ın imzalarını taşıyan rapor, önce Soğuk Savaş dönemini anımsatıyor.
O dönemki tehlike, nükleer silaha sahip Sovyetler Birliği`nin liderliğindeki komünizmdi.
Amerika, komünizmle mücadele için anti-komünist sendikalara, öğrenci derneklerine, yayın organlarına, siyasi partilere maddi destek yağdırdı. 1950`li ve 60`lı yıllarda ABD`nin parasal ve ideolojik desteğiyle palazlanan bu örgütler, sosyalizmin altını oymakta başarılı oldu.
Rand`a göre bugünkü tehdit "terörist eylemlerle Batı`ya saldıran Cihat hareketi..."
Rapor burada İslam ile Batı arasında bir "medeniyetler çatışması" değil, "geleneksel Vahabi İslamcılar"la "ılımlı Müslümanlar" arasında bir iç çatışma yaşandığı teşhisini yapıyor. Batı`nın bu çatışmada "yabancı taraf" olarak müdahalesinin sonuç vermeyeceğini, ama ılımlı Müslümanlara destek olabileceğini belirtiyor.
Soğuk Savaş`ta Sovyet yayılmacılığına karşı yapıldığı gibi, ılımlı Müslüman ağının genişlemesi için Amerika`nın "Marshall yardımı" türü bir destek programını yürürlüğe koymasını öneriyor.
* * *
Raporda Sufilerle ortaklık ihtimalinden söz edilirken Türkiye ile Malezya`nın adı birlikte zikrediliyor.
Peki kimler desteklenmeli?
İşte Rand`ın listesi:
1) Liberal ve laik Müslüman bilim adamları ve aydınları,
2) Genç ılımlı Müslüman akademisyenler,
3) Toplumsal önderler,
4) Kadın hareketi öncüleri,
5) Ilımlı gazeteciler ve yazarlar.
Bu faaliyetlerin İslam ülkelerinde değil, Batı`daki Müslümanlar arasında başlatılması, oradan diğer ülkelere yayılması tavsiye ediliyor.
* * *
Raporda bahsedilen ılımlı liderlerden biri Fethullah Gülen...
Gülen`in "ılımlı, modern, Sufi İslam"ı temsil ettiği belirtilerek şöyle deniliyor:
"Gülen, Hıristiyan ve Yahudilerle diyalog çalışması başlatmış, iki kez Patrik Bartholomeos ile görüşmüş, 1998`de Roma`da Papa`yı ziyaret etmiş ve İsrail`in Haham başının ziyaretini kabul etmiştir."
Rapora göre Gülen, "Devletin İslami yasalar dayatmasına karşı çıkıyor. İslami kuralların çoğunun, yönetimden ziyade insanların özel yaşamını ilgilendirdiğini vurguluyor. Bir inancın gereklerinin tüm topluma empoze edilemeyeceğini savunuyor."
"Demokrasinin İslamla, cumhuriyet fikrinin İslamın `şûra` kavramıyla uyumlu olduğuna inanıyor. Düşüncelere katı denetim uygulayan her tür otoriter rejime karşı çıkıyor. İran, Suudi Arabistan rejimlerini eleştiriyor. Onun hoşgörüye dayalı, fanatizme kapalı `Anadolu İslamı` yorumu, Araplarınkinden farklı..."
Bu son özellik, raporda aynı zamanda bir dezavantaj olarak vurgulanıyor:
"Gülen `Türk İslamı`nı savunduğu için Türk kültürel sınırları dışında propaganda yapması zor olabilir."
* * *
70`lerde kimlerin maaşını ruble ya da dolarla aldığı merak edilirdi.
Günümüzde insan en çok Amerika`nın "ılımlı İslam Müslüman ağı" oluşturmak için maddi olarak desteklediği aydınları, akademisyenleri, toplumsal önderleri, gazeteci ve yazarları merak ediyor.


27.09.2007 -  

Can Dündar


Hiç yorum yok: