Türkiye’de
nasıl iktidara gelindiğini, Fethullah Gülen cemaatinin ABD'de nasıl
kolayca örgütlendiğini, Türkiye’de büyük finansal güce nasıl ulaştığını
ya da medyada profilinin birden bire devlet düşmanlığından halk
kahramanlığına nasıl yükseldiğinin perde arkasını anlamak için de bilgi
gerekiyor. Bilgiye ulaşıldığında da düğüm kolayca çözülüyor.
Birileri
Fethullah Gülen’i, dinlerin buluştuğu kent İstanbul, ılımlı İslam,
dinlerarası diyalog söylemini kullanarak, bir yanına Fener Rum ve Ermeni
Patriğini, diğer yanına da Hahambaşı’nı alarak oturtacağı “dinlerarası”
halifelik makamına hazırlıyor. CIA’nin İslamiyet Raporu da AKP ve
Gülen’in kodlarını çözmeye yarayan bilgileri içeriyor. Fethullah Gülen
ve ılımlı islam söylemini “birilerinden” değil “kuklacıdan” dinleyin.
İşte “kuklacının” o raporu; CIA’nin 88 sayfalık raporunun girişinde şu cümleler dikkat çekiyor: “İslam Dünyası kendi değerlerini ve doğasını tanımlamanın kavgasını yaşıyor. Peki ABD'nin bu kavgadaki öncelikleri neler?
Önce İslamiyet’ten kaynaklanan şiddetin önlenmesi, sonra ABD'nin İslamiyet’e karşı olduğu imajından kaçınılması ve daha sonra da İslam dünyasının demokratikleştirilmesine yönelik atılacak radikal adımların planlanması...
İslam dünyası şu an gelişme yoksunluğu ve globalleşme ile uyumsuzluk
sorunlarıyla boğuşuyor ve bugüne kadar İslam dünyasında çare için
bulunan milliyetçilik, Pan-Arabizm, İslam devrimi vb. kavramların da bu
çözümde yetersiz kaldıkları görülüyor.' Bu tanımlamadan sonra raporda İslam dünyası 4 başlıkta şöyle kategorize ediliyor:” 1) Köktendinciler: Demokratik değerleri redderler ve İslami değerlerle yönetilen otoriter bir devlet biçiminden yanadırlar. 2) Tutucular: Tutucu bir toplum isterler ve modernleşme ve değişim konularına kuşkulu yaklaşırlar. 3) Ilımlılar: İslam dünyasının, globalleşmenin bir parçası olmasından yanadırlar ve İslamda reform ve modernleşme isterler. 4) Laikler:
Din ve devlet işlerinin ayrılmasından yanadırlar. Batı türü
demokrasiden yanadırlar ve dini kişi düzeyine indirgemeye çalışırlar.' Bu kategorilendermenin ardından ABD yönetiminin yapması gerekenler raporda şöyle sıralanıyor:
“Önce “Ilımlı İslamcılar” desteklenecek:
Çalışmaları ve görüşlerinin yayınlanması ve dağıtılmasına maddi katkı
yapılacak, daha geniş kitlelere ve özellikle gençlere ulaşmaları teşvik
edilecek, sivil toplum kuruluşları kurmalarına, eğitim için yer
bulmalarına ve politik süreç içinde gelişmelerine destek olunacak,
görüşlerini yaymak için web sitesi, okul, enstitüler kurmalarının önü
açılacak ve Ilımlı İslam’ın kitlelerin alternatifi olması sağlanacak. Köktendincilere karşı tutucular desteklenecek:
Bu amaçla, her iki grubun ittifak kurmalarının önüne geçilecek,
Tutucular’la Ilımlı İslamcılar’ın ittifak kurmaları sağlanacak ve tutucu
eğitim kurumlarında Ilımlı İslamcılar’ın görüşlerinin yayılmasına
çalışılacak, Tutucu İslamcılar arasında özellikle Sufizm’in taban
bulması için uğraşılacak. Laikler, duruma göre desteklenecek:
Laikler’in köktendinci tehlike karşısında ABD ile aynı görüşte olmaları
için uğraşılacak ve bu durum laiklerin milliyetçilik ve sol akımlara
yanaşması önlenerek gerçekleştirilecek. Köktendincilerle etkili mücadele edilecek:
Bu konuda da Köktendinciler’in terör eylemleri sürekli gündemde
tutulacak, gazetecilerin köktendinci akımlar içindeki yolsuzlukları,
baskıları, moralsizliği sürekli gündemde tutmaları sağlanacak,
aralarındaki bölünmeler hızlandırılacak.” Raporun daha sonraki
bölümlerinde kategoriler daha detaylı olarak anlatılıyor ve Türkiye’yi
ilgilendiren bölümler başlıyor. Örneğin Köktendinci gruplar arasında El
Kaide ile birlikte Kaplancılar da sayılıyor. Laik kategoriye en iyi örnek olarak Türkiye’deki Kemalistler gösteriliyor ve aslında milliyetçilik vb akımlar nedeniyle aslında laiklerin ABD’ye çok yakın bakmadıkları da raporda yer alıyor. Peki bu durumda en iyi ittifak olarak kim kalıyor? Rapora göre bu durumda en iyi ittifak Ilımlı İslamcılar’la yapılabilir... Ve sıkı durun raporun 38 nci sayfasında Ilımlı İslamcı olarak Türkiye’den Fethullah Gülen’in
adı örnek olarak veriliyor. 39 ncu sayfada da Ilımlı İslamcılar’ın en
büyük eksikliklerinden birinin “ekonomik güç” olduğu vurgulanıyor ve
maddi açıdan desteklenmeleri isteniyor. Raporda Türkiye’nin Ilımlı İslam için iyi bir model oluşturduğu tespitinde bulunularak, bu konuda Türkiye’deki iktidarın desteklenmesinin altı çiziliyor.
Raporun daha sonraki bölümlerinde kategorilendirilen İslami grupların,
kadın, evlilik, cihad, demokrasi, eğitim vb. konulara nasıl baktıkları
da ayrıntılarla inceleniyor. Raporun son bölümünde “Derin Strateji” başlığı altında da, ilk başta verilen “Yapılacaklar” daha da detaylandırılıyor. Burada en ilgi çekici olanı da, “Ilımlı İslami bir lider oluşturulması”
başlığı altında ortaya çıkıyor: “Ilımlı İslamcılar’ın cesur sivil
liderler olmasına çalışılmalı ve demokrasi, insan hakları, kadın hakları
konusunda etkili politikalar geliştirmeleri sağlanmalı. İslamın bir üst
kimlik olduğundan çok, insanlarının kimliklerinin bir parçası olduğu
işlenmeli, sivil toplum örgütleri oluşturarak Ilımlı İslamcı liderlere
yardım edilmesine çalışılmalı...” Tabii raporda Türkiye’yi,
Irak’ı ve tüm İslam dünyasını ilgilendiren bölümler ve hepimize tanıdık
gelecek “uygulama önerileri” bulunuyor... Biz burada sadece raporu
kısaca özetledik...Bilmek sabır ve araştırma istiyor. Bilen, bulmacayı daha kolay çözüyor...
Dr. Noyan Umruk
Kaynak: Rand.org “Civil Democratic Islam: Partners, Resources and Strategies”
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder