9 Temmuz 2011 Cumartesi

Küba ve `Sosyalizmini` Yerinde Görmek-5

 
Küba`da kimse kimseyle arkadaş, dost değil. Düzey ve dürüstlüklüğün olmadığı bir ülkede dostluklar uzun sürmez. Çok ama boş konuşan insanlar ve yalanlarla süslenen sohbetler. Bir yabancı olarak iki defa gördüğün insanı üçüncü defa görmek istemezsin. Çünkü ya kazık yersin ya da kandırılmak istenirsin.

 
Eğitim ve sağlık

Fidel ve sistemini beğenen ve sevenler bu ülkede iyi ve bedava bir eğitimin olduğunu söylerler. Yine sağlık konusunda Küba epey yol kat etmiş, diyorlar. Hastane, ilaç bedava ya da çok ucuz. Ancak eğitim ve sağlık hizmeti artık bir çok ülkede bedava ve ucuz. Bunun sosyalizmle fazla bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum. Diğer taraftan söylenenlerin aksine burada eğitim çok kötü. Okullar berbat. Öğretmenler cahil ve kalitesiz. Kitap yok, gazete yok. İnternet yasak. Okuyan yok. Haritada Polonya, Çin, Mısır`ı gösterebilecek lise öğrencisi çok az. Norveç, İran, Belçika adında ülkeler olduğunu bilen bin kişiden belki elli kişi. Üç-beş kitapçı da var koskoca Havanna`da. Girip baktım, sorarak ikisine. 1959`dan bu yana birikmiş eski kitaplar, gerilla anıları, Fidel ve Che ve Jose Martin`in kitapları. Bir kaç tane yeni roman vs. Buralarda muhalif kitaplar olmaz. Dünyayı tanıtıcı kitaplar da yok. Klasiklerden bir kaç kitap. Atlas bile bulunmaz. Bu nedenle halkın büyük bir kısmı ne kıtaları ve ne de herhangi bir devletin hangi kıtada bulunduğunu bilir. Mesela Çin ve İran hangi kıtada diye sordum bir kaç kişiye. Çoğu bilmiyordu. Kütüphanlere rastlamadım. Ancak bir kaç tane var, dediler. Kürt kimdir, nedir, bilen yok gibi. Sadece konuştuğum bir kaç kişi. Bunun nedeni de 1999`da Öcalan`ın yakalanmasının oradaki tv haberlerinden verilmesi.
 
Bu ülke, iyi ve parasız eğitim ile tıptaki gelişimi ile ünlüdür. Hayret ediyorum. Çok cahil bir insan topluluğu. Çok kötü eğitimciler ve hiç bir şey bilmeyen öğrencilere rastladım. Ne Sosyal bilgiler ve ne de matematikte çok bilgi sahibidirler. Bilgi testi yapmadım ama hem sohbetlerimden çıkardığım sonuç ve hem de bir kaç öğrenciye sorduğum bir kaç soru genel bilgi yoksulluğu, siyasete ilgisizliği ve dünya sorunlarına yabancı bir halk izlenimini verdi. Beş lise ögrencisine, 5 kere onüç kaç eder diye sordum. Üçü cevabı iki dakikada hesaplayamadı. Yine bu beş kişiden ikisi yanıbaşlarındaki ABD başkanın Obama olduğunu bilmiyor. Avrupa`da on ülkeyi sayacak öğrenci sayısı fazla değil. Marks ve Lenin`i, Putin`i de genç kuşak bilmiyor. Eğitimsiz yaşlı ve orta yaşlıların hali ise daha acı.
 
Tıp sorununu fazla bilmiyorum. Galiba hastalık diagnosunda iyiler. Ama tedavide sorunlar çok. Bunu hasta sayısının çok fazla olması nedeniyle dile getiriyorum. İlaç sorunu var. Koskoca Havanna da sadece üç-beş Avrupa`dan ithal ilaç satan eczane var. Bu eczanelerde ilaç çok pahalı ve ancak turistler alabiliyor. Kübalıların kendi ürettiği ilaçlar ise rastlamadığım kuytu köşelerde Kübalılara ucuz satılır. Hastahanelerdeki tıp tekniki hakkında bilgi edinemedim. Ama ülkenin genel görünümü iyi gelişmiş bir teknik olduğunu ortaya koymuyor. Hastanelere gidemedim. Ama sordum. Günlerce yıkanmamış kirli yataklar, suyu biten hastaneler vs. diyorlar. Sağlık sorununa daha sonra başka bir açıdan değineceğim.
 
Ancak her çocuk okula gidiyor. Yirmi yaş altı sokakta çerez satan veya herhangi bir illegal ticaret yapan çocuk, genç yok. Bu çok önemli.
Üniversiteyi okuyanlar oldukça fazla. Ancak üniversite bitirenler işsiz. İş bulanlar ise on-yirmi dolar maaş alıyorlar.
Doktor sayısı fazla. İhtiyacın üstünde. Ancak 20-30 dolar maaşla çalışıyorlar.
Fakat söylenenlere göre Küba sağlık hizmeti de ihrac ediyor. Bir çok latin Amerika ve Afrika ülkesinde klinikler açıp oralarda sağlık hizmeti veriyor. Bunu genelde dayanışma amaçlı yapıyor. Ama buna karşılık mal aldığı söyleniyor.
------------
Bilinç-Basın-Yayın
Siyasetle fazla ilgisi olmayan bir halk. Parti, rejim, sistem, politik konuşulmuyor, tartışılmıyor bu ülkede. Her sohbet ekonomik sorunlarla ilgili. Başka ülkelerdeki demokratik sorunları tartışacak insan yok bir ülkede. Başka coğrafyalarda olan bitenler bu halkı fazla ilgilendirmiyor. Televizyonlarda haberlere bakanların sayısı çok az.
Demokrasiyi, kapitalizmi, sosyalizmi konuşan insana çok az.. Halkta demokrasi bilinci yok. Bilgi de yok. Halbuki yaşamın zor koşulları bunun tersini gerektiyordu. Demokrasi bilinci edinmek için anti-demokratik bir sistemde yaşamak yetmiyor. Okumak ve örgütlülük te gerekiyor. Bu ülkede ne kitap var ve ne de bilgi edinebilecek başka bir kaynak. Olsa bile okuyan yok. Bizim bildiğimiz gazetelerin yarı çapında ve sadece dört-sekiz sayfalık üç günlük gazete var. Gramma, Rebelde(isyankar) ve Trabajo(işçi). Aslında sadece Gramma günlük. Rebelde Pazartesi çıkmıyor. Trabajo haftada üç gün. Siverek`te 1970`lerde çıkan İrfan gazetesini hatırlıyorum. İnanın daha kaliteliydi.
Bu gazeteleri okuyan da yok. Tanesi bir peso. Yani yirmibeş tanesi bir dolara ediyor. Sadece sokakta bir kaç emekli, yaşlı, hasta tarafından satılıyor. Sordum bir kaç tanesine, günde kaç tane satıyorlar, diye. En fazla on tane. Yani tüm Havanna`da belki iki yüz tane satılmıyor.
Hem bu ülke insanı okumayı sevmiyor ve hem de sistem propagandasına artık inanmıyor. Sadece bir iki dünya haberi ve Fidel ile ilgili kongreler ve siyasi konferanslarda konuşulan sistemi övücü yorumlar. Ve sık sık fakir Afrika ve Latin ülkelerinden gelen bakan ve diplomat ziyaretleri, delegesyonlar ve bunların Küba sistemini öven demeçleri her hafta bu bir kaç sayfalık gazetelerde verilir. Politikayı politikacılar konuşur. Yorum ve analizler bu bir kaç sayfalık gazetelerde yapılır.
Kitapçılarda bir kaç tane sanat, muzik ve edebiyatla ilgili senede bir kaç defa çıkan derğiler gördüm. Bunlar ve bir çok kitap ispanyolca`ya tercüme edilmiş yayınlar. Avrupa`nın bir çok ülkesinde bulunan Küba`yla dayanışma derneklerininin katkısıyla yurtdışında çıkıp Küba`ya gönderiliyor. Burada yayın imkanları çok az.
Gramma`yı anlatmam gerekiyor. Fidel Castro bilindiği gibi 26 Haziran 1953`te Küba`nın Güney Batısında bir kaç arkadaşıyla bir kaç karakol basıyor. Bu saldırılar nedeniyle yakalanıyor. Altı ay sonra serbest bırakıldığında Meksika`ya geçiyor. Che`yi orada tanıyor. 1956`da Che ve 82 arkadaşıyla birlikte gemiyle adanın güneyinden en Güney Batısındaki Gramma kasabasına geri dönüp gerilla mücadelesini başlatıyor. Gramma adıyla çıkan gazete bu kasabaya geri dönüşü anıyor, hatırlatıyor. Buradan başlayan gerilla mücadelesi o zaman sanayi kenti olan Santiago`ya ve daha sonra adım adım doğuya yayılıyor. 8 Ocak 1959` da Fidel Havanna`yı ele geçirerek devrimi ilan ediyor.
Ancak bu devrim bizim teorilerde bildiğimiz devrimlere hiç benzemiyor.
Ekim 2009`daki bir yazımda Küba`dan şöyle bahsetmiştim:
”Bu ’ideolojiyle’ devrim yapmış ülkelerde, üstünde ’cafe’ tabelası bulunan cafeteryalarda kahve bulunmaz, bira satılırsa; restorantlarında tuz, peynir satılan bakkallarda, peyniri küçük parçalar halinde kesip satabilmek için bıçak bulunmazsa; okulda ingilizce öğretmenliği yapan bir ögretmenin ingilizcesi yüz kelimeyi geçmiyor ve maaşı geçimini sağlamadığı için okuldan sonra devletin bir kaç keçisini otlatarak bir kaç saat fazla çalışıyorsa; sanayi ve hizmette çalışan işçinin aylık geliri onbeş doları geçmiyor ve onbeş dolarla ancak yine o ülkelerde on litre yemek yağı ya da on kilo pirinç alınabiliniyorsa ve yine bu paranın ancak iki-üç katıyla bir çift normal ayakkabı alınabiliniyorsa; yazık oldu kaybolan yıllara ve akan kana.”
-----------
Küba`da kimse kimseyle arkadaş, dost değil. Düzey ve dürüstlüklüğün olmadığı bir ülkede dostluklar uzun sürmez. Çok ama boş konuşan insanlar ve yalanlarla süslenen sohbetler. Bir yabancı olarak iki defa gördüğün insanı üçüncü defa görmek istemezsin. Çünkü ya kazık yersin ya da kandırılmak istenirsin. Her kes birbirine kazık atma peşinde. Büyük para için değil, bir kaç dolar için. Herşeye tenezül eden binlerce insan. Bunları yazmak bana zor geliyor. Bu nedenle geçiyorum.
Küba’nın en büyük sorunlarından biri kazık. Hani bu bizim Kürt coğrafyasında son yıllarda epey sözü edilen menfaat için kazık atma becerisi var ya, burada da epey yaygın. Başta turistlere olmak üzere her kes birbirine kazık atmak, kandırmak peşinde. Birilerinden bir kaç cub ya da cuc borç alarak geri ödememek; yasak, gizli sokak alışverişinde birilerini kazıklamak ve bu nedenle sokakta sık sık şahit olduğum tartışmalar ve küçük kavgalar…
Tüm resmi dairelerde rüşvet ve torpilin açmadığı kapı yoktur. Beş-on dolar karşılığında bir çok bürokratik işlemini anında yaptırabiliyorsun. Polis bile aldığı 3-5 dolarla bazı kanunsuzluklara göz yumuyor.
-----------
 
devam edecek….
 
cumalicotkar@live.se

Hiç yorum yok: