9 Temmuz 2011 Cumartesi

AKP Krallığı ve Osmanlı Oyunları


Sömürgecilerce Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya karşı düzenlenen geniş kapsamlı askeri ve siyasi operasyonlar neticesinde, kırk-elli yıllık –kısmen- bağımsız krallıklar, son buldu. Her ne kadar Libya bir taraftan direniş içerisinde görünüyor ve diğer taraftan muhaliflerle görüşmelerde bulunuyor gibi olsa da, İngiltere ve ABD sömürgeciliğinden kurtulamayacağı, gün gibi ortadadır. Çünkü günün güneşinin batmadığı tek ülke, yer Tanrısı İngiltere’dir.

Öte taraftan Libya’nın başına gelenler Suriye Esad yönetiminde bir korkuya neden olmuş ve içinden geçtiğimiz şu günlerde Esad, Türkiye üzeri, sömürgeci güçlerce bir anlaşmaya vararak cehennemin gazabından kurtulmaya çalışmaktadır. Tam da burada, Suriye’nin Tanrı gazabından kurtulmak için Ortadoğu’ya atanan Türk tarafıyla girdiği diyalog, beraberinde Batı Kürdistan gerçekliği ve sorunun onurlu bir çözümünü de aksi yönde etkileyeceğe benziyor.


Kaddafi ve Esad’ın, ülkelerinin başında tekrar yönetimde olmalarının zayıf bir ihtimal gibi göründüğü bir yana, yönetimi devralacak yeni kişiliklerin sömürgeci güçlere tam bağımlılığı nettir.


Sömürgecilerin tarihten gelen “ Harem “ oyunu, içinden geçtiğimiz şu süreçlerde yeniden sahneleniyor ve aktör Osmanlı yerine, yine mirasçısı Türkiye oluyor. İngiltere ve ABD’nin Türkiye’yi Mısır’ın rolüne büründürüp Ortadoğu’ya pazarlaması sonucu bu oyunlar, Türkiye tarafınca da Kürdistan için denenmeye çalışılıyor ki zaten hem tüm sömürgeci işgalci güçlerin tarzı ve hem de Türkiye’nin bu oyunlara hiç mi hiç yabancı olmadığı Osmanlı mirasından anlaşılırdır.


Osmanlı İmparatorluğu döneminde, imparatorluğun hükmettiği bölgelerdeki yönetim kadrosu, emir ve talimatları uygulamadıkları veya isyana kalkışacakları anda imparatorluğun tecavüzcü ekipleri tarafından bu yönetim kadroları ile eş ve çocuklarına karşı uygulanan cinsel tecavüz sonucu, onursuzlaştırma ve teslim alma operasyonları gerçekleştiriliyordu. İmparatorluk içerisinde Vezir ve Sadrazamlara karşı da uygulanan bu “ oğlanlık ve fahişelik” dayatması sonucu imparatorluk, iktidarını daha bir sağlamlaştırıp yoluna devam ediyordu.


Türk istihbaratının Suriye’nin beyninde olduğu ve Esad’lı Suriye’nin teslim alındığı gibi Libya’da teslim alınacak ve ülke yönetimleri Osmanlı oyunlarıyla sömürgecilere bağlanacak!


Bir taraftan Dünya Egemenlik Örgütü’nün askeri, yani pratik kolu ABD, pek de yeni olmayan işgal yöntemleriyle bölgeyi şekillendirirken, yine aynı örgütün en önemli ayağı olan ideolojik kolu İngiltere de, kendi bünyesinde yetiştirdiği yeni Kralları lav ettiği ülkelerin yönetimine atayacak. Örgüt, Osmanlı imparatorluğu gibi hâkimiyetini son 400 yıldır nasıl devam ettirdiyse bundan sonra da öyle devam ettirecek.


Gelelim ABD ve İngiltere’nin Harem başı olarak atadığı AKP’nin Kürdistan halk hareketine karşı uyguladığı oyuna.


Sayın Öcalan’ın son görüşme notuna baktığımız zaman, Osmanlının “oğlanlık” dayatmasını “siyasi fahişelik dayatması” olarak telaffuz ettiğini göreceğiz. TC Krallığı sözcüsü Erdoğan’ın, TC Başbakan’ı değil “ AKP Genel Başkanı” sıfatıyla DTP Eş Başkanı Ahmet Türk ile yapmış olduğu görüşmeyi hepimiz hatırlıyoruzdur. Erdoğan; DTP, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Partisi çizgisine gelmeden onlarla Başbakanlık sıfatıyla görüşmeyeceğim demiş ve muhatap olarak görmeyeceğini açıklamıştı. Sonraları Ahmet Türk’ün burnunun kırılması olayı ile Kürd halkına dayatılmak istenen onursuzluk ve “siyasi fahişelik” dayatma süreci, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a verilen 5 yıllık “Denetimli Serbestlik ile devam etmiş ve en son KCK adı altında tutuklanan siyasiler şahsında da tüm Kürd halkı, sömürgeci sistemin direkt olarak Harem’ine alınmak istenmiştir. Bu dayatma girişimi seçilen 5 milletvekilinin bırakılmaması ve PKK’nin neferi olan Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesiyle açık ve net bir şekilde ortadadır. Tarihe bakarak sömürgecilerin her türden onursuzlaştırma oyunlarını görebiliriz. Öyleyse Hatip Dicle Kürd halkının kırmızıçizgisi olmalı ve Sayın Öcalan’ın tehlikeyi fark edişi de herkesçe anlaşılabilmelidir. Çünkü Kürdistan işgalcileri, pek de yeni olmayan, içten teslim alma yoluna tüm Kürdistan’da Osmanlı oyunlarına başvurarak, tarihi tekerrür ettirmek kaydıyla devam etmek istemektedirler. Bu süreç ve dayatma, Kuzey ile Güney’de açıktan, Batı Kürdistan’da da var olan karışıklık ile perdelenerek yapılmak istenmektedir. Süreç Kürdistan özgürlük hareketi PKK ve Sayın Barzani’nin dikkatli olması gereken oldukça tehlikeli bir süreç olma özelliğini taşıyor. Sömürgeciler yakın zamanda bu bölgelerde, özellikle Kuzey ve Güney Kürdistan’da kaleyi içten fethetme ve yönetimi Haremine alma girişimlerine son hız devam edecek ve tüm planları tutarsa da, askeri müdahalelere gerek kalmaksızın faşist diktatörlüklerini, yüzyıllar boyu tekrardan sürdüreceklerdir.


05.07.2011


mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

Hiç yorum yok: