Güney Kürdistan’da ki siyasi irade den Kürt kamuoyunun pekte alışık olmadığı söylem değişikliği söz konusu oldu. Bahsetmiş olduğum şey KDP’nin genel sekreter yardımcısı Sayın Neçirvan Barzani’nin Hasan Cemal ile yapmış olduğu röportajda vermiş olduğu mesajlardır. Verilen bu mesajlar Kürt kamuoyunun uzun süre beklediği fakat bir türlü gerçekleşmeyen açıklamalardı. Tabi ki bu süreci Federal Kürdistan Başkanı Sayın Mesut Barzani’nin ulusal konferans için 25 Mayıs günü Selahadin’de görüşmüş olduğu DTK heyetine Ekim’de ulusal konferans yapılabilir kararıyla vermiş oldu. Daha sonra da Neçirvan Barzani’nin açıklaması geldi. Cuma günü de Neçirvan Barzani’n danışmanı ve sözcülük görevi yapan Sami Ergoşi Zağros TV(oda Neçirvan Barzani’n televizyonu) televizyonun canlı yayın tekniğiyle Roj TV’ nin Roj aktüel Kürtçe programına katılarak önemli mesajları verdi. Ergoşi, “gelinen süreç itibariyle Kürt siyaseti kendi başına karar verecek güce ulaşmıştır. Dört parça Kürdistan siyaseti birbirine daha da yakınlaşmıştır. Kürt sorunu çözüm noktasına gelmiştir. Bu artık kaçınılmaz bir noktadadır. Bugün olmazsa yarın bu sorun çözülecektir. Yine PKK Kürt sorunun çözümü için kendisinden beklenen tüm adımları atmış top Ankara’dadır.” sözünü tekrarlayarak Ankara’nın Kürt sorununu çözme dışında başka bir şansının olmadığını vurgulamıştır. Bu olumlu mesajlarla birlikte bu çizgide yürünürse Güney Kürdistan iktidar gücünün de ulusal politikaya kendi rengini vereceği şeklinde yorumlamak çokta abartılı olmayacaktır.Yine son günlerde İran ve Türkiye’nin Güney Kürdistan sınırlarına yapmış olduğu bombardımanın ilk defa Kürdistan bölge başkanı Sayın Mesut Barzani tarafından resmi tutum belirlemesi ve hemen arkasında Peşmerge bakanı, Peşmerge bakan yardımcısı, iç işleri ve birçok resmi makam tarafında İran’ın top atışlarına tepki göstermesi oldukça olumlu bir hava yaratmıştır. Bu tutum Sami Ergoşi’nin de ifade ettiği gibi Kürt siyasetinin yavaş yavaş kendi ayakları üzerinde durmaya başladığının bir işareti olarak yorumlanabilir.
Kimileri son dönemde Kürdistan
bölgesi ile İran ve Türkiye arasında bölgede ki sorunlardan kaynaklı bir
takım sorunlar yaşandığını bu sorunların giderilmesi için Güney
Kürdistan hükümetinin manevra yaparak bu güçlere üzerime fazla gelmeyin
gelirseniz kayacağım politik çizgi budur şeklinde şantaj siyaseti
yürütüyor diyebilirler. Belki de doğruluk payı da olabilir onu
bilemeyiz. Fakat şantaj siyaseti de olsa bu yüzyıllardır Kürdistan’ı
kendi egemenlik alanı olarak belirleyen bu güçlere karşı tutum sahibi
olması tüm Kürt kamuoyu tarafında desteklenmesi ve bu politikaya güç
verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu çizgi güç kazanırsa Kürdistan’ın
dört parçasında ulasal birlik ruhu güçlenir ve dört parçada ki sömürge
psikolojisi, ruhu ve politikaları iflas eder.
Yani
Ortadoğu yeniden dizayn edilirken Kürtlerin bu dizayn içerisinde kendi
kadim tarihlerine yaraşır bir yer alabilmesi için herkes elinden geleni
yapmalıdır. Bu kaotik durum aşılırsa ve Kürtler bu topraklarda hak
ettiği yeri almazsa bunun vebali ağır olur. Herkes ama herkes bu vebalin
ağırlığının altında kalır. Onun için yediden yetmişe herkes bu taşın
altına elini koymalıdır. Tabi sorumluluk sahibi kimselerin bu süreç
karşısında ki yükümlülükleri daha ağırdır. Dolaysıyla başarısızlık
durumunda da verecekleri bedelin ağırlığı da büyük olur. Umarım herkes
sürecin hassasiyeti ve öneminin bilinciyle hareket ederek
sorumluluklarının gerekliğini yerine getirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder