Soğuk savaş döneminin de nice karanlık olaylar oldu. Bu olayların arkasındaki gücün Süper NATO’nun çekirdek örgütü olan Gladio olduğu söylendi. Daha sonra bunun bir söylentiden ibaretin de ötesinde derin ve kapsamlı bir hakikat olduğu açığa çıktı.
Soğuk Savaş yıllarının
bir yansıması olan NATO üyesi ülkelerde değişik adlarla adlandırılan bu
kont-gerilla örgütü sonraki yıllarda tasfiye edildi. Daha çok
İtalya’daki ismiyle ağırlıkta Gladio olarak tanındı.
İtalya’nın eski Gladio şefi ve Cumhurbaşkanı Francesca Cossiga, Gladio için şunları söylemişti.
Almanya,
Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Norveç, Yunanistan ve Türkiye’de
kuruldu. Ama bağlantısız olan Avusturya, İsviçre ve İsveç’te benzer
örgütler oluşturuldu. En güçlü olan Almanya’dakiydi.
Bu
özel teşkilatın NATO’nun askeri kanadıyla ilgisi yoktu. Kuzey Atlantik
Teşkilatı ile ilgiliydi. Özel Harekât Teşkilatı tamamen siyasi kanada
bağlıydı”.
TRUMAN DOKTRİNİ VE TÜRKİYE’NİN GLADİO’SU
2.Dünya savaşından sonra artık dünyanın yeni küresel ve önder gücü ABD oluyordu.
Daha
önceden İngiltere’nin Türkiye ve Yunanistan’a verdiği güvenceyi ABD
devralıyordu. Bunun ardında 12 Mart 1947’de ABD Truman doktrini ile
kapitalist modernitenin yaşam tarzını hâkim kılmak, Sovyetlerin
oluşturduğu reel sosyalist rejimin yayılmasını engellemek ve demokratik
modernitenin eşitlik ve özgürlük değerlerini yok etmek için etkinlik
kurmayı amaçladı. Bu amaçla NATO kuruldu ve batıda Sovyetlere karşı bir
kalkan oluşturuldu. Truman doktrini çerçevesinde Sovyetlere karşı
Müslüman ülkelerde de “Yeşil Kuşak Projesi’ni” örgütledi. Çıplak askeri
işgallerden ziyade uluslararası sermaye harekete geçiriliyordu. ABD bu
amaçla Türkiye’ye mali ve askeri destek başlattı. Bunun karşılığında
Türkiye’ye Ortadoğu’da, ABD’nin jandarması olma rolü verildi. Adına
Marshall Planı denilen ekonomik bir plan oluşturuldu. Bu planın
oluşturulduğu dönemde, Türkiye’de CHP iktidardaydı. CHP, ABD’den daha
fazla destek almak için IMF’ye üyelik başvurusunda bulundu. Üyeliğe
alınmak amacıyla, 1947’de 7 Eylül kararlarını almış ve uluslar arası
sermayenin etkinlik alanına girmişti. İki partili seçimlerle birlikte
Demokrat Parti 1950 yılında CHP’ye ezici bir üstünlük sağladı. Serbest
piyasa ekonomisi ve ABD’ye yandaşlık konusunda CHP’den daha
hararetliydi.
Truman doktrinine sarılan DP, ABD için biçilmiş bir kaftandı. ABD’nin “Yeşil Kuşak Projesi” çerçevesinde Türkiye’ye verdiği role harfiyen uyan DP idi. Gladio’nun Türkiye ayağı olan Özel Harp Dairesi ilkin 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kuruldu.
YEŞİL GLADİO ELEMANI FETULLAH GÜLEN
Bunun
için bir figürde bulunmuştu. Adı Fetullah Gülen idi. Fetullah Gülen 16
yaşında iken 1957 yılında Erzurum’da Gladio elemanı üsteğmen Esad
Keşafoğlu tarafından Nur Cemaatine kont-gerilla elemanı olarak
sokulmuştu. CIA ile Türk Gladio’sunun Fetullah Gülen’nin önüne koyduğu
misyon çerçevesinde Gülen, Türk-İslam sentezinin dal budak kök salmasına
öncülük ediyordu. Gülen, ABD’nin direktifleri doğrultusunda, özü faşizm
ve yapısal ırkçılık olan bu öğretiyi yaymak amacıyla “Komünizm İle
Mücadele Dernekleri’ne” kuruculuk yaptı.
1965
ile 1992 yılları arasında Özel Harp Dairesi adı altında her türlü
katliam ve darbeleri yapan Süper NATO’nun bu Gladio örgütü 1992 yılında
Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır.
1992 yılına kadar
ağırlıkta Kürtler, kısmi olarak İslamcılar ile Türkiye sol ve devrimci
hareketlere karşı kullanılan Özel Harp Dairesi, 1991 yılından itibaren
tamamen Kürtlere karşı kullanılmak üzere yeniden örgütlendirildi ve
1992’de “Özel Kuvvetler Komutanlığı” adını aldı.
1952 yılında
Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulan ve 1965 yılında Özel Harp
Dairesi adını alan Gladio, 1990 yıllarına kadar “milli bir Gladio” idi.
1990’lı yıllarda bu Gladio özerkleşti. Kenan Evren bunu itiraf etmişti.
Hatta İtalya’daki Gladio şefi Cassigo da Türkiye’deki Gladio’nun
merkezinin Brüksel’deki Shape karargâhına bağlı milli bir Gladio
olduğunu belirtmişti. Türk Gladio’sunun nasıl özerkleştiği ve beyninin
hangi ülke olduğunu 1990’larda Doğan Güreş, “Kürtleri tasfiye için
İngiltere’den yeşil ışık aldık” sözleriyle açıklamıştı.
Merkezi
de Almanya’ydı. Kürtlere ve PKK’ye karşı merkezin Almanya olması
Cossiga’yı da doğruluyordu. Hanefi Avcı’nın kitabı (Haliçte Yaşayan Simonlar)da bu durum açık
olarak dile getirildi.
1985 yılından itibaren NATO sözleşmesinin 5.maddesi PKK’ye karşı harekete geçirildi.Türkiye’ye yoğun destek verildi.Gladio’nun vurucu güçlerinden olan Özel Harekâtçılar örgütlendirildi ve Kürdistan’a yollandı.
Gladio sadece korucularla yetinmedi.
1985’te itirafçılık yasası da çıkarıldı. İtirafçılar tetikçi olarak kullanıldı.
1987’de JİTEM kuruldu.
Binlerce
köy boşaltıldı. 17 binin üzerinde Kürt yurtseveri katledildi. Şirnex,
Lice u Pasur gibi şehirler tanklarla, toplarla ve helikopterlerle
vuruldu. Hem Milli Gladio hem de Özerk Gladio döneminde bu yakıp
yıkmalar ve katliamlar yapıldı.
1993 yılında ise Çillerin darbesiyle
Türk Gladio’su özerkleşti. Ergenekon davasından yargılananlar Çiller
döneminin yani Türk Özerk Gladio’sunun deşifre olan kesimleridir.BEYAZ TÜRKÇÜ GLADİO’DAN YEŞİL TÜRKÇÜ GLADİO’YA
AKP, Ergenekon davasıyla Gladio’yu tasfiye ettiğini söylüyor. Gerçek tam tersidir.
Ne denildiği gibi Gladio tasfiye ediliyor ne de Gladio AKP’den bağımsızdır.
Daha önce Beyaz Türkçü Gladio diye de tabir edilen Milli Gladio’nun tetikçileri hep Yeşil Türk Irkçıları idi.
Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelmesiyle birlikte bu bir hakikat haline geldi.
ABD,
Nur Tarikatı’nı zemin yaparak Gladio örgütlenmesine gitti. CIA, Yeşil
Kuşak Projesi çerçevesinde Nur Tarikatı içindeki bir kesim Yeşil
Türkçüleri Gladio elemanı olarak örgütledi. Bu Gladio elemanları Said-i
Kurdi’nin eserlerini tahrif ederek, Türk ırkçılığına hizmet eder hale
getirdiler. Dini ve Nur tarikatını devlet ve Türk ırkçılığının hizmetine
soktular.GLADİO’NUN HER DÖNEMDEKİ AKTÖRÜ FETULLAH GÜLEN
Baş aktörde rol oynayan ise Fetullah Gülen idi. 1960’lar da Erzurum ve İzmir de direkt ABD ile Orgeneral Cemal Tural’ın emriyle Komünizmle Mücadele Derneği adı altında Yeşil Türkçü örgütlemeyi başlattı. Sözkonusu derneğin kuruluşunu Gülen şu sözlerle Küçük Dünyam adlı kitabında aktarıyordu. “Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneği’ni açma teşebbüsümüz oldu. O güne kadar sadece İzmir’de vardı. Bir arkadaşı İzmir’e gönderip tüzük getirttik”.
Çok ilginçlik arz eden bir
durum ise Fetullah Gülen’in Said-i Kurdi mezarını Riha’da açıp
cenazesini götürüp kaybettiren General Cemal Tural birlikte hareket
etmesidir.
Said-i Kurdi’nin düşüncesinin içini boşaltıp, Türk
ırkçılığı ve misyonerlik temelinde kullanan Gülen, Tural için şu
methiyeleri diziyordu.
“Cemal Tural 2. Ordu Komutanıydı. Ve
hakikaten milliyetçi görünüyordu. Barzani hareketini adım adım takip
ediyordu. Cemal Tural’a karşı duyduğumuz alaka biraz da Barzani’yi yakın
takibe almasından dolayıydı. Şimdi durum ve tutumumuza bakınca bir kere
daha şu tuhaflıkların karşısında hayrete düşüyorum. Dünkü şaki bugün
eller üstünde. Tural Paşamız milliyetçi diyorlar. Türk askeri milliyetçi
olmayacak da ne olacak. Allah milliyetçilere uzun ömür versin”.
1967 yılında kurulan Yeniden Milli Mücadele Hareketi’nin kurucuları arasında şimdiki AKP’liler, Ergenekoncular ve Fetullahçılar yer alıyordu.
Sözkonusu
Türk-İslam Sentezci, Yeşil Türkçü örgüt YMMH’nin kurucuları şu
isimlerden oluşuyordu. Fetullah Gülen, A.Kadir Aksu, Cemil Çiçek, Melih
Gökçek, Mufit Gürtuna, Aykut Edebali, Veli Küçük, Hüseyin Gülerce ve
Ahmet Taşgetiren vb isimlerdi.
12 Mart 1971 askeri darbesinde Yeniden Milli Mücadele Hareketi’nin CIA tarafından kurulduğu belgelerle birlikte açığa çıktı.
Gladio bununla da yetinmedi. YMMH’ YE bağlı olarak Milli Türk Talebe Birliği’ni kurdu.
Milli Türk Talebe Birliği içinden Akıncılar ile Komandolar adlı tetikçi paramiliter örgütler çıktı.
1970 ile 1980
yılları arasında Gladio adına tetikçilik yapan Akıncılar ile Komandolar
binlerce Kürt yurtseveri, Türkiyeli demokrat ve devrimcileri
katlettiler.
NEREDE DARBECİLER ORADA GÜLEN
YMMH’ de Aksu’nun arkadaşı olan Gülen, 12 Eylül öncesinde 1980 Şubat’ında “Anarşistlerin yerlerini devletin asker ve polisine bildirmeyenlerin Allah’ın katında sorumlu olduklarını” belirtir ve toplumun ajanlaşması için vaaz ve fetva veriyordu.
12 Eylül Darbesi’den önce Amed’e örgütleme amacıyla
giden devamlı ordu ve ABD’de den yana olan Gülen, Kürtlere bakışını şu
cümlelerle açıklıyor. “Diyarbakır’da Altın Nesil Konferansı’nı verdim.
Güneydoğuda bugün patlak veren hadiselerden, ben o gün de endişe
içindeydim. Konuşma esnasında birçok çatlak ses geldi. Laf atmalar,
sözlü dalaşmalar da oldu. Bunlar ilk defa orada başıma geliyordu”.
Gülen bu sözleriyle 12 Eylül Faşist Darbesi’nin ne amaçla yapıldığını itiraf ediyor.
Türk-İslam
sentezinin 1980’deki darbeden sonra devletin resmi ideolojisi haline
getirilmesi, Fetullahçılığın örgütlendirilmesi, askeri, polis ve sivil
bürokraside adım adım sistemli bir şekilde cemaatçi bir yapılanmaya
gidilmesi darbenin hedeflerini gösteriyor.
26 Kasım 1989 İzmir Hisar
Cami’sinde verdiği vaaz da ise, Başörtüsü eyleminin arkasında dinsizler
ve komünistlerin olduğunu iddia ederek devlete itaat istiyordu.JİTEM’DEN ÖDÜL ALAN TEK İMAM
Kürdistan’da
katliam yapan JİTEM’in ödüllendirdiği tek imam Fetullah Gülen’dir. 1995
yılında JİTEM’e bağlı “Mehmetçik Vakfı” Kürt çocuklarını Türkleştirmede
en önemli misyonu oynayan Gülen’i “Teşekkür Beraatı” ile
ödüllendirdi.
Her ne kadar inkâr etmeye çalıştıysa da
ABD’nin 1960’ların sonunda kurduğu “Yeniden Milli Mücadele Hareketi”
adlı kont-gerilla örgütünde Veli Küçük ile birlikte yöneticilik yapan
Fetullah Gülen'di. ''Susurluk çetesinin ortağı'' şeklinde ismi anılan ve deşifre olan
Gülen, Susurluk çetesinin açığa çıkarılmasına karşı çıkarken şunları
belirtiyordu;
“Bizim milli birliğimize, milli bütünlüğümüze devlet telakkimize eğer dokunacak bazı şeyler varsa, bu kapı aralanmamalıydı”. 28 Şubat darbesine ilişkin, Yalçın Doğan’a verdiği bir mülakat da Erbakan için: “Hükümeti bırakmalı, ülkeyi daha fazla germemeli” diyordu.
Gülen kısa bir süre önce yayınladığı mesajda da Türk ordusunun kendi gözbebekleri ile kendilerini geleceğe taşıyan yegâne köprü olduğunu belirterek, Türk ordusunun Kürdistan’ı işgalde bulundurmasını Türklüğün yayılmasına en büyük katkıya sağladığını söylüyordu.
ABD ile
AB’nin Süper NATO’sunun Türk ordusu vasıtasıyla planlı ve sistemli bir
şekilde önce darbeler yaptırması, ardından başta Fetullahçı Cemaat olmak
üzere Yeşil Türkçülere verilen misyon çerçevesinde yaşanılanlardır olup
bitenler.
Bu darbelerden 12 Eylül darbesi olunca ABD Başkanı söylememiş miydi “Bizim çocuklar bu işi yaptılar”.
Onların çocukları kimlere yol açtılar? Ve yahut ABD adına kimleri görevlendirdiler?
Kıymetli vatan evlatlarının Partisi AKP ve Fetullah Gülen Cemaati.
Artık TC onlardan sorulur.
Beyaz Türkçülerin Kemalizm’i gitti. Yerine Yeşil Türkçülerin Yeşil Kemalizm denilen Türk-İslam Sentezi geldi.
Türk Özerk Gladio’sunun deşifre olan kesimi gitti.
Yerine AKP ile Fetullahçıların Özerk Yeşil Gladio’su geldi.ÇOK KOLLU AHTAPOT YEŞİL GLADİO
“Gladio’nun
NATO’nun askeri kanatla ilişkisi yoktu. Kuzey Atlantik Teşkilatı ile
ilgiliydi. NATO askeri bir örgüttür. …Özel hareket tamamen siyasi kanada
bağlıydı… Türkiye Gladio’nun koordinasyon komitesindeydi… Yani daha
bağımsız yapıdaydı”…
Bunları söyleyen İtalya’nın Gladio Şefi ve eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga’dır.
1980’lerin
sonuna kadar devrede olan Milli Gladio idi. Kenan Evren’de Türk
Gladio’sunun milli bir Gladio olduğunu söyleyerek Cassiga’yı
doğrulamıştı. 1990’larda Çiller iktidar oldu. Türk Milli Gladio’su
özerkleşti.
Özerk Gladio’nun deşifre olan kesimlerinin işlevi bitince tasfiye edilmeye başlandılar.
5 Kasım 2007’de Washington’da Bush-Erdoğan görüşmesinde tasfiye kararı alındı.
NATO
Gladio’su deşifre olan ve kontrollerinden çıkmaya başlayan Türk Özerk
Gladio’sunu AKP eliyle tasfiye ediyor. Ergenekon davası bu kapsamdadır.
Süper
NATO denilen Kuzey Atlantik Teşkilatına bağlanıyor. Yani Süper NATO
olduğu gibi siyasi kanada bağlanıyor. Somut bir şekilde Süper NATO
üzerinden AKP ile Fetullahçı Cemaate bağlanıyor.
Bu hakikatten dolayıdır ki, Yeni Türk Gladio’suna Yeşil Gladio’su veyahut Polis JİTEM’i de deniliyor.
Yeşil Gladio ahtapot gibi çok ayaklı ve kolludur.
Bunun siyasi, polis, askeri, akademi ile medya boyutu hemen hemen deşifre olmuş durumda.ADIM ADIM KONT-GERİLLA MÜŞTEŞARLIĞI
AKP peyderpey çok sistemli ve çok sinsi bir şekilde Yeşil Gladio örgütünün kanuni dayanaklarını oluşturdu.
Önce
bunun kanunlarını ve yürütecek kadrolarını oluşturduğu kurumlara
yerleştirdi. Aşamalı olarak önce kanunlardan başladı. Dayanak yapacağı
zemini oluşturdu. Özel Ağır Ceza Mahkemeleri ile Geçici Güvenlik
Bölgesi’nde olduğu gibi bazen başka isimlerle askeri JİTEM’i örtüleyerek
yürüttü. Bazen de olan kurum ve kanunları daha da güçlendirerek kendi
denetimine aldı.
İlkin kanunlar ve askeri yapılarla işe başladı. Mahkemelerle başlangıcı yaptı.
AKP
hükümeti DGM’leri kaldırıyorum diyerek, DGM’ler yerine daha geniş
yetkilerle donatılmış Özel Ağır Ceza Mahkemelerini kurdu. Buralara kendi
hâkim ve savcılarını atadı.
OHAL yerine onun değişik bir versiyonu
daha fazla yetkilerle donatılmış şekliyle Geçici Güvenlik Bölgesi ilan
etme yetkisini direkt orduya verdi.CMUK ile 1 Haziran 2005 kanunu ile birlikte tüm kontrgerilla yöntemlerinin meşrulaştıracak kanuni zemini oluşturdu
29
Haziran 2006 tarihinde çıkardığı TMK kanunu ile birlikte Kürt halkının
demokratik yöntemlerle-siyaset ve basın yolu- temel hak ve
özgürlüklerini talep etmesini “terör” suçu kapsamına soktu.
27
Mayıs 2007 tarihinde koruculuk kanununda değişikliğe giderek
Kürdistan’daki savaşı kalıcılaştırmak amacıyla korucu sayısını artırma
kararını aldı.
11 Haziran
2008 tarihinde Askerlik Kanununda yaptığı bir değişikle Kürdistan’da
görev yapan tüm kontrgerilla elemanlarının hiç bir sınava tabi
tutulmadan devlet ve sivil kuruluşlarda görev yapmasına meşrutiyet
kazandırdı. Kont-gerillaya sivil elbise giydirerek tüm kentlerin
sokaklarında ve işyerlerinde kontrgerilla örgütlenmesini yaygınlaştırdı.
Kürtlere karşı faşist saldırıların yaygınlaşması bu kanunun çıkışıyla
birlikte daha örgütlü ve yaygın bir hal aldı. Böylece polise verdiği
açık infaz yetkisini daha önce Kürdistan’da görev yapmış olan askerlere
de verdi.
POLİS JİTEM’İNİN ÇATISI KDGM’DİR.
1990’lara doğru Kürt Özgürlük Hareketi güçlendikçe Türk Özel Harp Dairesi’de yeniden yapılandırıldı. Özerkleştirilen Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. Temel olarak Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı örgütlendirilip konumlandırıldı.
Özel Kuvvetler Komutanlığı
örgütlenmesinde Özel Harp Dairesi’nden devralınan daireler nicel ve
nitel olarak büyütüldü. Özel Kuvvetlerde, Sivil Daire denilen bölüm hem
sayısal hem de nitelik olarak büyütüldü.
Muhabere Arama Kurtarma-MAK- bölümünün kara ve sualtı-SAT, SAS-unsurları nicel olarak artırıldı.
Bordo bereli denilen Özel Kuvvet Tugayları çoğaltıldı.
Şimdi
ise Türk Gladio’su, Bush –Erdoğan görüşmesinden sonra Özerk Gladio’nun
deşifre olan unsurlarının tasfiye edilmesiyle birlikte yeniden
yapılandırıldı.
Özel Kuvvetlerde, özel ve psikolojik savaş
stratejisi ile planının geliştirildiği daire olan Sivil Daire, “Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı” adıyla yeniden örgütlendirildi.
Psikolojik savaş stratejisi ve planını geliştirme görevi siyasi
iktidarın denetimindeki KMDGM’na verildi. Bu stratejiyi ile psikolojik
savaşı mevcut durumda direk bir şekilde AKP yürütüyor.
Bu müsteşarlıkla birlikte kont-gerillanın tüm özel ve psikoloji savaş ile hareket yol ve yöntemleri meşrulaştırıldı.
AKP
tarafından Kürt Özgürlük Hareketine karşı özel ve psikolojik savaş
yürütmek amacıyla kurulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı,
aslında Çiller’in bir projesiydi. Çiller, 1993 yılında bu müsteşarlığı
kurmak istedi. Fakat hem gelen tepkilerden dolayı hem de ismi
kontrgerilla anılacak diye kurmaktan vazgeçti.
Çiller’in bile
kurmaktan çekindiği müsteşarlığı, AKP, 17 Şubat 2010 tarihinde 5952
sayılı kanunla çıkardı. Böylece kont-gerilla kanuni hale getirildi. Söz
konusu kanun meclisten geçirilirken hararetli tartışmalara sahne
olmuştu. Bazı milletvekilleri bununla “Hitler Almanya’sındaki “Gestapo”
örgütlenmesinin getirildiğini” bazı milletvekilleri ise “AKP’nin başka
bir derin devlet yerine kendi derin devleti olan Yeşil Gladio’yu
kurduğunu” açıklamışlardı.
Müsteşarlığın kurulu, Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı, İçişleri başkanı, Genelkurmay İkinci Başkanı,
Jandarma Genel Komutanı, MİT, Adalet, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları
Müsteşarları, Emniyet Genel Müdürü ve Sahil Güvenlik Komutanından
oluşuyor. Ayrıca müsteşarlığa bağlı olarak farklı daire başkanlıkları da
oluşturulmuş durumda.
Kurulan daireler ve müşavirliklerde, özel ve psikolojik savaş yürütmek amacıyla istatistikçiden sosyologa, psikologdan antropologa kadar vb özel savaş elemanları görevlendirilmiştir. Bu daire ve müşavirliklerde görevli özel savaş elemanları tarafından PKK’ye karşı politika ve stratejiler oluşturuluyor.
Sözkonusu müsteşarlık kurulunca Türk Medyası’nın
tek merkezden psikolojik savaş temelinde Kürtlere karşı kara
propagandaya ağırlık vermeye başladı.
Hatta 2007 yılında ABD’den 35 istihbarat uzmanının görev yapmak üzere Türkiye’ye gönderildiği, bu kişilerin halen sözkonusu müsteşarlıkta görev yaptığı belirtiliyor.
Müsteşarlığa örtülü ödenekten para
aktarılmaktadır. Örtülü ödeneğin özel harp görevleri çerçevesinde
kullanıldığı herkesçe biliniyor. Her yıl milyarlarca dolar para Kürt
Özgürlük Hareketine karşı kullanılmak üzere örtülü ödeneğe aktarılıyor.
Özellikle en fazla örtülü ödenekten para aktarılan kurumun Erdoğan’ın
başındaki başbakanlık kurumunun olması ilginçlik arz ediyor. Erdoğan’ın
da bu paranın büyük kısmını ismi geçen müsteşarlığa aktardığı biliniyor.
Örtülü ödenekten harcanan paranın hesap dışı bırakılması de ayrı konu.
Güler, 12 Haziran’da yapılacak seçimde AKP’den aday olmak üzere görevinden istifa edince, yerine 10 Mart 2011 tarihinde Mehmet Niyazi Tanılır atandı.
Peki, bu Tanılır kimdir?
Mehmet Niyazi Tanılır 1960 yılında Çewlig’in Derahênê ilçesinin Dîyarî Bogî köyûnde doğdu.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi ve İdare Bölümü’nden mezun oldu.
Değişik
ilçelerde kaymaklık görevini yaptı. 2000 yılında tüm özel savaş
elemanlarının ve AKP’li bakanların yetiştirildiği merkez olarak bilinen
İngiltere’de kriminoloji eğitimini gördü. Londra ‘da İngiliz Dış
İstihbarat Servisi MI6 tarafından eğitildi.2001 yılında da Türk devletinin asıl yönetim kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu’na bağlı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 28. Dönem Kamu Diplomasisi Kursundaki eğitimden geçirildi.
2004 yılından itibaren Wan vali
yardımcılığı, 5 Mart 2007 tarihinden 13 Aralık 2010 tarihine kadar da
Girgim yani Meraş’ta valilik yaptı. 25 Mart 2009 tarihinde Maraş’ta bir
helikopter kazasında ölen Türk ırkçısı kont-gerilla şeflerinden Muhsin
Yazıcıoğlu’nun ölümünde parmağı olduğu söylendi.
Kont-gerillanın kendi içindeki hesaplaşması ve cinayetlerin açığa çıkmaması için dönemin Meraş Valisi Tanılır’ında içinde AKP’ye bağlı Yeşil Gladio’ya bir ekip tarafından Yazıcıoğlu’nun helikopter kazası süsü vererek öldürüldüğü yazıldı, çizildi. Bunun sonucunda AKP, Tanılır’ı merkeze aldı. Orada görevlendirildi.
Kont-gerillanın kendi içindeki hesaplaşması ve cinayetlerin açığa çıkmaması için dönemin Meraş Valisi Tanılır’ında içinde AKP’ye bağlı Yeşil Gladio’ya bir ekip tarafından Yazıcıoğlu’nun helikopter kazası süsü vererek öldürüldüğü yazıldı, çizildi. Bunun sonucunda AKP, Tanılır’ı merkeze aldı. Orada görevlendirildi.
Şimdi ise Yeşil Gladio ile Kont-gerilla karargâhı
diye anılan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görevine getirilmiş
bulunuyor. Böylece Tanılır hem mükâfatlandırıldı hem de mevkisi
yükseltildi.
Daha önce kontrgerilla yöntemleriyle yapılan infazlar, işkence, ajanlaştırma, uyuşturucuya alıştırma, taciz ve tecavüzler bu müsteşarlıkla birlikte açık hale getirildi.
Daha önce kontrgerilla yöntemleriyle yapılan infazlar, işkence, ajanlaştırma, uyuşturucuya alıştırma, taciz ve tecavüzler bu müsteşarlıkla birlikte açık hale getirildi.
Özgür Bilge
http://guncelyorum-canadil.blogspot.com/2011/07/asker-jiteminden-polis-jitemine-2.html
Yazının İkinci Kısmını Okumak İçin Tıklayın;
http://guncelyorum-canadil.blogspot.com/2011/07/asker-jiteminden-polis-jitemine-2.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder