19 Temmuz 2011 Salı

Şahinler Söyleminin Şifresi


20 askerin ölümünden sonra Türkiye’de şovenizm dalgası yükseltildi. Her yerde BDP’ye ve Kürtlere saldırılmıştır. Bir Kürt sanatçısının söylediği şarkıya bile tahammül edilmemiştir. Tüm bunların sorumlusu saldırgan dil kullanan hükümet yetkilileri ve şovenizmin bayraktarlığını yapan basındır.
Asker operasyona çıkıyor, çatışmalar oluyor ve askerler ölüyor. Bu operasyonda 20 asker değil de 20 gerilla ölseydi acaba Türk siyaseti ve basını aynı yaklaşımı gösterebilir miydi? Kuşkusuz göstermezdi. Hatta 20 teröristin öldürüldüğünü, cezalarını bulduğu söylenirdi. KCK eylemsizlik ilan etmesine rağmen neden operasyonlar oluyor diye sorgulama yapılmıyor. Son 3 ayda 50 gerilla ölmüş, neden bu ölümler oluyor diye sorgulama yapılmıyor. Eğer objektif, gerçekçi ve adil olunacaksa bunların da irdelenmesi gerekir. Çünkü Kürt anaları basının son günlerdeki tutumunu görünce bizim evlatlarımızın canı yok muydu diye soruyorlar. Bu çifte standarda ve ayrımcılığa daha da öfke duyuyorlar. Kürt anaları ve Kürt toplumundaki öfke anlaşılmazsa Kürt sorunu nasıl çözülecektir?

Başbakan, “silahlarını bırakmazlarsa tabii ki operasyonlar sürer” diyor ve silahların bırakılması gerektiğini söylüyor. Bu politikanın çatışmalar ve ölümler getireceği açıktır. Çünkü 30 yıldır çatışmalara yol açan bu anlayıştır. Kürt sorununu çözme yerine silah bıraktırma politikasının sonuç vermediği biliniyor. Zaten KCK ve HPG defalarca operasyon olursa karşılık vereceklerini açıklamışlardır. Hatta gerilla ölümleri olursa misillemede bulunacaklarını ilan etmişlerdir. Bunu devlet yetkilileri de kamuoyu da bilmektedir.

Başbakan açıkça “eylemsizlik de yapsanız, tek taraflı ateşkes de yapsanız biz operasyon yaparız” diyerek çözümsüzlükte ısrar ettiğini göstermiştir. Başbakan’ın bu söyleminin işi çıkmaza sokmak olduğu açıktır. Dünyanın hiçbir yerinde çatışmalar ya teslim olursunuz ya da tek bir kişi bırakmayana kadar operasyon yaparız anlayışıyla çözülmemiştir.

Başbakan silah bırakmazsanız operasyon sürer anlayışının aynısını sivil siyaset alanı için de söylüyor. BDP’ye ve Kürt demokratik siyaset alanına da “eğer Demokratik Özerklik ve diğer taleplerinizden vazgeçmezseniz, bu talepler için mücadele etmeye devam ederseniz siyasi soykırım operasyonları sürdürürüz” demiştir. Bu açıklamasıyla demokratik siyaset alanına da savaş ilan etmiştir.

Bu politikalar çözüm zihniyeti ve dili değildir. Açıkça teslim olma ve irade kırma harekatı yürütülüyor. 20 askerin öldürülmesiyle birlikte şovenizm dalgalandırılarak bu yönlü baskı arttırılıyor. Kitlelerin sokağa dökülmesi de askeri ve siyasi operasyonlarla aynı amaçlıdır. Yandaş basın MHP’nin yaptıklarını aşırılık olarak gösterse de, toplumun sokağa bayraklarla çıkıp şovenist dalga yaratmasını desteklemektedir. Böylece Kürtlere ayağınızı denk alın, Türk halkı ayakta, teslim olmazsanız sonunuz kötü olur demektedir. Tüm baskılar AKP’nin düşündüğü Kürt politikasını kabul ettirme harekatının bir parçasıdır. Kuşkusuz bu politika devletin politikasıdır. Aslında AKP’nin CHP ile birlikte yapacakları anayasayı kabul ettirmek için bu saldırılar yapılıyor ve baskı kuruluyor.

Son zamanlarda çözüm için bir şeyler yapılacak, ama bunu PKK içindeki şahinler önlüyor söylemi de bu politikanın parçasıdır. Kürtlerin en doğal ve demokratik taleplerini şahinlerin talepleridir deyip reddediyorlar. Bu en makul taleplerin kabul edilmemesini böylece farklı yansıtıyorlar. Halbuki Demokratik Özerklik ve anadilde eğitim en makul taleplerdir. Demokratik Özerklik zaten tüm Türkiye’de uygulanması istenen bir demokratikleşme modelidir. Ortak vatan ve Demokratik Ulus anlayışıyla bir ayrışma değil, bütünleşme projesi sunulmaktadır. PKK Önderi Abdullah Öcalan’ın devlet yetkililerine sunduğu Yol Haritası’nda bunlar kapsamlı dile getirilmiştir.

Türkiye Kürt sorununu çözmede kalıcı adımlar atmadığı taktirde şahin ve ılımlı söylemleri demagojiden ibaret kalır. AKP Hükümeti Kürt sorununun çözümü için ciddi adımlar atmazsa dün güvercin dediklerini bir gün sonra şahin ilan etmeye devam ederler. Nitekim BDP içinde ılımlı dediklerini daha sonra kendi çözümsüz politikalarını reddettikleri için şahin ilan etmişlerdir. Demek ki sorun şahin güvercin sorunu değil; sorun, Hükümet’in çözümsüz politikalarına karşı tutum konulmasıdır. Mevcut durumda AKP ve yandaşlarına göre kendi yandaşları dışında tüm Kürtler şahindir. Bu da normaldir. Kürtler siyasi iradeleri, kimlik, dil ve kültür özgürlükleri tanınmadığı müddetçe mücadeleye devam edecektir.

Kürtler şahininden güvercinine kadar şunu söylüyor: Kürt sorununu çözün! Bu çözüme kim karşı çıkarsa birlikte tavır koyalım! Ancak çözmeden şu bu ayırımı yapmak tam bir psikolojik savaştır. Kürtleri bölme söylemidir. Kürtlerin de buna itibar etmeyeceği açıktır.

Gelinen aşamada anlaşılmıştır ki çift taraflı ateşkes olmadığı taktirde çatışmalar da, ölümler de sürecektir. Bu nedenle demokrasi güçlerinin ve Kürt sorununda çözüm isteyenlerin çift taraflı ateşkes için mücadele vermeleri gerekir. Çünkü Başbakan’ın zihniyeti ve politikaları nedeniyle başka türlü ölümlerin önüne geçmek mümkün değildir.


Hiç yorum yok: