Irak, Güney Kürdistan ve İran ilişkileri bölgede oldukça tartışılan bir
konu olmuştur. İran bölge üzerinde özelde de Irak ve Güney Kürdistan
üzerinde ki siyasi, ekonomik, istihbarı etkileri birçok siyasetçi
tarafından birçok kere dile getirilmiştir. Son dönemde Güney Kürdistan
ile İran devleti arasında ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı. İran
Güneyli güçleri bu tutumlarından vazgeçirmek için önce sınırlara asker
yığdı, daha sonra Güney Kürdistan topraklarını bombalamaya başladı. Buda
yeterli olmamış olacak ki karadan operasyon yapma tehdidi yaptılar.
Dahası İran devleti diplomatik ahlaka sığmayan bir davranışta bulunarak
Güney Kürdistan güçleriyle kapalı kapılar ardında yapmış oldukları gizli
anlaşma ve görüşmeleri Güney Kürdistan muhalif güçlerine sızdırarak
onlar üzerinden Güney Kürdistan iktidar güçlerini mevcut tutumlarından
vazgeçirmeye çalıştı.
Peki, ne oldu da Güney Kürdistan ile İran ilişkileri bu duruma geldi. Birincisi ve en önemlisi ABD Irak’ta çekilme kararı alırken Güney Kürdistanlı güçler ısrarla ABD’nin bölgede kalması gerektiği, Kerkük ve 140. Madde ile çözülmesi beklenen Kürt yerleşim birimlerinin sorunları tam çözülmeden Amerika güçlerinin bölgede kalması gerektiğidir. Bunun için Sayın Celal Talabani ve Kerkük’ün yeni valisi Necmettin Kerim’le birlikte bir heyet Amerika’ya giderek yaklaşık olarak 20 gün kaldılar. Tüm bu şeyler işin görünen boyutu fakat işin esası Amerika Güney Kürdistan’a yerleşmek için uzun süre hazırlık yaptığı ve bunu da belli bir strateji dâhilinde yaptığı bölgede ki birçok siyasetçinin ortak görüşüdür. Kısa süre önce Amerika’nın Güney Kürdistan’da konsolosluk açması da bu görüşü güçlendiren bir durumdur. İran Amerika’nın bu alana yerleşmesini kendi güvenliği için en büyük tehdit olarak görüyor. Aynı zamanda 1950’lı yıllardan beri İran’ın silah, para, lojistik yer yer ise kendi topraklarını açmış olduğu bu örgütlerin şu anda Amerika’ya bu kadar yakın durmasını kendisine yapılan bir ihanet olarak görüyor. Oysa İran devleti uzun zamandan beri birçok defa yardım eli uzattığı bu örgütlerin kendisine yüzde yüz biat etmesini bekliyordu. İran devletinin tepkisinin bu kadar ölçüsüz olmasının temelinde bu yatmaktadır.
İran Amerika’nın bu alana yerleşmesinin en önemli sebebinin kendisine yönelik çemberi daraltma planın bir parçası olduğunu iyi biliyor. İran devleti Amerika’nın bölge de Türkiye ile birlikte kendisine karşı yürütmüş olduğu bu tür operasyonların önüne geçmek için karşı hamle yapmak istiyor. Bu hamlenin en önemli planı ise medya savunma alanlarına yapacağı geniş kapsamlı askeri bir operasyondur. İran bu operasyonla alanı PKK ve PJAK gerilla güçlerinden boşaltarak bu alanları radikal İslami güçlere devretmek istiyor. Bunu başarabilirse bu sınırlardan istediği an Irak, Güney Kürdistan, Türkiye ve Amerika’nın bu alanlarda ki üslerine istediği zaman askeri eylemler gerçekleştirebilecektir. Yine aynı şekilde bu alanlarda ideolojik ve örgütsel faaliyetlerini rahatlıkla yürütebilecektir.
İran kendisiyle diplomatik ve istihbarı ilişki içinde olan Güney Kürdistan hükümetinin Tahran temsilcisi Nazım Ömer ya da Nazım Debax’ın mailini kırarak bazı görüşmelerin yazılı belgelerini Güney Kürdistan’a sızdırdı. Bunun KDP ve YNK’yi daha da zor durumda bırakmak ve teslim almak için yaptı. Fakat bunu yaparken kamuoyu ile önemli bilgileri paylaştı. Bunlardan biri İran’ın Güney Kürdistan hükümetinden açıkça Kandil, Xinere ve Xakurke alanlarına yönelik ortak operasyon isteminde bulunmasıdır. İran, PKK ve PJAK güçlerinin elinde bulunan bu alanın stratejik önemini çok iyi bildiği için Güney Kürdistanlı güçlere bu alana yönelik karadan ortak operasyon önerisinde bulunuyor. Buna karşı Güney Kürdistanlı güçler böyle bir şeyi yapamayacaklarını bu durumun kendi güçlerini aştığını ifade ediyorlar. Ondan dolayıdır ki hemen sonra Güney Kürdistan’ın yerleşim birimleri İran tarafından top atışlarına tabi tutulmaktadır. Tüm ikazlara rağmen İran top atışlarını durdurmadı. Şu anda da medya savunma alanlarına geniş kapsamlı bir operasyon hazırlığı içindedir. Aldığımız son bilgilere göre İran Kandil sınırlarında 6 bin dolaylarında yer altı sığınak yapmış ve daha da yapmaya devam ediyorlar. Yine her yere yollar ve karakollar inşa ediliyor. Diğer taraftan da askeri yığınağa devam ediliyor. Aynı zamanda ağır silahlar konumlandırıyorlar. Bu operasyon her ne kadar cepheden PKK ve PJAK gerillalarına karşı olsa da özünde Güneyli ve Amerika güçlerine karşıdır.
İran, PKK ve PJAK’a yönelik karadan operasyon yaparak Amerika ve Türkiye’ye karşı hamle yapacağını düşünüyorsa stratejik bir hatanın içinde olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü İran gerilla güçlerini bu alanda çıkaramayacaktır. Bu yapılırsa gerilla güçlerin daha genişliğine ve derinliğine İran toprakları içine yayılarak çatışmayı çok geniş bir araziye yayacaklarını hesaplamalıdır. Bu çatışmanın da kısa bir süreyi değil yılları alacak bir zaman dilimine yayılacağını iyi hesaplamalıdır. Bu durum İran’a uluslar arası güçler tarafından yapılması düşünülen müdahalenin daha erkene alınacağı sonucunu doğurabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmalıdır.
Bölgesel ve uluslar arası koşullar düşünüldüğünde İran devletinin kendi güvenliği için yapabileceği en son hamle PKK ve PJAK güçlerine yönelik(Kandil) yapacağı askeri bir operasyondur. Bu operasyona Kürtleri ortak etmeye zorlamak ve Kürtlerin buna evet diyeceğini düşünmek ise İran’ın en büyük yanlışlıklardan bir diğeridir. İran Kürtlerin eski Kürt olmadığı uluslar arası ilişki, ekonomi, siyasi ve askeri güç olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştığı bir dönemi yaşadığını görmemek demektir. Bunda ısrar etmek ve sonuç alacağına inanmak ise siyasi körlük dışında başka bir şey değildir.
Yusuf Ziyad
Peki, ne oldu da Güney Kürdistan ile İran ilişkileri bu duruma geldi. Birincisi ve en önemlisi ABD Irak’ta çekilme kararı alırken Güney Kürdistanlı güçler ısrarla ABD’nin bölgede kalması gerektiği, Kerkük ve 140. Madde ile çözülmesi beklenen Kürt yerleşim birimlerinin sorunları tam çözülmeden Amerika güçlerinin bölgede kalması gerektiğidir. Bunun için Sayın Celal Talabani ve Kerkük’ün yeni valisi Necmettin Kerim’le birlikte bir heyet Amerika’ya giderek yaklaşık olarak 20 gün kaldılar. Tüm bu şeyler işin görünen boyutu fakat işin esası Amerika Güney Kürdistan’a yerleşmek için uzun süre hazırlık yaptığı ve bunu da belli bir strateji dâhilinde yaptığı bölgede ki birçok siyasetçinin ortak görüşüdür. Kısa süre önce Amerika’nın Güney Kürdistan’da konsolosluk açması da bu görüşü güçlendiren bir durumdur. İran Amerika’nın bu alana yerleşmesini kendi güvenliği için en büyük tehdit olarak görüyor. Aynı zamanda 1950’lı yıllardan beri İran’ın silah, para, lojistik yer yer ise kendi topraklarını açmış olduğu bu örgütlerin şu anda Amerika’ya bu kadar yakın durmasını kendisine yapılan bir ihanet olarak görüyor. Oysa İran devleti uzun zamandan beri birçok defa yardım eli uzattığı bu örgütlerin kendisine yüzde yüz biat etmesini bekliyordu. İran devletinin tepkisinin bu kadar ölçüsüz olmasının temelinde bu yatmaktadır.
İran Amerika’nın bu alana yerleşmesinin en önemli sebebinin kendisine yönelik çemberi daraltma planın bir parçası olduğunu iyi biliyor. İran devleti Amerika’nın bölge de Türkiye ile birlikte kendisine karşı yürütmüş olduğu bu tür operasyonların önüne geçmek için karşı hamle yapmak istiyor. Bu hamlenin en önemli planı ise medya savunma alanlarına yapacağı geniş kapsamlı askeri bir operasyondur. İran bu operasyonla alanı PKK ve PJAK gerilla güçlerinden boşaltarak bu alanları radikal İslami güçlere devretmek istiyor. Bunu başarabilirse bu sınırlardan istediği an Irak, Güney Kürdistan, Türkiye ve Amerika’nın bu alanlarda ki üslerine istediği zaman askeri eylemler gerçekleştirebilecektir. Yine aynı şekilde bu alanlarda ideolojik ve örgütsel faaliyetlerini rahatlıkla yürütebilecektir.
İran kendisiyle diplomatik ve istihbarı ilişki içinde olan Güney Kürdistan hükümetinin Tahran temsilcisi Nazım Ömer ya da Nazım Debax’ın mailini kırarak bazı görüşmelerin yazılı belgelerini Güney Kürdistan’a sızdırdı. Bunun KDP ve YNK’yi daha da zor durumda bırakmak ve teslim almak için yaptı. Fakat bunu yaparken kamuoyu ile önemli bilgileri paylaştı. Bunlardan biri İran’ın Güney Kürdistan hükümetinden açıkça Kandil, Xinere ve Xakurke alanlarına yönelik ortak operasyon isteminde bulunmasıdır. İran, PKK ve PJAK güçlerinin elinde bulunan bu alanın stratejik önemini çok iyi bildiği için Güney Kürdistanlı güçlere bu alana yönelik karadan ortak operasyon önerisinde bulunuyor. Buna karşı Güney Kürdistanlı güçler böyle bir şeyi yapamayacaklarını bu durumun kendi güçlerini aştığını ifade ediyorlar. Ondan dolayıdır ki hemen sonra Güney Kürdistan’ın yerleşim birimleri İran tarafından top atışlarına tabi tutulmaktadır. Tüm ikazlara rağmen İran top atışlarını durdurmadı. Şu anda da medya savunma alanlarına geniş kapsamlı bir operasyon hazırlığı içindedir. Aldığımız son bilgilere göre İran Kandil sınırlarında 6 bin dolaylarında yer altı sığınak yapmış ve daha da yapmaya devam ediyorlar. Yine her yere yollar ve karakollar inşa ediliyor. Diğer taraftan da askeri yığınağa devam ediliyor. Aynı zamanda ağır silahlar konumlandırıyorlar. Bu operasyon her ne kadar cepheden PKK ve PJAK gerillalarına karşı olsa da özünde Güneyli ve Amerika güçlerine karşıdır.
İran, PKK ve PJAK’a yönelik karadan operasyon yaparak Amerika ve Türkiye’ye karşı hamle yapacağını düşünüyorsa stratejik bir hatanın içinde olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü İran gerilla güçlerini bu alanda çıkaramayacaktır. Bu yapılırsa gerilla güçlerin daha genişliğine ve derinliğine İran toprakları içine yayılarak çatışmayı çok geniş bir araziye yayacaklarını hesaplamalıdır. Bu çatışmanın da kısa bir süreyi değil yılları alacak bir zaman dilimine yayılacağını iyi hesaplamalıdır. Bu durum İran’a uluslar arası güçler tarafından yapılması düşünülen müdahalenin daha erkene alınacağı sonucunu doğurabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmalıdır.
Bölgesel ve uluslar arası koşullar düşünüldüğünde İran devletinin kendi güvenliği için yapabileceği en son hamle PKK ve PJAK güçlerine yönelik(Kandil) yapacağı askeri bir operasyondur. Bu operasyona Kürtleri ortak etmeye zorlamak ve Kürtlerin buna evet diyeceğini düşünmek ise İran’ın en büyük yanlışlıklardan bir diğeridir. İran Kürtlerin eski Kürt olmadığı uluslar arası ilişki, ekonomi, siyasi ve askeri güç olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştığı bir dönemi yaşadığını görmemek demektir. Bunda ısrar etmek ve sonuç alacağına inanmak ise siyasi körlük dışında başka bir şey değildir.
Yusuf Ziyad
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder