29 Temmuz 2011 Cuma

Belgelerle Deniz Feneri Soygun Şirketinin İşleyişi-1

Deniz Feneri hesaplarından Mehmet Gürkan, Mehmet Taşkan, Firdevsi Ermiş, İzzet Kurum tarafından çekilen 18,5 milyon Euro yoksullara değil Kanal 7 patronu Zekeriya Karaman’a götürüldü. Paralar nasıl transfer edildi? Şirketler, dernekler ve kişiler arasında nasıl bir ilişki var? Sahte yardım belgeleri nasıl hazırlandı? Harun Kapıyoldaş’ın Almanya’ya götürdüğü 20 kilo belge nasıl hazırlandı, ne için kullanıldı? Bu soruları, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. dosyasında yer alan belgelerle yanıtladık

(Ön not: Yazı içerisinde yer alan tırnak içi ifadeler Almanca dava dosyasının tasdikli çevirisinden alıntıdır. Yazı içerisindeki belgeler ise Almanca dava dosyasından alınmıştır. Bazı belgelerin boyutu yazı içinde yayımlanmaya uygun olmadığı için küçültülmüş bu nedenle de okunması güç hale gelmiştir; yazı içinde bu belgelerin resimlerinin üzerine tıklayarak belgelerin büyük boylarına erişebilirsiniz.)


Deniz Feneri Soygun Şirketine ilişkin veriler/belgeler, Birgün gazetesi ve Sendika.Org sitesinde çok kapsamlı olarak ortaya konuldu. Kamuoyunda ciddi olarak yer edinmeye başlayan davaya ilişkin bana çok sayıda e-mail geldi. Bazılarında yeterince veri sunulmadığı belirtiliyor. Halbuki yazı dizisi ciddi bir şekilde takip edilseydi, yazının tamamının belgelere dayanılarak hazırlandığı anlaşılırdı.


Ayrıca, Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun adı, Deniz Feneri’ne ilişkin bir yazıda geçtiği için mahkeme tarafından yazının Sendika.Org’dan kaldırılmasına karar verildi.
(Söz konusu yazı Sendika.Org’da 2008’de yayımlandı, Aydınlık gazetesi aynı içeriği haberleştirince de Davutoğlu’nun avukatı tarafından mahkemeye başvurularak, Türkiye’de yürütülen dava üzerinden yayın yasağı getirildi; Sendika.Org’un notu.) Türkiye’deki davaya ilişkin birçok hukuki karar alınabilir. Almanya’daki dosyaya dayanarak buna ilişkin açıklamayı da uygun bir zamanda yapacağım. Ayrıca belirtmek gerekir ki, ilgilendiğimiz dava dosyası Frankfurt Mahkemesi’ndeki dosyadır.

Frankfurt Am Main Bölgesel Mahkemesi
dava dosyasındaki belgelere dayanarak iddianame hazırlandı ve bunun sonucunda davanın ilk üç sanığı ceza aldı. Ancak, bugün Türkiye’de tutuklu bulunan Zahid Akman ve Zekeriya Karaman gibi birçok insan hakkında soruşturmanın tamamlanmamış olması nedeniyle dava fiilen devam etmektedir. Hatta ikinci bir soruşturma için Alman savcılarının Akman ve Karaman’ın sorgulanması talebi birçok kez gündeme geldi. Ancak Türkiye tarafından kabul edilmedi.

Türkiye’deki davanın sağlıklı yürüyebilmesi için Almanya’daki dava dosyasının çok yakından bilinmesi ve takip edilmesi gerekiyor. Bu bakımdan merkez alınması gereken dosya Almanya’dakidir.


Türkiye’deki dosyada somut ne tür veriler ve belgeler var, henüz bilinmiyor. Ancak Almanya dosyasında veriler çok açık olarak ortaya konulmuş. Bu nedenle Almanya dosyasındaki belge ve bilgilerin ne olduğu anlaşılırsa, Türkiye’deki davanın esası anlaşılmış olur. Bundan dolayı, söz konusu ettiğimiz iddiaların, dosyadaki belgelere ve iddianameye dayandığını göstermemiz yerinde olacaktır.


Banka hesaplarından çekilip Zekeriya Karaman’a aktarılan paralar

Dava dosyasında bulunan ve iddianamede yer alan verilerin başında Deniz Feneri Derneği’nin banka hesaplarından çekilen paralar bulunmaktadır. Deniz Feneri Derneği’nin Frankfurt am Main Postbank’taki 301 535 602, Vakıf Bank Int. AG Frankfurt’taki 3344, Bank für Sozialwirtschaft’taki 86 20 500, Commerzbank Frankfurt’taki 585 4666 hesap numaralarından Mehmet GÜRKAN, Mehmet TAŞKAN, Firdevsi ERMİŞ, İzzet KURUM tarafından yaklaşık olarak 18,5 milyon Euro çekiliyor.
Kişilerin Deniz Feneri Hesabından Çektiği Nakit Paralar




“Resmi muhasebeye göre Türkiye’deki yardım projeleri ile ilgili olarak 2002 ile 16 Nisan 2007 (en son kayıt) tarihleri arasında kalan zaman dilimi için 13.850,000,00 € para yardımı kayıtları var. Bunun 13 milyon 181 bini Türkiye’de para yardımı olarak kayıtlı ve tamamının derneğin bankalardaki hesaplarından keş çekilerek yapıldığı kaydedilmiş. Keş çekilen paralar, paraları Türkiye’ye götüren kuryelerden alınan ‘Teslim alındı Belge’lerine (Empfangsbescheinigung) göre, Türkiye’ye keş olarak götürülmüş. Para kuryelerinin ‘teslim alındı belge’leri, sadece 2004 yılından 2006 yılı sonlarına kadar mevcut. ‘Teslim alındı belge’lerine göre, belirtilen bu zaman dilimi içerisinde, para kuryeliği yapan kişilere teslim edilen paranın miktarı yekün olarak 14 milyon 21 bin tutmaktadır.” Ancak nakit olarak çekilen bu paraların nereye verildiklerinin belge ve dokümanları yok. Deniz Feneri Derneği’nin banka hesaplarından çekilen, özellikle Kanal 7’ye aktarılan paraların bir kısmının dökümü verilmiş.





Örneğin, Ocak-Şubat 2006 döneminde, Deniz Feneri Derneği’nin hesabında çekilen ve Türkiye götürülen 1,8 milyon Euro’nun nereye aktarıldığına dair hiçbir resmi doküman bulunmuyor. Bunun için hemen Türkiye’ye bilgi veriliyor. Ek sahte işlemler yapılması için ‘alındı belgelerinin hazırlanması’ talebinde bulunuluyor. Çekilen ve nereye yatırıldığı belli olmayan paralara dair veriler sayfa 66, 73, 74 ve 75’te bulunuyor. Dosyadaki ilgili belgeleri veriyoruz.











Deniz Feneri Soygun sistemi nasıl işliyor? Deniz Feneri-Şirketler-Bankalar arasındaki bağlantı nasıl kurulmuş, para transferleri nasıl yapılmış, kimler paraları çekmiş, nereye aktarmışlar? Şemalar halinde ayrıntılı olarak verilmiş. Verilen şemalar incelendiğinde oluşturulan ağın nasıl işlediğini rahatlıkla görebiliriz.

Para transferlerini gösteren şema 



Banka hesapları & şirketler 



Şirket ve kişilerin ilişkisini gösteren şema 



Paraların elden götürülüp Zekeriya KARAMAN’a elden teslim edildiğini belirten Ermiş ifadesinde bunu şöyle açıklıyor: “[Paralar] Türkiye’ye götürülüp orada ortak olan ve aynı zamanda Yeni Dünya İletişim’in Genel Müdürü olan, hakkında ayrıca soruşturma yapılan Zekeriya Karaman’a veriliyordu. Bizzat kendisi de takriben on kez Zekeriya Karaman’a para götürmüş (4 Temmuz 2007 tarihli ifade tutanağı, sayfa 12 ve devamı). Paranın Zekeriya Karaman’a teslim edildiğine dair ondan imza isteniyormuş, ancak kendisi o kadar imza atmak istemediğinden, bazen sanık Mehmet Gürhan’ın amcası/dayısı (“Onkel”; Almancada ikisi için aynı kelime kullanılıyor) olan Hakkı Sandal’ın imza atması rica ediliyordu ve sanki parayı kendisi, yani Zekeriya Karaman değil de, Hakkı Sandal teslim almış gibi görünüyordu (4 Temmuz 2007 tarihli ifade tutanağı, sayfa 47).”


Sahte yardım belgeleri nasıl hazırlandı?


Şirketler, bankalar ve Deniz Feneri’nin mali durumunu kontrol etme kararı alan Frankfurt Vergi Dairesi, dernek yönetimine gönderdiği yazıda, ‘derneğin yardım belgelerini ibraz etmesi’ uyarısını yapmış. Dernek de Maliye’ye bildirdiği hayali yardımları resmileştirmek için, çok açık bir şekilde, sahte belge hazırlama kararı almış.

İddianamede bu duruma ilişkin şunlar belirtilmiş: “Maliye dairesinden, yardım belgelerinin (Spendenbelege) ibraz edilmesi istendiğinde, muhasebede görülen kayıtlarla mevcut yardım belgelerinin mutabakat göstermediği görülmüş. Çünkü sadece 2001 – 2003 yılları için belgelerin bir kısmı varmış. Olay, hemen Türkiye’ye, ayrıca hakkında soruşturma yapılan [Zekeriya] KARAMAN ve [Harun] KAPIYOLDAŞ’a iletilmiş. KAPIYOLDAŞ, içinde takriben 20 kilo belge bulunan çantayla Almanya’ya gelmiş. Getirdiği belgeler doldurulmuş, sadece Euro meblağlarının yazılması gerekiyormuş ki böylece Deniz Feneri’nin muhasebesi ile yardım belgelerinin (Spendenqittungen) yekûn meblağları birbirlerine mutabık olacak şekilde uydurulmuş. ‘Alındı Belgeleri’nin hiçbirinde tarih yokmuş.” Firdevsi ERMİŞ’in dosyada bulunan 1701-1805 arası sayfalarda bulunan ifadesinde sahte işlemlerin nasıl yapıldığını çok açık olarak ortaya koymuş. Sayfa 1760, 1761, 1762 1763’te, Ermiş’in, sahte dokümanların hazırlanmasına dair ifadesi bulunuyor.


Sahte yardım belgesi hazırlığını gösteren belgeler 
 





Deniz Feneri’nin Türkiye’nin veya dünyanın bir başka ülkesine yardım yaptığını ispatlamak için sahte belgelerin hazırlanması iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi Türkiye’den çok sayıda “yardım” belgesinin getirtilmesi, ikincisi ise bu belgelerin “bilgisayar üzerinde yapılması”. Bu iki yöntem de kullanılmış. “Belge adı altında, ‘Alındı belgesi’, (Empfangsbe-staetigung), ‘yardıma muhtaçlık belgesi’ (Hilfbedürftigkeitsbe-scheinigung), Meldebescheinigung/Nüfus kopyası’nın alınması gerekiyormuş. Maliyeden belgelerin ibrazı istendiğinde, 2001 ve 2002 yılına ait belgeler tamamlanmıştı, sadece 2003 yılı belgeleri yokmuş. 2001 ve 2002 yıllarına ait belgeler, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında GÜRHAN, TAŞKAN ve KURUM tarafından Almanya’ya getirilmiş. Bütün belgeler bavullarla getirilmiş; kendisi, ERMİŞ, belgelerin Maliye’ye ibrazından evvel sıralanması işiyle BİLGİN’i görevlendirmiş.”


Deniz Feneri hesaplarından çekilen paraların nereye verildiğine dair belge bulunmuyor. Dosyanın bütünü incelendiğinde ödemelerin nereye yapıldığına dair hiçbir somut bilgi ve belge yok. 2038-2050. sayfalarda Ermiş’in verdiği bilgilerden anlaşıldığı üzere, sahte belgelerin hazırlandığı ortaya çıkıyor. “BİLGİN belgeleri sıralayıp düzeltirken, 2003 yılına ait 800.000,00 €’luk paranın karşılığı belgelerin olmadığını, onun için bu kadar bir meblağın açık göründüğünü tespit etmiş ve bunu, GÜRAH’la, ERMİŞ’e bildirmişti. Bunun üzerine 300.000,00 € 2004 yılına aktarılmış ve böylelikle sadece 500.000,00 € bir kalem açık kalmıştı ki, gerekli olan, ancak henüz mevcut olmayan ‘Alındı Belgeleri’ (Empfangsbescheinigung), maliyenin yazısıyla 2006 Temmuz’unda vergi işlemlerinin yapıldığı tarih arasında gelmişlerdi. ERMİŞ, Belgelerin Türkiye’den geldiğini ama nereden, kimden geldiğini bilmediğini belirtiyor.”





“Bu ‘teslim tesellüm belge’leri, sanık Ermiş’in açıklamalarına göre (19 Ekim 2007 tarihli konuşmanın tutanağına bak), sadece paranın kuryeler tarafından, yerine götürmek üzere teslim alındığına dair bir belgedir, başkaca da fonksiyonu yok. Kendisi, Dilek Balıkçı’nın bilgisayarda hazırlamış olduğu böylesi bir ‘teslim tesellüm belgesi’ formülerini sadece ‘teslim alan, teslim eden’ ve ‘tarih’ yerlerini yenileyip, yeni ‘teslim tesellüm Belge’leri yapmak istemiş. Bu belgelerin üzerine yazılı meblağlar da, gerçekten teslim edilen para miktarları değilmiş, fiktif rakamlarmış (bunun için 21. ifade tutanağına, 14 Aralık 2007 tarihli, sayfa 4, bak). Aslında gerçekten teslim edilen para meblağları, gayri resmi muhasebede görülebilirmiş. Bu belgelerin yapılmasını sanık Gürhan istemiş. Gürhan ayrıca, kimin, ne zaman ve ne kadar para teslim almış olacağını da tespit etmiş ve bu teslim tesellüm belgelerindeki tarihler de, parayı teslim alanların pasaportlarındaki mühürlere uyacak şekilde yazılmış.”


Ayrıca 4 Ocak 2006 tarihine kadar kasaya giriş ve çıkışları kapsayan Excel tablosunda 2005 yılı için “Alındı belge’lerinin kayıtlarının olmayışı dikkat çekicidir. Sadece kasadan ‘Çıkış’ların kayıtları değil, aynı zamanda alındı belgelerine uyarlanan kayıtlar (Buchung) da sonradan geçirilmiş.”


Deniz Feneri’ndeki, işlemlerin hangi düzeyde yapıldığını ortaya koyan çok daha fazla belgeyi dosyanın içinde görmek mümkündür. Bu belgeler, Zekeriya KARAMAN’ın bilgisi ve onayı ile hazırlanmış. Çünkü paraların götürüldüğü merkez Kanal 7’dir.


Bir sonraki yazımızda Deniz Feneri Soygun Şirketini kuranların, paravan şirketlerde sahte fatura düzenleyerek halktan toplanan paraları nasıl zimmetlerine geçirdiklerini belgeleriyle ortaya koyacağız. 


 Mustafa Peköz

Hiç yorum yok: