Bugüne kadar sayısız sınır
ötesi harekâta son teknoloji ABD istihbarat destekli ve yerel işbirlikçi
kesimler eli ile birlikte girerek imza atan Türk devleti, her defasında
başarısız olmuş ve PKK gerillalarınca geri püskürtülmüşken, acaba ABD’nin ‘yeni’
diye servis edilen savaş önerisiyle nasıl bir başarı elde edeceğini açıkçası
çok merak ediyorum.
Şimdi sizlere iki söyleşi
ve mülakattan dikkat çekici iki farklı ayrıntıyı sunacağım; Biri, Türk medya
kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen ABD Büyükelçisi Francis
Ricciardone, bir diğeri de İsviçre’de Fransızca dilli LeTemps gazetesine
mülakat veren KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan.
Bildiğiniz üzere dün ABD
Büyükelçisi Ricciardone; “PKK ile mücadelede işbirliği konusunda Türkiye’ye,
Bin Ladin’i yakalamak için uyguladıkları yöntemi de içeren yeni bir öneri”
getirdiklerini söyledi. Ardından, “PKK ve Esad rejimi ortak düşmanımız. Ortak
düşmanlara karşı istihbarat paylaşıyoruz”, diyen Ricciardone sorulan bir başka
soruya verdiği cevap ile devamla; “Düşmanlarımızın bizim ‘kapasitemizi’
öğrenmesini istemeyiz”, gibi ‘garip’ ve bir o kadar da blöf kokan, kaçan
dövüşün itirafı olan bir laf etti.
Tam, acaba nedir o ‘kapasite’
demeye kalmadan, PKK cephesinden kapasitenin nasıl olması gerektiği büyük bir
yüreklilik ile cevaplandırıldı.
Karayılan, Le Temps
gazetesinden Boris Mabillard'ın sorularına verdiği yanıtlarda oldukça açık ve
‘kapasitelerinin de bir o kadar geniş ve yürekli’ olduğunu bir dünya devi
olduğunu iddia eden blöfçü sömürgeci ABD sistemine ilan etmiş oldu.
Karayılan, biz taktik
yaklaşımımızı değiştirdik. Önce biz vuruyor, ardından dağılıyorduk. Ordu da
bizi takip ederek kayıplar verdiriyordu. Artık kaçmıyoruz. Ordunun güçlü olduğu
ve bizi beklediği askeri üslere artık saldırmıyoruz. Türk güçlerinin olmadığı
bölgelere giriyor ve gelmelerini bekliyoruz. Aslında, alan işgal ediyoruz ve
ordu bizi çıkarmaya geldiğinde bile buraları tutuyoruz, diyerek ABD’nin Türk
basın temsilcilerinin sormuş olduğu soruya verdiği cevapta gizlemeye çekindiği
‘kapasiteyi’, Le Tepms gazetesinin sorusuna karşılık sıfır gizlilik ile
yüreklice açıklayabiliyor.
Karayılan, gazetecinin;
Neden bu taktik daha önce de geliştirilmedi? sorusuna karşılık ‘kapasitenin
yürekliliğini’ bakın nasıl büyük bir coşkuyla ortaya koyuyor;
Biz de aynı soruyu
kendimize soruyoruz. Çünkü beklentilerimizin ötesinde etkili oldu. Ordu da
şaşırdı. Tüm vuruşlarımızda kazanıyoruz: eğer ordu denetimimizdeki alanlara,
örneğin Hakkari kırsal alanlarına, müdahale ederse bizim alanlarımızda, yani
bize avantaj sağlayan ve çok iyi tanıdığımız bu dağlarda çatışmak zorunda
kalacak. Bir şey yapmazsa, bir bölgeyi ele geçirdik demektir. Bu yolda devam
edeceğiz ve hatta silahlı mücadeleyi yoğunlaştıracağız…
Bir de Ricciardone’nin
bahsettiği; TTP yani Türkçesiyle Taktik Teknik Usuller adını taşıyan, “ileri,
tek kolluk ve özel kuvvetlerin ortaklaşa gerçekleştirdikleri operasyon sistemi
zaten yıllardır Kürdistan’da ‘süper rambolarla’ en yoğun bir şekilde deneniyor
ve başarısız oluyordu. Açıkçası denenmiş bir programı yeniymiş gibi sunması neyi
ifade ediyor, diye düşünmeden edemiyor insan. Amaç, kapasiteyi açıklamayıp
hedef şaşırtarak PKK’yi tekrar Echelon düşüncesine sevk etmek ve bu yönlü
tedbir geliştirmelerini istemek mi, yoksa henüz denenmemiş HAARP Teknolojik laboratuvarında
üretilen yeni bir sistemin tereyağından kıl çeker gibi uygulanması düşüncesi
mi, bilmiyoruz ama öyle veya böyle olduğunu ileriki günlerde hep beraber göreceğiz.
Buradan da anlaşılıyor ki büyük
ve sözüm ona süper güç ABD kaçak, sözde bitme aşamasına gelmiş, gücü bitmiş PKK
de, açık dövüşüyor. ABD blöfçü iken, PKK de ise söz, eylem oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder