1 Eylül 2011 Perşembe

Kandil'i Bombalamak


Devletin
başındakiler, daha önceleri içinde Kürt kelimesi geçen bir cümle kurduklarında inanılmaz derecede umuda kapılırdım. “Bu kanlı hikâye galiba nihayetlenecek,” diye kendimi iyimser duygulara kaptırırdımŞimdilerde ise, devletten birileri, çoktan birilerinin ekmek parasına dönüşen Kürt sorunu hakkında, orta yere çıkıp “Yaşasın Kürdistan” diye nara atsa bile ilgimi çek(e)mez.


            O yüzden,
            Her tarafı kana bulanmış bu mesele hakkında, kötü senaryolar üzerinden çıkarımlar yapar oldum. Sanırım ve korkarım ki oraya doğru gidiyor. Geçenlerde Türk basını, Kandil’le yönelik devlet planlarını yazıyordu.


            Olası değil ama düşündüm, “Kandil yerle bir edilse Kürt sorununda ne değişecek?” diye. Kocaman bir hiç. Tam aksine, Kürt gerillasına yönelik her şiddet eylemi gittikçe derinleşen bu meselenin çözümünü zorlaştırıyor. Devletin bunu gör(e)müyor olması mümkün değil. Bırakın Kandil’i ortadan kaldırmayı, Diyarbakır’ı yerle bir etseler dahi, hakları gasp edilmiş Kürtlerin, hakkı iade edilmeden Kürt ve Kürdistan meselesi çözülemez. On yıllardır süregelen savaşın bizlere öğrettiği budur.


            Kürt coğrafyasında iki çeşit Kürt vardır. Biri Kürt kökenli olanlar, ikincisi de Kürtler. Devlet, Ankara’ya taşıdığı Kürt kökenli Kürtlerin eline birer elma şekeri yerleştirip, yanaklarını okşayarak bu meseleyi çözeceğini sanıyor. Bilinsin ki, bu mantıkla sittin sene bir arpa boyu yol alamaz. Barış antlaşmaları savaşan taraflar arasında yapılır. Lakin, Kürt kökenli olanların, devlete kazık atarak geçimlerini sağlamak dışında bir yaptıkları yok. Bunu söylediğinizde ise, Kürt kökenli Kürtler,“ Sana benzemek zorunda mıyım?” diye çıkış yaparlar. Tabi ki, hayır. Renksiz ve muhalefetsiz bir Kürt dünyasını ben de istemem. Ama orta yerde cansız bir ceset gibi duran bu kanlı meselden beslenmek en hafif ifadesiyle “ölü eti” yemektir.


            Bu nedenle;
            Kürt sorununu çözme noktasında muhatap alınacak tek taraf vardır; canı ve malı gittiği halde barışta ısrar eden Kürtler

 
            Başa dönecek olursak,
            Kürt kökenli Kürtlerin aklıyla hareket eden devletin, Kandil’i yerle yeksan ettiğini düşünelim. Hatta, gece yarısı bir operasyonla beş milyon Kürdü yok ettiğini düşünelim


Kaldırımlardan söktükleri taşlarla, mahallelerini esir almaya çalışan panzerleri geri püskürten, Kürt çocuklarını yenmiş mi olacak!

            Bunca yıldır süregelen savaşın aritmetiğini iyi yapan en ebleh insan dahi bilir ki, Kürdün coğrafyasında şiddet, şiddeti büyütmüştür.

 
            Savaşın bilançosu üzerinden kazanımları değerlendirmek çok acımasızca bir bakış açısı ama gittikçe derinleşen bu savaşta bilinen tek doğru vardır; Kürtler bu sefer kazanacak!



            Son zamanlardaki şiddet olaylarını bu bakış açısıyla değerlendiriyorum. Ne PKK yenilecek, ne de gün geçtikçe Tansu Çiller’e dönüşen Erdoğan anlayışı muktedir olacak. Daha önce olduğu gibi, her iki taraftan da yanan ocaklara yenileri eklenecek, yanan yandığıyla kalacak ve ölü eti yiyerek beslenenler, yanan ocaklar üzerinde aşlarını pişirmeye devam edecek.
           
             M.Salih Erol
 
salihmehmet_1@hotmail.com

Hiç yorum yok: