21 Eylül 2010 tarihinde Devrimci Karargah
operasyonu adı altında yapılan polis baskınlarında gözaltına
alınanlardan biri de, emekli banka çalışanı ve sendikacı Kemal
Hamzaoğlu’ydu. 11 aydır önce Silivri, daha sonra Tekirdağ 1 nolu
F tipi cezaevinde tutuklu bulunan 70 yaşındaki Hamzaoğlu
hakkındaki iddianame Aziz Nesin öykülerini aratmayacak cinsten.
Cumhuriyet savcısı Kadir Altınışık’ın iddianamede aynen saydığı
deliller arasında Ruhi Su CD’leri, “Nihavent Şarkılar Listesi”,
“Park Koruma Birliği Üye Listesi”, Hamzaoğlu’nun torununun
fotoğrafları gibi akla hayale gelmeyecek “dokümanlar” bulunuyor.
11-12 Ağustos Beşiktaş 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek
ikinci dava öncesi konuşan Kemal Hamzaoğlu’nun kızı Arzu
Hamzaoğlu’nun anlattıkları, Devrimci Karargah davasının
niteliğini bir kere daha gözler önüne sererken, prostat kanseri
tedavisinden kısa bir süre önce çıkan Hamzaoğlu’nun hâlâ tutuklu
yargılanması ise kafalarda soru işaretleri yaratıyor.
Eski DİSK’e bağlı Bank-Sen üyesi olan Kemal Hamzaoğlu Yapı Kredi Bankası emeklisi. Kemal Türkler Vakfı’nın kurucularından olan Hamzaoğlu aynı zamanda TKP’nin eski tüfeklerinin çıkardığı Savaş Yolu dergisinin çalışmalarına yardım ediyordu. Aynı binada bulunan İGD (İlerici Gençler Derneği) başkanı olan Zafer Kaygın ise Devrimci Karargah örgütünün lideri olduğu iddia edilen Ulaş Erdoğan ile aynı evi paylaşıyordu. Diğer yandan, Kaygın’ın babasıyla Hamzaoğlu da arkadaştı. 21 Eylül saat 05.00’te eş zamanlı yapılan ev baskınlarıyla Kemal Hamzaoğlu’nun kahvede dostlarıyla sohbet edip oyun oynayarak, kitap okuyarak geçirdiği sakin emeklilik hayatı, birden polisin öne sürdüğü kötü yazılmış bir senaryoyla sarsıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen 70 yaşındaki Hamzaoğlu, çıkartıldığı mahkemede tutuklanıp kendini cezaevinde buluverdi. Neden tutuklandığını ancak beş ay sonra öğrenebilecekti. Ulaş Erdoğan ile Zafer Kaygın’ın paylaştıkları evdeki bilgisayar çıktılarında iki adet parmak izi olduğu için Devrimci Karargah örgütü üyesi oluvermişti Hamzaoğlu. Bütün bu hikayede bir tek gerçek yan vardı: Kemal Hamzaoğlu 12 Eylül öncesinde sendika üyesiydi, darbenin ardından birçok sendikalı gibi gözaltına alındığı için parmak izi alınıp fişlenmişti ve şimdi yaşanan ‘ileri demokrasi’ koşullarında bu parmak izi yüzünden birbiriyle hiçbir alakası bulunmayan ve hiçbir suç teşkil etmeyen olayların sözde kesişme noktasında buluvermişti kendini.
TÜRK SANAT MÜZİĞİ LİSTESİ DE DELİL
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada cumhuriyet savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan iddianamenin Kemal Hamzaoğlu’yla ilgili bölümü ise hukuk skandalının vardığı boyutları gözler önüne sermesi açısından anlamlıydı. İddianamede, şüpheli Kemal Hamzaoğlu’nun DİSK’e bağlı Bank-Sen sendika üyesi olmaktan yargılandığı ve beraat ettiği, 29.09.2009 tarihinde Devrimci Karargah örgütünün milis yapılanmasına yönelik yapılan soruşturma kapsamında örgüt lideri Ulaş Erdoğan’ın ve arkadaşlarının kaldığı hücre evine yönelik operasyonlarda parmak izlerinin bulunduğu ve bu nedenle arama kayıtlarına alındığı belirtiliyordu. Polis bu müthiş keşif üzerine Hamzaoğlu’nun ikametinde arama yapmış ve şu dehşetli belgelere ulaşmıştı: “24 adet CD/DVD, 1 adet YGA AHL Kampı ‘2010 Nihavend Şarkılar’ ile başlayan bilgisayar çıktısı doküman, 2 adet birinci sayfası ‘Kriton Curi Parkı Koruma Birliği Park Üye Listesi’ ile başlayan, ikinci sayfası ‘yüksel hanım’ ile el yazısı ve bilgisayar çıktısı dokümanlar…” CD’ler, kamplar, koruma birlikleri… Kemal Bey’in örgüt yöneticisi suçlamasıyla alınıp içeri atılması için gereken tüm deliller bulunmuş, üstelik polis tarafından bulunmakla kalınmamış, cumhuriyet savcısı tarafından da iddianameye eklenmişti. Peki neydi bu Türk polisinin elinden kaçamayan belgeler? 24 adet CD/DVD: Ruhi Su’nun CD’leri, “Kanlı 1 Mayıs” olarak bilinen 1 Mayıs 1977’ye ait CD’ler, torununun fotoğraflarının yer aldığı CD, vb.
YGA AHL Kampı ‘2010 Nihavend Şarkılar’: Yapı Kredi Bankası emeklisi olan Kemal Hamzaoğlu, Yapı Kredi sosyal tesislerinde diğer emekli arkadaşlarıyla buluştuklarında söylenen şarkılara herkesin eşlik edebilmesi için bunların listesini çıkarmış ve sözleriyle birlikte bilgisayar çıktılarını almıştı. Meşhur ‘2010 Nihavent Şarkıları’ belgesi de buydu.
PARK KORUMA DERNEĞİ ‘KARARGAH’TA
Kriton Curi Parkı Koruma Birliği park üye listesi: Kriton Curi Park Koruma Birliği Hamzaoğlu’nun oturduğu Kozyatağı’nda evinin arkasında bulunan Kriton Park isimli parkı korumak ve güzelleştirmek amacıyla 2000 yılında kurulmuş bir dernekti. Söz konusu listede yer alan isimler ise bugün birçoğu ne yazık ki hayatta olmayan komşuların isimleriydi. Ama iddianameye bu haliyle girince, Kriton Park da ister istemez Devrimci Karargah Örgütü’nün yeni bir alt birimi olarak hukuk tarihine geçti.
A-4’LERDEKİ PARMAK İZLERİ
Devrimci Karargah Örgütü Lideri olduğu iddia edilen Ulaş Erdoğan’ın Zafer Kaygan ile paylaştığı Pendik Kurtköy Yenişehir mahallesi Zambak sokakta adresinde yapılan ev baskınında Kapitalizm ve Kriz ibaresi ile başlayan 33 numaradan oluşan A-4 kağıdı üzerinde Hamzaoğlu’na ait iki adet, İnsan Hakları ibaresiyle başlayan 22 sayfadan oluşan A-4 kağıdının üzerinde iki adet, “Yaşamak fevkalade güzeldir” ibaresi ile başlayan 31 A-4 sayfasında bir adet olmak üzere toplam tam beş adet parmak izine rastlanmıştı. A-4’lerde parmak izleri bulunması ciddi bir suçtu. Sonuçta A-4 silah markası değil dosya kağıdı adıydı ama, olsun parmak izi bulunmuştu ya, bu da yeterliydi.
POLİS OKEY MASASI ÖRGÜTÜNÜ TESPİT ETTİ
Ancak esas ‘insaf’ dedirten bölüm ise 18.09.2010 tarihinde polisin yaptığı fiziki takipte yer alan yazının iddianameye yansıtılmasıydı. Tutanakta , Kemal Hamzaoğlu’nun 19 Mayıs mahallesine İnönü caddesinden eşi ile birlikte çıkış yaptığı, yaya olarak yürüyerek Kozyatağı Carrefour’a girdikleri, 13.05’te birlikte Carrefour’dan çıktıkları, Kemal Hamzaoğlu’nun D-100 Güney Yan yolda eşinden ayrılarak Beyazevler otobüs durağında beklediği, otobüse binerek Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğünün yanındaki durakta indiği, Yalı mahallesi İmam Ali sokakta N.4’te sayılı yerde bulunan Yudum Cafe isimli yere girerek ¬–şimdi dikkat- X1, X2,X3,X4,X5 şahısların yanına oturduğu, buraya gelen X6 şahısla yanında oturduğunu ve onunla dışarı çıkıp Feyzullah mahallesinde bulunan bir binaya girdikleri belirtiliyordu. İddianamede örgüt toplantısı gibi yansıtılan bu olay, aslında bir okey masası etrafında buluşan dostların muhabbetinden başka bir şey değildi. Bilim-kurgu filmlerindeki gibi X6 diye anılan kişi ise Kemal Hamzaoğlu’nun arkadaşıydı, biraz okey seyrettikten sonra birlikte çıkmışlar ve bir şeyler yiyip içmek üzere “X6’nın evi”ne gitmişlerdi.
POLİS BASKINI ANNEMDE ŞOK YARATTI
Komediyi andıran bu saçmalığın gerisinde ise gerçek dramlar yaşanıyordu. Ev baskınından sonra annesinin travma nedeniyle hafıza kaybı yaşadığını belirten Kemal Hamzaoğlu’nun kızı Arzu Hamzaoğlu, “Uzun namlularla öyle bir evin içine dalmışlar ki annemin tansiyonu çıkmış. Evdeki eşyaları ararken ‘Ha bak burada da yok’, ‘Bak burada da yok’ diyerek resmen dalga geçmişler. Bu baskın sonrası annem sık sık hafıza kaybı geçiriyor ve o gün olanları sorduğumda baskın gecesini hatırlamıyor. İlaç alıyor” dedi. 70 yaşındaki babasının prostat kanserini yeni yendiğini belirten Arzu Hamzaoğlu, “Ben hayatımda bu kadar saçma bir iddianame görmedim. Babam üç tane A-4 te parmak izi bulunduğu, Türk sanat müziği listesi yaptığı için, gidip arkadaşıyla okey izlediği için tutuklu. Eğer 12 Eylül’de bu olay yaşanmış olsaydı, tamam derdim sendikacı ve herkes gibi onu da gözaltına aldılar.Ama bu kadarına pes. Bugün sadece beş adet parmak izi bulunduğu için babamı Zafer Kaygın’la ilişkilendiren polis ve savcılar Kaygın’ı tutuksuz yargılamak üzere serbest bıraktılar, ama babam hâlâ içerde. Bu nasıl bir memleket” diye sitem etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder