Sanırım Gladyatör filminden bir sahneydi. Sezar’ı kendi elleriyle öldüren oğlu Roma’ya dönüşünde arena katliamını örgütlemeye başlıyor ilk iş olarak. Oturmuş bir yönetim sistemine sahip Roma’nın elit kesimleri rahatsız olsa da çok ses de edemiyor. Bürokrasinin içinden yetişmiş olduğu belli bir senatör dert yandığı meslektaşına “Nasıl böyle bir şey yapar, Roma’nın kalbi Senato’nun mermer basamaklarında atar” diyor. Diğerinden daha bilgin olduğu mizacından belli olan diğer senatör ise “yanılıyorsun, Roma’nın kalbi arenanın tozlarının arasında atıyor” diyor.Günümüz Türkiye’sine baktığımda hep bu filmde karşılaştığım bu replikler geliyor aklıma. İsmi lazım değil imparator başarısız yönetiminin refleksle, tepkiyle karşılanmaması için insanları oyalayacak, onları günlük yaşam stresinden, dertlerinden uzaklaştıracak iyi bir yöntem bulmuş. Şüphesiz bu insanların gerçek dertlerini, günlük çilelerini ortadan kaldırmayacağı gibi kötüye giden yaşamının altında yatan sorunlara çözüm üretmediğinden çürütecek ve sorunları içinden çıkılmaz bir hale ulaştıracaktır.
Adam haklıydı. Halkın hepsi
kendini unutmak, yaşamından uzaklaşmak için arenaya koşuyor, insanların
birbirlerini öldürmelerini izliyordu. Hatta sonradan türeyen âdete göre
kazanan gladyatörün yerdekini öldürüp öldürmemesi hakkında söz sahibi
olma imkânına da kavuşuyor. Bir parmak işaretiyle bir insanın yaşamını
bitirmek şansı!
Geldi, gitti bu arena mücadelesi
stadlara taşındı. Birer gladyatör yerine birçok gladyatörün daha çok
efor sarf ettiği, ölümüne olmasa da onun kadar anlamsızlaştırılan para
için dövüşmeye başladı. Çok insanı bir spor etkinliği binlerin,
milyonların hatta bazı organizasyonlarda milyarların katıldığı bir şova
dönüştü. Günümüzde bir partinin, bir sivil toplum örgütünün, meslek
örgütünün, sendikanın asla ulaşamayacağı sayıda üyeye sahip koca
alanlara dönüştü kulüpler.
Şunu demeye getiriyorum.
İnsanoğlu toplum
olmaktan, bir arada yaşamaktan kaynaklı sorumluluklarını unutsun,
dayanışma, ortak ruh, birlikten kopsun diye körüklenen, körüklendikçe
altından bin bir kir, pas çıkan bir organizasyonla doluyor günümüz
gecemiz…
Tecavüzü, kadın katliamını, cinsel
istismarı bilinçli yayan bir devlet sistemi denetiminde ahlakçı, dini
bütün, namuslu (!) yöneticiler tarafından yönetiliyoruz.
Ama halen herkes şikenin peşinden koşuyor.
Vay kim yapmış da nasıl yapmış. Hoş, kimse onu da takmıyor. Yani şikeyle
mi kazandın, sorun değil kazandım ya” diyenler hiç de az değil.
Anlayacağınız çivisi çıkmış bu ülkenin.
Alın bir de günümüzle neden benzerlik kurduğuma siz de bakın.
AKP ve Erdoğan da o imparatora benzemiyor mu?
O
ilde konserin olacağı haberi, konserin kendisi, sonrası yansımalarıyla
neredeyse her gencin en az üç hafta yoğunlaşmasını alacak bir şeye insan
kuşkulu yaklaşmadan edemiyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder